Liberalizm ve Sosyal Politika

June 12, 2018 | Author: Bengisu Çeltek | Category: Documents


Comments



Description

1

ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER VE İNOVASYON KONGRESİ ÖZET KİTAPÇIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Zahir KIZMAZ Yayın Editörü Doç. Dr. Bora YENİHAN Dr. Öğr. Üyesi Gökçe CEREV Dr. Öğr. Üyesi Ömer Şükrü YUSUFOĞLU Kapak Tasarımı ENTO Grup Erişime Açıldığı Tarih 11.05.2018 Adres: Halaskargazi Cad. Samanyolu Sok. No: 58/3 Şişli/İstanbul Telefon: 0.212.2704970 www.entogrup.com

II

Kongre Onursal Başkanı Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Zahir KIZMAZ

Kongre Yürütme Kurulu Başkanı Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Kenan PEKER

Kongre Yürütme Kurulu Doç. Dr. Bora YENİHAN – Kırklareli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Gökçe CEREV – Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Doğa Başar SARIİPEK – Kocarli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Hasan UZUN – Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Şükrü YUSUFOĞLU – Fırat Üniversitesi Arş. Gör. Bayram BALCI – Kırklareli Üniversitesi Arş. Gör. Umut YERTÜM – Kırklareli Üniversitesi

III

Kongre Bilim Kurulu Prof. Dr. Ahmet AY - Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Abdullah ÇELİK - Harran Üniversitesi Prof. Dr. Abdullah KARAMAN - Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Abdülkadir ŞENKAL - Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet GÜRBÜZ - Bingöl Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet YATKIN - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Aydın ÇELİK - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Bahir SELÇUK - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Enver ÇAKAR - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Fehmi KARASİOĞLU - Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim YILMAZÇELİK - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. İlknur ÖNER - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Kenan PEKER - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Mahmut Hamil NAZİK - Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Prof. Dr. Mehtap YEŞİLORMAN - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Muhammet Dursun KAYA - Atatürk Üniversitesi Prof Dr. Mukadder BOYDAK ÖZKAN - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. MURAT SUNKAR - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Ömer AYTAÇ - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Ömer Osman UMAR - Fırat Üniversitesi Prof.Dr. Saadettin TONBUL - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Tarık ÖZCAN - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Veysel EREN - Mustafa Kemal Üniversitesi Prof. Dr. Yakup BULUT - Mustafa Kemal Üniversitesi Prof. Dr. Yüksel ARSLANTAŞ - Fırat Üniversitesi Prof. Dr. Zahir KIZMAZ - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Abdurrahman BENLİ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Aynur Kolburan GEÇER - Kocaeli Üniversitesi Doç. Dr. Bora YENİHAN - Kırklareli Üniversitesi Asso. Prof. Brigita Stanikuniene - Kaunas University of Technology, Litvanya Doç. Dr. Burcu Kümbül GÜLER - Dokuz Eylül Üniversitesi Doç. Dr. Burcu ÖZCAN - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Cafer TOPALOĞLU - Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Doç.Dr. Elnare Samedova, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi -UNEC Doç. Dr. Emel İSLAMOĞLU - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Erkan Turan DEMİREL - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Esma Ülkü KAYA - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Feyyaz Cengiz DİKMEN - Kocaeli Üniversitesi Doç. Dr. İhsan KARLI - Kocaeli Üniversitesi IV

Doç. Dr. Kürşat ÇELİK - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Muhammed TURHAN - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Murat AKTAŞ - Muş Alpaslan Üniversitesi Doç. Dr. Murat TUNCER - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Musa ÖZTÜRK - Mardin Artuklu Üniversitesi Doç. Dr. Mustafa YILMAZ - Kocaeli Üniversitesi Doç. Dr. Natiq Qurbanov, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi-UNEC, Azerbaycan Doç. Dr. Nejat İRA - Kocaeli Üniversitesi Doç. Dr. Özgür DEMİRTAŞ - İnönü Üniversitesi Doç. Dr. Pastorel Gaşpar - Aurel Vlaicu University of Arad Doç. Dr. Reşat AÇIKGÖZ - Muş Alpaslan Üniversitesi Doç. Dr. Rıfat BİLGİN - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Sebahattin DEVECİOĞLU - Fırat Üniversitesi Doç. Dr. Simon Adrian - Petru Major Universityof Targu Mures Doç. Dr. Sinem YILDIRIMALP - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Tuncay YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Türker TOPALHAN - Gazi Üniversitesi Doç. Dr. Vintilescu Ajeb - Bucura Universty Dr. Öğr. Üyesi Abdunnur YILDIZ - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ali Sırrı YILMAZ - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Arda ERCAN - Kocaeli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Arzu Özsoy ÖZMEN - Kocaeli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Aslı ARSLAN - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Atilla YÜCEL - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Esra PEKER - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Beril BAYKAL - Kocaeli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Bilge ERCAN - Kocaeli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Caner DEMİR - Kırklareli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Cem AYDEN - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Doğa Başar SARIİPEK - Kocaeli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Esin Cumhur YALÇIN - Kırklareli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Firdevs KOÇ - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Gamze Ayça KAYA - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Gökçe CEREV - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Hakan YENAL - Adnan Menderes Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Handan KARAKAYA - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Hasan UZUN - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi İlke Bezen AYDOĞDU - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi İzzet TAŞAR - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi İzzettin ULUSOY - Mustafa Kemal Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Kerim KARAGÖZ - Kocaeli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Levent BİÇER - Kocaeli Üniversitesi V

Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Levent ERDAŞ Akdeniz Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Menaf KORKUTATA - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Muhammet DÜŞÜKCAN - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Murat AYGEN - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Nurcan YÜCEL - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Oğuz BAŞOL - Kırklareli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Onur YERLİKAYA ŞAŞMAZ - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Şükrü YUSUFOĞLU - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Özcan DEMİR - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Selim GÜNDÜZ - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Serdar ORHAN - Sakarya Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Şerife DURMAZ – Akdeniz Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Şenel GERÇEK - Kocaeli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Yeliz MERCAN - Kırklareli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Yeşim KUBAR - Fırat Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Yusuf BUDAK - Kocaeli Üniversitesi Dr. Abdüsselam SAĞIN – Kırklareli Üniversitesi Dr. Aqil Memmedov, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi-UNEC, Azerbaycan Dr. Bilge Hamarat - Kocaeli Üniversitesi Dr. Elşen Memmedli, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi-UNEC, Azerbaycan Dr. Mustafa Anıl Dönmez - Kocaeli Üniversitesi Dr. Nurkhodzha Akbulaev, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi-UNEC, Azerbaycan Dr. Ozan Gönüllü - Kocaeli Üniversitesi Dr. Ramona Lile - Aurel Vlaicu University of Arad Dr. Sevda Köse - Kocaeli Üniversitesi Dr. Şahin Ekberov, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi-UNEC, Azerbaycan

Akademik Sekreterya [email protected] 05323629163

Organizasyon Sekreterya [email protected] 0537 578 10 15

VI

İÇİNDEKİLER “Delîlü’t-Tefâsîr” Adlı Risâlenin Tanıtımı ve Tefsir Usûlü Açısından Değerlendirilmesi ............................. 1 “İntibah” Romanı İle “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” Romanında “Kadın” ve “Aşk” ........................................ 2 2.Meşrutiyetten Atatürk’ün Ölümüne Kadar Basın Hayatında Yaşanan Gelişmeler (1908-1938) ............... 3 7P Ekseninde Engelli Turizm Pazarlaması ......................................................................................................... 4 18 23 Yaş Genç Kızların Antropometrik Ayak Ölçülerinin Ayakkabı Tasarımında Kullanılan Ölçüler İle Karşılaştırılması .................................................................................................................................................... 5 Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık Bölümü Öğrencilerinin Dil Öğrenme Stratejilerini Kullanma Düzeyleri ve Eğitime Yansımaları.............................................................. 6 Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık Bölümü Öğrencilerinin Öğrenme Stilleri ve Eğitime Yansımaları ............................................................................................................................ 7 Açılan ve Kapanan Firma Sayıları İle İstihdam Arasındaki İlişkiye Dair Bir İnceleme: 2010-2017 Türkiye Ekonomisi .............................................................................................................................................................. 8 Aile İçi Şiddeti Önlemede Değer Yaklaşımı: Sosyolojik Bir Analiz ................................................................. 9 Akademik Teşvik Priminin Akademik Performans Üzerindeki Etkileri: Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Akademik Personeli Üzerine Bir Araştırma ................................................................................ 10 Aksaray Kentinin Simgeleri ............................................................................................................................... 11 Algılanan Çalışma Arkadaşları ve Yönetici Desteğinin İş Performansına Etkisi ......................................... 12 Almanya’da Kamu Yönetimi ve Kamu Personel Sistemi ................................................................................ 13 Anonim Şirketin Ticaret Unvanının Sicilden Silinmesinin Hukuki Etkisi..................................................... 14 Antik Hint Medeniyetinde Tıp Anlayışı ............................................................................................................ 15 Bir Başka İşsizlik Sigortası Yaklaşımı Olarak Ahilik Sandığı Sigortası: Sakarya Örneği ........................... 16 Avrupa Birliği Enerji Güvenliği Açısından Türkiye’nin Önemi: Ampirik Bir Çalışma .............................. 17 Avrupa Birliği’nde Artan Zorluklar: Göçmen Krizi Ve Irkçılık .................................................................... 18 The Increasing Challenges in European Union: Migration Crisis and Racism ............................................. 18 Bankalardaki Farklı Çalışma Saatleri Düzenlemelerinin Personel Verimliliği Üzerindeki Etkileri ........... 19 Bilişim Teknolojilerindeki Gelişmelerin İdari Denetim Ve Yaptırımların Etkinliği Üzerindeki Etkisi ...... 20 Bir İmalat Sektöründe Risk Değerlendirmesi .................................................................................................. 21 Bir Ücretlendirme Modeli Olarak Kazanç Paylaşım Planları ........................................................................ 22 BİST İmalat Sektöründe Çalışma Sermayesini Etkileyen Faktörlerin Tespiti ............................................. 24 Borsa İstanbul’da Hisse Senetleri İlaç-Sağlık Endeksinde İşlem Gören Şirketlerin Topsis Yöntemine Göre Performans Değerlemesi ve Analizi ................................................................................................................... 25 Borsa İstanbul’da Ulaştırma Endeksinde Yer Alan Şirketlerin Topsis Yöntemine Göre Performanslarının Değerlendirilmesi ................................................................................................................................................ 26 Cesaretin Tarihsel Kökenlerinin Araştırılmasına Yönelik Bir Çalışma: Ahilik Ve Fütüvvetnamelerde Cesaret ................................................................................................................................................................. 27

VII

Cinsiyet Özellikleri Ve Toplumsal Rol Yüklemelerinden Kaynaklanan Zorluklar Bakımından İşyerinde Kadının Konumu ................................................................................................................................................ 28 Varlık Ve Oluş Kavramlarına Batı Felsefesi Yaklaşımları ............................................................................. 29 Varlık Ve Oluş Kavramlarına Doğu (İslam) Felsefesi Yaklaşımları .............................................................. 30 Cinsiyete Dayalı Ücret Ayrımcılığı .................................................................................................................... 31 Amatör İnovasyonun Destekçisi “Crowdfunding”: ......................................................................................... 32 “Buluşum” Sitesi Üzerine Bir İnceleme ............................................................................................................ 32 Çalışan Memnuniyetini Etkileyen Faktörler: Gebze Belediyesi Çalışanlarına İlişkin Bir Araştırma ........ 33 Çatışma Çözme Davranışları Geliştirme; Ada Üniversitesi (Azerbaycan) Örneği ....................................... 34 Çocuğun Korunma Hakları - Chıld’s Rıghts As Protectıon ............................................................................ 35 Çocuğun Sanata Yönelimini Sanat Çalışmaları İle Destekleme Etkinliklerinde Aday Eğitici Tutumu ...... 36 Çocuk – Ebeveyn – Bakıcı Açısından Çocuk Bakımı: Çocuk Koruma Ve Bakım Sistemlerinde Nitel Bir Araştırma - The Childcare For In Terms Of Child, Parent, Caretaker: A Qualitative Research İn Child Protection And Care Systems ............................................................................................................................ 36 Çocuk-Madde İlişkisinin Önlenmesi Prohibition And Elimination Of Juvenile Drug Abuse ...................... 37 D-8 Ülkelerinde Finansal Gelişme, Ticari Açıklık Ve Ekonomik Özgürlüklerin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkisi ...................................................................................................................................................... 38 Demografik Değişkenlerin Örgütsel Bağlılık Ve Kontrol Odağı Üzerine Etkisi ........................................... 40 Demografik Geçiş Süreci Bağlamında Türkiye ................................................................................................ 41 Deneyimsel Pazarlama Çabası: Elmalı Belediyesi Örneği............................................................................... 42 Devlet Korumasından Ayrılmış Bireylerin Kurum Bakımı Sonrası Karşılaştığı Sorunlar Ve Sosyal Destek Sistemleri ............................................................................................................................................................. 43 Dijital Dönüşüm Perspektifinde Endüstri 4.0 Sürecindeki İşletmelerin Karşılaştığı Durumlar Üzerine Bir Vaka Çalışması .................................................................................................................................................... 44 Diyarbakır’ın Çermik İlçesindeki Dini Yapılar ............................................................................................... 45 Döviz Kuru ve Altın Vadeli İşlemleri Piyasasındaki Değişkenliğin Yapısal Kırılmalı Analiz Yöntemi İle Sınanması: Türkiye Örneği ................................................................................................................................ 46 Duygusal Zekâ Ve Yaratıcılık Arasındaki İlişkiler: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Çalışma .............. 47 Dünya’da Ve Türkiye’de Kadın Girişimcilerin Ekonomiye Katkıları, 2013-2018 Yılları Arasında Yapılmış Çalışmalar ........................................................................................................................................... 48 “Düzgün İş” Bağlamında Turizm Sektöründeki Çalışma Koşulları Üzerine Bir Araştırma ....................... 49 Eleştirel Bölgeselciliğin ‘Ağa Han Mimarlık Ödülleri’ Üzerinden Okunması .............................................. 50 Endüstri 4.0 Ekseninde İşgücünden Beklentiler: İstihdam Edilebilirlik Becerilerinde Dönüşüm .............. 51 Enerji Kullanımının Reel Ekonomik Büyüme Performansına Etkisi: OECD Ülkeleri için Panel Eşbütünleşme ve Panel Nedensellik Analizi ...................................................................................................... 52 Farklı Branşlarda Sağlık Çalışanı Adaylarının Sağlık 4.0’a Bakışı ............................................................... 53 Farklı Kültürlerden Gelen Yükseköğretim Öğrencilerinin Eğitim Kalitesi Algısı: Selçuk Üniversitesi İİBF Örneği .................................................................................................................................................................. 54

VIII

Farklı Tipteki Lumbal Disk Hernili Hastalarda Akut Ağrının Fiziksel Dizabilite Ve Depresyon Üzerine Etkisinin Araştırılması ....................................................................................................................................... 55 Firma Performansı Üzerinde Rekabet Düzeyinin Etkisi: Borsa İstanbul İnşaat Sektöründe Bir Uygulama .............................................................................................................................................................................. 56 Firmaların İnovasyon Riski Açık İnovasyon Uygulamaları ile Azaltılabilir mi? .......................................... 57 Freelance Çalışma Ve Üniversite Öğrencileri ................................................................................................... 58 Gelirler Politikası Aracı Olarak Türkiye’de Özel Tüketim Vergisinin Vergi Gelirlerindeki Yeri .............. 59 Menderes Dönemi İktisat Politikaları ............................................................................................................... 60 Ülke Gruplarına Göre Ekonomik Gelişme ve Sağlık Harcamaları İlişkisi .................................................... 61 Tıbbi Satış Temsilcilerinin Gözünden İlaç Firmalarının Girişimcilik ve İnovasyon Özelliklerinin Değerlendirilmesi ................................................................................................................................................ 62 Görsel-İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü Öğrencilerinin Mesleki Etik Kurallarına Bakışı 63 Güven Damgası ................................................................................................................................................... 64 Havayolu İşletmelerinin Yer Hizmetleri Faaliyetlerinde Tedarikçi Seçimini Etkileyen Faktörler ............. 65 Havayolu Şirketlerinde Müşteri Hizmetleri Tasarımı Ve Performansa Etkisi ............................................. 66 Hedonik Alışverişin Demografik Açıdan Değerlendirilmesi: Munzur Üniversitesi Öğrencileri Örneği ..... 67 Hekimlerin Duygusal Emek Gösterimleri Ve Tükenmişlikleri Üzerine Bir Araştırma................................ 68 İbn Haldun’un Siyaset Felsefesi Ve Devlet Kuramı Analizi ............................................................................ 69 İç Kontrol Sisteminin Bir Alt Unsuru Olan Bilgi Ve İletişimin Alternatif Turizme Etkisi: Isparta Turizmi Üzerine Nitel Bir Araştırma ............................................................................................................................... 70 İkinci Dünya Savaşı Sırasında İran Kürt Hareketindeki Dış Dinamikler ..................................................... 71 İktisatta Metin Madenciliği Kullanımı-(Using Text Mining İn Economics) .................................................. 72 İngiltere’de Kamu Yönetimi .............................................................................................................................. 73 Innovation Type And Employment In Europe ................................................................................................. 74 İnovasyon Yönetim Sistemi: Nedir Ve Nasıl Kurulabilir? .............................................................................. 75 Ekonomik Büyüme, Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Ve İnovasyon İlişkisi .................................................. 76 İslami Ekonomide Gelirin Yeniden Dağılımı Ve Yoksulluğu Gidermedeki Rolü ......................................... 77 İstihdam Geçişleri Bağlamında Yaş Ayrımcılığı Ve Yaşlılığa Bağlı Olumsuz Etki Potansiyeli ................... 78 İş Ahlâkı Çerçevesinde Mobbing Olgusu .......................................................................................................... 79 İş Arkadaşlarından Duyulan Tatmin Ve Takım Çalışmasına Yatkınlığın Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkisi .................................................................................................................................................................... 80 Impacts Of Perceived Job Insecurity On Employees’ Exit, Voice, Loyalty And Neglect Behaviors İn Turkey: Example Of A Public University ......................................................................................................... 81 İş-Aile Çatışmasıyla Başa Çıkmada Psikolojik Sağlamlık ............................................................................... 82 İşletmelerde Çevresel Maliyetlerin Muhasebeleştirilmesi ............................................................................... 83 Associates In Terms Of Financial Reporting Standard For Large And Medium Sized Enterprises And Turkish Accounting Standard: Standards’ Comparative Evaluation ............................................................ 84 Potansiyel İşgörenlerin İşveren Markası Algısı: Sakarya ÇEEİ Bölüm Öğrencileri Örneği ....................... 85

IX

Türkiye’de Kamu Borçlarının Ekonomik Büyüme ve Enflasyon Üzerine Etkisi .......................................... 86 Kamu Büyüklüğünün İşsizlik Üzerindeki Etkisi: Avrupa Birliği Ülkelerinden Kanıtlar ............................ 87 Kamu İç Borçlanmasının Bankacılık Sektörü Karlarına Etkisi: Toda Yamamoto Yaklaşımı ile Nedensellik Analizi .............................................................................................................................................. 88 Kamu Kurumlarında İç Denetimin İç Değerlendirmesi ve Performans Etkisi ............................................. 89 Kamu Kurumlarında İş Tatmininin Bazı Demografik Değişkenler Bağlamında İncelenmesi: Düzce Örneği .............................................................................................................................................................................. 90 Kamu Yapılarında Tarihi Kimlik Arayışı ........................................................................................................ 91 Kamu Yönetimi Alanındaki Bölümlerde E-Devlet Teknolojilerinin Öğretimi Üzerine Bir Analiz ............. 92 Kamuda Eşit İşe Eşit Ücret ve Performansa Dayalı Ücret Uygulamaları: Kurumlar Üzerinden Bir Analiz .............................................................................................................................................................................. 93 Kazak Toplumunda Kadının Eğitimi ................................................................................................................ 94 Kentlerde Bina Verimliliği: Teşvik ve Finans Boyutu ..................................................................................... 95 Kırılgan Beşli Ülkelerinin Rejim Değişim Birim Kök Testi ile Yakınsama Analizi ...................................... 96 Maitake Mantarı ve Sağlık ile İlişkisi ................................................................................................................ 97 Kırsal Alanda Aktif Yaşlanmanın Belirleyicisi Olarak Toplum Kalkınmasını Sağlamada Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rolü .............................................................................................................................................. 98 Kobi’lerin Maliyet Yönetimi Farkındalığının İncelenmesi: Elazığ İli Örneği ............................................... 99 Kobilerin İnovasyon Faaliyetlerini Engelleyen Faktörlerin Belirlenmesi: Erzincan Osb Örneği ............. 100 Kobilerin, Yabancı Kaynaklardan Temin Edilen Finansal Sorunlarının İncelenmesi: Diyarbakır Örneği ............................................................................................................................................................................ 101 Bilimsel Etkinlik Türü Olarak Kongre Turizminin Gelişiminde Antalya İlinin FÜTZ Analizi ................ 102 Kontrol Odağının Örgütsel Bağlılık Üzerine Etkisi ....................................................................................... 103 Konya Bilim Merkezinin Mimari Açıdan Analizi .......................................................................................... 104 Kosgeb Girişimcilik Eğitimlerinin İnovatif Düşünce Üzerine Etkisi Ve Bir Araştırma ............................. 105 Kruvaziyer Turizminin Gelişiminde Antalya İli İçin Öneriler ..................................................................... 106 Kullanım Ve Doyum Yaklaşımına Göre Tüketicilerin Özel Alışveriş Kulübü Mobil Uygulamalarına Yönelik Tutumlarının İncelenmesi .................................................................................................................. 107 Kurumsal Analiz, Etkileşim ve Değişim .......................................................................................................... 108 Kuşak Farklılıklarını Anlamak Ve Yönetmek ............................................................................................... 109 BOBİ FRS’de Yer Almayan Standartların Finansal Tablolara Etkisinin İncelenmesi .............................. 110 Organizasyonel Hafıza Sistemlerinin Etkinlik Değerlendirmesi .................................................................. 111 Organize Sanayi Bölgesinde Faaliyet Gösteren Kobilerin İnovasyon Güçlerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma: Erzincan İli Örneği ................................................................................................................. 112 Osmanlı’da Kamu Borçlanması Üzerine İki Farklı Görüş: Mehmet Cavit Bey-Ali Suavi ........................ 113 Vergi Reformu Analizi ...................................................................................................................................... 114 Vergi Sistemlerinin Harcanabilir Gelir Üzerindeki Etkisi: OECD Ülkeleri................................................ 115 Ahp ve Topsis Yöntemleri ile Otomotiv Plazalarının Optimum Tesis Yeri Kararının Verilmesi ............. 116

X

Öğretmenlik Mesleğinde Stres Kaynaklarına Yönelik Bir Araştırma ......................................................... 117 Ölüm Cezasının Uygulanabilirliği ................................................................................................................... 118 Örgütsel Adalet Algısı ile Örgütsel Bağlılık Algısının Demografik Değişkenlere Göre Farklılığının Belirlenmesi “Bir Devlet Üniversitesi Örneği” ............................................................................................... 119 Örgütsel Öğrenme ve İş Analitiği İlişkisi, Kavramsal Bir Değerlendirme .................................................. 120 Örgütsel Sinizm, İş Stresini Tetikler mi? ........................................................................................................ 121 Pazarlama 4.0: Teknolojik Gelişmelerin Pazarlama Faaliyetlerine Yansımaları ....................................... 122 Pazarlama İnovasyonunu Etkileyen Örgütsel Kültür Boyutlarının Saptanmasına Yönelik Bir Araştırma 1 ............................................................................................................................................................................ 123 Refah Devletinin Altın Çağından Günümüze Avrupa Birliği Göç Politikalarının Gelişimi ....................... 124 Rekabette Bir Strateji Olarak Marka Genişlemesi: Fayda mı Risk mi? ..................................................... 125 Rokeach, Roy ve Schwartz Değer Sınıflandırması ile Üniversite Öğrencilerinin Değer Yönelimleri Arasındaki İlişki ................................................................................................................................................ 126 Rusya’ya Uygulanan Ekonomik Yaptırımların Rusya Ekonomisine Etkisi ................................................ 127 Sağlık Amaçlı İnternet Kullanımı ve m-Sağlık Uygulamaları ...................................................................... 128 Sağlık Çalışanlarının Toksik Liderlik Konusundaki Algıları ....................................................................... 129 Sanal Ortamda İletişim Aracı Olarak Sosyal Paylaşım Ağları Bağlamında Z Kuşağının Facebook Kullanımı Üzerine Bir Uygulama .................................................................................................................... 130 Sanayi 4.0: Çalışmanın Geleceğine Yönelik Senaryolar ................................................................................ 131 Savunmasız Gruplarla Sosyal Hizmet Araştırmasında Etiğin Önemi ......................................................... 132 Seçilmiş OECD Ülkelerinde İnovasyonun Belirleyicileri: Boostrap Panel Nedensellik Testi .................... 133 Sağlık Turizminin Gelişiminde Antalya İlinin FÜTZ Analizi ....................................................................... 134 Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddete İlişkin Üniversite Öğrencilerinin Bakış Açısı: Yalova Hukuk Fakültesi Örneği ................................................................................................................................................ 135 Sivil Toplum Kuruluşlarının Kent Vizyonuna Katkıları: Antalya Örneği .................................................. 136 Siyasette Kadın Temsili ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Yarattığı Fırsatlar .......................... 137 Seçkin (Elit) Siyasi Kültürü Araştırmaları İçin Bir Yöntem: Değerler–Tavır Alışlar- Davranışlar İlişkisini Çözümlemek ...................................................................................................................................................... 139 Osmanlı’da Mizah: Zuhûri Gazetesi ............................................................................................................... 140 Son Çocukluk Dönemi İnanç Gelişimi Ve Allah Tasavvuru ......................................................................... 141 Sosyal Ağlarda Pazarlama İletişimi: Türkiye’deki GSM Operatörleri Üzerine Bir Araştırma ................ 142 Sosyal Medya Bağımlılığının Yaşam Doyumu Üzerine Etkisi: DEÜ, İİBF Öğrencileri Üzerinde Bir Araştırma ........................................................................................................................................................... 143 Sosyal Medya Kullanımının Finansal Performans Üzerindeki Etkileri: Borsa İstanbul’da İşlem Gören Lokanta Ve Otel İşletmeleri Üzerinde Bir Araştırma.................................................................................... 144 Sosyal Medyanın Olumsuz İşlevi: Şiddete Özendirme .................................................................................. 145 Sosyal Medyanın, Reklam Sektöründe Yer Alacak Öğrenciler Üzerindeki Etkisine İlişkin Betimsel Bir Araştırma ........................................................................................................................................................... 146 Sosyal Sorumluluk Projelerine Yönelik Tutumu Tespit Etmeye Yönelik Bir Araştırma........................... 146

XI

Spor Bilimleri Alanında Ulusal Ve Uluslararası Ölçek Geliştirme Ve Uyarlama Spor Bilimleri Alanında Uluslararası ve Ulusal Düzeyde Ölçek Geliştirme / Uyarlama Yayınlarına Yönelik Bir Değerlendirme (2010-2018)......................................................................................................................................................... 147 Suriye Bağlamında Rusya’nın Doğu Akdeniz Politikası ............................................................................... 148 Sürdürülebilir Moda Anlayışı İle Deri Tasarımında Ürün Geliştirme ........................................................ 150 Sürdürülebilirlik Felsefesi ve Mekân Tasarımı: Jason McLennan’ın ‘Sürdürülebilir Tasarım Felsefesi’ni İçmimarlık Üzerinden Yeniden Yorumlamak ................................................................................................ 151 Süreç İnovasyonunun İşletme Verimliliği Üzerine Etkisi: Bir Saha Araştırması ....................................... 152 Süreç İyileştirme: Lastik Sektöründe Uygulama ........................................................................................... 153 Süreç Yönetimi ve Süreç İyileştirme: Otomotiv Sektöründe Nicel Bir Araştırma ...................................... 154 Süreç Yönetimi Yaklaşımı ile Tedarik ve Satış Yönetimi .............................................................................. 155 Deri Tasarımında İnovatif Yaklaşımlar: Şeffaf Deri Üzerine Yüzey Uygulamaları ................................... 156 Şirketlerin Marka Değerleri İle Piyasa Değerlerinin Etkileşimi ................................................................... 157 Tarihi Örgütlerin Yapısal Ve İşlevsel Özelliklerine Ait Bir Çalışma: Kanuni Vakfiyesi Ve Süleymaniye Külliyesi Eğitim Kurumlarının Örgütsel Yapısı Ve İşleyişi .......................................................................... 158 Tarihselliği İçinde Çok Boyutlu Bir Mücadele Alanı Olarak Kıbrıs Sorunu .............................................. 159 Tek Parti Dönemi Yönetim Anlayışı ve Kamu Politikaları ........................................................................... 160 Türkiye’de Doğrudan Yabancı Yatırımların Teknolojik Gelişmeye Etkisi ................................................. 161 Doğu Türkistan Hocalarına Dair Bir Kaynak Değerlendirmesi ve Muhammed Sâdık Kaşgârî’nin Tezkirei Hâcegân’ı ......................................................................................................................................................... 162 The View of Logistics on Customs Union between the European Union and Turkey ................................ 163 Liberalizm ve Sosyal Politika ........................................................................................................................... 164 Toplumsal Yapı ................................................................................................................................................. 165 TOPSIS ve MOORA Yöntemleri İle Hava Filtre Ekipmanlarının Sıralanması ......................................... 166 Yerel Ölçekte Çevre Güvenliğine İlişkin Bir Örgütlenme Modeli Önerisi .................................................. 167 Turizm İşletmelerinde Maliyetlerin Muhasebe Karlıkları Üzerine Etkisi: Borsa İstanbul Endeksi Üzerine Bir Uygulama .................................................................................................................................................... 168 Turizm Öğrencilerinde Eğitim Hizmeti Pazarlamasının Memnuniyet Düzeyine Etkisi: Lisans Öğrencileri Üzerinde Bir Uygulama .................................................................................................................................... 169 Turizmde Rekabet Gücünün Analizi ve Sürdürülebilir Rekabet: Porter’ın Elmas Modeli Çerçevesinde Türkiye ve Yunanistan’ın Karşılaştırılması ................................................................................................... 170 Türev Piyasalarda Yaşanan Oynaklığın Yapısal Kırılmalı Analiz Yöntemi İle Test Edilmesi: Gelişmekte Olan Ülkelerde Bir Uygulama .......................................................................................................................... 172 Türk Hukukunda Arabuluculuk Konusunda Yapılan Son Yasal Değişikliklerin Değerlendirilmesi ....... 173 Türk İmalat Sanayinde Açık İnovasyon Uygulayan Firmaların Lokasyonları ile Ekonomik Performansları Arasındaki İlişki ..................................................................................................................... 174 Türk Turizm İşletmelerinin Barter Sistemini Kullanmama Nedenleri ve Sistemi Yaygınlaştırma Önerileri ............................................................................................................................................................................ 175 Türk Yerel Yönetimler Mevzuatı Çerçevesinde Kentsel Haklar .................................................................. 176

XII

Türk Yönetim Tarihine Katkı Yapan Risale/Nameler ve Katkıları ............................................................. 177 Türkiye Anayasa Mahkemesi’nin 16 Nisan 2017 Tarihli Halkoylamasına İlişkin Kararının Değerlendirilmesi .............................................................................................................................................. 178 Türkiye Ekonomisinin Kronik İşsizlik Sorununun Genel Analizi ................................................................ 179 Türkiye’de 2004-2016 Yılları Arası Hükümlülerin Demografik Özelliklerine Göre Karşılaştırmalı Analizi ............................................................................................................................................................................ 180 Türkiye’de Ar-Ge Merkezlerinin Yapısı, İşleyişi ve Ekonomideki Yeri Üzerine Bir Değerlendirme ....... 181 Türkiye’de Finansal Çevrimler ve İş Çevrimleri ........................................................................................... 182 Türkiye’de Kadın Haklarının Gelişimi ve Kadın Sivil Toplum Örgütleri ................................................... 183 Türkiye’de Sosyal Medyanın Turizm Tüketicilerinin Satın Alma Davranışlarına Etkisi .......................... 184 Türkiye’de Tartışma Kültürü Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme Ne Düşünüyoruz, Ne anlıyoruz, Neden Tartışamıyoruz? ................................................................................................................................................ 185 Türkiye’de Teknolojik Gelişme, Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme Arasında Nedensellik Analizi .......... 186 Türkiye’de Vergi Yükü ve Ekonomik Büyümenin Çevre Üzerindeki Ektisi: Ekonometrik Bir Yaklaşım ............................................................................................................................................................................ 187 Türkiye’de Yüksek Öğretime Ayrılan Bütçenin Analizi ............................................................................... 188 Türkiye’nin PISA’daki Başarısızlık Nedenleri Hakkındaki Öğretmen Görüşleri ...................................... 189 Türkiye’de 1980 Sonrası Sendikalaşma İstatistikleri Üzerine Bir Değerlendirme ..................................... 190 Türkiye’de Üniversitelerin Bölgesel Dağılımının İncelenmesi ...................................................................... 191 Türkiye’nin Davranışsal Denge Döviz Kuru Tahmini ................................................................................... 192 Uluslararası Ticaretin Ekonomik Gelişme Üzerinde Etkileri: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Bulgular ............................................................................................................................................................. 193 Unutulma Hakkı Üzerine ................................................................................................................................. 194 Bauman’ın Eserleri Bağlamında ‘Hacı’ Ve Halefleri Karakterlerinin Değerlendirilmesi ......................... 195 Panel Co-Integration Analysis Between Renewable Energy And Economic Growth: Eu Countries ........ 196 Yakup Kadri’nin Romanlarındaki Halk Kültürü Unsurları Üzerine Bir İnceleme ................................... 197 Yalın Üretim Kapsamında Müşteri Şikayetlerinin Azaltılmasına Yönelik Süreç İyileştirme Çalışmaları: Bir Üretim İşletmesinde Uygulama ................................................................................................................. 198 Yapay Zekânın Tarihsel Gelişim Süreci, Şimdisi ve Sonrası ........................................................................ 199 Yıllık İznin Ücrete Dönüşmesinde Sona Erme Kavramı Ve Uygulama Sorunları ...................................... 200 Yöneticilerin Örgüt İçi Girişimcilik Davranışlarının Stratejik Tercihlerine Etkileri: Özel Sektörde Bir Çalışma .............................................................................................................................................................. 201 Yüksek Seçim Kurulu’nun 16 Nisan 2017 Tarih ve 560 Sayılı Mühürsüz Oyların Geçerliliğiyle İlgili Kararının Değerlendirilmesi ............................................................................................................................ 202 Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “Bütçe Hakkı” Üzerine ........................................................................... 203 An Alternative Perspective On The Relationship Between Democracy And Secularism: The Indian Experience Of Secularism ................................................................................................................................ 204 An Analysis of Speech Acts in Public Service Announcements..................................................................... 205 Can Co-operatives Play a Strategic Role in Achieving Sustainable Development in a Social Cell? .......... 206

XIII

Changing Components of Supply Chain Management: A Study on the Food Sector ................................. 207 Discussing Gender In Times Of Refugee Crisis: A Discussion On The Effectiveness Of Human Rights Approach ........................................................................................................................................................... 208 Hijaz Railway Transportation and Historical Development ......................................................................... 209 Historical Development and Sustainable Solutions in Transportation Sector ............................................. 210 Impact of Dividend Policy on Firm Value ...................................................................................................... 211 Joint Ventures In Terms Of Financial Reporting Standard For Large And Medium Sized Enterprises And Turkish Financial Reporting Standard: Standards’ Comparative Evaluation ........................................... 212 Periodic Classification and Foundation Justifications of Universities in Turkey ........................................ 213 The Analysis of Kenneth Frampton Criterias with Experts.......................................................................... 214 The Determınants Of Profıtabılıty In Turkısh Insurance Sector ................................................................. 215 Turkey’s Population Policy in Demographic Transformation Process: Is There Any Policy? .................. 216 Variations in the Definition of Quality and Quality Management Practices in Turkey ............................. 217 Asgari Ücret: Bölgesel mi Olmalı Ulusal mı Olmalı? ..................................................................................... 218 Tükenmişlik ve Örgütsel Sessizlik: Sebep ve Sonuç İlişkisi .......................................................................... 219 Sosyal Politika ve Sosyal Güvenlik Uygulamaları Arasındaki İlişki ............................................................ 220 Çalışma Yaşamında Kadın Ve Sendika İlişkisi .............................................................................................. 221 Revisiting Different Dimensions of Social Policy beyond the Nation State: International, Global, Supranational and Transnational Social Policy ............................................................................................. 222 "New" Social Risks and Shift in Social Protection Policies ........................................................................... 223 From Millennium Development Goals to Sustainable Development Goals: A Review from the Point of Global Social Policy .......................................................................................................................................... 224 İşverenin Edimden Bağımsız Koruma Yükümlülükleri ................................................................................ 225 İşverenin İşçinin Kişiliğini Koruma Borcu ..................................................................................................... 226 Sağlık Yöneticisi Adaylarının Dijital Hastaneler Hakkında Bilgi Düzeyleri ............................................... 227 Din Eğitimi Kavramı Üzerinde Yeniden Düşünmek ...................................................................................... 228 Dini/Manevi Hizmetlerde İyi Olma ve Tükenmişlik ...................................................................................... 229 Akıllı Şehirlerde Duygu Katacak Bir İnovasyon Uygulaması: Duygu Turizmi .......................................... 230 Tıbbi Satış Temsilcilerinin Girişimcilik ve İnovasyon Özelliklerinin Değerlendirilmesi ........................... 231 İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinde Manevi İyi Olma ...................................................................................... 232 Kadın Yoksulluğunun Önlenmesinde Girişimcilik Eğitimlerinin Önemi .................................................... 233 Genç İşsizliği İle Mücadele Kapsamında Uygulanan Aktif İstihdam Politikalarının Etkileri Üzerine Bir İnceleme ............................................................................................................................................................. 234 Yaşlılara Yönelik Yerel Sosyal Politikalar: Elazığ Belediyesi Örneği .......................................................... 235 Zorunlu Ferdi Kaza Sigortasının İş Kazaları Üzerine Etkileri ..................................................................... 235 Bir Propaganda Aracı Olarak Çizgi Roman: İkinci Dünya Savaşı Döneminde Kaptan Amerika Örneği 236 Seçmen Davranışı Üzerine Bir İnceleme: Elazığ/Palu Örneği ...................................................................... 238

XIV

Mahalle Kültürü Üzerine Bir Değerlendirme: Cizre Örneği (An Evaluation on Culture of Neighborhood: Sample of Cizre) ................................................................................................................................................ 239 Sosyotropik-Otonom Kişiliğin Mükemmeliyetçilik Üzerindeki Etkisine İlişkin Bir Alan Araştırması .... 240 Kurum Kültürü Bağlamında Kişi-Örgüt Uyumu: Bir Uygulama ................................................................ 241 Küçük Otel ve Restoran İşletmelerinin Banka Kredisi Talebi ve Finansman Yöntemleri: Türkiye Örneği ............................................................................................................................................................................ 243 Kültürel Zeka ve Performans İlişkisine Kavramsal Açıdan Bakış ............................................................... 243 İnovasyon Yönetim Sistemi: Nedir ve Nasıl Kurulabilir? ............................................................................. 244 Mutfak Dolap Kapakların Tercih Edilme Nedenlerinin Cinsiyet Açısından Araştırılması: Ağrı İli Örneği ............................................................................................................................................................................ 246 Mutfak Mekânında Kullanılan Tezgâh Malzemelerine Yönelik Kullanıcı Tercihleri Üzerine Bir Araştırma: Ağrı İli Örneği ............................................................................................................................... 247 Erol Toy’un Eserlerinde Ağız Kullanımı ........................................................................................................ 248

XV

“Delîlü’t-Tefâsîr” Adlı Risâlenin Tanıtımı ve Tefsir Usûlü Açısından Değerlendirilmesi Dr. Öğr. Üyesi Burhan ÇONKOR1 Bugüne kadar tefsir usûlüne dair birçok eser telif edilmiştir. Bu eserlerden biri de Osmanlıların son dönemlerinde Bursalı Mehmet Tahir tarafından kaleme alınan Delîlü’tTefâsîr adlı risâledir. Kumandanlık ve milletvekilliği görevlerinde bulunmuş olmasına rağmen yazdığı eserleriyle ön plana çıkan müellif, daha çok biyografi türündeki kitap ve risâleleriyle tanınmıştır. Bursalı Mehmed Tâhir’in çalışma konumuz olan Delîlü’t-Tefâsîr adlı risâlesi, tefsir usûlüne dair bir el kitabı niteliği taşımaktadır. Klasik tefsir usûlü eserlerinden oldukça farklı bir üslup ve içeriğe sahip olan bu risâlede; tefsir ilminin tarifi, gayesi ve tasnifinden, Kur’an-ı Kerîm’in isimleri ve Kur’an ilimlerinin taksiminden, Kur’an-ı Kerîm’in harf, kelime, âyet ve sûre sayılarından, sûrelerin mushaf ve nüzûl tertibine dair inceliklerden, müfessirlerin tabakalarından bahsedilmekte; Kur’an’ın muhtevasına ait bazı özel çıkarımlara yer verilmektedir. Risâlede, o döneme kadar yapılan tefsir çalışmalarının bibliyografik bir listesi ile Kur’ân-ı Kerîm için tertiplenen bazı lugatlara da yer verilmektedir. Risâlenin sonunda ise Kadı Iyâz’ın Kur’an surelerinin isimlerini zikrettiği Arapça hutbesi ve Endülüslü Şair İbn Câbir’in yazdığı Arapça kasidesi yer almaktadır. Eser, Kur’an’a dair birçok özelliği ortaya koymanın yanında, konuyla ilgilenenlere farklı bir bakış açısı da sunmaktadır. Çalışmamızda, öncelikle müellifin hayatına kısaca değinilecek, ardından ilgili risâlenin şekil ve muhtevası hakkında bilgiler verilecektir. Sonrasında ise eserin tefsir usûlü açısından değerlendirmesi yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Bursalı Mehmet Tahir, Kur’an, müfessir, tefâsîr, sûre

1

Çankırı Karatekin Üniversitesi, İslami İlimler Fakültesi, e-mail: [email protected]

1

“İntibah” Romanı İle “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” Romanında “Kadın” ve “Aşk” Okt. Derya ŞEVLİ2 Roman edebiyatımıza Tanzimat’la girmeye başlar. İlk romanımız Şemsettin Sami’nin “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat” adlı romanıdır. Şemsettin Sami ve Namık Kemal Tanzimat Dönemi’nin önemli yazarlarındandır. O dönem eserlerinin konusunu sosyal yaşamdaki eksiklikler, kadın, aşk, ihanet gibi konular oluşturmuştur. İntibah ve Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat romanlarında ortak nokta aşktır. İki romanda da kadın, aşk, ihanet, iftira gibi konular ön plandadır. Aşkın nasıl başladığı, dönem itibariyle yaşamda ne şekilde yer aldığı ve kadın çalışmamızda incelenmeye çalışılmıştır. Her iki sanatçının da eserlerini yaşadıkları dönemin gerektirdiği kurallar çerçevesinde ele aldıkları tespit edilmiştir. Kadın her dönemde olduğu gibi aşkına sahip çıkan, bazen iftiraya uğrayan, bazen ihanet eden, çoğu zaman aşkı için ölümü göze alan kişi olarak incelenmiştir. Kadın ve aşk bütünsel bir temanın ayrılamayan iki ana unsurudur. Anahtar Kelimeler: Roman, Kadın, Aşk

2

Muş Alparslan Üniversitesi, SBMYO, Büro Hizmetleri ve Sekreterlik Bölümü, [email protected]

2

2.Meşrutiyetten Atatürk’ün Ölümüne Kadar Basın Hayatında Yaşanan Gelişmeler (1908-1938) Öğr. Gör. Koray ERGİN3 Osmanlı Devleti’nde basın hayatındaki gelişmeler, II. Mahmut dönemiyle başlamış, özellikle Tanzimat dönemiyle birlikte büyük bir gelişme göstermişti. Tanzimat Dönemi, Osmanlı Devleti’nde birçok yeniliğin ortaya çıktığı dönem olmakla birlikte, gerçek anlamda batılaşmanın başladığı dönemdi. Bu dönemden itibaren basın hayatında yaşanan önemli gelişmeler dikkate değerdir. Osmanlı Devleti’nde ilk resmi gazete 1831 yılından itibaren çıkan Takvim-i Vekay-i gazetesiydi. 1860 yılında ise, özel bir girişim ve devlet katkısı olmadan çıkarılan, Tercüman-ı Ahval ile Osmanlı basın hayatında büyük bir canlılık ortaya çıkmıştı. II. Abdülhamid yönetiminin başladığı 1876 yılından, 1908 yılına kadar yani II. Meşrutiyet’in ilanına kadar olan dönemde ise basın hayatında istibdat yönetimi etkili olmuş, basın çok sıkı bir sansüre tabi tutulmuştu. Milli mücadele döneminde toplumsal yapı olağanüstü bir durum sergilemiş, bu durum içersinde basın, toplumsal bütünleşmenin sağlanmasında ve dayanışma olgusunun oluşmasında önemli bir rol üstlenmişti. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte basının sınırsız bir özgürlüğe kavuştuğu söylenemezdi. Çünkü bir yanda da saltanat ve hilafet yanlısı gazeteler yazılarını yazmaya devam ediyordu. Bu durum yeni rejimin tam anlamıyla toplumda kabul edilmesini de engellemişti. Anahtar Kelimeler: Atatürk, Osmanlı Devleti, Basın, Sansür, Meşrutiyet

3Akdeniz

Üniversitesi,Atatürk Araştırma Merkezi Müdürlüğü,[email protected].

3

7P Ekseninde Engelli Turizm Pazarlaması Salih Tellioğlu Prof. Dr. Mahmut Tekin

Turistik ülkeler için müşterinin öneminin giderek artmasıyla beraber pazarlamanın ve pazarlama karması bileşenlerinin özellikle de 7P’nin önemi artarak farklı bir boyuta gelinmiştir. Turizm pazarlamasında 7P’yi oluşturan; Product(Ürün), Price(Fiyat), Place(Satış yeri), Promotion (Tutundurma), Physical evidence(Fiziksel belirtiler), People(Hedef kitle), Process(İşlem)’den oluşan pazarlama karması bileşenleri giderek yaygınlaşmaktadır. Önemli bir alternatif turizm türü olan engelli turizminde ise yaşlılığa bağlı engelli sayısının artması ve engelli bireylerin seyahatlerine aileleri veya refakatçileri ile gitmesi turistik ülkelerin bu turizm türüne olan ilgisini arttırmaktadır. Engelli turistlerin seyahatleri öncesince diğer turistlerden daha çok bilgiye ihtiyaç duyması ise engelli turizmi için pazarlama faaliyetlerinin önemini göstermektedir. Bu çalışmada ilk olarak engelli turizm pazarlaması 7P ekseninde anlatılmıştır. Bu bağlamda pazarlama karmasının elamanları olan ürün, fiyat, dağıtım, tutundurma, insan, fiziksel ortam ve süreç yönetimi turizm ve engelli turizm kapsamında değerlendirilerek öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Engelli Turizmi, Engelli Turizm Pazarlaması, Pazarlama Karması, Erişilebilir Turizm

4

18 23 Yaş Genç Kızların Antropometrik Ayak Ölçülerinin Ayakkabı Tasarımında Kullanılan Ölçüler İle Karşılaştırılması Dr. Öğr. Üyesi Nurettin AKÇAKALE4

Ayak sağlığı ve konforu için ayakkabı üretiminde ve kalıp tasarımı için önemli ölçüler bulunmaktadır. Bolu’da Abant İzzet Baysal Üniversitesinde okuyan 18-23 yaş grubu 101 genç kızın antropometrik ayak ölçüleri alınmıştır. Çalışmada 1988 yılında yayınlanan TS 5553 standardına göre Türkiye’nin değişik illerinden Bolu’ya okumak için bulunan vücut gelişimini tamamlamış kız öğrencilerin (boy, kilo, sağ ve sol ayak) ölçüleri alınarak aralarındaki farklılıklar belirlenmiştir. Türkiye’de; Fransız ayak ölçü sistemini esas alan “Paris Point Sistemi” ve bu sisteme göre tasarlanan ayakkabı kalıpları kullanılmaktadır. Bulunan değerler Paris Point Sistemi ile karşılaştırılarak bu sitemin Türk insanının ayak ölçülerine uygun olup olmadığı araştırılmıştır. Elde edilen veriler ışığında 18-23 yaş grubu genç kızların ayak ölçüleri için standardizasyon çizelgeleri hazırlamıştır. Anahtar kelimeler: Ayak ölçüleri; Ayak; Ayakkabı; Ayak ölçü standardizasyonu; Antropometri

4

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Gerede MYO, [email protected]

5

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık Bölümü Öğrencilerinin Dil Öğrenme Stratejilerini Kullanma Düzeyleri ve Eğitime Yansımaları Öğr. Gör. Fulya KURTULUŞ5 Son zamanlarda, eğitimin her alanında olduğu gibi, yabancı dil alanında odak noktası öğretmenden çıkıp (Richards ve Rodgers, 2001), daha öğrenen odaklı olma eğilimi göstermektedir. Bu noktada öğretme yöntem ve stratejilerinden daha çok öğrenmeyi öğrenme ve öğrenme stratejileri önem kazanmıştır. Bu bağlamda, yabancı dil öğrenme stratejileri konusunda önemli ve kapsamlı çalışmalara imza atan Oxford’un (1990) Dil Öğrenme Stratejileri Envanteri (DÖSE), Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık Bölümü’nde okuyan 167 öğrenciye uygulanmış ve öğrencilerin hangi dil öğrenme stratejilerini ne ölçüde kullandıkları cinsiyet ve birinci–ikinci öğretim öğrencisi olma değişkenleri ile incelenmiştir. Sonuçlar, kız öğrencilerin sadece Bellek Stratejilerini erkek öğrencilere göre anlamlı düzeyde daha iyi kullandığını, Bilişsel, Telafi, Üstbilişsel, Duyuşsal ve Sosyal Stratejiler alt boyutlarında ise ne cinsiyet açısından, ne de birinci-ikinci öğretim öğrencileri açısından anlamlı fark bulunduğunu göstermiştir. Genel olarak ise öğrencilerin bütün stratejileri orta düzeyde kullandıkları sonucundan yola çıkarak öğrenme stratejilerini geliştirme bağlamında görüş bildirilmiştir. Anahtar Kelimeler: öğrenme stratejileri, yabancı dil öğretimi, Oxford’ un yabancı dil öğrenme stratejileri envanteri

5

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, İngilizce Hazırlık Bölümü, kurtuluş[email protected]

6

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu Hazırlık Bölümü Öğrencilerinin Öğrenme Stilleri ve Eğitime Yansımaları Öğr. Gör. Fulya KURTULUŞ6 Yabancı dil öğretiminde öğretim yöntemleri artık öğrencilerin başarılarını yordayan en önemli faktör olarak görülmemektedir (Richards ve Rodgers, 2001). Bunun yerine, öğrencilerin öğrenme stillerinin ne olduğunun belirlenmesi, yani onların nasıl öğrendiği, öğretimin nasıl tasarlanması gerektiği konusunda öğretmenlere ışık tutabilir. Bu amaçla, Kolb (1985), öğrencilerin öğrenme stillerini belirlemek üzere bir ölçek geliştirmiştir. Bu çalışmada Abant İzzet Baysal Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Hazırlık Bölümü’ndeki öğrencilerin öğrenme stillerinin ağırlıklı olarak neler olduğunu araştırmak üzere, ölçek 210 öğrenciye uygulanmış ve istatistiksel hesaplamalar sonucunda öğrencilerin % 47’sinin ‘Özümseyen’, sırasıyla da ‘Ayrıştıran’, ‘Değiştiren’ ve en az oranda da ‘Yerleştiren’ öğrenme stiline sahip oldukları bulunmuştur. Bu sonuçlar kapsamında, benzer başka çalışmaların sonuçları da göz önünde bulundurularak, öğretmenlere öğretim faaliyetleri konusunda ışık tutulması amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: öğrenme stilleri, yabancı dil öğretimi, Kolb’ un yaşantısal öğrenme kuramı

6

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, İngilizce Hazırlık Bölümü, kurtuluş[email protected]

7

Açılan ve Kapanan Firma Sayıları İle İstihdam Arasındaki İlişkiye Dair Bir İnceleme: 2010-2017 Türkiye Ekonomisi Ar. Gör. Dr. Abdüsselam SAĞIN7 Ar. Gör. Fatih Karasaç8 Ülkeler için istikrarlı bir ekonomik büyümenin sağlanması ve istihdamın arttırılması en temel makro iktisadi hedefler arasında yer almaktadır. Gerekli istihdamın sağlanması için ise girişimcilik ruhunun geliştirilmesi ve bu sayede istihdama katkı sağlayacak yeni firmaların kurulması büyük önem arz etmektedir. Girişimcilik faaliyetlerinin desteklendiği ekonomilerde, kurulan yeni firmalar ile birlikte üretilen yeni mallar, ülkenin küresel piyasalar ile rekabet edebilme gücünü arttırmakta ve sağladığı istihdam ile makro ekonomik istikrarın sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Biz de bu çalışmamızda Türkiye ekonomisinde önemli bir kavram haline gelen girişimcilik faaliyetlerinin bir göstergesi olarak kabul edilen yeni firmaların kurulması ile istihdamın değişimi arasındaki ilişkiyi incelemeye çalıştık. Çalışmamızda elde ettiğimiz sonuçlar, açılan ve kapanan firma sayısı ile istihdam arasında bir nedensellik ilişkisinin varlığını ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Türkiye Ekonomisi, Firmalar, İstihdam

7 8

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, [email protected] Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, [email protected]

8

Aile İçi Şiddeti Önlemede Değer Yaklaşımı: Sosyolojik Bir Analiz Dr. Öğr. Üyesi Ömer Şükrü YUSUFOĞLU9 Aile içi şiddet günümüzün en önemli sorunlarından biridir. Aile içi şiddetle mücadele konusunda en fazla öne çıkan faktörlerin başında hükümet politikaları ve ona bağlı olarak üretilen kanunlar gelmektedir. Ancak bunlar şiddeti ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Bu bağlamda şiddet sadece kanunlarla önlenebilecek bir olgu değildir. Çünkü onun sosyo-kültürel boyutu ve buna bağlı olarak kökleşmiş temelleri söz konusudur. Bu çalışmada amaçlanan şiddet olgusuna sosyo-kültürel açıdan bakarak şiddetin temellerini bulmak ve ona değerler yaklaşımı bağlamında çözüm önerileri sunmaktır. İnsanlar kendi kendilerine ve karşıdaki herhangi birine gereken saygı ve özeni gösterdiğinde şiddet olgusu son derece azalacak ve toplumun önemli sorunlarından birine çözüm bulunmuş olacaktır. Bu da ancak değerleri bilmek ve onları özümsemekle mümkün olacaktır. Anahtar Kelimeler: Aile İçi Şiddet, Değer, Cinsiyet Rolleri

9

Fırat Üniversitesi, İİBF, Sosyal Hizmet Bölümü, [email protected]

9

Akademik Teşvik Priminin Akademik Performans Üzerindeki Etkileri: Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Akademik Personeli Üzerine Bir Araştırma Hüseyin KARAGÖZ10 Kürşat ÖZDAŞLI11 Akademik teşvik ödeneği yönetmeliği, 14.12.2015 tarihli bakanlar kurulu kararı ile ülkemizde yürürlüğe girmiş olup, yönetmelik güncellenmiş olarak geçerliliğini korumaktadır. Akademik teşvik ödeneği ile akademisyenlerin iş doyumu veya tatminindeki artışın yanında, akademik performanslarındaki artışın desteklenmesi amaçtır. Bu araştırmanın amacı, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde görev yapan akademik personelin, akademik teşvik ödeneği yönetmeliği öncesi akademik performansı ile yönetmelik sonrası akademik performansını kıyaslamaya tabi tutarak, uygulamanın akademisyenlerin akademik performanslarında bir değişime etki edip etmediğinin saptanmasıdır. Çalışmada yöntem olarak içerik analizi yöntemi seçilmiş, elde edilen nicel veriler, tablolar yardımıyla unvanlara, çalışma türlerine göre ilgili yıllar bazında karşılaştırılmak suretiyle açıklanarak yorumlamaya tabi tutulmuştur. İlgili yıllarda yapılan çalışmalar, adet ve tür bakımından sınıflandırılarak incelenmiştir. Bu çalışma yapılırken üniversite bünyesinde çalışan akademik personelin akademik unvanları, yapılan çalışmanın türü, unvanlara göre performans değişimleri dikkate alınmıştır. Çalışma için üniversitenin strateji geliştirme daire başkanlığı biriminden veri derlemesi yapılmış, yüksek öğretim veri tabanı (YÖKSİS) sisteminden de veriler çekilmiştir. İlgili veriler yıllar, unvanlar ve çalışma cinsine göre karşılaştırmalı olarak irdelenmiştir. Keywords: Akademik teşvik ödeneği yönetmeliği, akademik performans, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

10 11

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Finans Bankacılık ve Sigortacılık Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, İşletme

10

Aksaray Kentinin Simgeleri Dr. Öğr. Üyesi Bülent ESKİN12 Dr. Öğr. Üyesi Mehmet TUNCER13 Bayram KAYHAN14 Giderek gelişen ve değişen kentlerde, uzun zaman dilimi içerisinde ortaya çıkan kent simgeleri, kent kimliğinin oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Doğal veya yapay çevre özellikleri içerisinde de yer alan kent simgeleri, zamanla bulunduğu kentle özdeşleşmektedir. Ayrıca kökenleri eski veya yakın tarihe dayanan dünyanın önde gelen kentleri, kent simgeleri ile marka kentler haline gelerek diğer kentlerden ayrılmaktadır. Bu bağlamda çalışmada Aksaray ilinde; Hasan Dağı, Sultanhanı, Ulu Camii, Eğri Minare, Somuncu Baba, Aksaray Üniversitesi, Narlı göl, Tuz Gölü, Ziga Kaplıcaları, Ihlara Vadisi, Taşpınar Halısı, Aksaray Tava, Aksaray Tahinlisi ve Malaklı Köpeği öne çıkan kent simgeleridir. Yapılan bu araştırma ön çalışma olması nedeniyle ilk olarak konuya dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak istenmiştir. Ayrıca bu çalışmada, Aksaray kentinin turizm potansiyeline katkıları olabilecek önemli kent simgelerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda çalışmamızda ilk olarak konuyla ilgili genel bilgiler verilmiş sonrasında kent simgelerine ait fotoğraflarla bu kent simgeleri analiz edilmiştir. Çalışmamızın sonuç kısmında ise incelenen kent simgelerinin korunması, gelecek nesillere aktarılması ve turizm açısından tanıtılmasına yönelik olarak önerilerde bulunulmuştur. Bu çalışmanın gelecekte Aksaray ili üzerine yapılacak yeni çalışmalara önemli bir veri kaynağı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Kent Simgeleri, Aksaray İli, Turizm

Aksaray Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected] Aksaray Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, [email protected] 14 Aksaray Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, [email protected] 12 13

11

Algılanan Çalışma Arkadaşları ve Yönetici Desteğinin İş Performansına Etkisi Doç. Dr. Güler TOZKOPARAN15 Yıldız TENTERİZ16 Bir örgütte yöneticinin ilgisi, iş görenlerin fikirlerini önemsemesi ve iş görenlerin gelişimlerine verdiği destek ile yaptığı katkılar, iş görenler tarafından algılanan yönetici desteğini oluşturmaktadır. Çalışma arkadaşları desteği ise iş görenlerin aynı örgütte birlikte çalıştığı kişilerden gelen desteği nasıl algıladıklarıdır. Algılanan yönetici desteği; genellikle örgütsel bağlılık, perfomans, işe yönelik tutumlar, stres, gerginlik gibi değişkenlerle birlikte incelenmektedir. Çalışma arkadaşları desteği ise diğer destek türleriyle birlikte daha çok stres, duygusal bağlılık, örgütsel özdeşleşme gibi değişkenlerle birlikte incelenmiş, ancak bugüne kadar yapılmış çalışmalarda iş performansı ile ilişkisinin pek ele alınmadığı görülmüştür. Bu nedenle, bu çalışmada, algılanan çalışma arkadaşları desteği, algılanan yönetici desteği ile birlikte ele alınarak iş performansına etkisi incelenmeye çalışılmıştır. Survey yöntemi ve anket tekniği kullanılarak gerçekleştirilen araştırmaya 140 kadın, 70 erkek olmak üzere toplam 210 beyaz yakalı çalışan katılmıştır. Verilerin analizi sonucunda, algılanan çalışma arkadaşları ve yönetici desteği ile iş performansı arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Çalışma Arkadaşları Desteği, Yönetici Desteği, İş Performansı

15 16

Dokuz Eylül Üniversitesi , İİBF , İşletme Bölümü Dokuz Eylül Üniversitesi , SDE , İşletme ABD

12

Almanya’da Kamu Yönetimi ve Kamu Personel Sistemi Dr. Öğr. Üyesi Oktay ALKUŞ17 Almanya federal bir cumhuriyettir. Anayasası’na göre aksi bir düzenleme yoksa veya aksine bir düzenlemeye izin verilmediği durumlarda, devlete ait yükümlülüklerin yerine getirilmesi yürütümü eyaletlere aittir. Eyaletler kendi egemenlik, hak ve sorumluluklarına sahiptir. Egemenlik kudreti, federasyonlar ve eyaletler arasında paylaşılmıştır. Federasyon belirli bir çerçevede müdahil olabilir ve yasalar çıkarabilir. Genelde yasalar federasyon tarafından çıkarılır. Uygulamayı yerel yönetimler gerçekleştirir. Federal ve eyalet düzeyinde, idari işlevleri federal ve eyalet kamu görevlileri yürütür. Ek olarak oluşturulmuş yasal bağımsız idari kuruluşlar da vardır. Yasal bağımsız kuruluşlar ya tamamen bağımsızdır ya da sınırlı bir devlet denetimine tabidir. Yerel sorunları yerel özyönetimler bağımsız ele alınır. Yerel yönetimler, hükümetin diğer işlevlerini hükümet adına yerelde de gerçekleştirir. Bu araştırmada Almanya’daki kamu yönetimi ve kamu personel sisteminin bir analizi amaçlanmıştır. Bu amaçla Almanya’nın kamu yönetimi ve kamu personel sistemi anlatılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Almanya, Kamu Yönetimi, Kamu Personeli.

17

Aksaray Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected]

13

Anonim Şirketin Ticaret Unvanının Sicilden Silinmesinin Hukuki Etkisi Dr. Öğr. Üyesi Şengül AL KILIÇ Sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi, anonim şirketi kural olarak derhal ortadan kaldırmaz; aksine şirket, tasfiyesiz infisah halleri saklı kalmak şartıyla, tasfiye aşamasına girer. Tasfiye işlemlerinin tamamlanması üzerine ise, TTK m. 545 gereğince, tasfiye memurları şirketin ticaret unvanının silinmesini (terkinini), ticaret sicil müdürlüğünden talep eder ve istem üzerine silinme işlemi tescil ve ilan edilir [Ayrıca bkz., TSY m. 87/2, (a) ve (b)].Tasfiyesi tamamlanan ve artık malvarlığı bulunmayan bir şirketin sicilden terkin edilmesi, bilhassa kamu menfaatlerinin korunması ve şirketin potansiyel alacaklıları bakımından işlem güvenliğinin sağlanması için önem arz etmektedir.Ancak sicilde yapılacak terkin işleminin, şirketin tüzel kişiliğini sona erdirip erdirmeyeceği, bir diğer ifade ile terkin ile tüzel kişiliğin ortadan kalkıp kalkmayacağı hususunda, Kanun’da bir açıklık bulunmamaktadır. Oysaanonim şirketin kuruluşunu düzenleyen TTK m. 355’de, kuruluş aşamasında sicile yapılan tescil ile şirketin tüzel kişilik kazanacağı açıkça hüküm altına alınmıştır.Terkin ile anonim şirketin tüzel kişiliğinin sona erip ermeyeceği noktasında, mehaz Alman hukukunda (konstitutiveWirkung der Löschung - deklatorischeWirkung der Löschung- Doppeltatbestand) farklı görüşler savunulduğu gibi; Türk hukukunda da bu konuda bir görüş birliği olduğu söylenememektedir. Yargıtay’ın da terkinin hukuki etkisi ile ilgili vermiş olduğu birbirinden farklı kararları bulunmaktadır.Bildiri kapsamında, ticaret sicilinden terkin edilen anonim şirketin, sonlandırılmamış tasfiye işlemlerinin varlığı halinde, terkine rağmen tüzel kişiliğinin devam edip etmeyeceği hususu üzerinde durulacak; mehaz hukuk, yürürlükteki mevzuat (ve bilhassa 6102 sayılı TTK’ya yeni getirilmiş bir hukuki kurum olan ek tasfiye kavramı) ile yargı kararları çerçevesinde bir çözüm sunulmaya çalışılacaktır.

14

Antik Hint Medeniyetinde Tıp Anlayışı Dr. Öğr. Üyesi Işıl KALAYCI18 Eski Hindular, hastalıklara neden olan unsurun günah işlemek veya şeytanlar olduğuna inanmışlardır. Bu nedenle iyileşmek için itiraf etmeye ve büyü yapmaya gerek duymuşlardır. Tıbbi uygulamalarına ilişkin bilgiler, eski yasalardan, anıtlardan, yazıtlardan, cerrahi aletlerden, sanat eserlerinden ve hacılar tarafından anlatılan hikayelerden toplanmıştır. Hint tıbbı için en önemli rehber Ayurvedadır. Ayurveda, mutlu ve sağlıklı kalabilmek için her türlü değişime adapte olabilme sanatıdır. Evrendeki canlı-cansız herşey, su (apa), toprak (priviti), hava (vayu), ateş (agni) ve boşluk (akaşa) olmak üzere yaşamın temelini oluşturan 5 elementten (mahabuta) oluştuğu, vücudun beş elementten (toprak, su, ateş, rüzgar ve boşluk) ve vücutta dhatu anlamına gelen rasa (beslenmeden sonra gıdaların sindirilmesiyle ortaya çıkan sudur), rakta (kan), mamsa (et), medas (yağ), asthi (kemik), majja (kemik iliği) ve sukra (semen) olmak üzere 7 bileşenden oluştuğu düşünülmektedir. Bu çalışmada Antik Hint Medeniyetindeki tıp anlayışının günümüz tıp uygulamalarına yaptığı katkıların incelenmesi amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Tıp, mistik uygulamalar, Ayuverda

18

Süleyman Demirel Üniversites, Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, [email protected]

15

Bir Başka İşsizlik Sigortası Yaklaşımı Olarak Ahilik Sandığı Sigortası: Sakarya Örneği Abdurrahman BENLİ19 Tuncay YILMAZ20 08 Mart 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 6824 sayılı kanunun 9. maddesi “ESNAF AHİLİK SANDIĞI” uygulamasını içermektedir. Esnaf Ahilik Sandığı sigortası zorunludur. Öncelikle yasal düzenlemenin yürürlüğe gireceği 01.01.2018 olarak belirlenen tarih ve faaliyetine bu tarihten sonra başlayanların ise başladıkları tarihten itibaren Esnaf Ahilik Sandığı sigortalısı olacaklarını düzenlemişti. Ancak, 28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanunun 122 nci maddesiyle bu bendte yer alan “01/01/2018” ibaresi “01/01/2020” şeklinde değiştirilmiştir. Kanunun uygulanmasının ertelenmesi tartışmanın bir boyutunu oluştururken, uygulamaya geçildiğinde ne olacağının farkındalığı ise tartışılmaktadır. 4447 sayılı işsizlik sigortası kanununun benzeri olarak “bağımsız çalışanlar”ın yararlanmalarını içeren bu düzenlemeye, tarafların gözüyle bakıldığında farklı yorumların yanısıra “ekonomik olarak zor duruma düşmeleri nedeniyle iş yerini kapatan veya iflas eden esnafın gelir kayıplarını telafi etmek üzere rol oynayacağı ve kurulacak Ahilik Sigortası Fonu'nun çok önemli bir yere sahip olacağının” vurgulandığı görülecektir. Fakat bu değerlendirmelerin yönetici kademesinde yer alanların bilgi sahibi olduğunu, diğerlerinin konudan haberdar olmadıklarını ve içeriğini bilmediklerini ortaya çıkarmaktadır.Bu noktada çalışmada temel amaç, Ahilik Sandığı uygulamasının esnaf ve sanatkarların, bağımsız çalışanların konuya ne derece vakıf olup olmadıklarının Sakarya ili özelinde yapılandırılmış mülakat yöntemi kullanılarak yorumlanması ve değerlendirilmesi olacaktır. Anahtar Sözcükler: Ahilik Sandığı, Sigorta, Bağımsız Çalışanlar

19 20

Sakarya Üniversitesi, [email protected] Sakarya Üniversitesi, [email protected]

16

Avrupa Birliği Enerji Güvenliği Açısından Türkiye’nin Önemi: Ampirik Bir Çalışma Dr. Öğr. Üyesi İsmail SEKİ (Sorumlu Yazar)21 Refika Görkem YILMAZTÜRK22 Dünya ülkelerinde, sosyal ve ekonomik kalkınmanın temel girdisi olan enerjiye duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artış göstermektedir. Ülkelerin enerji politikaları belirlenirken temel amaç enerjinin; kesintisiz, en az maliyetle, çevreye vereceği zararın minimum olacağı yöntemlerle ve güvenilir bir biçimde temin edilmesidir. Sürdürülebilir ekonomik büyüme ve kalkınmanın en önemli kuralı, enerji güvenliğinin sağlanmasıdır. Giderek artan enerji tüketimi nedeniyle, dünyada ve Türkiye’de yeni enerji kaynaklarının kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Tarihsel olarak bakıldığında, ülkeler arasında anlaşmazlıklara yol açan sebeplerden birisi de enerji olmuştur. Avrupa Birliği ülkeleri, enerji rezervi açısından yetersiz kaynaklara sahip olmalarına rağmen dünyanın en çok enerji tüketen bölgelerinden biridir. Türkiye başta jeopolitik konumu daha sonra da olası AB üyeliği halinde birliğin Asya’daki enerji kaynaklarına sınırını teşkil edeceğinden AB enerji politikaları açısından kritik bir öneme sahiptir. Bu anlamda, çalışmada Avrupa Birliği’nin enerji güvenliği politikaları açısından Türkiye’nin ne derece önemli olduğu belirlenmeye çalışılacaktır. Çalışmada, teorik olarak enerji güvenliği kavramı açıklanarak söz konusu kavramın ekonomik önemi ile ilgili bilgi verilecek, Türkiye ve Avrupa Birliği’nin uyguladığı enerji politikaları ele alınacak, enerji arz güvenliğinin bileşenlerinden oluşan bir enerji güvenliği endeksi hesaplanarak Türkiye’nin bu endekse göre AB enerji politikalarındaki görece önemi ortaya konmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Enerji güvenliği, Enerji arz ve talebi, Türkiye ve AB ilişkileri, Türkiye’nin jeopolitik önemi.

Energy Safety Polıtıcs Of European Unıon And The Role Of Turkey: An Ampırıcal Analysıs Energy demands of capitalist economies are consistently increasing because there is a positive relationship between energy demand and economic development. The aim of the energy politics is to provide the energy which has the properties of being continually, minimum cost, less harmful for nature. One of the main rules of sustainable economic development is obtaining energy safety. There are many new tendencies for using renewable energy sources but unfortunately then world economy is obligated to use fossil energy sources. European Union countries are the most energy consuming countries although they do not have enough sources. This situation increases the importance of energy supply security for European Union. In the study, it is tried to determine the critical role of Turkey for European Union energy policy. There is a theoretical approach for energy safety policies of European Union and Turkey. Additionally, an energy safety index will be calculated that contains the elements of energy safety policies. By using this index, relative importance of Turkey for European Union will be exhibited. Keywords: Energy Safety, energy supply and demand, Turkey and EU relationship, Geopolitics of Turkey. 21 22

Dr. Öğr. Üyesi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İİBF, İktisat Bölümü. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı.

17

Avrupa Birliği’nde Artan Zorluklar: Göçmen Krizi Ve Irkçılık Dr. Öğr. Üyesi Meral BALCI23 Arş. Gör. Ceren Ece GÖCEN24 Arap Baharı’nın etkisiyle özellikle 2011 yılı sonrasında insanlar ülkelerinden göç etmek zorunda kalmış ve milyonlarca insan göçmen statüsüne sahip olmuştur. 2015 yılında ise göçmenler Akdeniz’i kullanarak yasa dışı yollarla Yunanistan ve İtalya üzerinden Avrupa’da kendilerine yeni yurtlar bulmaya çalışmışlardır. Yaşanılan göç hareketi karşısında aşırı sağ gruplar ve partilerin söylemleri ırkçılığın ön plana çıkmasına neden olmuştur. Irkçı söylemlerin hız kazanmasında siyasal partilerin kimlik ve aidiyet duygusuna yönelik tavrı, asayiş ve işsizlik durumları ile göçmenleri ilişkilendirmeleri etkili olmuştur. Bu bağlamda çalışma da göçmen karşıtı siyasal partilerin söylemlerinin var olan gerçeği ne kadar yansıttığını belirterek, ülkelerin ekonomik, sosyal ve politik sorunlarının asıl nedeninin göçmenler olup olmadığını ortaya koymaktır. Bu amaçla istatistikî veriler ile birincil ve ikincil el kaynaklar analiz edilerek çalışmanın ortaya koyduğu amaç ile ilişkilendirilmiştir. Böylece çalışma, Avrupa Birliği’nin kurulma aşamasında ortaya atılan değerlerle çelişen ve ülkeler arası bütünleşme sürecini zedeleyen tavrını ortaya koymuştur. Anahtar Kelimeler: AB Bütünleşmesi, Arap Baharı, Göçmen Krizi, Irkçılık,

The Increasing Challenges in European Union: Migration Crisis and Racism Since 2011, under the influence of the Arab Spring, millions of people have had to migrate out of the borders of their countries. In 2015, immigrants reached Greece and Italy illegally through the Mediterranean, and began to spread throughout Europe. As a result of the crisis created by this wave of immigration, extreme right, anti-immigration parties and racism have accelerated. The rise of racism has been influenced by the political parties linking immigrants with unemployment, insecurity, crime and identity. This study aims to determine the extent to which the populist approaches of anti-immigration parties whether reflect the reality, and whether immigrants are the real cause of the political, economical and social problems, and in this context, EU's attitude which conflicts with its own values, and harms to the integration process have been analyzed. For this aim, primary and secondary sources and statistical data have been used. Keywords: Arab Spring, Migration Crisis, Racism, EU Integration

23 24

Marmara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, [email protected] İstinye Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, [email protected]

18

Bankalardaki Farklı Çalışma Saatleri Düzenlemelerinin Personel Verimliliği Üzerindeki Etkileri Dr. Öğr. Üyesi Işılay TALAY DEĞİRMENCİ25 Başak SARITAŞ26 Banka şubelerindeki operasyonel faaliyetlerin verimli bir şekilde yerine getirilmesi, çalışanlar, müşteriler ve tüm diğer paydaşlar açısından önem taşımaktadır. Zaman içerisinde, işbaşı yapma, mola ve mesai bitiş saatleri ile ayrıca fazla mesai saati konularında ülkemizdeki bankalarda farklı uygulamalara rastlanmıştır. Özellikle Antalya gibi turizm bölgelerinde sezon esnasında yaşanan yüksek sıcaklıklar ve turistler sebebiyle sahip olunan çok çeşitli müşteri kitlesinden dolayı çalışan verimliliğini etkileyen faktörlerin detaylı çalışılması ihtiyacı doğmaktadır. Bu çalışmada, hangi koşullarda hangi uygulamaların verimliliği nasıl etkilediği konusu, mülakat ve örnek olay metotları vasıtasıyla incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre banka çalışanlarının, kısa süreli de olsa banka şubesinin dışına çıkmayı mümkün kılan bir mola düzenine önem verdikleri, mesai başlangıcı ve fazla mesai uygulamaları konusunda, müdürlerin, çalışanların kendi zaman yönetimi becerilerini göz ardı ederek fazla mesai yapanları daha çalışkan olarak değerlendirmelerinin olumsuz karşılandığı tespit edilmiştir. Dolayısı ile çalışma saatleri ile ilgili uygulamaların hem çalışanlar hem de yöneticiler açısından bakılarak değerlendirmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Bankacılık, çalışma saatleri, verimlilik, örnek olay ve mülakat The Effects of Different Work Hour Schedules on the Personnel Efficiency of the Banks The efficient fulfillment of the operational activities of the bank branches is important for employees, customers and all the other stakeholders. There have been various scheduling approaches applied in banking operations in Turkey in terms of workday hours, breaks and overtime hours. Especially in tourism destinations such as Antalya, there is a need for detailed study of the factors affecting employee productivity due to the high temperatures experienced in the peak season and the diverse customer population of tourists. In this study, the question of which work hour scheduling applications affect the efficiency in which conditions is examined through interview and case study methods. We found that the managers claim that the employees doing overtime are more hardworking without considering the overall time management capabilities of the employees. We also found that it is important to arrange the breaks to allow the bank employees to take enough break time to be able to spend time outside of the bank branch. Therefore, it is necessary to evaluate the applications related to working hours from the point of view of both the employees and the managers. Key words: Banking, working hours, productivity, case study and interview

25 26

Antalya Bilim Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] Antalya Bilim Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Yüksek Lisans Öğrencisi, [email protected]

19

Bilişim Teknolojilerindeki Gelişmelerin İdari Denetim Ve Yaptırımların Etkinliği Üzerindeki Etkisi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet HATİPOĞLU27 İdarenin denetimlerinde ve denetim sonrası ihtiyaç duyulan yaptırımların ya da tedbirlerin uygulanmasında bilişim ve iletişim teknolojilerinden faydalanma oranı her geçen gün artış göstermektedir. Bu durum, gerek ihlalleri yapan kişilerin fiillerinin tespit edilerek sübuta erdirilmesi gerekse kararlılıkla gözetim ve denetim altında oldukları algısının oluşturulması adına çok önemlidir. Zira birçok Danıştay kararında idari ihlallerin kişiler tarafından şüpheye yer bırakmayacak şekilde işlendiğinin tespit edilememesi, bozma nedeni olarak kabul edilmektedir. Günlük hayatımızda iç içe olduğumuz trafik, çevre, enerji, avlanma, gıda, spor gibi birçok alanda kullanıma sunulan farklı teknolojiler, idarelerin takip etmeleri gereken önemli unsurlardır. Bilişim hukuku ile idare hukukunun kesiştiği bu noktaya verilen değer, ülkemiz açısından yeterli olmasa da bu araçların etkin bir denetim ve yaptırım sisteminin temel ilkelerine verdiği destek kesinlikle göz ardı edilemez. Bu çalışmanın temel amacı, idari ihlallerin gözetimi, raporlanması, arşivlenmesi ve hukuka uygun bir şekilde cezalandırılması konusunda günümüz bilişim teknolojilerinin rolünün incelenmesidir. Böylelikle uygulamada kullanılan örnekler ve sorunlarına ilişkin tespitler yapılarak, kullanılması gereken yeni alanlar konusunda da öneriler sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Bilişim Teknolojileri, İdari denetim, Yaptırım Sistemi, Etkinlik

Impact Of Developments In Informatıon Technology On Effectıveness Of Regulatory Enforcement And Inspectıons The rate of benefiting from information and communication technologies increases day by day in the regulatory audit and implementation of regulatory sanctions or measures. This situation is very important in order to establish the perception that all actions of the violators are detected and the actions of the violators are determined. Because in many decisions of the Supreme Administrative Court, it is accepted as the reason for corruption that it can not be determined that the administrative violations have been committed by persons. In our daily life, the various technologies that are used in many places such as traffic, environment, energy, hunting, food, sports are important elements that administrators should follow. Although the value given to the intersection of information technology law and administrative law is not enough for our country, the support of these instruments to an effective system of inspection and enforcement can not be ignored. The main aim of this work is to examine the role of contemporary information technologies in the monitoring, reporting, archiving and imposing sanction of administrative violations. In this way, examples related to the application and their problems will be determined and suggestions will be made about the new areas to be used. Key Words: Effectiveness.

Information Technology, Administrative

Audit, Enforcement

System,

Dr. Öğr. Üyesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Kamu Hukuku Bölümü, İdare Hukuku Anabilim Dalı, Afyon 27

20

Bir İmalat Sektöründe Risk Değerlendirmesi Öğr. Gör. Dr. Z. Berna AYDIN28 Dr. Öğr. Üyesi V. Sinem ARIKAN KARGI29 Risk değerlendirmesi; işyerlerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin, çalışanlara, işyerine ve çevresine verebileceği zararların ve bunlara karşı alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla yapılması gereken çalışmalardır. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre işverenler işyerlerinde risk değerlendirmelerini yapmaları zorunlu hale getirilmiştir. Sektörlerin hazırladığı etkin bir risk değerlendirme analizi ile çalışanlar, yaptıkları işte herhangi bir kayıp olmadan potansiyel problemleri ve tehlikeleri önceden tanıyabilecekler ve dolayısıyla daha güvenli bir ortamda çalışabileceklerdir. Çalışmada Bursa’da bir imalat sektöründe yapılan 5*5 risk değerlendirme matrisi sonucunda kabul edilebilir ve kabul edilemez riskler belirlenmiştir. Sektördeki iş kalemleri içersinden kabul edilemez risklere sahip kalemler: Kaynak, tesisat bakımı, makine ekipman, ısıl işlem fırını ve bilgi işlem birimidir. Bu iş kalemlerinin kabul edilemez riskleri sırasıyla; elektrik çarpması, düşme, yüksekten malzeme düşmesi, sıkışma ve ezilme olarak belirlenmiştir. İmalat sektörü için uygulanan risk matrisi sonucunda kabul edilemez risklere ilişkin gerekli önlemler firma tarafından alınarak çalışanların iş sağlığı ve güvenliği arttırılacaktır. Anahtar Kelimeler: Risk, Risk Değerlendirmesi, Risk matrisi uygulaması, İmalat Sektörü

28 29

Uludağ Üniversitesi, İ.İ.B.F, Ekonometri Bölümü, [email protected] Uludağ Üniversitesi, İ.İ.B.F, Ekonometri Bölümü, [email protected]

21

Bir Ücretlendirme Modeli Olarak Kazanç Paylaşım Planları (As A Compensatıon Model: Gaın Sharıng Plans) Doç. Dr. Tuncay YILMAZ30 Doç. Dr. Abdurrahman BENLİ31 Belirlenmiş bir periyotta gerçekleşen ile beklenen maliyet arasındaki pozitif farkın çalışanlarla işletme arasında paylaşılması olarak tanımlanabilecek olan Kazanç Paylaşımı ilk kez bilimsel yönetimin babası olarak anılan Frederick TAYLOR tarafından kullanılmıştır. Kazanç paylaşım planları; çalışanlar ve işverenler tarafından katılımcı bir yönetim anlayışının benimsenmesi, organizasyonun etkinliğinin ve iş hayatı kalitesinin arttırılması gibi genel amaçlar doğrultusunda taraflara ortak faydalar sağlayan koşulların oluşturulmasına imkan vermektedir. Kazanç paylaşım programları, performans gelişimi ve sağlanmasına yönelik öneriler, karar süreçlerine çalışanların dâhil edilmesi gibi mekanizmaları içerisinde barındırmaktadır. Kazanç paylaşım planları, bireysel performansa dayalı ücretlendirmenin aksine, tüm organizasyonun ödüllendirilmesini esas alan bir özellik taşır. Planların diğer önemli özelliklerinden bir tanesi de, organizasyonun daha iyi durumda olmasını isteyen, yakın gelecek için ortak menfaatlere sahip tüm tarafları (çalışanlar, yöneticiler, hissedarlar) etkileme gücüne sahip olmasıdır. Bu ücretlendirme programı daha önceleri imalat sektöründe yaygın olarak uygulanıyor iken günümüzde hizmetler sektöründe de yaygın olarak kullanılmaktadır. Diğer performansa dayalı ücret planlarında olduğu gibi kazanç paylaşım planlarında da dizayn ayrı bir öneme sahiptir. Dizayn sürecinde gösterilecek hassasiyet ve özen planın başarısında anahtar bir rol oynayacaktır. İyi dizayn edilmiş bir kazanç paylaşım planında ise stratejik amaçlar belirlenmeli ve çalışanların katılımı sağlanmalıdır. Kazanç paylaşım planının amaçları açık ve anlaşılır olmalıdır. İş güvenliğinin arttırılması, maliyetlerin azaltılması, verimliliğin ve ürün kalitesinin yükseltilmesi, hammadde ve enerji kullanımının azaltılması genel amaçlar olarak belirlenebilir. Ülke uygulamalarına bakıldığında planların daha çok ABD ve Avrupa uygulamaları dikkat çekmektedir. Yapılan çalışmalarda ülkemizdeki uygulamalara dair iz ve işaretlere rastlanamamıştır. Elbette bunun temel nedenleri olarak yüksek işsizlik oranları ve enflasyon öne çıkmaktadır. İşverenlerin ücretlendirme politikalarının tespitinde kolaya kaçmaları, örnek alınacak uygulamaların azlığı diğer nedenler olarak sıralanabilir. Bu çalışmada; kazanç paylaşım planları, özellikleri, kazanç paylaşım plan türleri olan Scanlon planı, Rucker planı ve verimlilik artışını paylaşım planları karşılaştırmalı olarak incelenecek; ardından kazanç paylaşım planlarının uygulanması ve uygulama sürecinde dikkat edilmesi gereken unsurlar, kazanç paylaşım planlarının üstünlükleri ve son olarak da planların yetersiz kaldığı noktalar ele alınacaktır. Çalışmanın, işletmelerin yenilikçi ücret sistemlerinin oluşturulması ve uygulanması anlayışına bir katkı sağlayacağı umulmaktadır. Anahtar sözcükler: Kazanç Paylaşım Planları, Scanlon Planı, Rucker Planı, Verimlilik Artışı Paylaşım Planı Keywords: Gain Sharing Plan, Scanlon Plan, Rucker Plan, Improshare Plan

30 31

Sakarya Üniversitesi, [email protected] Sakarya Üniversitesi, [email protected]

22

23

BİST İmalat Sektöründe Çalışma Sermayesini Etkileyen Faktörlerin Tespiti Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk GÜLEÇ32 Dr. Öğr. Üyesi Erkan ÖZTÜRK33 Finansal karar verme noktasında önemli bir unsur olan çalışma sermayesi yönetimi temel olarak işletme aktif toplamı içerisinde yer alan dönen varlıklara olan yatırımları ve bu yatırımların finansmanını ele almaktadır. İşletmelerin faaliyetlerini kârlı bir şekilde sürdürebilmesi ve likidite problemi yaşamaması optimal bir çalışma sermaye yönetimini gerektirmektedir. Bu çalışmada BİST imalat sektöründe 2006 – 2016 tarihleri arasında faaliyet gösteren 60 işletmenin çalışma sermayesi yönetimi ile kârlılıkları arasındaki ilişki çoklu regresyon yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Çalışmada bağımlı değişken olarak varlıkların kârlılığı kullanılmış olup, çalışma sermayesi değişkenleri ise literatürde sıklıkla kullanılan alacakların ortalama tahsil süresi, stokta tutma süresi ve nakit döngüsü değişkenleri olarak belirlenmiştir. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre, nakit döngüsü, alacakların ortalama tahsil süresi ve stokta tutma süresi ile kârlılık arasında negatif bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çalışma Sermayesi, Kârlılık, Borsa İstanbul

32 33

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] Kırklareli Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected]

24

Borsa İstanbul’da Hisse Senetleri İlaç-Sağlık Endeksinde İşlem Gören Şirketlerin Topsis Yöntemine Göre Performans Değerlemesi ve Analizi Bilim Uzmanı İsmail AKTAŞ34 Arş. Gör. Oğuzcan AKDEMİR35 Prof. Dr. Cevdet Alptekin KAYALI36 Bu çalışmada hisse senetleri Borsa İstanbul’da İlaç-Sağlık Endeksinde işlem gören beş şirketin 2013-2017 yılları arasındaki finansal performansları incelenmiştir. İncelemeye konu olan finansal veriler şirketlerin Kamuyu Aydınlatma Platformunda yayınlanmış olduğu faaliyet raporlarındaki finansal tablolardan alınmıştır. Şirketlerin finansal performansları incelenirken likidite, faaliyet, finansal yapı ve karlılık rasyolarından toplam 10 rasyo belirlenmiştir. Çıkan rasyo sonuçları çok kriterli karar verme yöntemlerinden birisi olan TOPSİS yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Çalışmada Topsis yönteminin seçilmesinin nedeni belirlenen oranların tek bir puana dönüştürülerek sıralama yapma imkanının olmasıdır. Çalışmanın sonucunda beş şirketten birinin sürekli olarak incelenen zaman diliminde yerinin sabit olduğu diğer dördünün ise sürekli değiştiği gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Topsis, İlaç-Sağlık Endeksi, Borsa İstanbul, Finansal Performans

Bilim Uzmanı, [email protected] İzmir Demokrasi Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] 47İzmir Demokrasi Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] 34 46

25

Borsa İstanbul’da Ulaştırma Endeksinde Yer Alan Şirketlerin Topsis Yöntemine Göre Performanslarının Değerlendirilmesi Dr.Öğr. Üyesi Mert SOYSAL37 Prof. Dr. Cevdet Alptekin KAYALI38 Bilim Uzmanı, İsmail AKTAŞ39 Bu çalışmada Borsa İstanbul’da (BİST)’te Ulaştırma Endeksinde yer alan 5 şirketin 20132017 yılları arasındaki finansal performansları incelenerek değerlendirilmiştir. Araştırmada incelenen şirketlere ait finansal veriler şirketlerin yayınlamış olduğu faaliyet raporları içinde yer alan finansal tablolardan alınmıştır. Şirketlerin finansal performanslarının belirlenmesinde sürekliliğini test eden likidite rasyolarından 3 tane, faaliyetlerini test eden faaliyet rasyolarından 2 tane, finansal yapısı ile ilgili rasyolardan 2 ve de şirketlerin karlılıklarıyla ilgili 3 temel rasyo belirlenmiştir. Çıkan toplam 10 rasyonun sonuçları çok kriterli karar verme yöntemlerinden biri olan Topsis yöntemi kullanılarak sonuca gidilmiştir. Çalışmanın sonucunda 5 şirketinde çalışmaya konu olan zaman dilimi içinde yerlerini istikrarlı bir biçimde koruduklarıdır. Anahtar Kelimeler: Topsis, Ulaştırma Endeksi, Borsa İstanbul, Finansal Performans

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Saruhanlı Meslek Yüksek Okulu, [email protected] İzmir Demokrasi Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] 39 Bilim Uzmanı, [email protected] 37 38

26

Cesaretin Tarihsel Kökenlerinin Araştırılmasına Yönelik Bir Çalışma: Ahilik Ve Fütüvvetnamelerde Cesaret Dr. Muzaffer AYDEMİR 40 Prof. Dr. İbrahim Sani MERT41 Günümüzde yönetim ve organizasyon alanında yapılan çalışmalarda ön plana çıkmaya başlayan cesaret olgusunun tarihsel kökenlerinin incelenmesi önemli bir husustur. Çalışmamızda, işletme tarihimiz açısından vazgeçilmez bir öneme sahip olan ahiliğin etik ve inanç normlarının kaynağını oluşturan fütüvvetnamelerdeki “cesaretin” belirgin ve temel özellik olduğu ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bu maksatla çalışmamızda, ahilikte ve fütüvvetnamelerde geçen cesaret olgusu günümüz yazını ile ilişkilendirilerek işletme bilimine yeni katkılarda bulunmak amaçlanmaktadır. Çalışmamızın, işletme tarihimizdeki ahlak ve etik değerlerin başında gelen cesaret olgusunun tarihsel kökenlerine inilerek işletme bilimi yazınına ve günümüz örgütlerine katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Anahtar Kelimeler: Cesaret, Ahilik, Fütüvvet, Fütüvvetname.

40 41

[email protected] Antalya Bilim Üniversitesi, [email protected]

27

Cinsiyet Özellikleri Ve Toplumsal Rol Yüklemelerinden Kaynaklanan Zorluklar Bakımından İşyerinde Kadının Konumu Dr. Öğr. Üyesi Meriç PEHLİVAN Cinsiyet ayrımlarından kaynaklanan rol dağılımı bağlamında bazı toplumların erkeğe nazaran kadına daha fazla ve yıpratıcı görevler yüklemesi söz konusu olmaktadır. Dini ve ahlaki normların doğrudan ya da dolaylı etkilemelerinin söz konusu olduğu Doğu toplumlarında daha çok karşılaşılan bu durum, kadının toplumsal hayatta, özellikle iş yaşamında teknik ve duygusal bağlamda arka planda kalmasına ve kendini sağlıklı ifade edememesine neden olmaktadır. Kadının en çok karşılaştığı problemlerin başında; hem ev hem de iş hayatındaki çalışma zorunluluğunun beraberinde getirdiği tükenmişlik, erkek egemen çalışma ortamlarının kendi iç dinamikleri gereği neredeyse sıradanlaşmış mobbing ve rekabet kriterlerinin sadece basit dışsal ölçütlere indirgenmiş olmasından kaynaklanan ücret eşitsizlikleri gelmektedir. Erkeğin bir biçimde daima ön saflarda olma konusundaki ısrarcı alışkanlığı, kendini bildi bileli ev içi çalışma göstermek zorunda kalmış olan kadını hem çalışma hayatına adapte olmaya alışmaya hem de bunu yaparken hiç hesapta olmayan bir “erkeksi mücadele”nin tam ortasında kalmaya mecbur bırakıp yalnızlaştırmıştır. Çalışma psikologları ve örgüt davranışı bilimcileri kadının bu sosyal ve duygusal travmasının henüz tam olarak farkına varamamış olmakla birlikte, son yıllarda dikkat çekmeyi biraz daha başarabilmiş kadınlar bu konuda farkındalık yaratma konusunda somut adımlar atmaya başlamışlardır. Anahtar Kelimeler: Kadın, toplum, rol, çalışma psikolojisi, örgüt

28

Varlık Ve Oluş Kavramlarına Batı Felsefesi Yaklaşımları Dr. Öğr. Üyesi Meriç PEHLİVAN Felsefe, felsefi olarak ele alınabilecek olan her alana nüfuz etmiş ve bu alanları kendine ait bir alt disiplin olarak bünyesine almıştır. Bilgi, değer, ahlak, insan, tarih, din, bilim, dil gibi birçok alanı, kendine has metoduyla sorgulayan ve bu alanların “nasıl” lığını ve “ne” liğini araştıran felsefenin başlangıcından itibaren hiç ara vermeden irdelediği alanların en önemlisi “varlık” tır. Bir felsefe disiplini olarak varlık, varlık felsefesi – ontoloji- adı altında kendine yer bulduğu felsefenin çok önemli bir parçası olmuş ve yüzyıllar boyunca felsefe tarihindeki hemen hemen her filozofun felsefi sisteminde kendine rol oynamayı başarmıştır. Ontoloji terimi, Yunanca on kelimesinin karşılığı olan varlık fiiline eşdeğer olan einai fiilinden gelmektedir. Varolanın ya da varlığın bilimi anlamına gelen ontoloji, her şey için en genel bilim olarak kabul edilmektedir. Ontoloji, mutlak olan kendinde varlığı felsefi açıdan sorgulayarak araştıran bir disiplin olması bakımından varlığı, yalnızca var olması dolayısıyla ilk ilkeleriyle inceler. Bu çalışmada, ontolojiyi felsefelerinin temel disiplini olarak ifade eden Batı felsefesi düşünürleri incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Varlık, oluş, metafizik, Batı Felsefesi Western Phılosophıcal Approaches Towards Exıstance And Beıng

Abstract Philosopy penetrates every field that can be handled philosophically and incorporates them to its structure as sub-disciplines. Since the beginning of philosophy, the most important field that philosopy has been studying non-stop with the questions what and how is existance, besides knowledge, value, moral, human, history, religion, science and language. Existance as a philosophical dicipline, has been a crucial part of philosopy under the name of ontology and achieved to act in almost every philosoper’s philosopy system throughout the history of philosopy. The term ontology derived from the Greek term einai. Ontology, meaning the science of existance or being, is accepted as the most general science for everything. As ontology is a discipline which studies absolute being philophically, examines the being with its initial principles because it exists. In this study, western philosophers who expresses that ontology is their philosophies main discipline will be studied. Key Words: Being, Becoming

29

Varlık Ve Oluş Kavramlarına Doğu (İslam) Felsefesi Yaklaşımları Dr. Öğr. Üyesi Meriç PEHLİVAN Felsefe tarihi açısından oldukça büyük önem taşıyan metafizik, sadece bu özelliğiyle bile daima irdelenmeye değer olmuştur. Bu çalışma da bir metafizik çalışması olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın kavramsal arka planı dahilinde, İslam Felsefesi'nin varlıkla ilgili görüşlerinin değerlendirilmesi yapılmış, ardından iki önemli İslam Felsefesi akımı olan Meşşai Felsefe ve İşraki Felsefe, varlık görüşleri bağlamında konu edinilmiştir. Birbirlerine taban tabana zıt olmasalar da, birçok konuda birbirinden ayrılan bu iki akımdan Meşşai Felsefe'nin temsilcileri olarak sırasıyla, Kindi, Farabi, İbn-i Sina, İbn-i Bacce ve İbn-i Rüşd'ün fikirleri ve varlığa dair görüşleri ele alınmıştır. Hemen ardından ele alınan İşraki Felsefe içerisinde de akımın başlatıcısı olarak da kabul edilen Sühreverdi, varlıkla ilişkili görüşleri dahilinde incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Varlık, oluş, metafizik, İslam Felsefesi Eastern (Islamıc) Approaches Towards Exıstance And Beıng

Abstract Metaphysics, which has a significant place in the history of philosophy, has been valuable to study even with this feature. This study is also a study of metaphysics. The assessment of Islamic Philosopy’s notion related with existance, and the philosopy of Meşşai and Işraki have been given conceptually. Although they are not totally unlike, these two movements dissociate. First of all, the views of Kindi, Farabi, İbn-i Sina, İbn-i Bacce ve İbn-i Rüşd who were the supporters of Meşşai philosopy have been handled respectively. Then, the views of Sühreverdi related with existance, the initiator of Işraki Philosopy have been handled. Key Words: Being, Becoming, metapsychic, Islamic Philosophy

30

Cinsiyete Dayalı Ücret Ayrımcılığı Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper Ezgi Zeynep Rençber Kadın işgücüne yönelik ayrımcılık, günümüzde emek piyasalarında ortaya çıkan aksaklıkların başında gelmektedir. Ücret ise işgücü piyasasında kadınlara yönelik ayrımcılığın en dikkat çektiği alanlardan birisidir. Gerek ülkemizde gerek ise dünyada kadınlar belirli meslek grupları içerisinde sıkışıp kalmakta ve erkekler ile kıyaslandığında daha düşük kazanç düzeylerine sahip oldukları gözlenmektedir. Türkiye ücret ayrımcılığı bakımından OECD ülkeleri arasında performansı en kötü olan ülkeler arasında yer almaktadır. Çalışmada 2016 hanehalkı işgücü anketi verileri kullanılarak cinsiyetlere göre ücret denklemleri elde edilmiş oaxaca ve cotton ayrıştırma yöntemleri kullanılarak ayrımcılığın derecesi tespit edilmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Ayrımcılık, Ücret, Oaxaca, Cotton

31

Amatör İnovasyonun Destekçisi “Crowdfunding”: “Buluşum” Sitesi Üzerine Bir İnceleme Arş. Gör. Tülay YAZICI42 Dünyanın geçmişi, bugünü ve geleceği insanın doğasındaki “icat etme” eylemiyle şekillenmiştir. İş hayatında fikirlerini ve projelerini hayata geçiren çalışanlar dışında, yaratıcı fikirlere ve girişimci ruha sahip insanlar da artık kendilerini ifade etmektedirler. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve internetin sağladığı katılımcı ortam, kullanıcıların hem içerik üreticisi hem de içeriğin hedef kitlesi olmasını sağlamıştır. İnternetle birlikte kaynak kullanımının değiştiği bu yeni küresel sistemde “crowdsourcing/kitle kaynak” ve “crowdfunding/kitle fonlama” kavramları ortaya çıkmıştır. Kitlelerin aklından, inovatif düşüncelerinden ve katılımından faydalanılan bu süreçler, karşılıklı etkileşim ve işbirliklerini doğurmuştur. Artık kalabalıkların ürettiği içerik ya da projelere crowdfunding ile destek olmak isteyen çok sayıda katılımcıdan düşük meblağlarla finansal destek sağlama süreci başlamıştır. Çalışmada 16.04.2018 – 30.04.2018 tarih aralığında Türkiye’de Boyner Vakfı tarafından yürütülen bir crowdfunding platformu olan www.bulusum.biz internet sitesi ve sitede yer alan projeler içerik analizi yöntemi ile crowdfunding bağlamında incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Crowdsourcing-Kitle Kaynak, Crowdfundig-Kitle Fonlama, Buluşum

42

Kocaeli Üniversitesi, İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü, [email protected]

32

Çalışan Memnuniyetini Etkileyen Faktörler: Gebze Belediyesi Çalışanlarına İlişkin Bir Araştırma43 Yasemin YENLER44 Doç. Dr. Muharrem ES45 Hem belediyelerde hem de diğer örgütlerde, çalışanların sahip olduğu işi ve işinde harcadığı toplam süre hayatının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu nedenle, bir çalışan olarak bireyin işinde tatmini ya da tatminsizliği, gerek birey gerekse içinde bulunduğu örgüt ve toplum için önemli sonuçlar doğurmaktadır. Çalışanların işleri hakkında ne hissettikleri, bu duyguların işlerin hangi yönlerini ilgilendirdiğini ve çalışanların geliştirdikleri tutum ve davranışlarını öğrenmenin örgüt stratejileri ve hedeflerini gerçekleştirmek bakımından yararlar taşıdığı açıktır. Çalışan memnuniyeti ile demografik ve örgütsel faktörler arasındaki ilişkiyi inceleyen birçok araştırma mevcuttur. Bu çalışmanın amacı, yerel yönetimlerdeki yerinin öneminden dolayı belediye çalışanlarının iş memnuniyetlerini etkileyen demografik ve örgütsel faktörler bağlamında etkisini ortaya koymaktır. Çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniğinden faydalanılmıştır. Makalede ayrıca çalışan memnuniyeti ile bu bağımsız değişkenler arasındaki korelasyon ilişkisinin yönü ve şiddeti incelenmiştir. Son olarak, regresyon analizi ile bağımsız değişkenlerin çalışan memnuniyeti üzerindeki açıklayıcılığı sorgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: Belediye, Çalışan Memnuniyeti.

Bu çalışma, Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Doç. Dr. Muharrem Es danışmanlığında yürütülen “Belediyelerde Çalışan Memnuniyeti: Gebze Belediyesi Örneği” başlıklı yüksek lisans tezinden üretilmiştir. 44 İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Programı Doktora Öğrencisi, [email protected] 45 Doç. Dr. Yalova Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] 43

33

Çatışma Çözme Davranışları Geliştirme; Ada Üniversitesi (Azerbaycan) Örneği Arş. Gör. Siyret AYAS46 Dr. Öğr. Üyesi Hasan UZUN47 Bilgi enflasyonunun yaşandığı günümüz toplumunda, bilim ve teknolojinin durdurulamaz bir hızla gelişmesi, yaşamın çoğu alanında olduğu gibi sosyo-ekonomik yaşamda da birçok değişime kaynaklık etmiştir. Sosyo-ekonomik hayat da yaşanan bu değişimler beraberinde birçok karmaşık yaşam formları üretmiştir. Özellikle sosyal ve ekonomik hayat bu değişimden en çok etkilenen alanlardır. Bu nedenle karşılaşılan yeni ve hızlı problemlere çatışma çözme davranışları geliştirebilme becerisi günümüz toplumunda oldukça önemlidir. Çeşitli ülkelerde ve farklı zamanlarda yapılan çalışmalar bize iş dünyasında ve sosyal hayatta çatışma çözme davranışları geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Özellikle karmaşıklaşan sosyal hayatla ve iş dünyasının karmaşık yapısı ile baş edebilme becerilerin başında karar verme becerisi, problem çözme ve kriz yönetimi gelmektedir. Bu becerilere sahip olan kişiler özel yaşamlarında ve hızla değişen dünyada kendilerine daha fazla güvenmekte bireysel başarılarını ve mutluluklarını arttırmaktadırlar (Yazıcı, 2008). Birçok sürecin bir arada kullanılmasını gerektiren bir öğrenme türü olan problem çözme, özgün bir probleme yönelik çözüm yolu alternatiflerini bulup en uygun olanını biçimlendiren bir düşünce olarak kabul edilir (Çelen, 1999). Bireylerin gelecekte karşılaşabilecekleri problemlerin üstesinden gelebilecekleri nitelikte yetiştirilmeleri, eğitimin öncelikli hedeflerinden biridir (Çalışkan, Selçuk ve Erol, 2006). Eğitim-öğretim süreçlerinde öğrencilerin birikim ve deneyimlerinden hareketle sorunlara çözümler üretebilme kabiliyetleri öğrencilerin gelişim düzeyi ile doğru orantılıdır. Aynı zamanda demokrasinin yaşaması için de bireyin kendisi, yaşadığı toplum için sağlıklı kararlar verebilen ve katılımcı düşünebilme becerisi geliştirebilen bireylere ihtiyaç duyulmaktadır (Baysal ve Sarıcan, 2006). Dolayısıyla bu süreçlerin doğru işleyebilmesi çatışma çözme davranışları geliştirebilme kabiliyeti ile yakından ilişkilidir. Bu kriterler doğrultusunda eldeki veriler değerlendirilerek Azerbaycan'ın ve ADA Üniversitesi öğrencilerinin çatışma çözme davranışları geliştirme profiline ulaşmak amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Azerbaycan'ın ADA Üniversitesi'nde, Lisans Uluslararası Çalışmalar Bölümü ve Bilgi Teknolojileri ve Mühendisliği bölümlerinde okuyan öğrencilere çatışma çözme davranışları belirleme ölçeği uygulanmıştır. Evrenimiz iki bölümün toplam öğrenci sayısı olan 155 kişiden oluşmaktadır. Örneklemimiz ise anketimizi cevaplayan 30 kişiden oluşmaktadır. Uygulanan anket 29 sorudan oluşmaktadır. Anahtar Kelimeler: Problem, Çatışma, Çatışma Çözme Becerisi

46 47

Fırat Üniversitesi İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Fırat Üniversitesi İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, huzun.fırat.edu.tr

34

Çocuğun Korunma Hakları - Chıld’s Rıghts As Protectıon48 Öğr. Gör. Tuğba ERDOĞAN49 Toplumsal, felsefi, ahlaki ve hukuksal boyutları içeren çocuk hakları kavramı temelde felsefi yaklaşımla; refah hakları, korumacı hakları, yetişkin hakları, ana-babalara karşı haklar ve hukuksal anlamda çocuk hakları olmak üzere iki yaklaşımla ele alınabilir. Araştırma literatür tarama modeliyle veriler elde edilen nitel bir çalışmadır. İçerik analizinin konusu her türlü metin içeriğidir. Araştırmada Türkiye’deki çocuk koruma ve bakım merkezlerinin genel niteliklerine ve diğer ülkelerden bu merkez örnekleri ile bakış açıları karşılaştırılarak tartışılmıştır. Araştırmanın sonucunda, Türkiye’de çocuk haklarının ulusal ve uluslararası değişen yapılarla güncellenerek ilerlediği görülmüştür. Bu sonuç diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çocuk olgusunda Türkiye’de öncü gelişmeler ve ilerlemeler cumhuriyet döneminde kaydedilmiştir (IJHSSE dergisinde araştırmanın bu sonucuna yer verilmemiştir). Anahtar Kelimeler: Çocuk, Çocuk Hakları, Çocuk Eğitim Ve Bakım Merkezleri Abstract The concept of children's rights, including social, philosophical, moral and legal aspects, is fundamentally a philosophical approach; welfare rights, protection rights, adult rights, against parenthoodrights and children's rights in the legal sense. The research is a qualitative study obtained by using the literature survey model. The content of the content analysis is all text content. Research on the overall quality of child care and protection centers in Turkey and other countries were discussed by comparing the perspectives of these centers with samples. As a result of the study of children's rights in Turkey it was seen that progress is updated with changing national and international structures. This result is compared to other countries to look after children (IJHSSE magazine did not include this result in the research). Keywords: Children, Rights of the Child, Child Education and Care Centers

Bu çalışma International Journal of Humanities Social Sciences and Education (IJHSSE) Volume 5, Issue 1, January 2018, PP 143-152 ISSN 2349-0373 (Print) & ISSN 2349-0381 (Online) http://dx.doi.org/10.20431/2349-0381.0501022 www.arcjournals.org dergisinde İngilizce yayınlanmış eserdir. Sonuç bölümünde araştırmanın varılan sonucu sadece bu tebliğde belirtilmiştir. 49 Altınbaş Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Çocuk Koruma Ve Bakım Hizmetleri Bölümü, [email protected] 48

35

. Çocuğun Sanata Yönelimini Sanat Çalışmaları İle Destekleme Etkinliklerinde Aday Eğitici Tutumu Öğr. Gör. Tuğba Erdoğan Çocuklarda sanat etkinlikleri çalışmaları yaratıcı ürünler değerinde öznel, aktif, düş gücü, anlayışını yansıdan ürünlerdir. Bu çalışmaların estetik nitelikte sanat akımı çalışmalarından geliştirilmesi ürün oluşturmada farklı bir tekniği düşündürmüştür. Araştırmanın amacı estetik nitelikte sanat akımı çalışmalarından aynı, farklı, benzer kavramlar, animasyon çizim teknikleri, erken çocukluk eğitimine uygun malzemelerle ürün oluşturmanın çocuk gelişimi önlisans öğrencilerinin görsel sanat etkinliklerinde ürün oluşturma becerilerine katkısının araştırılmasıdır. Sanata bakış açısı gelişim aşamasının kritik dönemlerinden çocukluk yıllarında bulunan çocuk grupların sanat etkinliklerini izlemeleri güzel sanat eserlerinden tekniklerle ürün oluşturarak gerçekleştirilebilir. Araştırma genel tarama modelinde tekil tarama ile anlık durum saptaması yapılacaktır. Çalışma evreni çocuk ve gençlik hizmetleri programı yükseköğrenim öğrencileri, örneklem grubu çocuk gelişimi, çocuk koruma ve bakım hizmetleri bölümleri önlisans öğrencileridir. Veriler 5’li likert tipi ölçek “Çocuk Sanat Etkinlikleri Eğitici Anketi” ile toplanacaktır. Veriler SPSS 15.0 paket programında analiz edilecektir. Araştırmada sanat, çizim, sanat akımları, animasyon konularında ders alan öğrencilerin sanata yönelik tutumlarının olumlu olduğu varsayılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Çocuk, Sanat, Sanat Etkinliği The view of the art society has been realized with each of its social, economic, human and cultural values. When the art movements are examined in historical processes, it turns into a document of fine arts. Seeing what children do in art is a product that reflects active, imaginative and world understanding. The aesthetic qualities of these works have artistic studies. The aim of this study is to investigate the contribution of child development pre-service students to productive skills in art activities, creating different, similar concepts, animation drawing techniques, and products with materials suitable for early childhood education. Art's point of view is that the artists who belong to children who have lived from childhood, along with the art of collection art. In the research general screening model, the situation related to the individual screening was determined. The universal child and youth services program, the higher education program, the child development and maintenance services departments are available. 5 Likert type scale will be collected with "Children's Art Activities Trainer Survey". The data is analyzed with the SPSS 15.0 package program. Research in art, drawing, art movements, animation content lessons. Key words: Child, Art, Art Activity Çocuk – Ebeveyn – Bakıcı Açısından Çocuk Bakımı: Çocuk Koruma Ve Bakım Sistemlerinde Nitel Bir Araştırma - The Childcare For In Terms Of Child, Parent, Caretaker: A Qualitative Research İn Child Protection And Care Systems 36

Öğr. Gör. Tuğba ERDOĞAN50 Çocuk yetiştirme giderek aile ve erken çocukluk eğitim ve bakım kurumlarının iş birliğine dayalı bir uğraş olarak kabul edilmektedir. Bu araştırmada çocuğun korunması ve bakım hizmetlerinin kalite ve standartlara uygun nitelikte yürütülmesi açısından literatür taraması metodoloji kapsamında yapılmıştır. Bu çalışmanın amacı çocuk – ebeveyn – bakıcı açısından çocuk bakımının literatürde incelenmesidir. Araştırmanın yöntemi, literatür tarama modeli ve bu derlenerek veriler elde edilen nitel bir çalışmadır. Bu çalışmanın öncelikli problem durumu “Çocuk bakımında neler önemlidir?” sorusudur. Bir diğer problem ise “Çocuğa bakan kişi neler bilmelidir?” sorusu olmuştur. Bu araştırmanın sonucu: Çocuk koruma ve bakım alanı yeni ve gelişmekte bir alandır. Çocuk ile ilgili aile, hastane, kurum bakımının uygun nitelikte yerine getirilmesi için eğitim kurumlarında öğrencilere ve bu hizmeti veren personellere belirtilen niteliklerde eğitim verilmelidir. Çocuk ile ilgili gelişim, ruh sağlığı, kritik dönemler dikkate alınarak mekan kullanımı ve refleksif davranış oluşturma çalışmalarına çocuk bakımında önem verilmektedir. Anahtar Kelimeler: Çocuk, Çocuk bakımı, Bakım ortamı. Parenting is increasingly recognized as an occupation based on the work of family and early childhood education and care institutions. In this study, the literature survey was carried out within the scope of the methodology in terms of the quality and standards of the child's protection and care services. The aim of this study is to examine child care in the literature in terms of child - parent - caregiver. The method of the research, the literature screening model and the qualitative study obtained by compiling this data. The primary problem for this study is the question "What is important in child care?" Another problem is the question "What should the child care for the child know?" When the lithology is examined, the result of the research contains metatology useful for field studies. The end of this research: The area of child protection and care is a new and developing field. In order to carry out appropriate family, hospital, institutional care about the child, education should be given in the educational institutions and the qualifications stated to the staff who give this service. Emphasis is placed on child care, child development, mental health, use of space by considering critical periods, and reflexive behaviors. Key Words: Child, Child Care, Care Environment.

Prohibition And Elimination Of Juvenile Drug Abuse

50

Altınbaş Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Çocuk Koruma Ve Bakım Hizmetleri Bölümü, [email protected]

37

Doç. Dr. Elif YILMAZ51 ve Dr. Öğr. Görevlisi Volkan Yücel52 Intoxicating substance is one of the most dangerous threats to the health and growth of a child. For this reason, children who have been linked to substance abuse are at risk and in need of immediate protection. In this presentation the legal and criminological aspects of substance use in children will be discussed and examined. In the context of the work, the statistical data related to the subject will first be analyzed and the use of drugs in children in Turkey will be evaluated. In a Juvenile Justice System with contemporary and universal validity, instead of punishing a child in conflict with the law, it is essential to protect and educate him and prepare the opportunities and the appropriate environments for his healthy development. If the child is in conflict with the law for a reason related to 'substance', further efforts are needed to prevent the recurrence of his behavior, to protect his body and soul, and to restore his collectivity. Finally, with the principle of ‘establishment of his best interest’, it will be tried to propose solutions and produce policies in the light of the related official data. Keywords: Juvenile, Substance, Addiction, Crime

Çocuk-Madde İlişkisinin Önlenmesi Ve Sonlandırılması Uyuşturucu maddeler, çocukların sağlığını ve gelişimini tehdit eden tehlikelerin başında gelmektedir. Bu nedenle ‘maddeyle’ ilişkiye girmiş çocuklar risk altında ve ivedilikle korunması gereken çocuklardır. Bildiride çocuklarda madde kullanımının hukuki ve kriminolojik boyutları ele alınıp incelenecektir. Bildiri kapsamında öncelikle konuyla ilgili istatistiksel veriler analiz edilerek; Türkiye genelinde çocuklarda madde kullanımıyla ilgili durum değerlendirilecektir. Çağdaş ve evrensel geçerliliği olan bir Çocuk Adalet Sistemi’nde, kanunla ihtilaf halindeki çocuğa ceza verilmesi yönündeki görüş yerine; onu korumak, eğitmek ve sağlıklı gelişmesi için olanakları ve elverişli ortamları hazırlamak esastır. Çocuğun ‘maddeyle’ ilgili bir nedenle kanunla ihtilaf haline girmesi durumundaysa; onun bu davranışı yinelemesinin önlenmesi, beden ve ruh sağlığının korunması ve topluma yeniden kazandırılması için ayrıca çaba harcanması gerekmektedir. Bildiride son olarak, ‘maddeyle’ ilgili olarak kanunla ihtilaf haline giren çocuklar için onun üstün yararının gözetilmesi ilkesinden hareketle ve konuyla ilgili resmi verilerin ışığında çözüm önerileri getirilmeye ve politikalar üretilmeye çalışılacaktır. Anahtar Sözcükler: Çocuk, Madde, Bağımlılık, Suç

D-8 Ülkelerinde Finansal Gelişme, Ticari Açıklık Ve Ekonomik Özgürlüklerin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkisi

51

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, FEF, Sosyoloji Bölümü. [email protected]

52

Beykent Üniversitesi, FEF, Sosyoloji Bölümü. [email protected]

38

Dr. Öğr. Üyesi Dilek ŞAHİN53 Fatma TEMELLİ54 Bu çalışmanın amacı, 1996-2015 dönemine ait verileri kullanarak D-8 ülkelerinde finansal gelişme, ticari açıklık, ekonomik özgürlükler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu amaç doğrultusunda, çalışmada yatay kesit bağımlılığı ve heterojenlik testlerinin ardından Kónya (2006) tarafından geliştirilen bootstrap panel nedensellik analizi kullanmıştır. Panel nedensellik analizi sonuçlarına göre, ekonomik özgürlüklerden ekonomik büyümeye doğru nedenselliğin; Türkiye, Endonezya ve Pakistan’da olduğu görülmüştür. Finansal gelişmeden ekonomik büyümeye doğru nedensellik Bangladeş ve Endonezya’da tespit edilmiştir. Ayrıca ticari açıklıktan ekonomik büyümeye doğru nedenselliğin İran, Mısır ve Nijerya’da bulunduğu görülmüştür. Diğer ülkelerde herhangi bir nedensellik ilişkisine rastlanmamıştır. Anahtar Kelimeler: Finansal Gelişme, Ticari Açıklık, Ekonomik Büyüme, D-8 Ülkeleri, Panel Veri Analizi.

53 54

Cumhuriyet Üniversitesi, Turizm Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü [email protected]. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi İİBF, İşletme [email protected].

39

Demografik Değişkenlerin Örgütsel Bağlılık Ve Kontrol Odağı Üzerine Etkisi Öğr. Gör. Elif ÖZDİL DEMİREL55 Günümüz iş dünyasında üzerinde durulan en önemli konulardan birisi olan örgütsel bağlılık kavramı “çalışanların örgütle ilişkilerini niteleyen ve onların örgüt içinde kalma ya da ayrılma kararlarını ifade eden psikolojik durum" olarak tanımlanmaktadır. Bir kişilik özelliği olarak nitelendirilen kontrol odağı kavramı ise “bireyin iyi ya da kötü olarak kendisini etkileyen olayları, kendi yeteneklerini, özelliklerini, kaderi ya da güçlü olan başka insanlar gibi değişkenlere bağlama eğilimi” olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmada da bazı demografik değişkenlerin (cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem, vardiya durumu, eğitim durumu ve gelir düzeyi) örgütsel bağlılık ve kontrol odağı üzerindeki etkisini nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniği kullanılarak incelenmeye çalışılmıştır. Analiz sonuçlarına göre demografik değişkenlerden bazılarının örgütsel bağlılık ve kontrol odağını etkilediği görülmüşken, bazılarının ise etkilemediği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Bağlılık, Kontrol Odağı, Demografik Değişkenler

55

Muş Alparslan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, [email protected]

40

Demografik Geçiş Süreci Bağlamında Türkiye Arş. Gör. Umut Yertüm56 Arş. Gör. Bayram Balcı57 Birleşmiş Milletler demografiyi, insan nüfusunu inceleme amacı taşıyan ve nüfusun boyutlarını, yapısını ve çeşitlik niteliklerini sayısal açıdan irdeleyen bilim dalı olarak tanımlamaktadır. 19. Yüzyılın sonlarında başlayan ve 20. Yüzyıl boyunca azalma eğilimi gösteren ölüm oranlarına son 50 yılda doğurganlık oranlarının düşmesi eşlik etmiştir. Bunun bir sonucu olarak, 1950’lerin sonlarına doğru dünya nüfusu hızla artmış fakat daha sonra doğurganlık hızının azalması; dünya nüfusunun artma hızı tekrar azalmıştır. Demografik geçiş olarak adlandırılan bu süreç 20. Yüzyılın başı ve sonlarından dünyanın her yerinde gözlemlenmiştir. Demografik geçiş süreci olarak adlandırılan bu süreç; yüksek doğurganlık ve ölüm hızlarının hüküm sürdüğü bir durumdan, ölüm hızlarının azaldığı doğum oranlarının ise bilinçli olarak kontrol altına alındığı durumu ifade etmek için kullanmıştır. Nüfus oranının artmasını teşvik eden bir başka ifadeyle doğurganlık yanlısı politikaların uygulandığı 19231963 yılları arası Birinci Evre olarak gösterilmektedir. İkinci evre olarak ifade edilen, planlı dönem olarak da bilinen 1963-1985 yıları arasındaki dönem de doğurganlığı azaltıcı nüfus politikalarının uygulandığı süreç olmuştur. 2008 sonrası dönemde uygulanan aile geçim desteği, çocuk parası gibi politikalar Türkiye’de artık nüfus artışının desteklendiğini göstermektedir.

Bu

çalışmada

Türkiye

demografik

geçiş

süreci

bağlamında

değerlendirilecektir. Anahtar Kavramlar: Demografi, Nüfus, Demografik Geçiş, Türkiye

56 57

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, ÇEEİ, e-posta: [email protected] Kırklareli Üniversitesi, İİBF, ÇEEİ, e-posta: [email protected]

41

Deneyimsel Pazarlama Çabası: Elmalı Belediyesi Örneği Dr. Öğr. Gör. Mükerrem ATALAY ORAL58 Öğr. Gör. Derya ÖGE SET59 Öğr. Gör. Rukiye KILIÇ60 Teknolojide meydana gelen değişmelerle birlikte insanların tüketim alışkanlıkları da değişim göstermektedir. İşletmeler insanlardaki değişen tüketim alışkanlıklarını anlamak ve kendilerini bu değişimler konusunda revize etmek durumundadırlar. Özellikle işletme yöneticilerinin pazarlamaya yön veren oluşumları takip ederek işletmelerini değişen koşullara adapte etmeleri ve pazarlanabilirlik için yeni stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir. Bunun için işletmeler pazarlama süreçlerinde hikâye anlatma, deneyim yaşatma, dijital alan oluşturma ve kişiselleştirme gibi alanlara yönelmelidirler. Bu çalışmada bir şehrin pazarlanması sürecinde deneyim yaşatma durumu ele alınmıştır. Bu bağlamda bir yerel yönetim olan Elmalı Belediyesinin deneyimsel pazarlamaya yönelik pazarlama çabalarından yola çıkarak müşteri deneyimleri değerlendirilmiştir. Çalışmada ilk olarak Elmalı İlçesinin öne çıkan tarihi ve kültürel değerleri belirlenmiştir. Bu doğrultuda hazırlanan anket formu Elmalı Belediye’sinin rutin düzenlediği kültür turlarına katılan ziyaretçilere yüz yüze yöntemle uygulanmıştır. Elde edilen veriler amaca uygun istatistiksel program ile analiz edilmiştir. Sonuç olarak, çalışmada bir yerel yönetimin tarihi ve kültürel değerler boyutunda müşteri deneyimleri ile pazarlama çabalarına ve geliştirilmesine yönelik önerilere yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Deneyim Pazarlaması, Yerel Yönetimler, Elmalı İlçesi Experiential Marketing Effort: Elmalı Munıcıpalıty Example Consumption habits of people change with the change in technology. Businesses have to recognize the changing consumption habits of people and revise themselves on these changes. In particular, business managers are required to adapt their business to changing conditions by following formations that shape marketing and develop new strategies for marketability. For this, businesses should focus on areas such as storytelling, experience, digital space creation and personalization in the marketing process. In this study, the case of experiencing the experience of marketing a city is discussed. In this context, a local government, the Elmali Municipality, evaluated the customer's experiences by way of marketing efforts towards experiential marketing. In the study, firstly the historical and cultural values of Elmalı Province were determined. The questionnaire form prepared in this direction was applied face-to-face to visitors participating in cultural tours routinely organized by Elmalı Municipality. The obtained data were analyzed with appropriate statistical program. As a result, in the study, the local experience of the local government in terms of historical and cultural values, as well as the marketing efforts and proposals for the development were given. Key Words: Experience Marketing, Local Governments, Elmali District

Akdeniz Üniversitesi, Elmalı Meslek Yüksekokulu, İşletme Yönetimi Programı, [email protected], [email protected] 59 Akdeniz Üniversitesi, Elmalı Meslek Yüksekokulu, [email protected] 60Akdeniz Üniversitesi, Elmalı Meslek Yüksekokulu, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Programı, [email protected] 58

42

Devlet Korumasından Ayrılmış Bireylerin Kurum Bakımı Sonrası Karşılaştığı Sorunlar Ve Sosyal Destek Sistemleri Arş. Gör. Ayşe Şeyma TURGUT61 Kurum bakımı, korunma ihtiyacı olan çocukların yetiştirme yurdu ve çocuk yuvası gibi devlete bağlı kurumlarda barınma ve bakım ihtiyaçlarının devlet koruması altında karşılanmasıdır. Devlet korumasından ayrılan bireylerin toplumsal hayatta karşılaştığı sorunların ve sosyal desteğe sahip olma durumunun bilinmesi, kurum bakımı hizmetinin niteliğinin geliştirilmesi açısından önemlidir. Bu çalışmada katılımcıların kurum bakımından ayrıldıktan sonra yaşadığı sorunlar, sosyal desteğe sahip olma durumu, cinsiyet ile yaşanılan sorunlar arasındaki ilişki nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniği kullanılarak incelenmiştir. Verilerin analizi sonucunda katılımcıların tamamına yakınının kurum bakımı sonrası en az bir sorun yaşadığı, yarısından fazlasının sosyal desteğe sahip olduğu, kurum bakımı sonrası erkeklerde ruhsal/bedensel hastalık yaşayanların; kadınlarda ise suça sürüklenme sorunu yaşayanların daha fazla olduğu bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Kurum Bakımı, Devlet Koruması, Sosyal Destek.

61

Kocaeli Üniversitesi, SBF, Sosyal Hizmet Bölümü, [email protected]

43

Dijital Dönüşüm Perspektifinde Endüstri 4.0 Sürecindeki İşletmelerin Karşılaştığı Durumlar Üzerine Bir Vaka Çalışması Doç. Dr. Güler TOZKOPARAN62 Okan ERNUR63 Geçmişten günümüze hızla gelişen teknoloji, işletmelerin başta üretim ve yönetim faaliyetleri olmak üzere mevcut durumlarını her alanda yeniden gözden geçirmesine neden olmakta, hatta değişime zorlamaktadır. Bu süreç, Endüstri 1.0 olarak bilinen buhar enerjili mekanik üretim tesislerinin ortaya çıkışı ile başlayarak, elektrik enerjisinin mümkün kıldığı iş bölümü ve seri üretimle Endüstri 2.0’a, ardından üretim otomasyonunu daha yüksek bir düzeye taşıyan elektronik ve bilgi teknolojilerinin kullanımını sağlayan Endüstri 3.0’a doğru gelişme kaydetmiştir. Son olarak da siber-fiziksel sistemlere ve dinamik veri işlemeye dayalı Endüstri 4.0 ya da 4. Sanayi Devrimi olarak bilinen günümüz sanayi dönüşümü yaşanmaya başlamıştır. Türkiye’de dijital dönüşüm olarak adlandırılan bu süreç, işletmelerin yeniden yapılanarak değişim ile karşı karşıya gelmesine neden olmaktadır. İşletmeler, sürdürülebilirliğini sağlamak ve rekabet avantajı yaratmak amacıyla sektörün yeniliklerini örgütlerine entegre ederek uygulamaya çalışmaktadır. Bu sürece adapte olan işletme sayısı henüz sınırlı sayıdadır. Dolayısıyla, çalışmanın amacı, Ege Bölgesi’nde, Endüstri 4.0 sürecindeki sayılı firmalardan olan Hugo Boss, Vestel ve Teka Ankastre’de sürecin nasıl yaşandığını; gerçekleşen değişimler, karşılaşılan zorluklar, uygulamalar ve sonuçları üzerinden incelemeye çalışmaktır. Anahtar Kelimeler: Endüstri 4.0, 4. Sanayi Devrimi, Dijital Dönüşüm, Sanayi Süreci

62 63

Dokuz Eylül Üniversitesi , İİBF , İşletme Bölümü Dokuz Eylül Üniversitesi , İİBF , İşletme ABD

44

Diyarbakır’ın Çermik İlçesindeki Dini Yapılar Erbil CÖMERTLER AKTUĞ İrfan YILDIZ  Diyarbakır İline bağlı Çermik İlçesi, Mezopotamya Bölgesi’nde Diyarbakır ve Harput gibi önemli merkezler arasında yer almaktadır. Bölgeye egemen olan devletlerin hâkimiyetine ilçenin de girmiş olması, farklı kültür ve medeniyetlere ait birçok eserin günümüze ulaşmasını sağlamıştır. İlçede dini mimari eserlerden beş cami, bir kilise, bir sinagog yapısı tespit edilmiştir. Camiler genellikle mihraba paralel sahınlı olmakla birlikte tek kubbeli cami örneğine de rastlanmaktadır. Sinagog, iki neflidir. Kilisenin günümüze tek bir duvarı kalmıştır. Cami, kilise ve sinagog üçlüsünün, Ulu Camii merkez olmak üzere birbirine yaklaşık 100 m. mesafede üçgen şeklinde yerleştirilmiş olması, farklı dinlere olan saygı ve hoşgörünün kanıtıdır. Yerel ve dönemsel mimari özellikleri barındıran bu eserler, yok olmadan belgelenmeye çalışılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Diyarbakır, Çermik, Cami, Kilise, Sinagog.



Pamukkale Üniversitesi, FEF, Sanat Tarihi Bölümü, Araş. Gör. Dr., [email protected] Dicle Üniversitesi, ZGEF, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Doç. Dr., [email protected]



45

Döviz Kuru ve Altın Vadeli İşlemleri Piyasasındaki Değişkenliğin Yapısal Kırılmalı Analiz Yöntemi İle Sınanması: Türkiye Örneği Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Levent ERDAŞ64 Dünya piyasalarının birbirleriyle sürekli etkileşim içerisinde olmasının bir sonucu olarak dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olay, birçok ülke ekonomisini dolaylı ve dolaysız yollardan etkilemektedir. Küresel ekonomik krizler, ekonomik ve siyasi politikalarda yaşanan değişimler, ekonominin yapısında yaşanan gelişmeler veya belirli bir sektörde yaşanan önemli bir olay makroekonomik değişkenler üzerinde farklı boyutlarda ve şekillerde kırılganlıklar oluşturmaktadır. Bu çalışmada, 2000-2018 dönemi haftalık verileri kullanılarak, döviz kuru ve altın vadeli işlemleri piyasasında yaşanan kırılganlıklar bilgi kriterlerine dayalı kırılma analizi ile incelenmiştir. Çalışmada, makroekonomik değişkenler üzerinde anlamlı yapısal kırılmalar yaşanıp yaşanmadığını araştırmak amacıyla, Liu vd. (1997) tarafından geliştirilen modifiye edilmiş Schwarz bilgi kriterine dayalı kırılma analizi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda her üç makroekonomik değişken için anlamlı dört yapısal kırılma ve beş rejim elde edilmiştir. Çalışmadan çıkarılan diğer bir sonuç ise değişkenlerin kırılma tarihlerinin birbirine yakın tarihler çıkmasıdır. Bulunan kırılma tarihleri, 2001-2002 ekonomik krizi ile 2007-2008 küresel finansal krizinin etkilediği dönemleri destekler niteliktedir. Anahtar Kelimeler: Döviz Kuru, Altın Vadeli İşlemleri, Yapısal Kırılma, Bilgi Kriteri. The Testing Of Volatility At The Exchange Rate And Gold Future Market With Structural Break Analysis Method: The Case Of Turkey As a result of the continuous interaction of world markets with each other, an event anywhere in the world affects many countries’ economies indirectly and directly. Global economic crises, alteration in economic and diplomatic politics, progression in the economy’s structure or an important event in a particular sector creates fragilities in different dimensions and shapes on macroeconomic variables. In this study, using the weekly data of the period from 2000 to 2018, the fragilities of the exchange rate and the gold future market were examined by the break analysis based on global information criteria. In the study, in order to research whether there are significant structural breaks on this macroeconomic variables, the break analysis, depending on modified Schwarz information criteria, developed by Liu et al. (1997) was used. As a result of the study, significant four structural breaks and five regimes were obtained for all three variables. The study also indicates that the break dates of variables are close to each other. The break dates support the periods affected from 2001-2002 economic crisis and 20072008 global financial crisis. Kew Words: Exchange Rate, Gold Future, Structural Break, Information Criteria.

64

Akdeniz Üniversitesi, Serik İşletme Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölümü, [email protected]

46

Duygusal Zekâ Ve Yaratıcılık Arasındaki İlişkiler: Üniversite Öğrencileri Üzerine Bir Çalışma Prof. Dr. Ahmet BÜYÜKŞALVARCI65 Hilal GÜNDOĞAN66 Duygusal zekâ, kişilerarası iletişimin gerçekleştirilmesinde ve arzu edilen başarı seviyesine ulaşılmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Ayrıca bu kavram öğrencilerin yetilerini daha iyi kullanmalarını sağlayarak yaratıcılık seviyelerini olumlu yönde etkileyebilmektedir. Dolayısıyla bu araştırmada üniversite öğrencilerinin duygusal zekâ düzeyleri ile yaratıcılık düzeyleri arasındaki ilişkinin tespit edilmesi temel amaç olarak belirlenmiştir. Bunun yanı sıra araştırmada öğrencilerin çeşitli demografik özellikleri ile duygusal zekâ düzeyleri ve yaratıcılık düzeyleri arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırma, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Altso Turizm Meslek Yüksekokul’unda öğrenim görmekte olan 393 öğrenci üzerinde yürütülmüş ve veriler anket tekniği aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tanımlayıcı araştırma teknikleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; öğrencilerin duygusal zekâ düzeyleri ile yaratıcılık düzeyleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişkiler olduğu ve öğrencilerin duygusal zekâ düzeylerinin ve yaratıcılık düzeylerinin yüksek sayılabilecek seviyede olduğu bulgulanmıştır. Ayrıca öğrencilerin duygusal zekâ ve yaratıcılık düzeylerinin çeşitli demografik özelliklerine göre istatistiksel açıdan anlamlı bir şekilde farklılaştığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Duygusal Zekâ, Yaratıcılık, Turizm Öğrencileri.

Necmettin Erbakan Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, [email protected] Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Turizm İşletmeciliği Ana Bilim Dalı Doktora Öğrencisi, [email protected] 65

66Necmettin

47

Dünya’da Ve Türkiye’de Kadın Girişimcilerin Ekonomiye Katkıları, 2013-2018 Yılları Arasında Yapılmış Çalışmalar Andaç Toksoy67 Girişimcilik son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sıklıkla karşımıza çıkan bir kavramdır. Ekonomilerin gelişmesi ve işsizliğin önüne geçilmesi konularında çıkış yolu olarak görülen bu kavram ile Türkiye ekonomisi açısından kadın girişimlerle yaratılacak üretim ve istihdam artışı büyük önem arz ettiği görülmektedir. Mikro ve makro unsurların etkisiyle girişimci kadınların istihdama olumlu katkıları çok yüksek değildir. Kadın girişimciliğinin desteklenmesi açısından girişimcilik programları önem kazanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, kadın girişimciler, ekonomi, destek programları

67

Arş. Gör. Dr. İstanbul Kültür Üniversitesi, [email protected]

48

“Düzgün İş” Bağlamında Turizm Sektöründeki Çalışma Koşulları Üzerine Bir Araştırma Doç.Dr. Emel İSLAMOĞLU68 Öğr. Gör. Hanife CANDIR ŞİMŞEK 69 Salih TELLİOĞLU70 1990’lı yıllarda ilk kez Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından geliştirilen “Decent Work” kavramı Türkiye’de “Düzgün İş” olarak karşılık bulmuştur. Son yıllarda çalışma hayatının insani koşullara uygun olarak düzenlenmesine yönelik geliştirilen düzgün iş tüm ülkelerin benimsediği bir ilke haline gelmiştir. Temelde istihdam, sosyal koruma, çalışan hakları ve sosyal diyalog olmak üzere dört bileşen üzerinden işlerin insani koşullara uygunluğunun belirlendiği kavram ülkemiz için henüz oldukça yenidir. Günümüzde işgücü piyasalarında esnekleşme uygulamaları çalışma şartları üzerinde birçok olumsuzluğu beraberinde getirmektedir. Esnekleşmenin giderek arttığı hizmet sektörü içerisinde yer alan ve emek yoğun yapısıyla turizm faaliyetlerinde ise düzgün iş açıkları sık görülen bir tablodur. Bu bağlamda çalışmanın amacı; turizm sektöründe çalışma koşullarının düzgün işin kriterleri açısından uygunluğunun belirlenmesidir. Bu amaçla Alanya’daki 5 yıldızlı bir otelin 120 çalışanına anket uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; turizm sektöründe düzgün iş kriterlerinin büyük ölçüde uygulanmadığı ve düzgün iş açıklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Düzgün iş, Turizm sektörü, Çalışma Koşulları

68

Sakarya Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çal. Eko. End. İlş. Böl., [email protected]

69 Doğuş 70 Selçuk

Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, [email protected] Üniversitesi, SBE İşletme ABD, Üretim Yön. ve Pazarlama Böl. Doktora Öğrencisi, [email protected]

49

Eleştirel Bölgeselciliğin ‘Ağa Han Mimarlık Ödülleri’ Üzerinden Okunması Arş. Gör. Dr. Emine YILDIZ KUYRUKÇU71 Arş. Gör. Zafer KUYRUKÇU72 20. yüzyılda küreselleşme eğilimi ile “Modernizmin getirdiği olanaklar, gelişen teknoloji ve dolayısıyla üretim biçimleri ile birlikte, tüm dünyayı etkisi altına alan bir küresel mimarlık dili baş göstermiştir. Oluşan bu küresel mimarlık dili ile kentsel bağlamından beslenmeyen, yapıldığı coğrafyanın yerel özelliklerine değinmeyen mimari yapılaşmalar oluşmuştur. Modern mimarlığın rasyonalist ve purist ilkeleri, kendini tarihten ve bağlamdan soyutlaması, uluslararası gelişen mimari bir dil ile mimarlığın bütün coğrafyalar üzerinde benzer çözümler ve biçimler yaratması, zamanla eleştirilmeye başlanmış ve modern karşıtı eleştiriler cereyan etmiştir. Özünde dünyanın aynılaşmasına karşı politik bir tepki olarak ortaya çıkan ‘Eleştirel Bölgeselcilik’, moderni ret etmeden, onun potansiyelini kabul eden ama küresel koşulların dayattığı üretim ve tüketim pratiklerine başkaldırı potansiyeli olan bir mimarlık önermektedir. ‘Eleştirel Bölgeselcilik’ yaklaşımı modern ve yerelin uzlaşabilir kavramlar olduğunu savunur ve ‘yer’e ait değerlerle çağdaş yer yönelimli tasarım yapmayı amaçlar. Doğal ışık, topografya, iklim verileri gibi doğal verilerle yapılı çevreden elde edilen kültürel verileri dikkate alan bir tasarım anlayışıyla yere ilişkin tarihsel sürekliliği korumayı amaçlar. Çalışma kapsamında Eleştirel Bölgeselcilik kavramını geliştiren Kenneth Frampton’ın 1987’lerde söylemleştirdiği 10 maddesi yorumlanarak dokuz ilke belirlenmiş ancak bu ilkelerin günümüz koşullarında yetersiz olduğu düşünülerek tarafımızdan dört ilke eklenerek “bir yapıyı eleştirel rejyonalist-o yer’e (bölgeye) ait” olarak nitelendirebilmenin on üç evrensel ilkesi, dört grup halinde ortaya konulmuştur. Çalışmanın amacı tarafımızdan ortaya konulan ilkelerle Ağa Han Mimarlık Ödüllerini analiz etmek ve Ağa Han Ödüllerinin bu ilkelerle ne kadar örtüşüp örtüşmediğini tespit edilmesidir. 1977 yılından beri üç yılda bir verilen Ağa Han Mimarlık Ödülü, İslam kültürünü başarıyla yorumlayan çağdaş tasarım, sosyal konut, toplumsal gelişim, restorasyon, yeniden kullanım ve bölgesel koruma projelerini kapsayan mimarlık ürünlerine verilen bir ödüldür. Mimarlığın yaşam kalitesini nasıl etkilediği Ağa Han Ödülü için her zaman temel bir mesele olmuştur. İlk çıktığı yıllarda eleştirilen Ağa Han Mimarlık Ödülleri günümü mimarlık camiasında prestijli ve bilimsel bir ödül olarak tanımlanmaktadır. Çalışma kapsamda dünyadan son dönem Ağa Han Mimarlık Ödüllü projeler seçilmiş; projelerin üst ölçekle ve insan ölçeği ile kurdukları ilişki, benzer yapıların üretilmesinde model olma, fonksiyon, plan şeması, çevre doku-doğa ilişkisi, yerel malzeme-yerel işçilik-yerel yapım tekniği ve yerel mimari elemanlardan yararlanma gibi birçok başlıkta, yerel ile moderni aynı potada eritip eritmedikleri analiz edilmiştir. İncelenen Ağa Han Mimarlık Ödüllü projelerin ne kadar eleştirel bölgesel bir tutumda olduğu, modern ve yereli ne kadar kesiştirdiği bulgular kısmında tartışılmıştır. Ayrıca Ağa Han mimarlık ödüllerinin geleceği ile ilgili öneri ve öngörülerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Ağa Han Mimarlık Ödülü, Eleştirel Bölgeselcilik, Kenneth Frampton, Yerel Kültür, Çağdaş Mimarlık

71 72

Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected] Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected]

50

Endüstri 4.0 Ekseninde İşgücünden Beklentiler: İstihdam Edilebilirlik Becerilerinde Dönüşüm Dr. Öğr. Üyesi Volkan IŞIK73 Sanayinin dördüncü devrimi olarak karşılık bulan Endüstri 4.0; siber fiziksel sistemler, nesnelerin interneti ve bulut bilişim teknolojileri gibi ileri teknoloji unsurlarının imalatta kullanımına olan eğilimin artışıyla gerçekleşmektedir. Ülkelere; yatırımdan üretime, verimlilikten tasarrufa kadar farklı alanlarda önemli kazanımlar ve rekabet avantajları sağlayacak olan bu dönüşüm sürecinin ise, ekonomik ve sosyal alanda pek çok radikal değişime sebep olacağı öngörülmektedir. Sanayide ve üretimde teknolojik dönüşüm, kuşkusuz işgücünden beklentileri de önemli ölçüde etkileyecektir. İstihdam yapısını tamamen yeni bir niteliğe kavuşturacak olan bu süreç; istihdam edilebilirlik becerilerinde “dijital beceri” temelli bir dönüşümü gerekli kılacaktır. Bu noktada istihdam edilebilirliklerini çağın gereklerine uyarlayamayan işgücü açısından yeni bir teknolojik işsizlik riski söz konusu iken, tersi durumda Endüstri 4.0’ın yaratacağı yeni istihdam alanlarında beşeri sermayenin nicelik ve nitelik artışı gözlemlenebilecektir. Sanayinin 4.devrimini işgücü piyasası açısından bünyesinde barındırdığı risk ve fırsatlarla birlikte değerlendiren bu çalışma; istihdam edilebilirlik becerilerindeki dönüşüm üzerine odaklanarak, beceri ihtiyaçları temelinde şekillendirilebilecek politikaları tartışmaktadır. Anahtar Kelimeler: Endüstri 4.0, İşgücü piyasası, İstihdam Edilebilirlik.

Expectations From The Workforce In The Axis Of Industry 4.0: Transformation In The Skills Of Employability Industry 4.0, which is expressed as the fourth revolution of industry; takes place with the increase in tendency towards utilisation of hi-tech elements such as cyber physical systems, internet of the things, and cloud information technologies in manufacturing. It is anticipated that this process of transformation -which would provide substantial achievements and competitive advantages to states in a wide range of areas from investment to production, from productivity to savings- will also cause many radical changes in economic and social fields. Without a doubt, technological transformation in industry and production, would affect the expectations from workforce as well. This process, which is to assign a completely new quality; would necessitate a “digital skill” based transformation in employability. At this point, those whose employability is out-of-date would be subject to a techno-unemployment, while qualitative and quantitative increase of human capital in new employment areas created by Industry 4.0 would be observed in the contrary case. The study at hand, which evaluates fourth revolution of Industry together with the risks and opportunities it contains in terms of labour market; discusses policies which can be shaped in the heart of skill requirements by focusing on the transformation of employability skills. Keywords: Industry 4.0, Labour market, Employability. 73

Yrd.Doç.Dr., Aksaray Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, [email protected].

51

Enerji Kullanımının Reel Ekonomik Büyüme Performansına Etkisi: OECD Ülkeleri için Panel Eşbütünleşme ve Panel Nedensellik Analizi Dr. Öğr. Üyesi Şahin BULUT74 Günümüz dünyasında ülkeler için enerji kullanımı oldukça önemlidir. Özellikle de ucuz enerji elde etmek o ülkeyi üretimlerinde daha verimli hale getirerek dünya ticaretinde rekabette öne çıkarmaktadır. Enerjiyi daha ucuz elde edebilmek için enerji kullanımını çeşitlendirmek gerekmektedir. Bunun içinde; nükleer enerji, petrol ve türevlerinden üretilen enerjiler, rüzgâr enerjisi, güneş enerjisi, jeotermal enerji, gel-git enerjisi, biyo enerji vb. alternatif enerji kaynakları kullanılmaktadır. Her ülke bu enerji çeşitlerinden çeşitli şekillerde kendi ülkesi için avantajlı olduğunu düşündüğü enerji kaynaklarına doğru yönelmektedir. Çalışmada, seçilmiş 27 tane OECD üyesi ülkeler için 1990-2014 dönemi yıllık veriler kullanılarak, nihai enerji kullanımı ile reel ekonomik büyüme arasındaki ilişki Westerlund Edgerton Lagrange Multiplier Booststrap (2007) eşbütünleşme ve Panel Toda-Yamamoto nedensellik testleri yardımıyla araştırılmıştır. Buna göre, seriler arasında eşbütünleşme ilişkisi elde edilmiştir. Enerji kullanımındaki %1’lik artış ekonomik büyümeyi%0,94 oranında arttırmaktadır. Ayrıca enerji kullanımı ile ekonomik büyüme arasında çift yönlü nedensellik elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Enerji Kullanımı, Reel Ekonomik Büyüme, Panel Eşbütünleşme, Panel Nedensellik

74

Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın İktisat Fakültesi, Ekonomi ve Finans Bölümü, [email protected]

52

Farklı Branşlarda Sağlık Çalışanı Adaylarının Sağlık 4.0’a Bakışı Dr. Öğr. Üyesi Yeliz MERCAN75 Gamze SÜSİM76 Kübra DİZLEK77 Dilara GÜREZ78 Dijital çağ olarak isimlendirilen günümüz dünyasında Endüstri 4.0’dan esinlenerek ortaya çıkan ve sağlığın dijital dönüşümü olarak bilinen Sağlık 4.0 (Health 4.0) ile sağlık anlayışı çok ileri bir boyuta taşınmıştır. Tele-tıp, tele-sağlık, akıllı/dijital hastaneler, akıllı ilaçlar, medikal robotikler, nanoteknolojik tıbbi ürünler, arttırılmış gerçeklik gibi birçok alanı ilgilendiren Sağlık 4.0’a sağlık çalışanlarının da hızla ayak uydurmaları gerekmektedir. Bu nedenlerle araştırmamızda farklı branşlarda okuyan sağlık yüksekokulu 4.sınıf öğrencilerinin Sağlık 4.0’a bakış açıları anket tekniği kullanılarak incelenmeye çalışılmıştır. Verilerin analizi sonucunda öğrencilerin tamamına yakınının Sağlık 4.0 hakkında hiçbir bilgisinin olmadığı ve/veya hiç duymadığı belirlenmiştir. Sağlık/hastalık yönetiminin değişiminde öğrencilerin sadece dörtte biri ‘tahmin et, önle’ yaklaşımını benimsemiştir. Katılımcılar sağlığın korunması, geliştirilmesi ve hastalıkların tanısı alanlarında Sağlık 4.0’ın kullanılabileceğini tahmin etmiştir. Bu alandaki gelişmelerden en fazla e-sağlık, medikal, taşınabilir ve giyilebilir cihazlar, kök hücre sentetik doku ve organ oluşturmanın bilindiği; tele-oftalmoloji, tele-patoloji, tele-radyoloji, m-sağlık, yeşil hastanelerin ise en az bilinen alanlar olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Sağlık 4.0, Health 4.0, Sağlık çalışanı adayı, Öğrenci

Kırklareli Üniversitesi, SYO, Sağlık Yönetimi Bölümü, [email protected] Kırklareli Üniversitesi, SYO, Sağlık Yönetimi Bölümü 77 Kırklareli Üniversitesi, SYO, Sağlık Yönetimi Bölümü 78 Kırklareli Üniversitesi, SYO, Sağlık Yönetimi Bölümü 96 76

53

Farklı Kültürlerden Gelen Yükseköğretim Öğrencilerinin Eğitim Kalitesi Algısı: Selçuk Üniversitesi İİBF Örneği Dr. Öğr. Üyesi Esen Şahin79 Osman Nurullah Berk80 Günümüz küresel dünyasında artan rekabet koşulları ve artan tüketici beklentileri, işletmeleri kaliteli ürün ve hizmetler sunmaya zorlamaktadır. Bu anlamda ortaya çıkan hizmet kalitesi kavramı, işletmelerin üzerinde önemle durması gereken bir konudur. Eğitim sektörü de tüm hizmet sektörleri içinde büyük bir öneme sahiptir. Yükseköğretim kurumları da birer hizmet işletmesi olarak ele alınabilir. Bir hizmet işletmesi olarak da, bireylere yönelik hizmetlerinin kalitesini geliştirme sorumluğunun bulunduğu ifade edilebilir. Bu bilgiler doğrultusunda, bu araştırma SERVQUAL hizmet kalitesi ölçüm metodunu kullanarak Selçuk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesindeki farklı kültürlerden öğrencilerin, hizmet kalitesi boyutlarını tespit ederek, bunların önem derecelerini saptamak amacıyla hizmet kalitesini ölçmeyi amaçlamıştır. SERVQUAL ölçüm modeli uluslararası alanda geçerliliği ve güvenirliliği test edilmiş ve genel kabul görmüş ölçeklerden birisidir. Elde edilen veriler SPSS 23.0’da analize tabi tutulmuştur. Çalışmanın temel amacı doğrultusunda ortaya atılan hipotezlerin doğruluğu sınanmıştır. Anahtar Kelimeler: Hizmet Kalitesi, SERVQUAL, Yükseköğretimde Hizmet Kalitesi

79 80

Selçuk Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Üretim Yönetimi ve Pazarlama ABD, [email protected]

54

Farklı Tipteki Lumbal Disk Hernili Hastalarda Akut Ağrının Fiziksel Dizabilite Ve Depresyon Üzerine Etkisinin Araştırılması Fizyoterapist Sedef YILDIRIMALP81 Öğr. Gör. Filiz EYÜBOĞLU82 Bel ağrısı endüstrileşmiş ülkelerde en sık görülen tıbbı problemlerdendir ve işten uzak kalmanın en önemli ikinci sebebidir. Bel ağrısının nedenlerinden biri lumbal disk hernisidir. Bu çalışmada farklı tipteki bel fıtıklarında oluşan akut ağrının kişilerin fiziksel dizabilite ve depresyon düzeylerini ne ölçüde etkilediğini araştırmak amaçlanmıştır. Bu çalışma özel bir hastanenin fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitesine bel ağrısı şikayeti ile başvuranlar üzerinde yapılmıştır. Çalışma, akut bel ağrısı (ani başlayan ve en fazla 6 haftadır) şikayeti olan, 18-65 yaş aralığında, Manyetik Rezönans (MR) görüntülemesi yapılmış 30 hastayla gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya ilişkin bulgular edinmek amacıyla sayısal ağrı ölçeği (NRS), Mc Gill-Melzack ağrı anketi, Roland Morris engellilik anketi ve Beck depresyon ölçeği kullanılmıştır. Verilerin bağımsız T testi analizi sonucunda akut ağrıya sebep olan bulging veya protrüzyon tip bel fıtığı arasında fiziksel dizabilite ve depresyon açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler: Akut bel ağrısı, dizabilite, depresyon

Üsküdar Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Fizyoterapi ve reh.Programı, Yüksek Lisans Öğrencisi ([email protected]) 82 Üsküdar Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon ([email protected]) 81

55

Firma Performansı Üzerinde Rekabet Düzeyinin Etkisi: Borsa İstanbul İnşaat Sektöründe Bir Uygulama Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Levent ERDAŞ83 Firma performansının arttırabilmenin yollarından birisi de firmaların sürdürülebilir bir rekabet düzeyine sahip olunmasına bağlıdır. Bu bağlamda, firma performansı finansal yönetimin en önemli konularından birisidir. Finans literatüründe firmaların performanslarını etkileyen faktörleri inceleyen araştırmalarda son yıllarda artış olduğu görülmüştür. Bu faktörlerden birisi de firmaların rekabet düzeyleridir. Bu çalışmanın temel amacı, sektörel bazda rekabet düzeylerinin firma performansları üzerinde bir etkisinin olup olmadığının araştırılmasıdır. Çalışmada Borsa İstanbul’da hisse senetleri işlem gören inşaat sektöründeki 15 firmanın, 2010-2017 dönemlerine ait bağımlı değişken firma performansı ile bağımsız değişkenleri rekabet düzeyi ve firmaya özgü değişkenler arasındaki ilişkiyi araştırmak için panel veri analizi yapılmıştır. Çalışmada inşaat sektörünün ele alınmasının temel sebebi ise firma performansı ile rekabet düzeyi arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmaların sayısının çok az olması ve yapılan çalışmaların inşaat sektörüne yoğunlaşmamasıdır. Analiz sonuçlara göre, sektörel rekabet düzeyleri ile firma performansı arasında ters yönlü bir ilişki tespit edilmiştir. Diğer bir ifadeyle inşaat sektöründe rekabet düzeyinde yaşanan bir artış firma performansında azalmaya neden olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Rekabet Düzeyi, Firma Performansı, Panel Veri Analizi, İnşaat Sektörü, Borsa İstanbul.

83

Akdeniz Üniversitesi Serik İşletme Fakültesi, Ekonomi ve Finans Bölümü, [email protected]

56

Firmaların İnovasyon Riski Açık İnovasyon Uygulamaları ile Azaltılabilir mi? Şebnem Arık84 Ümit K. Seyfettinoğlu85 Türkiye’de farklı endüstrilerde faaliyet gösteren firmalar inovasyon süreçlerinde önemli sorun ve engellerle karşılaşmaktadır. Bu engeller, hem firma içi hem de firma dışı nedenlerden kaynaklanmaktadır. Maliyet faktörü, firmaların inovasyon uygulamalarında karşılaştıkları en önemli firma içi engeldir. Firma dışı nedenlerin en önemlilerinin başında bürokratik engeller gelmektedir. Açık inovasyon uygulamaları, firmaların tüm paydaşlarının üretim sürecine dahil edilmesiyle bilginin firmalara giriş ve çıkışı sağlamakta ve buna paralel olarak inovasyonun ortaya koyma sürecini hızlandırmaktadır. Sonuç olarak açık inovasyon uygulayan firmalarda inovatif maliyetler düşerek firma inovasyon performansı yükselmektedir. Çalışma, temel endüstrilerde faaliyet gösteren firmaların açık inovasyon uygulamalarının, inovasyon riski üzerindeki etkilerini ölçmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın veri tabanı Türkiye genelinde farklı endüstrilerde faaliyet gösteren ve 2011 yılı İSO ilk büyük 1000 firma arasında yer alan 496 firmaya saha çalışması yapılarak oluşturulmuştur. Oluşturulan modellerin riskin azaltılmasındaki değişimi açıklama gücü Plastik-Metal-Elektrikli Eşya endüstrileri dışında % 0,43-0,71 arasında değişmektedir. En yüksek açıklama gücü Tekstil ve onu takiben Gıda Endüstrilerinde görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Açık İnovasyon, İnovasyon Riski, İnovasyon Performansı

84 85

Akdeniz Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, [email protected] Akdeniz Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, [email protected]

57

Freelance Çalışma Ve Üniversite Öğrencileri Doç. Dr. Sinem YILDIRIMALP86 Doç. Dr. Emel İSLAMOĞLU87 Öğr. Gör. Dilay GÜVENÇ88 Teknoloji hayatımızda her geçen gün daha fazla alan edinmekte ve hayatımızı yeniden birçok açıdan yeniden şekillendirmektedir. Başlangıçta iletişim için kullanılan internet çok farklı alanlarda farklı teknolojilerle birleşerek yeni yapılar oluşturmaktadır. Bu yapılardan biri de çalışma biçiminin dönüşümüdür. Bu dönüşüm hem işçi ve hem de işveren açısından farklı avantaj ve dezavantajlar sunmaktadır. Çalışma bildiğimiz 09:00-17:00 formundan giderek uzaklaşmakta ve esnek formlara dönüşmektedir. Çalışanın tamamen kendi çalışma düzenini oluşturmasını ifade eden ve en yalın haliyle serbest çalışma şeklinde tanımlanan “freelance çalışma” teknolojik gelişmeler ile giderek daha fazla talep görmektedir. Yapılan çalışmalar, özellikle Türkiye’deki Y Kuşağı çalışanlarının, dünya geneliyle kıyaslandığında freelance çalışma düzenine daha cesur baktıklarına vurgu yapmaktadır. Bu çalışmada Y kuşağını temsilen Kocaeli ve Sakarya Üniversitesi öğrencilerinin freelance çalışmaya ilişkin görüşleri ile tercih etme/etmeme nedenlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaçla öğrenciler üzerinde anket çalışması yapılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin freelance çalışmaya ilişkin görüşlerinin olumlu olduğu ve teknoloji kullanım eğiliminin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Çalışma, freelance çalışma, Y kuşağı, teknoloji

Sakarya Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] Sakarya Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] 88 Kocaeli Üniversitesi, Kandıra Meslek Yüksekokulu, [email protected] 86 87

58

Gelirler Politikası Aracı Olarak Türkiye’de Özel Tüketim Vergisinin Vergi Gelirlerindeki Yeri Dr. Öğr. Üyesi İzzettin ULUSOY89 Daha çok devletlerin üstlendiği kamu hizmetlerine finansman sağlamak amacıyla zorunlu olarak başvurulan vergi, ekonomik ve sosyal yaşamın hızlı değişimi karşısında her geçen gün daha farklı bir boyut kazanmaktadır. Önceleri hazineye gelir sağlamak gibi klasik mali işlevi üstlenen vergi, günümüzde mali amaç dışında çok farklı amaçlar için kullanılan bir kamu geliri haline gelmiştir. Vergiyle amaçlanan hedeflere ulaşmak, beraberinde vergi konularının genişlemesini ve çeşitlenmesini de getirmiştir. Devletin cebren ve karşılıksız olarak vatandaşlarından topladığı vergiler; gelir, harcama ve servet üzerinden alınmaktadır. Alınan bu vergiler içinde tüketim vergileri de devlete gelir sağlama, ekonomik ve sosyal yaşamı yönlendirme gibi amaçlarla vergi sistemleri içinde ağırlığını hissettirmeye başlamıştır. Genel tüketim vergilerinden farklı olarak özel tüketim vergileri, ekonomik süreç içinde özel olarak belirlenen mal ve hizmetler üzerinden alınan ve dolayısıyla harcamalar üzerinden alınan vergiler sınıfında yer alan dolaylı bir vergidir. 2002 yılına kadar çeşitli adlar altında harcama kalemleri üzerinden alınan vergiler; sayılarının artması, vergi toplamada idari ve teknik zorluklar ve Türkiye-Avrupa Birliği kazanımlarına uyum sağlamak amacıyla, 1 Ağustos 2002 yılında 4760 sayılı kanunla Özel Tüketim Vergisi Türk vergi sistemine girmiştir. Bu çalışmada genelde Türkiye de vergilerin yapısını, özelde dünyada, Avrupa Birliği ülkelerinde Özel Tüketim Vergisi’nin doğuşu, amacı ve bu verginin vergi gelirleri içindeki payının istatistiki veriler kullanarak açıklamaktır. Anahtar Kelimeler: Özel Tüketim Vergisi, Vergi, Türk Vergi Sistemi

89

Mustafa Kemal Üniversitesi, [email protected]

59

Menderes Dönemi İktisat Politikaları Dr. Öğr. Üyesi İzzettin ULUSOY90 14 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimlerde seçmenin serbest iradesinin sandığa yansıdığı ilk seçim olan ve bu seçimde Demokrat Parti’nin(DP) %52 oy alarak iktidara gelmesi tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır. Tek parti iktidarından sıyrılıp daha katılımcı ve çoğulcu bir yapıya geçilmesi sonucu Türkiye’de DP’nin iktidara gelmesiyle birlikte iktisat politikaları açısından yeni bir dönem başlamıştır. Siyasi alanda ve iktisat politikası olarak liberalizmi savunan Demokrat Parti 1950 yılında iktidara geldiğinde, liberal politikalar uygulayarak hızlı büyümeyi hedefledi. Dönem, devletçi iktisat politikaları yerine kalkınmada özel sektörü merkeze alan liberal iktisat politikası uygulamaları ile başlamıştır. Özel sektör ve yabancı sermaye teşvik edilmiştir. Tarım daha önceki dönemlere kıyasla daha fazla desteklenmiş ve sektör bir dönüşüm sürecine girmiştir. Genişlemeci para ve maliye politikaları uygulanmıştır. İklim koşulları, Kore Savaşı ve ABD kaynaklı kredi genişlemesi, 1950-53 dönemi ekonomide en parlak yıllar olmuştur. Yerli tarım ve maden hammaddesine dayalı ve iç tüketime dönük ithal ikameci büyüme devam etmiştir. Dış Ticaret libere edilmiştir. Bu liberal politikalar, dış ticarette gelişme sağlasa da dış açıkları da artmasını beraberinde getirmiştir. Özellikle, 1953 yılında liberal politikadan beklenen kaynak girişleri olmamış aksine, rezervler erimiş ve dış açıklar artmıştır. Bu defa hükümet, yabancı sermayeye bel bağladı. Yabancı sermayeyi önemli bir kaynak olarak gören hükümet, bu kaynaktan da bekleneni elde edilemeyince Merkez Bankası Kaynaklarına başvurdu. Bu uygulama, yüksek oranlı enflasyonist etki doğurmuştur. Bu çalışmada, 1950-1960 dönemi iktisat politikaları iki bölüme ayrılarak incelenmiştir. Liberal iktisat politikaların yanında tarımın da öne çıktığı 1950-1954 dönemi ayrı bir dönem, sanayileşmenin hızlandırıldığı 1955-1960 dönemi ayrı bir dönem olarak ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Yabancı Sermaye Demokrat Parti, İktisat Politikası, Liberal Ekonomi.

90

Mustafa Kemal Üniversitesi, [email protected]

60

Ülke Gruplarına Göre Ekonomik Gelişme ve Sağlık Harcamaları İlişkisi Dr. Öğr. Üyesi Süreyya KOVACI 91 Dr. Öğr. Üyesi Murat BELKE 92 Doç. Dr. Süleyman BOLAT 93 Sağlık sektöründe gelişmeler ülkelerin ekonomik gelişmişliklerinde önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda ülkelerin ekonomik gelişmişlikleri sağlık bakım harcamalarını etkilemektedir. Özellikle gelişmiş ekonomilerde, sağlık bakım harcamalarının gayri safi yurt içi hâsıladan aldığı pay gittikçe artmaktadır. İnsanların sağlık hizmetlerinden daha fazla faydalanabilmesinin sağlık ekonomisi göstergelerinden biri olan ortalama yaşam beklentisini arttıracağı, bebek ölüm oranlarını azaltacağı kabul edilmektedir. Bu nedenle, sağlık bakımının lüks bir mal olup olmadığı konusu literatürde yoğun ilgi görmektedir. Bu çalışmada, gelişmiş gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde, istihdamın, kişi başına düşen gayri safi yurt içi hâsılanın ve demografik faktörlerin sağlık harcamaları ve yaşam beklentisi üzerindeki etkisini incelemek, sağlık harcamalarının lüks bir mal olup olmadığına ilişkin sonuçlar elde etmek amaçlanmaktadır. Bu kapsamda panel analiz tahmin yöntemleri kullanılarak gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen gelir ve sağlık harcamaları arasında pozitif ilişki bulunmuştur. Ayrıca gelişmiş ülkelerde sağlık bakımı gelir esnekliği düşükken, az gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde, sağlık bakımının gelir esnekliği yükselmektedir. Anahtar Kelimeler: Sağlık harcamaları, Ekonomik Gelişme, Panel veri analizi

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Uluslararası Ticaret Bölümü, [email protected] Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, İktisat Bölümü, [email protected] 93 Aksaray Üniversitesi, Maliye Bölümü, [email protected] 91 92

61

Tıbbi Satış Temsilcilerinin Gözünden İlaç Firmalarının Girişimcilik ve İnovasyon Özelliklerinin Değerlendirilmesi Doç. Dr. Aykut EKİYOR Öğr. Gör. Gülhan GÖK Sağ. Mem. Seyit Nazım EROĞLU Dünya çapında ve Türkiye’ de hastalıkların çoğalması ilaç sektörünün sürekli kendini yenilemesini gerektirmektedir. Türkiye’ de de ilaç sektörü hızla gelişmektedir. Birçok hastalığın artması ve çeşitli hastalıkların oluşması ilaç sektörlerinde rekabet ortamını doğurmaktadır. Bu yüzden girişimcilik ve yenilik; ilaç sektörü için önemlidir. Bu araştırmanın temel sorusu: “İlaç firmalarının girişimcilik ve inovasyon özellikleri arasındaki farklar nelerdir?” şeklinde belirlenmiştir. Belirlenen araştırma sorunsalından hareketle tıbbi satış temsilcilerinin çalıştıkları firmaları girişimcilik ve inovasyon özellikleri bakımından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaca ulaşabilmek için Türkiye genelinde faaliyet göstermekte olan ilaç firmalarının tıbbi satış temsilcilerine ulaşılmış olup veriler anket yolu ile toplanmıştır. Araştırmanın evrenini Türkiye’de faaliyet gösteren ilaç firmalarının tıbbi satış temsilcileri oluşturmaktadır. Bu kapsamda toplam 21 firmanın temsilcisine ulaşılmıştır. Bu firmalara ait çalışma verileri değerlendirilirken kategorik değişkenler için dağılımlar (Sayı, %) verilmiştir ve genel bir durum değerlendirmesi yapılmıştır. Çalışmaya katılan tıbbi satış temsilcilerinin oranları dikkate alındığında beş ilaç firmasına yönelik değerlere yer verilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre bazı firmaların inovasyon ve girişimcilik özelliğinin oransal olarak diğer firmalardan daha yüksek olduğu ve personeline bu konuda gerekli desteği sağladığı görülürken bazı firmalarda ise olumsuz değerlendirmelerin ağırlıkta olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İnovasyon, Girişimcilik, İlaç, Tıbbi Temsilci, Türkiye.

Evaluation of Entrepreneurship and Innovation of Medial Companies from the perspective of Medical Sale Representatives

Medical industry is required to renew itself as the number of illnesses increases in Turkey and in the world. Medical industry has been growing rapidly in Turkey. The increase in the number of medical ailment creates a competitive environment in medical industry. Therefore, innovation is crucial in medical industry. The key question of this research is ‘What are the differences in innovation and entrepreneurship between medical companies?’ The research aims at questioning medical sales representatives and finding out their perception of these companies innovation and entrepreneurship. The data was collected by reaching out to the sales representatives of these medical firms across Turkey by means of questionnaire. The scope of this research is the representatives of medical companies in Turkey. The representatives of some twenty-one companies were reached. Distribution for categorical variables in numbers and percentages were given and a general evaluation were made. Data from five main medical firms were used. The result of the research suggests that some medical firms are considered as highly innovative and supportive by representatives whilst certain firms are viewed negatively by the representatives. Key words: Innovation, Entrepreneurship, Medicine, Medical Representative, Turkey.

62

Görsel-İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı Bölümü Öğrencilerinin Mesleki Etik Kurallarına Bakışı Dr. Öğr. Üyesi Emel BİROL Geleceğin çalışma sektöründe yer alacak üniversite öğrencilerinin, bilimsel bilgi ve becerilerinin dışında, sosyal sorumluluk bilincine ve mesleklerine yönelik tutum ve davranışlarında tarafsız yönde karar verebilme yetisine sahip etik davranışları edinmesi gerekir. Bu nedenle, üniversiteler, öğrencilere mesleki bilgi ve becerinin yanında, mesleklerinin, toplum üzerindeki etkilerini sorgulatabilmeli ayrıca doğruluk, dürüstlük, güven gibi etik değerleri de kazandırabilmelidir. Görsel–işitsel teknikler ve medya yapımcılığı alanları, iletişim dünyasının düşünsel üretim ve yayın organlarıdır. İletişim sektörünü oluşturan bu organlarda çalışan bireylerin mesleki etik anlayışı, kitlenin (okuyucu ya da izleyicinin) doğru ve tarafsız bilgilendirilmesi açısından, içsel ve manevi bir özdenetim niteliğinde olmalıdır. Bu çalışmada iletişim sektöründe yer alacak meslek yüksekokulu öğrencilerine, mesleki etik kuralları ile ilgili bir takım sorular sorulmuş ve verdikleri yanıtlar incelenmiştir. Amaç, görsel-işitsel teknikler ve medya yapımcılığı alanlarında eğitim alan öğrencilerin yaşları, cinsiyetleri, etik eğitimi alıp almamaları ve etik algıları arasında ilişki kurmak ve etik bilinçlerine yönelik değerlendirmeler yapmak ve öneriler sunmaktır. Bu durumun tespiti amacıyla betimsel ve bağıntısal tarama yöntemi ile 20 sorudan oluşan anket, Görsel–İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı alanlarında eğitim alan, fotoğrafçılık ve kameramanlık bölümü, radyo ve televizyon bölümü ile basım ve yayın teknolojileri bölümü öğrencilerine uygulanmıştır. Ankette öğrencilerin demografik özelliklerine ve meslek etik kurallarına ilişkin sorular yer almıştır. Verilerin analizinde yüzde ve frekans ile çapraz tablo bulguları sonucunda, Görsel–İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı alanlarında eğitim alan öğrencilerin mesleki etik kurallarına bakışı betimlenmeye çalışılmış, elde edilen bilgiler doğrultusunda öneriler ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Mesleki Etik, Görsel–İşitsel Teknikler ve Medya Yapımcılığı, Mesleki Etik Kuralları

Vısual - Audıo Technıques And Medıa Constructıon Department Students Of Vısıon Of Professıonal Ethıcs The university students who will take place in the future study sector should acquire ethical behavior with the ability to make unbiased decisions on attitudes and behaviors towards social awareness and professions other than scientific knowledge and skills. For this reason, universities should be able to question the effects of their professions on society as well as their professional knowledge and skills, as well as gain ethical values such as integrity, honesty and trust. Audio-visual techniques and media production are the intellectual production and broadcasting organs of the communication world. The professional ethical understanding of the individuals working in these organs constituting the communication sector should be an intrinsic and spiritual self-examination in order to inform the reader (audience or viewer) in an accurate and impartial manner. In this study, some questions about professional ethics rules were asked to vocational high school students who will take place in the communication sector and their answers were examined. The aim is to establish a relationship between age, gender, ethical education and ethical perceptions of students who are trained in audiovisual techniques and media production, and make evaluations and offer suggestions on ethical awareness. In order to determine this situation, the questionnaire consisting of 20 questions with descriptive and relational screening method was applied to the students in the department of photography and cameraman, radio and television department and printing and broadcasting technology, who were trained in Audio-Visual Techniques and Media Production. The questionnaire included questions about the demographic characteristics and professional ethics of the students. In the analysis of the data, as a result of the cross-tabulation findings with percentage and frequency, the students who were trained in the fields of Audiovisual Techniques and Media Productions were tried to be described in terms of professional ethic rules and suggestions were made according to the information obtained. Keywords: Professional Ethics, Audiovisual Techniques and Media Production, Code of Professional Ethics

63

Güven Damgası Dr. Öğr. Üyesi Betül Özlük94 Son yüzyılda tüm dünyada internetin yaygınlaşması, iletişim altyapılarının güçlenmesi ve güvenlik teknolojilerinin gelişmesi ile internet üzerinden yapılan alışverişler ciddi oranlarda artmış, geleneksel ticaretin yerini elektronik ticaret almıştır. Ülkemizde ise halen internet üzerinden alışverişe temkinli yaklaşılmakta, genel olarak internet üzerinden mal ve hizmet sunan firmalara güvenilmemektedir. E-ticaret’te güveni sağlayabilmek, alıcıların sanal ortamda hak kaybına uğramalarının önüne geçmek için Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından “Elektronik Ticarette Güven Damgası Hakkında Tebliğ” hazırlanmış ve 6 Haziran 2017 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Tebliğde belirtilen standartlara sahip şirketler, yetkili kuruluşlara başvurarak “güven damgası” adı verilen “elektronik işareti” alabilecek, bu işareti internet sitelerinde yayınlayarak müşterilerinde sitenin güvenli bir ortam olduğuna ilişkin ilk izlenimi yaratabilecektir. Çalışmamızın amacı sözkonusu düzenlemenin incelenmesidir. İnceleme ile, tebliğin amacını gerçekleştirmek için yeterli olmadığı, alıcılara etkin şekilde korunmanın sağlanamadığı, tam tersine, şirketlere ek maliyetler getirilerek alıcıların mal ve hizmetleri daha uygun fiyatla edinme imkanlarının da ellerinden alınmasına neden olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: E-Ticaret, İnternet Üzerinden Alışveriş, Güven Damgası

94

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi

64

Havayolu İşletmelerinin Yer Hizmetleri Faaliyetlerinde Tedarikçi Seçimini Etkileyen Faktörler Arş. Gör. Ümit DOĞAN95 Dr. Öğr. Üyesi. Nalan ERGÜN96 Havayolu işletmeleri faaliyetlerini sürdürebilmek için çok sayıda kaynağa ihtiyaç duymaktadır. Bu kaynakların bir kısmı havayollarının kendi bünyelerinde gerçekleştirilmekte iken bir kısmı dış kaynak kullanımı ile elde edilmektedir. Yer hizmetleri faaliyetleri ise havayolu işletmelerinin ihtiyaç duyduğu, kritik öneme sahip kaynaklardan birini oluşturmaktadır. Bu nedenle havayolu işletmelerinin etkinliği ve verimliliği üzerinde kilit öneme sahip yer hizmetleri tedarikçisini seçim kriterleri son derece önemlidir. Bu doğrultuda çalışmanın temel amacı, havayolu işletmelerinin yer hizmetleri faaliyetlerinde dış kaynak kullanımına giderken tedarikçi seçiminde hangi kriterleri dikkate aldığını ortaya koymaktır. Bu kapsamda havayolu işletmelerinin yer hizmetleri faaliyetlerinde dış kaynak kullanımı karar verme sürecinde doğrudan veya dolaylı olarak etkisi olan 13 yönetici ile yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Görüşmeler sonucunda elde edilen veriler iki araştırmacı tarafından kodlanmıştır. Analiz sürecinde Nvivo 11 programından yararlanılmıştır. Araştırmanın sonucunda havayolu işletmelerinin yer hizmetleri faaliyetlerinde tedarikçi seçimini etkileyen faktörler güvenilirlik, zorunluluklar, havayolu kaynaklı faktörler, tedarikçinin yapısı, kültürel faktörler, hizmete ilişkin faktörler olmak üzere 6 tema altında toplanmıştır. Anahtar Kelimeler: Yer Hizmetleri, Tedarikçi Seçimi, Havayolu İşletmeleri

95 96

Anadolu Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Havacılık Yönetimi Bölümü, [email protected] Anadolu Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Havacılık Yönetimi Bölümü, [email protected]

65

Havayolu Şirketlerinde Müşteri Hizmetleri Tasarımı Ve Performansa Etkisi Doç. Dr. Pınar BÜYÜKBALCI97 Sevgi ADIGÜZEL98 Havayolu taşımacılığının yaygınlık kazanması, bu alanda artış gösteren şirketlerden kaynaklı oluşan rekabet ortamını canlı tuttuğu gibi müşteri hizmetlerindeki yenilikçi uygulamaları da gündeme getirmektedir. Müşteri hizmet tasarımlarının havayolu şirket performansına etkisinin inceleneceği bu çalışmada Türkiye’de hizmet veren bazı havayolu şirketlerinin yayımladıkları dokümanlar ve şirket temsilcileri ile yapılan mülakatlar nicel analize tabi tutularak, müşteri hizmetlerindeki uygulamaların şirketin hangi alt performansını etkilediği araştırılmıştır. Çalışmada bir araştırma modeli geliştirilerek bu modele göre hipotezler üretilmiş, hipotezlere dayalı oluşturulan soruların cevaplanmasıyla birlikte hipotezlerin çözüme kavuşacağı öngörülmüştür. Yapıla analiz sonucunda müşteri hizmetlerinde yapılan yenilikçi tasarımların şirket performansına anlamlı etkisinin olduğu tespit edilmiş olup verilen performans tablosu ile hipotezlerin durumu özetlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Havayolu Performansı, Hizmet Tasarımı, Müşteri Hizmetleri

97 98

Yıldız Teknik Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] Gelişim Üniversitesi, MYO, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği, [email protected]

66

Hedonik Alışverişin Demografik Açıdan Değerlendirilmesi: Munzur Üniversitesi Öğrencileri Örneği Öğr. Gör. Habib UMUD99 Günümüzde tüketiciler sadece ihtiyaç temelli değil, duygusal olarak da kendilerini rahatlatmak istemektedirler. Bunun doğal sonucu olarak da, satın alma amaçları ve biçimleri değişerek hedonik bir anlam kazanmaktadır. Tüketicilerin alışveriş yaparken hedonik temelli davranmaları, pazarlama açısından oldukça önemli bir boyut kazanmıştır. Pazarlama faaliyetlerinin esas hedefinin tüketiciler olması sebebiyle, pazarlama açısından tüketicileri anlamak da, son derece önemli ve gerekli olmaktadır. Bu bağlamda, alışveriş alışkanlıklarının incelenerek tüketicileri daha ayrıntılı analiz etmek faydalı olacaktır. Diğer yandan, günümüz tüketim anlayışının yetkin bir şekilde tanımlanması, pazarlama faaliyetlerinin etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmesi adına uygun bir zemin oluşturacaktır. Yapılan bu çalışmanın amacı, Munzur Üniversitesi öğrencilerinin hedonik alışveriş alışkanlıklarını demografik açıdan değerlendirmektir. Anahtar Kelimeler: Hedonizm, Hedonik Tüketim, Demografik Faktörler

99

Munzur Üniversitesi, Tunceli MYO, Yönetim ve Organizasyon Bölümü, [email protected]

67

Hekimlerin Duygusal Emek Gösterimleri Ve Tükenmişlikleri Üzerine Bir Araştırma Arş. Gör. Nesrin KAPLAN100 Duygusal emek kavramı, kişinin çalıştığı kurumdaki sadece fiziksel ve zihinsel emeğini değil, aynı zamanda kurumdan gelen talepler doğrultusunda duygularını da işinin bir parçası haline getirip, kişiler arası ilişkilerde sergilemesi beklenen durum olarak ifade edilmektedir. Kurumlar kendi amaçları doğrultusunda çalışanlarından müşterilere karşı belirli davranışlar kurallarını sergilemelerini beklerler. Devamlı olarak davranış kurallarıyla çalışan kişide sürekli rol yapıyormuş hissi ve samimi duyguların uzağında olma hali zamanla çalışan kişilerde yorgunluğa sebep olabilir. Bu gibi durumlarla yüz yüze gelen bireylerde duygusal emeğin sık karşılaşılan olumsuz sonuçlarından biri olan tükenmişlik seviyesinde artış gözükür. Bu çalışmada da hekimlerle duygusal emek gösterimleri ve tükenmişlikleri arasındaki anlamı ilişkilendirmek adına nitel bir çalışma olan mülakat yöntemi gerçekleştirilmiştir. Duygusal emeğin boyutlarından olan yüzeysel davranışla tükenmişlik arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Duygusal Emek, Tükenmişlik, Hekimler

100

Süleyman Demirel Üniversitesi, İİBF, İnsan Kaynakları Yönetimi Bölümü, [email protected]

68

İbn Haldun’un Siyaset Felsefesi Ve Devlet Kuramı Analizi Merve BALÇIK101 Funda KEMAHLI102 Ortaçağ İslam-Arap düşünürlerinden olan ve döneminin tarih anlayışından farklı bir tarih anlayışıyla Umran İlmini oluşturan İbn Haldun, oluşturduğu bilimsel yöntem ile toplumların doğuşunu, gelişmesini, yıkılmasını ve bunların nedenlerini incelemiştir. Devletlerin oluşum sürecini de bilimsel bir yöntemle inceleyen İbn Haldun’a göre, devletin kuruluşundan yıkılışına kadar her şey nedensellik bağıyla birbirine bağlıdır. Bir devlet, asabiyet bağıyla otorite kurarak oluşur ve göçebe toplumlar, ancak yerleşik hayata geçtiklerinde devlet kurabilirler. Başka bir deyişle, topluluklar arasında olan asabiyet bağı sayesinde devletler kurulmaktadır. Asabiyet ise birlikte yaşayan insanları birbirine bağlayan güçtür, amacı ise mülktür ve asabiyet bağı zayıflayan devletler ise yıkılmaya mahkumdur. İbn’i Haldun’a göre; İnsanın doğup, büyüyüp ölmesi gibi devletlerin kurulup, gelişmesi ve yıkılması doğal bir olaydır. Çünkü devlet, ortak çıkarları ve ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir kurumdur. Bu düşüncelerinin yanı sıra İbn Haldun, devletlerin doğuşunun, gelişmesinin, bunalımlarının ve yıkılışının nedenlerinin bilinebileceğini ileri sürmektedir. Bu Çalışmada, toplum ve devlet olgusunu faklı bir bakış açısı ve bilimsel yöntemle ele alan İbn Haldun’un devlet kuramı incelenmiştir. Böylece İbn’i Haldun’un tarih, toplum ve siyaset felsefesi ile devlet kuramlarının tartışılmasına tarihsel bir zemin hazırlanması amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Umran, Asabiyet, Toplum, Devlet

Erzincan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Yüksek Lisans Öğrencisi, [email protected] 102 Erzincan Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Dr. Öğr. Üyesi, [email protected] 101

69

İç Kontrol Sisteminin Bir Alt Unsuru Olan Bilgi Ve İletişimin Alternatif Turizme Etkisi: Isparta Turizmi Üzerine Nitel Bir Araştırma Prof. Dr. Ahmet BÜYÜKŞALVARCI103 Faruk GÜNGÖREN104 Arş. Gör. Dr. Mustafa Cüneyt ŞAPCILAR105 İç kontrol sistemi bileşenlerinden olan bilgi ve iletişim, mali ve mali olmayan bilgileri içeren raporları üretmesinden dolayı iç kontrol amaç ve hedeflerini gerçekleştirmek için önem arz etmektedir. Bu önem göz önünde bulundurulduğunda çalışmada, bilgi ve iletişim unsurunun varlığının veya kurulmasının alternatif turizm açısından değerlendirilmesi yapılmıştır. Araştırma, Isparta turizminin son yıllarda önem kazanan gül, lavanta ve zambak turizmi potansiyeli üzerine gerçekleşmiştir. Birincil verileri elde etmek için yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanmış ve Isparta’da yaşayan ve/veya hizmet veren paydaşlar ile görüşülmüştür. Elde edilen sonuçlara göre katılımcılar, Isparta turizminde bir iç kontrol sisteminin kurulmadığını ve kurulma çabasının olmadığını, bilgi ve iletişim ağının bulunmadığını, bilgi ve iletişimin öneminin farkında olduklarını, böyle bir sistemin olmamasının turizmi olumsuz etkilediğini ifade etmişlerdir. Anahtar Kelimeler: İç Kontrol Sistemi, Bilgi ve İletişim, Alternatif Turizm, Isparta

Necmettin Erbakan Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, [email protected] Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Turizm İşletmeciliği ABD, [email protected] 105 Necmettin Erbakan Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, [email protected] 103 104

70

İkinci Dünya Savaşı Sırasında İran Kürt Hareketindeki Dış Dinamikler Öğr. Gör. Burcu ÖZDEMİR106 Birinci Dünya Savaşı sonunda Türkiye ve Almanya’nın çökmesi, Rusya’nın da savaştan çekilmesiyle İngilizler Kürtler üzerine politikalarını yoğunlaştırmışlardır. İngilizlerin bu politikalarına karşı Sovyetler Birliği de İran üzerinde etkinlik mücadelesi vermiştir. İran’da sosyalizmi yaymak istemiş fakat başarılı olamamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın başlarında İran Şahı’nın Hitler yanlısı politikalar geliştirmesi nedeniyle Sovyet Birliği ve İngiltere savaş sonuna kadar İran’ı işgal etmişlerdir. İşgal sırasında bu devletler bölgede etkinliğini uzun süreli koruma adına, etnik azınlıklarla iş birliği yapmışlardır. Kürtler de bu azınlıklardan biridir. Sovyetler Birliği’nin destekleri sonucunda Kürtler, İran’ın Mahabad şehri merkezli bir Kürt Cumhuriyeti kurmuştur. Ancak Sovyetler Birliği’nin savaş sonucunda İran’dan çekilmesi üzerine, İran yönetimi bu cumhuriyete son vermiştir. Anahtar Kelimeler: Sovyetler Birliği, İran, İngiltere, Kürtler.

İstinye Üniversitesi, MYO, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, [email protected] Milli Savunma Üniversitesi, ATASAREN, Uluslararası İlişkiler Doktora Öğrencisi 106

71

İktisatta Metin Madenciliği Kullanımı-(Using Text Mining İn Economics) Öğr. Gör. Dr. Ceren TÜRKMEN107 İnternet erişiminin ve mobil cihaz kullanımının yaygınlaşması ile veri miktarı artmış, diğer taraftan yarı yapısal ve yapısal olmayan verilerin oluşumu ile geleneksel veri analizi yöntemlerine alternatif veri analizi yöntemleri öne çıkmaya başlamıştır. Bu bağlamda öne çıkan yöntemlerden biri de veri madenciliğinin bir kolu olan metin madenciliğidir. Metin madenciliği, hâlihazırda bir başkası tarafından yazılmış serbest formattaki metinlerin önceden tanımlanan bir algoritma çerçevesinde ayrıştırılması, analizi, kümelenmesi, sınıflandırılması ve özetlenmesi vasıtasıyla mevcut farklı formattaki verilerin ilişki örüntüsünden anlamlı eğilimler tespit edilmesi çalışmalarının bütünüdür. Bu çalışmada metin madenciliği ve bağlantılı kavramların tanımlarına yer verilmesinin yanı sıra metin madenciliği yöntemini kullanan iktisat alanındaki çalışmalara ilişkin literatür taramasının oluşturulması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Veri Madenciliği, Metin Madenciliği, Büyük Veri

107

Sakarya University, Geyve Vocational School, Department of Financa, Banking and Insurance, [email protected],

72

İngiltere’de Kamu Yönetimi Dr. Öğr. Üyesi Oktay ALKUŞ108 Karşılaştırmalı kamu yönetimi araştırmaları, giderek daha fazla önem gören konular arasındadır. Karşılaştırmalı kamu yönetimiyle devletlerin kamu yönetimi yapılarının birbirleriyle karşılaştırılarak, benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konulmaya çalışılır. Bu araştırmada üniter devlet sisteminin hâkim olduğu İngiltere’deki kamu yönetiminin irdelenmesi amaçlanmaktadır. İngiltere’nin merkezi ve yerel yönetim yapıları ve yürütümleri araştırmanın temel konusudur. İngiltere'nin devlet olarak seçilmesinin ilk nedeni güçlü bir parlamenter kamu yönetimi geleneğine sahip olmasıdır. İkinci nedeni ise kamu yönetimi alanında yeni değişimlere yönelmesidir. Bu çerçevede İngiltere’deki kamu yönetimi anlatılmak istenmiştir. Çalışma kapsamında İngiltere'nin kamu yönetimi yapısı tarihsel genel hatlarıyla anlatılmaktadır. Daha sonra, yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinden başlanarak esas konuyu oluşturan İngiltere’deki kamu yönetimi kurum ve kuruluşları ve işlevleri açıklanmaktadır. Merkezden ve yerinden yönetim ilişkileri incelenmektedir. Çalışma bulgular, öneriler ve sonuç başlıklarıyla sonlandırılmaktadır. Anahtar Kelimeler: İngiltere, Kamu Yönetimi.

108

Aksaray Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected]

73

Innovation Type And Employment In Europe Assist. Prof. Dr. Ünal TÖNGÜR109

This study aims to investigate the employment creation effects of R&D and ICT for the European countries. Although numerous empirical studies focus on the technology and employment nexus, the impact of an innovation type on employment may depend on another type, and/or vice versa. To the best of our knowledge, this is the first study that explores joint effects of R&D and ICT on employment. The analysis is based on sector-level data and it covers the period from 1995 to 2015. The study uses GMM estimation for the empirical strategy. The findings of this study provides some policy recommendations for the nexus of technology and job creation. Keywords: Employment, R&D, ICT, Europe

109

Akdeniz University, [email protected]

Faculty

of

Economics

and

Administrative

Sciences,

Department

of

Economics,

74

İnovasyon Yönetim Sistemi: Nedir Ve Nasıl Kurulabilir? Çağlar ÜÇLER 110 Leyla ADİLOĞLU YALÇINKAYA111 Kurumsal işletmeler, her ne kadar yerleşik süreçlere ve köklü kurum kültürüne sahip olsalar da değişim ve yenilikçilik, yani inovasyon için gösterdikleri çabaların süreçlerle bütünleşmemiş olması ya da yetersiz kalması, değişen pazar şartlarına uyumu, kârlılığı ve dolayısı ile uzun vadede sürdürülebilirliği olumsuz yönde etkilemektedir. Bu sebeple, üst yönetim tarafından desteklenen sistemli bir değişim önem arz etmektedir. İnovasyon Yönetim Sistemleri, sürdürülebilir değişimi mümkün kılıp, uzun vadede büyümeye imkân sunmaktadır. Ancak, kurumsal işletmelerde söz konusu sistemlerin kurulması, işletmelerin kurum kültürü, süreçlerin katılığı, değişime karşı gelişebilen direnç ve hiyerarşik yapılanmalar sebebi ile kolaylıkla gerçekleşememektedir. Bu çalışmanın amacı, TİM İnoSuit Projesi kapsamında üretim alanında faaliyet gösteren bir işletme özelinde edinilen deneyimler ile büyük ölçekli organizasyonlarda başarılı bir İnovasyon Yönetim Sisteminin kurulum sürecinin nasıl gerçekleşmesi gerektiği yönünde bilgiler sunmaktır. Anahtar Kelimeler: İnovasyon Yönetim Sistemi, Süreç, Üretim İşletmesi, İnoSuit

110 111

Özyeğin Üniversitesi, [email protected] Özyeğin Üniversitesi, [email protected]

75

Ekonomik Büyüme, Araştırma-Geliştirme (AR-GE) Ve İnovasyon İlişkisi Dr. Öğr. Üyesi M. Metin DAM112 21. yüzyılda küreselleşen dünyada bilim, sanayi ve teknoloji alanlarındaki rekabet yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Bu bağlamda büyümenin bileşenleri her dönemde değişiklik arz etmiştir. Toplumsal refah seviyesi ile yakından ilişkili olduğu için son bir asırdır ekonomik büyümenin kaynakları/belirleyicileri üzerine birçok akademik çalışma yapılmıştır. Klasik iktisatçılardan başlayarak günümüze kadar ortaya atılan birçok ekonomik büyüme teorisi ortaya atılmıştır. Bu modellerin başında Harrod ve Domar tarafından ortaya atılan Harrod-Domar modeli ile Solow (1956) ve Swan (1956) tarafından ortaya atılan Solow-Swan büyüme modelleridir. Uzun bir süre iktisat yazınında kullanılan Neoklasik modeller 1980’li yıllardan sonra yerini içsel büyüme teorilerine bırakmıştır. Schumpeter ile anılan içsel büyüme modeli; teknolojinin üretimdeki icat ve inovasyonlarla dönüştürülecek içsel bir olgu olduğu vurgulanmış ve ekonomik büyümenin itici gücünün teknolojik rekabet olduğu kabul edilmiştir. Bu çalışmada, içsel büyüme modelleri bağlamında AR-GE harcamaları ve inovasyon faaliyetlerinin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi ülkeler kıyaslaması yapılarak incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Ekonomik Büyüme, Araştırma-Geliştirme (AR-GE), İnovasyon.

112

Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İİBF, Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü, [email protected]

76

İslami Ekonomide Gelirin Yeniden Dağılımı Ve Yoksulluğu Gidermedeki Rolü Arş. Gör. Dr. Mehtap DEMİR113 Arş. Gör. Siyret AYAS114 Arş. Gör. Sera YILDIRIM115 İnsan, diğer ekonomik sistemlere oranla İslami ekonomide farklı bir yaklaşımla değerlendirilmektedir. Allah insanı yaratırken yarattığı diğer her şeyi de insanların hizmetine sunmuştur. Bu nedenle İslam’da “insan” kıymetlidir. Ayrıca Ankebut Suresi 62.ayette “Allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar.” buyrulmaktadır. İnsanın Allah’ın rızasının alabilmek için Allah’ın kendisine bahşettiği zenginlikleri fakir kişilerle paylaşması beklenmektedir. Burada da gelirin yeniden dağılımı ortaya çıkmaktadır. Amaç zenginle fakir arasındaki eşitsizliğin hafifletilerek dengenin sağlanmasıdır. Böylelikle hem maddi paylaşımın sağlanması yoluyla yoksulluk azalacak hem de insanlar manevi huzura erişeceklerdir. Bu bağlamda çalışmamızda insan merkezli ekonomik yapıdan yola çıkılarak İslami ekonominin iç dinamikleri anlatılmaya çalışılmıştır. İslami ekonomide toplumsal denge ve barışı sağlamak için gerekli olan gelirin yeniden dağılım biçimleri üzerinde durulmuş, gelirin yeniden dağılımına bağlı olarak yoksulluğun azaltılmasına yardımcı olacak araçlar ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: İslami Ekonomi, Gelir Dağılımı, Yoksulluk

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] 115 İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] 113 114

77

İstihdam Geçişleri Bağlamında Yaş Ayrımcılığı Ve Yaşlılığa Bağlı Olumsuz Etki Potansiyeli Dr. Öğr. Üyesi Hasan UZUN116 Günümüzde sosyal, ekonomik, tıbbi, bilimsel ve teknolojik gelişmeler sonucunda dünyanın yaşlı nüfusu artmış ve artmaya devam etmektedir. Dünya genelinde diğer yaş gruplarına göre hızla artan yaş grubunu 60 ve daha büyük yaştaki bireyler oluşturmaktadır. 1970-2025 yılları arasında dünyada yaşlıların sayısının 694 milyon (% 22,3) olması tahmin edilmektedir. Böylece 2025 yılında 60 yaş üzerindeki bireylerin sayısının 1,2 milyar, 2040 yılında 1.3 milyar, 2050 yılında gelişmekte olan ülkelerin % 80‟i ile birlikte 2 milyar olacağı öngörülmektedir. 2002 yılında gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 60 ve daha büyük yaştaki bireyler yaklaşık 400 milyondur. 2025 yılına gelindiğinde bu sayının yaklaşık 840 milyona yükseleceği öngörülmektedir. Dolayısıyla, gelişmiş ülkelerin, neredeyse tümü önümüzdeki on yıllar içinde nüfuslarının yaşlanmasına tanıklık edeceklerdir. Sosyo-ekonomik yönden gelişmiş ülkelerdeki her 7 insandan biri 65 yaşın üzerinde iken, 2030 yılına gelindiğinde bu oran her 4 kişiden biri olacaktır. Bu durum, yaşlı nüfus için “yaşlıların yaşlanması” olarak adlandırılan bir süreci başlatacaktır. 2000'li yılların ilk yarısı sonunda 85 yaş üzerinde “yaşlı yaşlılar/ileri yaş” kategorisindekilerin sayısı; 65 yaşındaki “genç yaşlıların sayısından altı kat fazla olacaktır (WHO, 2002). 2010 Yılında yayınlanan “Birleşmiş Milletler, Dünya Nüfus Beklentileri Raporu” na; göre; İnsanların ortalama ömrünün, 2010 yılında Türkiye de 74,60 yıl, 2050 yılında ise Türkiye’ de 78,50’ye, yükseleceği beklemektedir. Türkiye’de; 65 yaş üstü kişilerin genel nüfusa oranı 1935 yılında %3,9, 1990 yılında % 4,3 iken 2012 yılında % 7,51’ e yükselmiş, 2023 yılında %10, 2 (8,6 milyon), 2050 yılında %20,8 (19,5 milyon), 2075 yılında ise %27,7’ye (24,7 milyona) yükseleceği tahmin edilmektedir. Veriler gösteriyor ki yakın gelecekte istihdam geçişleri ülkemiz için sosyal bir problem olmanın ötesine geçecektir. Çünkü yaşlılık sadece biyolojik bir olay olmayıp, aynı zamanda toplumsal, kültürel ve ekonomik bir olgudur. Dolayısıyla bu konuda yapılacak her türlü çalışma gelecek için önem arz etmektedir. Anahtar Kelimeler: İstihdam, Yaş Ayrımcılığı, Yaşlılık.

116

Dr. Öğr. Üyesi, Fırat Üniversitesi İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, huzun.fırat.edu.tr

78

İş Ahlâkı Çerçevesinde Mobbing Olgusu Arş. Gör. Sera YILDIRIM117 Arş. Gör. Siyret AYAS118 Arş. Gör. Dr. Mehtap DEMİR119 Günümüzün rekabet ortamında kurumların başarılı olabilmeleri, çalışanlar arasında iş barışını sağlayan iş ahlâkı gibi önemli düzenlemelerin gerekliliğini ortaya koymaktadır. İş ahlâkını zedeleyici önemli bir olgu olan mobbing kavramının iyi bir şekilde tanımlanması, mobbinge karşı çözüm üretilebilmesi açısından oldukça gereklidir. Mobbingin çalışanlarda verimliliğin düşmesi, ekip içinde uyumun bozulması, işe yabancılaşma, işten soğuma, işe devamsızlık, gibi birçok olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Bu durumda hem çalışan kaybedilmekte hem de diğer çalışanlar üzerinde yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle çalışanların motivasyonlarını, verimliliklerini ve örgütsel bağlılıklarını azaltıcı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Örgütlerde iş ahlâkı ilkelerine uygun politika ve stratejiler geliştirmenin bireysel ve kurumsal performansı olumlu yönde etkilediği görülmektedir. Bu çalışma sonucunda, Türkiye’de iş ahlâkı alanında yaşanan gelişmeler ışığında son derece önemli hale gelen mobbing olgusunun iş ahlâkı ile ilişkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca geniş bir yelpazede etkili olan mobbingin doğurduğu sonuçlar açıklanmış ve bunlara yönelik alınabilecek öneriler sunulmuştur. Anahtar kelimeler: Ahlâk, İş Ahlâkı, Mobbing

İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] 119 Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] 117 118

79

İş Arkadaşlarından Duyulan Tatmin Ve Takım Çalışmasına Yatkınlığın Örgütsel Bağlılık Üzerindeki Etkisi Doç. Dr. Mustafa BEKMEZCİ 120 Prof. Dr. İbrahim Sani Mert121 Günümüzde sürdürülebilir rekabet avantajının kazanılmasında örgütsel bağlılığı yüksek, bir takım halinde çalışabilen işgörenlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda, yapılan bu araştırmada örgüt için büyük öneme sahip olan örgütsel bağlılığı artırdığı değerlendirilen takım çalışmasına yatkınlık ve iş arkadaşlarından tatmin olmanın örgütsel bağlılık üzerindeki etkisi incelenmiştir. Ankara’da faaliyet gösteren bazı savunma sanayi şirketlerinde çalışan 137 katılımcıdan elde edilen verilerin analizi neticesinde; takım çalışmasına yatkınlık ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı, yine iş arkadaşlarından tatmin ile örgütsel bağlılık arasında anlamlı ve takım çalışmasına yatkınlık ile iş arkadaşlarından tatmin arasında da anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Takım Çalışması, Takım Çalışmasına Yatkınlık, İş Arkadaşlarından Duyulan Tatmin, Örgütsel Bağlılık.

120 121

Toros Üniversitesi, [email protected] Antalya Bilim Üniversitesi, [email protected]

80

Impacts Of Perceived Job Insecurity On Employees’ Exit, Voice, Loyalty And Neglect Behaviors İn Turkey: Example Of A Public University Res. Ast. Seyran GÜRSOY ÇUAHADAR122 Ph.D. Arzu ÖZSOY ÖZMEN123 In the public sector, job insecurity is seen to be sustained through the use of employment patterns that completely eliminate job security (quantitative job insecurity) (eg, contracted staff, temporary staff, temporary worker and subcontracted worker) and sometimes through by changing job characteristics such as wage and career opportunities (qualitative job insecurity). Public universities, as public constituents are among the institutions where precarious forms of employment are seen. In this context, the main interest of the study is to identify the effects of perceived job insecurity (quantitative or qualitative job insecurity) on the displayed behaviors of administrative staff who are working in public universities and to examine the regulatory effects of the employment patterns of the administrative staff (working as civil servant and subcontracted worker). Displayed work behaviors are discussed in the context of Hirschman’s Exit, Voice, Loyalty reactions and Neglect reactions which is added to the literature in the postHirschman period. Data, subject to study, have been obtained from 370 administrative staff (193 civil servants / contract staff / temporary staff and 177 subcontracted workers) working at a public university in Turkey. The study presents important findings in understanding the job insecurity created by different patterns of employment in the public work life and its impact on work behavior. Key words: Perceived job insecurity, Exit, Voice, Loyalty, Neglect

122 123

Kocaeli University, Department of Labour Economics and Industrial Relations Kocaeli University, Department of Labour Economics and Industrial Relations

81

İş-Aile Çatışmasıyla Başa Çıkmada Psikolojik Sağlamlık Dr. Öğr. Üyesi Beril BAYKAL124 Arş. Gör. Dr. Sevda KÖSE125 İş-aile çatışması, iş ve aile alanındaki rol taleplerinin, sorumlulukların ve yükümlülüklerin uyumsuz olması şeklinde tanımlanan ve bireyin hem iş hem özel hayatını olumsuz etkilediği düşünülen ciddi bir durumdur. Psikolojik sağlamlık ise ailesel ve iliş kisel sıkıntılar, ciddi sağlık problemleri, iş yeri ve parasal sorunlar gibi zor durumlarla baş edebilme, zor durumlara uyum sağlayabilme gücünü ve problem çözme yeteneğini ifade eder. Yapılan çalışmalar, güçlü bir psikolojik sağlamlığa sahip bireylerin karşılaştıkları pek çok stresli olayla başarılı bir şekilde mücadele ettiklerini belirtmektedir. Bu bağlamda, psikolojik sağlamlığın işaile çatışmasının üstesinden gelinmesinde etkili olduğu ifade edilebilir. İş-aile çatışması stres, sağlık problemleri, aile krizleri ve boşanma gibi sonuçlara neden olurken; psikolojik sağlamlık bireyin bu olumsuz sonuçlarla başarılı bir şekilde başa çıkabilmesine olanak sağlar. Bu çalışmada psikolojik sağlamlığın iş aile çatışması ile başa çıkılmasındaki rolü literatür düzeyinde incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Psikolojik sağlamlık, iş-aile çatışması, aile psikoloji

124 125

Kocaeli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, [email protected] Kocaeli ÜNiversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri, [email protected]

82

İşletmelerde Çevresel Maliyetlerin Muhasebeleştirilmesi Dr. Öğr. Üyesi Alper TAZEGÜL126 Arş. Gör. Azize KAHRAMANİ127 Doğal kaynakları kullanarak mal ve hizmet üreten işletmeler bu süreçte birçok çevre sorununa yol açabilmektedirler. İşletmelerin devamlılığını sağlamak ve sosyal sorumluluklarını gerçekleştirebilmek için, sebep oldukları bu çevresel sorunları önlemeleri gerekmektedir. Söz konusu çevresel sorunlar için yapılacak yatırımlar her ne kadar kısa vadede işletme karlılığını olumsuz etkileyecek olsa da uzun vadede işletmelerin karlılığına ve sürekliliğine olumlu katkıda bulunacaktır. Daha iyi ve temiz bir çevre için katlanılan bu maliyetler, işletmelerin “çevresel maliyetler”ini oluşturmaktadır. Çevresel maliyetlerin doğru bir şekilde tanımlanması ve doğru hesaplarda muhasebeleştirilmesi, işletmelerin maliyet yönetim sürecini başarılı bir şekilde gerçekleştirmelerine de yardımcı olacaktır. Bu kapsamda bu çalışmada çevresel sorunları önlemek için ortaya çıkan çevre muhasebesinin tanımı, çevresel maliyetlerin neler olduğu ve çevresel maliyetlerin nasıl muhasebeleştirildiği üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: Çevre Muhasebesi, Çevresel Maliyetler, Çevresel Maliyetlerin Muhasebeleştirilmesi Companies producing goods and services which can lead to many environmental problems in this process by using natural resources. It is necessary to prevent these environmental problems in order to ensure continuity of the enterprises and perform their social responsibilities. Even though such investments to be made for environmental issues would negatively affect the profitability of the business in the short term. These costs incurred for a better and cleaner environment constitute the "environmental costs" of enterprises. A correct identification of environmental costs and accounting in the correct accounts will also help perform the cost management process of enterprises successfully. In this context, this study focuses on the definition of environmental accounting in order to prevent habitat problems and asking how environmental costs are, and how to be accounted. Keywords: Environmental Accounting, Environmental Costs, Accounting for Environmental Costs

126 127

Kafkas Üniversitesi İ.İ.B.F. [email protected] [email protected]

83

Associates In Terms Of Financial Reporting Standard For Large And Medium Sized Enterprises And Turkish Accounting Standard: Standards’ Comparative Evaluation Nazlıgül GÜLCAN128 Associates express that represents at least 20% of the capital of the invested businesses with long term investments made by businesses, acquires the speak right in rate of their capitals in the decisions with financial and managerial activities; are made to deal with the inadequacies due to the intense competition environment, controling over other businesses, expanding their market, increasing profitability and reducing investment risks of businesses. The purpose of this study is to examine in terms of Financial Reporting Standards for Large and Medium Sized Enterprises Section 10 with Turkey Accounting Standard 28 principles of associates and is to find out the differences and similarities between standards in terms of accounting practices. Key Words: Associates, FRS for LMEs, TAS.

128

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, [email protected]

84

Potansiyel İşgörenlerin İşveren Markası Algısı: Sakarya ÇEEİ Bölüm Öğrencileri Örneği Dr. Öğ. Üyesi Elvan Okutan129 Aleyna Yetim130 İşveren markası işçi için, en basit anlatımla “bir şirketin çalışılabilecek en iyi yer olarak algılanması” anlamına gelirken, işveren markası kavramının kurucusu Simon Barow, işveren markasını çalışanlara sunulan fonksiyonel ve faydalar paketi olarak özetlemektedir. İşveren markasının en temel amacı organizasyonun sermayesine katkıda bulunabilecek kabiliyetli potansiyel işgünü organizasyonuna çekebilmek ve mevcut çalışanları kaybetmemektedir. Bu çalışmanın temel amacı potansiyel işçiler(öğrenciler) açısından işveren markasının (İM) nasıl algılandığını anlamak ve öğrenciler gözünden hangi işveren markası uygulamalarının cazip geldiğini saptamaktır. Yapılan bu araştırmanın önemi işverenin potansiyel iş görenleri kendi organizasyonlarına çekebilmek için uyguladığı işveren markası politikalarının öğrenciler gözünden ne değer taşıdığı ve hangi uygulamanın ne derecede etkili olduğunu ortaya koymak açısından ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada nicel bir yöntem olan anket uygulaması kullanılmış ve potansiyel işçiler olarak belirlenen Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri (ÇEEİ) öğrencilerinden hazırlanan bu anket formu elden dağıtılarak 447 kişiye uygulanmıştır. 400 tane geçerliliği olan anket sayısına ulaşılmış ve bu anketler SPSS programında analiz edilerek yorumlanmıştır. Çalışmanın sonucunda öğrencilerin çoğunun kavram olarak işveren markasını duymadığı fakat kavramı oluşturan sembolik (kurum kültürü, görsel kimlik, ürün- hizmetler, rekabetçi konum, sosyal sorumluluk gibi) faydaları ve fonksiyonel (ücret, iş güvencesi, çalışma şartları, kişisel gelişim, kariyer imkanı gibi) faydaları gözettiği bulgusu ortaya çıkmaktadır. Daha önce kendi mesleğiyle ilgili iş hayatına atılmayan ve bir çoğunluğunun da herhangi bir işte çalışmadığı saptanan bu grubun iş yeri tercihi yaparken fonksiyonel faydalar kadar sembolik faydalara da eşit derecede önem verdiği ve bir şirkette iki yarar paketinin de şirkette sunulması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler: İşveren markası, potansiyel işgücü, kabiliyet, ÇEEİ

129 130

Sakarya Üniversitesi Sakarya Üniversitesi

85

Türkiye’de Kamu Borçlarının Ekonomik Büyüme ve Enflasyon Üzerine Etkisi Dr. Öğr. Üyesi Şaban ERTEKİN131 Devlet borçları vergi gibi çok eski bir kamusal finansman aracı değildir. Ancak günümüz modern devlet maliye anlayışı ile birlikte kamusal mal ve hizmetlerin finansmanında olağan kamu gelirleri ile karşılanamadığından borçlanma ile finansman olağan bir finansman aracı olarak kabul edilmektedir. Ancak borçlanma ile kamu giderlerinin finansmanı sosyal ve siyasal olduğu kadar, mali ve ekonomik bir takım etkileri söz konusudur. Kamu borçlarının ekonomik yapı üzerindeki etkileri borcun kaynağına, vadesine, ekonomik ve siyasal yapıya göre farklılık arz etmektedir. Ülke içerisinde kişi ve kurumlardan yapılan borçlanmanın anti-enflasyonist bir etki yaratırken, ticari bankalardan ya da Merkez Bankalarından yapılan borçlanmanın para tabanını genişleteceğinden enflasyonist etki yaratacaktır. Ancak bireylerin ellerinde bulunan atıl fonlarının ya da tasarrufların borçlanma ile baraj, yol, enerji gibi büyük altyapı yatırımlarının finansmanında kullanılması ise ekonomik büyüme ve kalkınma üzerinde ayrıca özel kesimin yatırımları üzerinde pozitif bir etki yapacaktır. Bu çalışmada Türkiye’de 1980 Dönemi sonrasındaki devlet iç ve dış borçlarının yıllık verileri kullanılarak, borçlanmanın ekonomik etkileri incelenecektir. Bunun için 1980 sonrası dönemdeki kamunun kişi, kurum, Ticari Bankalar ve Merkez Bankasından yapmış olduğu iç borçları ile yabancı kaynaklardan yapmış olduğu dış borç borçların GSYIH’ya oranı ile ekonomik büyüme ve enflasyon serileri kullanılarak birim kök testleri, daha sonrasında ise nasıl bir ilişki olduğunun tespiti için EngleGranger Nedensellik analizi yapılmıştır. Analiz sonuçlarında devlet borçlarının ekonomik büyüme ve enflasyon üzerinde pozitif etki yaptığı tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Devlet Borçları, Ekonomik Büyüme, Enflasyon

131

Adnan Menderes Üni. Aydın İktisat Fakültesi Maliye Bölümü, [email protected]

86

Kamu Büyüklüğünün İşsizlik Üzerindeki Etkisi: Avrupa Birliği Ülkelerinden Kanıtlar Dr. Öğr. Üyesi Süreyya KOVACI 132 Dr. Öğr. Üyesi Murat BELKE 133 Doç. Dr. Süleyman BOLAT 134 Devletin ekonomideki rolü özellikle yüksek işsizlik oranlarının ortaya çıktığı kriz sonrası dönemlerde yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Küresel finans krizi sonrasında, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede işsizlik oranları önemli derecede artmıştır. İşsizlikle mücadelede uygulanacak ekonomi politikalarını belirlemek için işsizliğin nedenleri yoğun bir şekilde incelenmektedir. Son yıllarda yapılan ampirik çalışmalarda, kamu harcamaları ile temsil edilen kamu büyüklüğünün işgücü piyasası performansını olumsuz etkilediği ileri sürülmektedir. Bu çalışmada, Avrupa Birliği üyesi ülkelerde kamu büyüklüğü ve işsizlik arasında ilişkiyi panel veri tahmin yöntemleri ile tespit etmek ve mevcut literatüre katkı sağlamak amaçlanmaktadır. Ampirik sonuçlar, kamu büyüklüğü ve işsizlik arasında istatistiksel olarak pozitif ilişki olduğunu ileri süren çalışmaları destekler niteliktedir. Ancak bu etkiler, Avrupa Birliğine 2004 yılından itibaren üye olan ülke grubunda farklılaşmaktadır. Anahtar Kelimeler: İşsizlik, Kamu büyüklüğü, İşgücü piyasası, Panel veri analizi The Effect of Government Size on The Unemployment: Evidences From The European Union Countries The role of the government on the economy has been heavily debated in the post-crisis period, especially when high unemployment rates have emerged. After the global financial crisis, unemployment rates have increased significantly in many developed and developing countries. In order to determine the economic policies to be applied in the fight against unemployment, it has been extensively examined the causes of unemployment. In the recent empirical studies, it is suggested that the government size represented by government expenditures negatively affects the labour market performance. In this study, it is aimed to determine the relationship between the government size and unemployment in the member countries of the European Union and to contribute to the current literature by using panel data estimation methods. The empirical findings support the previous studies that suggest a statistically positive relationship between the government size and unemployment. However, these effects about the government size and unemployment differ in the group of countries participating in the European Union after 2004. Key Words: Unemployment, Government size, Labour market, Panel data analysis.

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Uluslararası Ticaret Bölümü, [email protected] Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, İktisat Bölümü, [email protected] 134 Aksaray Üniversitesi, Maliye Bölümü, [email protected] 132 133

87

Kamu İç Borçlanmasının Bankacılık Sektörü Karlarına Etkisi: Toda Yamamoto Yaklaşımı ile Nedensellik Analizi Dr. Öğr. Üyesi Cahit ŞANVER135 Bankacılık sektörü faaliyeti gereği olarak nakde ihtiyacı olanlar ile nakit fazlalığı olanlar arasında ticaret yaparak karını ve piyasa değerini maksimize etmeyi hedeflemektedir. Bankaların en büyük müşterisinin devlet hazinesi olduğu bilinmektedir. 2000 yılına kadar Türkiye’de kamu büyük miktarlarda borçlanırken, 2000 yılından sonra hem devletin borçlanma ihtiyacının düşmesi ve buna bağlı olarak da enflasyon oranının düşmesi bankaların en büyük müşterisini kaybetmelerine neden olmuştur. Ancak bankaların karlarının büyük miktarının kamu sektörü borçlanmasından kaynaklandığı tartışmaları bitmemiştir. Bu çalışmada bankacılık sektörünün karları ile devletin iç borçlanma miktarları arasında bir ilişkinin var olup olmadığı ekonometrik olarak incelenecektir. İlk bulgular, bankacılık sektörünün karları ile devletin borçlanma rakamları arasında Toda-Yamamoto yaklaşımı ile nedensellik bulunmadığı, ancak Türkiye’nin toplam borçları ile nedensellik bulunduğu yönündedir. Anahtar Kelimeler: İç borçlanma, dış borçlar, banka karları, nedensellik, TodaYamamoto

The Impact of Public Domestic Debt on the Profits of the Banking Sector: Causal Analysis with Toda Yamamoto Approach The banking sector aims to maximize its profit and market value by trading between those who need cash and those who have cash surplus. It is known that the largest customer of the banks is the state treasury. Until 2000, public borrowed in large quantities in Turkey, after the 2000 fall of both the state's borrowing needs and accordingly caused the bank to lose its biggest customer of the fall of the inflation rate. However, the debate on whether the large portion of the banks' profits are due to public sector borrowing is not over. In this study, whether there is a relation between the profits of the banking sector and the domestic borrowing amounts of the state will be examined econometrically. The initial findings, the banking sector's profits with the state's borrowing figures that no causality between the Toda-Yamamoto approach, however, is that no causality with total debt of Turkey. Keywords: Domestic borrowing, foreign debts, bank profits, causality, TodaYamamoto

135

Sakarya Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Maliye Bölümü, [email protected]

88

Kamu Kurumlarında İç Denetimin İç Değerlendirmesi ve Performans Etkisi Dr. Öğr. Üyesi Paşa BOZKURT136 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Türk kamu yönetiminde iç denetim kavramı yer almıştır. Geçen süre içinde birçok kamu kurumunda önemli sayıda iç denetçi atamaları yapılmıştır. 5018 sayılı kanunun 67.maddesi gereği İç Denetim Koordinasyon Kurulu, Kalite Güvence ve Geliştirme Programı düzenlemesini yapmış ve ayrıca Kamu İç Denetim Kalite Güvence ve Geliştirme Rehberini yayınlamıştır. İç Denetim Koordinasyon Kurulunun düzenlediği Kalite Güvence ve Geliştirme Programına istinaden birçok iç denetim birimi de kendi Kalite Güvence ve Geliştirme Programını hazırlamış ve uygulamaya başlamıştır. Bu çalışmada, kamu iç denetim birimlerinde yapılan iç değerlendirmelerin iç denetçilerin performansına etkisi incelenmiştir. İç denetçilerin daha yüksek performans göstermeleri için iç değerlendirmelerde gelişime açık yönlere değinilmiştir. Anahtar Kelimler: İç Denetim, İç Denetçi, İç Denetim Birimi, İç Değerlendirme, Performans. Internal Evaluation Of Internal Audit In Public Institutions And Its Performance Effect Concept of internal audit have been established in Turkish public administration with Public Financial Management and Control Law No. 5018. A significant number of internal auditor appointments have been made in many public institutions over time. Internal Audit Coordination Board published Quality Assurance and Development Program according to article 67 of Law No. 5018 and also published Public Internal Audit Quality Assurance and Development Guide. Many internal audit units published their own Quality Assurance and Development Program and also started to implement in the context of the Quality Assurance and Development Program that published by the Internal Audit Coordination Board. In this study, it was examined the effect of internal evaluations on internal auditors' performance in public internal audit units. It was mentioned directions open to evolving in internal evaluation for internal auditors to perform better. Key Words: Internal Audit, Internal Auditor, Internal Audit Unit, Internal Evaluation, Performance.

136

Giresun Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected]

89

Kamu Kurumlarında İş Tatmininin Bazı Demografik Değişkenler Bağlamında İncelenmesi: Düzce Örneği An Analysıs Of Job Satısfactıon And Some Demografıc Verıables In State Instıtutıons. The Case Of Duzce Provınce Hatice VAROL137 Doç. Dr. Abdurrahman BENLİ138 Sınırsız İhtiyaçlara sahip olan insan üretmeden varlığını sürdüremez. Ekonomik bir etkinlik sonucu bir ürün ortaya çıkarabilmenin yoluysa çalışmaktan geçmektedir. Çalışan insan ortalama ömrünün yaklaşık 20 yılını işyerinde bulunarak geçirmektedir ve bu süreyi anlamlı, mutlu ve etkin kılmak ister. Çalışanın işteki mutluluğu aynı zamanda kar, verimlilik ve devamlılık gibi işletme amaçların gerçekleşmesi bakımından da oldukça önemlidir. İş tatmini çoğu kez güncel araştırmalarda karşımıza çıkarken bu noktada çalışma hayatındaki başarının da sırrı olmaktadır. Literatürdeki yerli ve yabancı araştırmalara konu olan bireylere ait yaş, cinsiyet, öğrenim durumu, medeni durum ve işyerinde geçirilen süre gibi birtakım bireysel demografik değişkenlerin iş tatminine olan etkisi gözlemlenmiştir. Bu çalışmada, Düzce ilinde bir kamu kurumunda çalışanların iş tatmini verileri ve çalışanların bireysel demografik özellikleri analiz edilip, bireysel özelliklerin iş tatminiyle olan ilişkisi ortaya çıkan istatistiksel verilerle değerlendirilerek ortaya konulmaktadır. Anahtar Sözcükler: İş Tatmini, Demografik Değişkenler, Kamu Kurumları Keywords: Job Satisfaction, Demografic Veriables, State Institutions

137Yüksek

Lisans Öğrencisi, Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri ABD, [email protected], Sakarya Üniversitesi, [email protected] 138Doç. Dr., Sakarya Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected]

90

Kamu Yapılarında Tarihi Kimlik Arayışı Arş. Gör. Dr. Emine YILDIZ KUYRUKÇU139 Arş. Gör. Zafer KUYRUKÇU140 Kimlik kelimesi genel anlamda toplumsal bir varlık olarak insana özgü olan belirti, nitelik ve özelliklerle, kişinin belirli bir kimse olmasını sağlayan koşulların bütünüdür. Mimari ürünün, kimlikli olabilmesinin koşulu, bulunduğu coğrafyaya ait olabilmesiyle başlamaktadır. Aitlikle anlatılmak istenen, ‘yer’li ve ‘zaman’lı olabilmektir. Mimari kimlik, bina ve yakın çevresi için mimar ve/veya kullanıcı tarafından oluşturulan ayırt edici özellikler ile belirlenebilmektedir. Kimliksiz çevreler ise kimlik kadar tanımı zor bir kavramdır. Mimarlık tartışmalarında kimliksiz çevre tanımı da kimlik gibi iki farklı anlamda ifade edilmektedir. Bunlardan ilki kullanıcısının katılımı olmadan aynı görüntüyü sergileyen, monoton tekrarlarla oluşmuş çevreler, diğeri ise içinde karmaşıklığı barındıran, biri diğerinden farklı ama uyumsuz yapılanmış çevrelerdir. Çalışma son dönem kamu yapılarındaki tarihi ve yerel kimlik arayışını analiz etmektedir. Önce adalet saraylarıyla başlayan Osmanlı-Selçuklu esintili mimari kimlik arayışı şimdilerde Belediyeler, Emniyet Teşkilatı, TOKİ ya da bakanlıkların yürüttüğü pek çok büyük projede geleneksel mimari öğeler ile devam etmektedir. Türkiye’nin pek çok yerindeki adalet sarayları bir bir yenilenirken kubbeli pencereleri, geniş saçakları ve süslemeleriyle birbirinin benzeri binalar ortaya çıkmaktadır. Aynı eğilim Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni yaptırdığı okullarda da görülmektedir. Çalışma son dönem kamu yapılarındaki görsel kimliği analiz etmekte ve mimarlık çevrelerinin bu eğilim ile ilgili düşüncelerine yer vermektedir. Yapılan analizler sonucunda bu yapılar tasarlanırken daha çok Osmanlı-Selçuklu-Anadolu Selçuklu Dönemi’ne işaret edildiği tespit edilmiştir. Bu tarihi dönemlerin içerisinde tarihsel, sosyal, antropolojik olarak da yüklü verilerin yanı sıra mekânsal kurgu ve özgünlüğü ile tabii ki çok kıymetli bir miras var. Bu mimari kıymeti bezemeye, yapısal eklentilere indirgemek sorunun ana noktası. Osmanlı ve Selçuklu’daki özü değerlendirmekte tabi ki fayda var. Bu iyi niyetli bir yaklaşımdır ancak bu yapıların oranını, resmini, özünü, ruhunu kavrayarak yeni tasarımda değerlendirmek doğru bir yaklaşım olur. Ama bunu genelleştirmemek gerekir. Her yapının bulunduğu ortama göre bunu ayırt edebilmek lazım. Her yer için o yere özgü bir mimari tasarım üretmek gerekir. Mimarlık bir zincir gibi tüm bizden önceki uygarlıklara eklemlenerek gelişiyorsa, o zaman gerçekten tarihî gelişim, mekân anlayışı, biçimin arkasındaki anlam gibi mimarlığın özgüllüğüne ilişkin bilimsel çalışmalarla beslenmesi gerekir. Yoksa işin modaya, tüketime, gösteriye, estetiğe ya da iyi niyetle piyasa değerine dönüşme tehlikesi mevcuttur. Mimarlık eseri, hemen suçlanıp, yargılanıp kolayca yıkılabilir belki ama yapı yapma eylemi, fikirden yargı aşamasına kadar toplumdaki çeşitli aktörlerin büyük ya da küçük roller aldığı, kamusal bir ortaklığın işbirliğine dayanır. İşveren, tasarlayan, onay veren, yapan, içinde yaşayan, önünden geçip giden kim olursanız olun, mimarlık suçlunun tasarlayan tek bir bireyden ibaret olmadığı, tek sanat dalıdır. Sonuç iyi ya da kötü, ne olursa olsun sorumluluk kamusaldır. Anahtar Kelimeler: Mimari Kimlik, Kimliksizlik, Kamu Yapıları, Tarihi Kimlik Arayışı

139 140

Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected] Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected]

91

Kamu Yönetimi Alanındaki Bölümlerde E-Devlet Teknolojilerinin Öğretimi Üzerine Bir Analiz Dr. Öğr. Üyesi. Serkan DORU141 Yönetim bilişim sistemlerinin farklı literatürlerdeki yönetim uygulamaları ile iç içe geçtiği günümüzde, E-Devlet uygulamaları da kamu yönetimi alanında farklı bir hizmet sunumu olarak ön plana çıkmıştır. Bu yeni açılım, kamu yönetimi alanındaki bölümlerde uygulanan öğretim süreçlerini de zaman içerisinde etkilemeye başlamıştır. Yönetsel kuruluşların, kamu hizmetlerini mal ya da hizmet olarak üretmeleri ve sunmaları sürecinde bu yeni sanal mekanizmaya adaptasyonu süreklilik arz etmesi gereken bir döngüdür. Bu adaptasyonun sürdürülebilirliğinin ise ancak bu alanda öğrenim gören kişilerin sağlam temellere dayanan teorik ve pratik bilgiye sahip olmalarıyla gerçekleştirilebileceği öngörülmektedir. Bu noktadan hareketle, Türkiye’de kamu yönetimi alanındaki bölümlerden bir örneklem grubu oluşturularak müfredatları incelenecektir. Bu alanda sunulan öğrenimin niceliği ile süreç, içerik ve uygulama alanları bakımından da niteliği tartışılacaktır. Araştırma örnekleminde incelenecek olan temel soru, bu alanda hali hazırda sunulmakta olan öğrenimin, hizmetin üretilmesine/tasarlanmasına mı yoksa sunumundaki halkla ilişkiler boyutuna mı yönelik olarak verildiğidir. Dolayısıyla, bu sorunun yanıtlanması, gelecekteki kamu yöneticilerinin e-devlet hizmetleri konusunda bir yaratıcı/yönlendirici/geliştirici olarak mı yoksa salt bir sunucu/aktarıcı olarak mı yetiştirilmek istendikleri konusundaki en somut örneği oluşturacaktır. Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Yüksek Öğrenim, E-Devlet

141

Akdeniz Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected]

92

Kamuda Eşit İşe Eşit Ücret ve Performansa Dayalı Ücret Uygulamaları: Kurumlar Üzerinden Bir Analiz Dr. Öğr. Üyesi Osman Kürşat ACAR Ünal DEMİR Çalışma hayatında yapılan iş ve hizmetin karşılığı olan ücret, kamu kurumlarında da en önemli ödeme aracı olarak kullanılmaktadır. Zamanla özel kesimde olduğu gibi kamu kesiminde de ücret dağılımında tereddütler ve anlaşmazlıklar oluşmuştur. Bu sebepten dolayı kamu ve özel sektörde farklı ücret sistemleri uygulanmıştır. Farklı ücret ödemeleri zaman zaman çalışma hayatında iş veya hizmeti yerine getiren personeller arasında adaletsizlik duygusunun yer etmesine neden olup çalışma barışına zarar vermesiyle yeni yöntemler geliştirilmiştir. Ürettiğin kadar ücret alma yaklaşımı ve eşit işe ücret kavramı çalışma hayatına girmiştir. Adil bir gelecek için adil bir ücret elzem haline gelmiştir. Çalışmamızın amacı kamu kurumlarında eşit işe eşit ücret uygulamasının hangi aşamada uygulandığı ve adil ücret olgusunun yerleştirilip yerleştirilmediğinin araştırılmasıdır. Yöntem olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, SGK, Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı gibi kurumlarda içerik analizleri yapılmak eş değer uzman kadroların ücretleri karşılaştırılacaktır. Yapılacak çalışma ile ücret dağılımında kamu literatürüne katkı yapılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Ücret, Eşit İşe Eşit Ücret, Kamu Kurumu, Çalışan

93

Kazak Toplumunda Kadının Eğitimi Dr. Nassiba Junayeva142 Bu makalede, bağımsızlık öncesi ve sonrası Kazak toplumundaki kadın eğitim faaliyetleri başta olmak üzere toplumdaki yeni sistemde okullar açılıncaya kadarki kadim eğitim sistemi hakkında ve daha sonra yeni açılan kız okulları hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. Kız okullarının açılmasına önderlik eden, Ibıray Altınsarin hem de eğitim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinde emek veren Kazak aydınları ve onların yaptığı çalışmalara da değinilmiştir. Kazak toplumunda açılan ilkokullar ile beraber Kazakistan’da kızlara özel olarak açılan okulların açılış tarihi ve yeri sırayla verilmiş, bu okullarda çalıştırılmak için yetiştirilen ilk Kazak kadın öğretmenleri hakkındaki bilgilerin yanı sıra bağımsızlık öncesi ve sonrası eğitim alanındaki düzenlemeler, aksaklıklar, reformlar ve gelişmelerle ilgili bilgiler de verilmiştir.

142

Ankara Üniversitesi, [email protected]

94

Kentlerde Bina Verimliliği: Teşvik ve Finans Boyutu Arş. Gör. Dr. Günay GÖNÜLLÜ143 Sanayileşme, modernleşme ve beraberinde gelen kentleşme süreci ile kentin yapısında önemli dönüşümler yaşanmaya başlanmıştır. Dünya nüfusunun giderek artan bir şekilde kentlerde yaşamaya başlaması özellikle kentin görünen yüzü olan binaları kent çalışmalarında önemli bir konu alanı haline getirmiştir. Hızlı kentleşme süreci, inşa sürecinin de hızlanmasına/büyümesine yol açmıştır. Nitekim son dönemlerde sıklıkla ifade edilen bina verimliliği eylemi ile binalarda enerji ve kaynak kullanımının en aza indirilmesi, kentlerin daha sürdürülebilir hale gelmesinde önemli bir faktör olacaktır. Bu bağlamda çalışmada ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması amacına yönelik uygulanabilecek politika seçenekleri arasında yer alan kentlerdeki bina verimlilik düzeylerinin artırılması teşvik ve finans boyutu ile ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Bina verimliliği, Teşvik, Finans

143

Kocaeli Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected]

95

Kırılgan Beşli Ülkelerinin Rejim Değişim Birim Kök Testi ile Yakınsama Analizi Arş. Gör. Emre ÇEVİK144 Orçun GÖKSEL 145 Öğr. Gör. Dilek Duygu DARICI ÇEVİK 146 Bu çalışmada, Kırılgan Beşli olarak literatürde yer alan Türkiye, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya ülkelerinin 1960-2017 yıllarını kapsayan dönemde reel kişi başına GSYİH düzeylerinin yakınsama analizi, doğrusal ve doğrusal olmayan birim kök testleri ile araştırılmıştır. Yakınsama analizinde referans ülke olarak Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin kişi başına GSYİH ele alınmıştır. Kırılgan beşli ülkelerinin reel kişi başına GSYİH değerlerinden ABD reel GSYİH değerlerinin farkı alınarak yapılan yakınsama analizinde, β yakınsaması sonuçlarına göre doğrusal ve doğrusal olmayan birim kök testleri kullanılmıştır. Doğrusal birim kök testlerinden Genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF); doğrusal olmayan birim kök testlerinden ise Kapetanios ve diğ. (KSS) (2003) ve Markov Rejim Değişim (MS-ADF) birim kök testleri kullanılmıştır. Sonuçta her birim kök testi sonucuna göre kırılgan beşli ülkelerinde yakınsamanın farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yakınsama Analizi, Kırılgan Beşli, Doğrusal Olmayan Birim Kök Testi

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Ekonometri Bölümü, [email protected] Marmara Üniversitesi, SBE, Ekonometri Bölümü, [email protected] 146 Yalova Üniversitesi, Çınarcık Meslek Yüksekokulu, Hukuk Bölümü, Adalet Pr. 144 145

96

Maitake Mantarı ve Sağlık ile İlişkisi Duygu KIRMIZIKUŞAK Dr. Öğr. Üyesi Zühal ÖZDEMİR Mantarlar, tarih boyunca hem gıda hem de ilaç olarak kullanılmış önemli doğal besin kaynaklarından sayılmaktadır. Eski Çin atasözlerinden biri olan “İlaçların ve gıdaların kaynağı ortaktır” cümlesi bunun bir göstergesidir. Japonca’da dans eden mantar anlamına gelen maitake (Grifola frondosa), yapısı birbirleriyle örtüşen bu nedenle kat kat görüntü veren büyük bir meyve gövdesine sahip kahverengi renkte yenilebilir bir Japon mantarıdır. Grifola Frondosa genellikle meşe ağaçlarının dibinde bulunur ancak akçaağaç veya karaağaç gibi diğer ağaçların altında da görülebilmektedir. Maitake mantarının özellikle Uzak Doğu'da yapılan deneyler sonucunda antitümör, anti-hipertansif, diabet, antiviral, anti-obezite ve anti-hepatit aktiviteleri bulunmuştur fakat ulusal literatürde ilgili alanda yapılan çalışmalar oldukça sınırlıdır. Bu çalışmada uluslararası yazındaki makaleler derlenerek maitake mantarını tanıtmak ve alan yazına katkı sağlayarak yapılacak çalışmalara kaynak oluşturmak amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Maitake, Mantar, Grifola Frondosa

Maitake Mushroom and Relation With Health Mushrooms are considered to be important natural nutrients that have been used both as food and medicine throughout history. One of the old Chinese proverbs, "Medicine and foods have a common origin" is a sign of this. The maitake (Grifola frondosa), which means dancing mushroom in Japanese, is an edible Japanese mushroom in brown color with a large fruit body giving a fold-up image because of its overlapping structure. Grifola Frondosa is usually found in the bottom of oak trees, as well as under other trees such as maple and elm trees. Antitumor, anti-hypertensive, diabetes, antiviral, anti-obesity and anti-hepatitis activities were found as a result of the experiments in Maitake mushrooms, especially in the Far East. However, studies in the relevant field in the national literature are very limited. In this study, international articles are compiled to introduce maitake mushrooms and contribute to the literature. Besides this, it is aimed to create resources for the work to be done. Key Words: Maitake, Mushroom, Grifola Frondosa

97

Kırsal Alanda Aktif Yaşlanmanın Belirleyicisi Olarak Toplum Kalkınmasını Sağlamada Sosyal Hizmet Uzmanlarının Rolü Arş. Gör. Elif Sinem ARIKAN147 Doç. Dr. Filiz YILDIRIM148 Kırsal alanda yaşayan yaşlı nüfusun yoğunluğu göz önüne alındığında yaşlıların aktif yaşlanması için ihtiyaçlarının bütünlükçü bir bakış açısıyla değerlendirilmesi önemlidir. Sağlık, güvenlik ve katılım gibi fırsatlardan yaşlıların yararlanabilmeleri aktif yaşlanmalarını gerektirir. Bu bağlamda bireysel, davranışsal, fiziksel, sosyal çevre belirleyicilerinin yanı sıra sosyal hizmetler de aktif yaşlanma için önemli bir etkendir. Derleme olarak planlanan bu çalışmanın temel amacı, ülkemizde aktif yaşlanma için kırsal sosyal hizmetlere neden ihtiyaç olduğunu tartışmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için kırsal alandaki yaşlılar üzerinde yürütülen çalışmalar incelenerek sosyal hizmetlere erişim ve bu hizmetlerden yararlanma bağlamında öne çıkan sorun ve ihtiyaçlar bu çalışmada değerlendirilecektir. Etkili bir sosyal hizmet uygulaması, kırsal alanda yaşayan bireyler arasında güvenin ve toplumsal etkinliklere katılımın sağlanması için bu bireylerin sorunlarına ve ihtiyaçlarına odaklanan toplum kalkınması yaklaşımını gerektirir. Bu nedenle aktif yaşlanmanın önemli bir belirleyicisi olan sosyal hizmetlere erişmek ve bu hizmetlerden yararlanmak için toplum kalkınmasında sosyal hizmet uzmanlarının rolünü açıklamak, çalışmanın önemli hedeflerinden biridir.

147 148

Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü, e-mail: [email protected] Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü, e-mail: [email protected]

98

Kobi’lerin Maliyet Yönetimi Farkındalığının İncelenmesi: Elazığ İli Örneği Meltem GÜL149 Özcan DEMİR150 Teknolojik gelişmeler, yoğun rekabet ve pazarlama alanındaki gelişmelere bağlı olarak işletmeler, mevcut yönetim tekniklerini geliştirmeye veya yeni teknikler kullanmaya zorlanmaktadır. Bu teknik gelişmeler fiyatlama ve üretim maliyetlerini kaliteden ödün vermeden azaltma yönündeki çalışmaları artırmıştır. Klasik işletme stratejilerini oluşturmada finansal muhasebe bilgileri yeterli görülürken, modern işletme yönetiminde, maliyet ve yönetim muhasebesi bilgilerini etkin şekilde birleştiren maliyet yönetimi gün geçtikçe önemini artırmaktadır. Çalışmamızda maliyet yönetiminde literatür çalışması yapılmış, KOBİ’lerde bu yöntemlerin kullanımı ve ilgililerin bu konudaki farkındalıkları araştırılmıştır. Çalışma Elazığ ilinde mal ve hizmet üretimi yapan çeşitli sektörlerdeki 96 KOBİ’nin maliyet yapısı, maliyet yönetimi sisteminde kullanılan yöntemler ve katılımcıların maliyet yönetimi konusundaki görüşleri, yüz yüze görüşme ve anket uygulanarak elde edilen verileri istatistiksel programlar ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, maliyet hesaplamalarının yapıldığı bir birim oluşturmuş ve bu alanda istihdam edilmiş personele sahip işletmelerin KOBİ’lerde maliyet yönetimi konusundaki farkındalıklarının daha yüksek olduğu görülmüştür. İşletmelerin birçoğu maliyet yönetiminin işletmeye sağlayacağı katkının farkındalığına vardıkları ancak uygulama konusunda istekli olmadıkları görülmüştür. Bunun nedeninin ek bir maliyet ve sistemi işletme konusunda doğuracağı sorunlardan korkmaları olduğu görülmektedir. Bu konuda KOBİ’lere KOSGEB veya Kamusal amaçları olan kurumlarca maliyet yönetim sistemlerinin kurulmasına yönelik özendirici çalışmalar yapılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Kobi, Maliyet Yönetimi, Farkındalık

149 150

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi [email protected] Fırat Üniversitesi İktisadi ve Öğretim Üyesi [email protected] İdari Bilimler Fakültesi

99

Kobilerin İnovasyon Faaliyetlerini Engelleyen Faktörlerin Belirlenmesi: Erzincan Osb Örneği Dr. Öğr. Üyesi Serkan DEMİRDÖĞEN151 İnovasyon faaliyetlerinin işletmeler açısından ne kadar önemli olduğu günümüzde neredeyse herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Ancak inovasyon faaliyetlerinin öneminin farkında olan işletmelerin çeşitli sebeplerden dolayı inovasyon yapmakta zorlandıkları görülmektedir. Bu sebeplerden birisi olarak işletmelerin çoğunun kısa vadeli bakış açısıyla hareket etmeleri ve inovasyon faaliyetlerine olumlu etkisi olan Ar-Ge faaliyetlerine yeteri kadar kaynak ayırmamaları gösterilebilir. İşletmelerin inovasyon faaliyetlerini istenilen düzeyde gerçekleştirememeleri onları ulusal ve uluslararası rekabete zor duruma sokmaktadır. İşletmelerin daha verimli hale gelerek rekabette üstünlüğü elde edebilmeleri için inovasyon faaliyetlerini engelleyen faktörlerin tespiti büyük önem taşımaktadır. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan anket formu Erzincan organize sanayi bölgesinde faaliyet gösteren 35 işletmeye uygulanmış ve işletmelerin inovasyon yapmalarında engel olarak gördükleri faktörler belirlenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: KOBİ, İnovasyon Engelleri, Erzincan DETERMINING OF FACTORS PREVENTING INNOVATING ACTIVITIES OF SMES: ERZİNCAN ORGANIZED INDUSTRIAL AREA SAMPLE It is a fact accepted by almost everyone today how important innovation activities are in terms of businesses. However, it is seen that enterprises aware of the importance of innovation activities are difficult to innovate due to various reasons. As one of these reasons, it can be shown that most of the enterprises move with a short term perspective and they can not allocate enough resources to R & D activities which have a positive effect on innovation activities. The inability of enterprises to carry out their innovation activities at the desired level puts them at a disadvantage in national and international competition. Determining the factors that hamper innovation activities is crucial so that businesses can become more productive and gain superiority over the competition. The questionnaire prepared for this purpose was applied to 35 enterprises operating in the Erzincan Organized Industrial Zone and tried to determine the factors that the companies regard as obstacles to innovate. Keywords: SMES, Innovation barriers, Erzincan

151

Erzincan Üniversitesi, İİBF, Sağlık Yönetimi Bölümü, [email protected]

100

Kobilerin, Yabancı Kaynaklardan Temin Edilen Finansal Sorunlarının İncelenmesi: Diyarbakır Örneği Delal AYDIN152 Özcan DEMİR153 Küçük ve orta ölçekli işletmeler; ekonomik yapı içerisinde pek çok avantajlı yönleri ve üstünlüğe sahip olmalarına rağmen, gerek kendi yapılarından ve gerekse de dış kaynaklı pek çok sorunla uğraşmak zorunda kalmaktadırlar. Çalışmamızda, Diyarbakır ilinde faaliyet gösteren 386 adet KOBİ üzerinde yabancı kaynaklardan temin edilen krediler ve bunların işletmede yarattığı sorunlar ortaya konulmaya çalışılmıştır. Yapılan çalışmanın sonuçlarını şu çerçevede özetleyebiliriz. İşletmelerin büyük bir bölümünün kredilerle finansman sağladıkları ve bu kredilerin büyük bir kısmını bankalardan temin ettikleri görülmüştür. Bu bağlamda işletmelerin KOSGEB’in kredilerinden yeterince yararlanmadıkları tespiti yapılmış, bunun nedeninin de kamu borcu olan işletmelerin aldığı krediden borcu kadar kesinti yapılmasıdır. Kredi kullanan İşletmeler, kredi kullanımında yaşadığı zorlukların önemli bir bölümünü teminat sağlama ve formalite- şekil şartları olarak ifade etmişlerdir. Bununla birlikte işletmelerin önemli bir kısmı kredinin miktarı bakımından bir sorun ortaya koyamamaktadır. KOBİ’lerin önemli bir kısmı ticari krediler, cari hesap kredileri kullanmakta ancak bunlarla ilgili vade, teminat, bölgesel ve benzeri pek çok sorunla uğraşmak durumunda kalmaktadırlar. Ticari hayatın vazgeçilmezi olan bu tür krediler yaşanılan sorunlar nedeniyle işletmeler için bazı durumlarda cazibesini yitirmektedirler. Çalışmamızdaki veriler, istatistiksel ortamda değerlendirilip, kurulan hipotezlerin test edilmesi bu saydığımız çerçevede gerçekleştirilmiştir. Çalışmada çıkan sonuçların diğer çalışmalara ışık tutmasını temenni ediyoruz.

152 153

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim dalı Yüksek Lisans Öğrencisi, [email protected] Fırat Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi [email protected]

101

Bilimsel Etkinlik Türü Olarak Kongre Turizminin Gelişiminde Antalya İlinin FÜTZ Analizi Prof. Dr. Akın AKSU Uluslararası turizm hareketlerinin gelişimini takip etmede, geleceğe yönelik projeksiyonları sunmada, ulusal ve uluslararası pazarlardaki arz ve talep arasındaki dengeyi takip etmede nasıl Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütünün (UNWTO) ve Dünya Seyahat ve Turizm Konseyinin (WTTC) etkinliği varsa, uluslararası kongre pazarındaki gelişmeleri takip eden, pazar/ların nabzını tutan, sürekli olarak detaylı ve güncel istatistikleri ve raporları hazırlayan birlikler ve kuruluşlar da bulunmaktadır. Bunların başında Uluslararası Kongre ve Konvansiyon Birliği (ICCA), Uluslararası Dernekler Birliği (UIA) ve Avrupa Kongre Şehirleri Federasyonu (EFCT) gelmektedir. Bahsi geçen bu üç birlik /kuruluş uluslararası kongre pazarına ait yayımladıkları istatistiklerde aynı yılı baz almalarına rağmen farklı kriterlere dayanarak hazırladıkları raporlarda farklı sonuçları ortaya koyabilmektedirler. Uluslararası kongre pazarına ait verileri sunma adına ICCA ve UIA güncel veri sunmaya devam ederken EFCT’nin son yıllarda faaliyetleri itibariyle oluşumunu sonlandırdığı gözlemlenmektedir. Bu çalışmada dünyada ve Türkiye’de hızlı gelişim gösteren kongre turizminde hem gelişme perspektifi (ICCA raporu baz alınarak) hem de 15 yıl aradan sonra 1-3 Kasım 2017 Tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Üçüncü Turizm Şurası komisyon kararları dikkate alınarak Antalya İli için FÜTZ Analizi yapılmıştır. Kongre turizminin gelişimine dikkat çekmek, Üçüncü Turizm Şurası Komisyon Kararları konusunda toplumu bilinçlendirmek ve Antalya İli açısından kongre turizmi gelişiminde fırsatlar, üstünlükler, tehditler ve zayıflıklara vurgu yaparak karar alıcı ve uygulamacıları bilgilendirmek çalışmanın temel amaçlarını oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kongre Turizmi, Üçüncü Turizm Şurası, Antalya

102

Kontrol Odağının Örgütsel Bağlılık Üzerine Etkisi Öğr. Gör. Elif ÖZDİL DEMİREL154 Bireylerin hayatları boyunca karşılaşmış oldukları bütün olayları nelere bağladıklarını ifade eden kontrol odağı kavramının, bireylerin yaşamlarını hem sosyal hem de çalışma hayatı bakımından önemli ölçüde etkilediği düşünülmektedir. İşgörenlerin kurumda kalma kararı olarak nitelendirebileceğimiz örgütsel bağlılık kavramı da işletmelerin sürekliliğini ve performansını pekiştirecek bir durumdur. İşgörenlerin kişilik özellikleri, hayata bakış açıları, değer yargıları örgüte karşı bağlılık derecelerini şüphesiz etkileyecektir. Bu çalışmada da kontrol odağı ile örgütsel bağlılık arasındaki ilişki nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniği kullanılarak incelenmeye çalışılmıştır. Analiz sonuçlarına göre kontrol odağı ile örgütsel bağlılık geneli ve alt boyutları arasında anlamlı düzeyde bir ilişki tespit edilmiştir. Kontrol odağı puanı arttıkça, örgütsel bağlılık düzeyi de (normatif bağlılık hariç) ilişki düzeylerine bağlı olarak orantılı artış göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Kontrol Odağı, Örgütsel Bağlılık

154

Muş Alparslan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, [email protected]

103

Konya Bilim Merkezinin Mimari Açıdan Analizi Arş. Gör. Zafer KUYRUKÇU155 Arş. Gör. Dr. Emine YILDIZ KUYRUKÇU156 Bilim ve teknoloji merkezleri her yaştan farklı birikime sahip insanları bilimle buluşturmak, bilgiyi kaynağından öğrenmelerini sağlamak ve bilime olan merakı tetiklemek üzere tasarlanmış deneysel ve uygulamalı mekânlardır. Bilim merkezleri bilimi eğlenceli bir şekilde eğitime dönüştürmektedir. Bunun yanı sıra interaktif ortamda her yaştan kullanıcıya farklı bakış açısı kazandırarak, tüm duyulara hitap ederek bilimi özümsetmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca bilim merkezleri bilime katkısının yanı sıra, bulundukları coğrafyanın tarih ve kültürünü de sergileyen aynı zamanda bilim ve sanatın ahenk ile birleştirildiği mekânlar olarak da tanımlanabilirler. Bu çalışmanın amacı Konya Bilim Merkezinin mimari açıdan analizini yapmak; yapının olumlu ve olumsuz yönlerini sorgulamaktır. TÜBİTAK, 2008 yılında ilk resmi proje çağrısını yapmıştır. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin projesi olan Konya Bilim Merkezi bu çağrının ilk projesidir. Sıra dışı mimarisiyle Konya Bilim Merkezi, Konya kent merkezine 15 km, Selçuk Üniversitesine 8 km uzaklıktadır. Konya-Ankara yolu üzeri, yaklaşık 100.000 metrekarelik bir arazi üzerinde inşa edilmiş ve karşısında Konya havalimanı yer almakta olup organize sanayi bölgesindedir. Konya Bilim Merkezi, birbirine köprülerle bağlanan 3 ayrı (gözlem evi, ana bina ve planetaryum) kütleden oluşmaktadır. Bilim merkezinin bodrum, zemin, iki normal kat ve çatı katından oluşan ana binası 110 metre çap ve yaklaşık 30 metre yüksekliğinde olup jeodezik formda çözülmüştür. Ana bina, arazinin eğimli yapısından yararlanılarak yol kotundan 2 metre yükseltilmiş, böylelikle binanın alt zemin kotunun bahçe kot seviyesine gelmesi sağlanmıştır. Ana binanın dış cephe kaplaması, temperli cam üstüne Selçuklu motifi kumlama desen çalışması şeklinde tasarlanmıştır. Bilim Merkezi binasına gelen ziyaretçileri 1.300 metrekarelik geniş ve görkemli bir fuaye karşılamaktadır. Bu alandan; kitap satış birimine, eğitim birimlerine, sergi salonlarına ve bağlantısı köprülerle sağlanan planetaryum ve gözlem evine ulaşılmaktadır. Beton, çelik ve cam malzemelerin bir arada kullanılması, yapım tekniği bakımından farklıdır. 110 metre açıklık, iki boyutlu olarak üçgen karolajlarla mesnetsiz olarak geçilmiştir. Ana Bina Makası, üç boyutlu (uzay kafes) olarak tasarlanmıştır. Konya Bilim Merkezi cam cephe doğramasının 134 metrekarelik bir alanında ise fotovoltanik piller kullanılarak güneş enerjisinden elektrik elde edilmesi düşünülmüştür. Bahçe sulama sisteminde yağmur suyundan yararlanmak amacıyla iki adet 600 metreküplük su deposu inşa edilmiştir. Bilim Merkezi bahçesine rüzgârgülü ile elektrik elde etme sistemi konumlandırılmıştır. Sonuç olarak Türkiye’nin TÜBİTAK destekli ilk bilim merkezinin tasarımı; planetaryum, gözlem evi, sergi salonları, laboratuarlar, Konya kültürünü anlatan bölümler, bilimsel gelişmelerin aktarılabileceği ortamlar ve ziyaretçileri çekecek çevre düzenlemeleri ile başarılı bulunmuştur ancak kentin dışında olması ulaşılabilirlik/erişebilirlik açısından olumsuzdur. Mimari açıdan dikkat çekici tasarımıyla, Leeds sertifikalı sürdürülebilir bir yapı olmasından hareketle Türkiye ve Konya Kenti için, “İmaj Yapı” olma özelliği taşıyan ve birçok tasarım kriteri açısından ayrıntılı bir şekilde düşünülerek tasarlanan Konya Bilim Merkezi’nin, Konya’da Mevlana Müzesi’nden sonra en büyük cazibe merkezi olacağı beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Konya Bilim Merkezi, Konya, Mimari Analiz, İmaj Yapı 155 156

Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected] Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected]

104

Kosgeb Girişimcilik Eğitimlerinin İnovatif Düşünce Üzerine Etkisi Ve Bir Araştırma Dr. Öğr. Üyesi. R.Vedat SÖNMEZ157 Toplumun ihtiyaç duyduğu ürünleri üretmek ve kar elde etmek amacıyla üretim faktörlerinin bir araya getirilmesi ve üretim sürecinin gerçekleştirilmesi olarak ifade edilen girişimcilik faaliyeti son dönemlerde iş ve bilim dünyasında önemini korumaya devam etmektedir. Bu nedenle girişimcilik faaliyeti ile ilgili çalışmalar artmakta, konu ile ilgili eğitimler kamu ve özel kuruluşlar tarafından verilmektedir. Girişimcilik ile ilgili eğitim veren önemli kuruluşlardan biri de Kosgeb olarak ifade edilen küçük v e orta ölçekli işletmeleri geliştirme ve destekleme daire başkanlığıdır. İnovasyon ise eldeki bir bilginin iktisadi ve sosyal fayda yaratmak amacı ile kullanılmasını ifade etmektedir. Bu çalışmanın amacı Kosgeb tarafından verilen girişimcilik eğitimlerinin, inovatif düşünce üzerine etkisini araştırmaktır. Araştırma Cizre ticaret ve sanayi odasınca Eylül-Kasım dönemlerinde düzenlenen girişimcilik eğitimlerine katılan girişimcilere yönelik, anket uygulama yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde frekans dağılımı ve çoklu regresyon analizlerinden yararlanılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda Kosgeb girişimcilik eğitimlerinin inovatif düşünce üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar kelimler: Kosgeb, Girişimcilik, Eğitim, İnovasyon ve inovatif düşünce

157

Şırnak Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected]

105

Kruvaziyer Turizminin Gelişiminde Antalya İli İçin Öneriler Prof. Dr. Akın Aksu Kruvaziyer turizmi; yolcu gemilerinin kullanıldığı, belirli bir program, rota ve süre içerisinde çeşitli limanların ziyaret edildiği turizm çeşididir. Kruvaziyer gemilerinin ziyaret ettiği limanlar ve limanlarda sunulan ürün ve hizmetler ev sahibi ülkelerin yatırım yaptıkları alanları oluşturmaktadır. Gemilerde sunulan imkanların yanısıra, limanlarda sunulan imkanlar, ulaştırma ve konaklama hizmetleri ve diğer yan hizmetler de kruvaziyer paketlerinin bileşenlerini oluşturur (1).Bu çalışmada dünyada ve Türkiye’de hızlı gelişim gösteren kruvaziyer turizminde hem gelişme perspektifi hem de 15 yıl aradan sonra 1-3 Kasım 2017 Tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Üçüncü Turizm Şurası komisyon kararları dikkate alınarak Antalya İli için öneriler sunulmuştur. Kruvaziyer turizminin gelişimine dikkat çekmek, Üçüncü Turizm Şurası Komisyon Kararları konusunda toplumu bilinçlendirmek ve Antalya İli açısından kruvaiyer turizmi gelişiminde dikkate edilmesi gereken noktalara vurgu yaparak, karar alıcı ve uygulamacıları bilgilendirmek çalışmanın temel amaçlarını oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kruvaziyer Turizmi, Üçüncü Turizm Şurası, Antalya

106

Kullanım Ve Doyum Yaklaşımına Göre Tüketicilerin Özel Alışveriş Kulübü Mobil Uygulamalarına Yönelik Tutumlarının İncelenmesi Dr. H. Nur BAŞYAZICIOĞLU158 Doç. Dr. Leyla LEBLEBİCİ KOÇER159 Özel alışveriş kulüplerinin çıkış noktası, markalı ürünlerin indirimli fiyatlardan tüketicilere satılmasının sağlanmasıdır. İşletmeler bu tip platformlarda ürünlerini sergileyerek, alternatif bir dağıtım kanalına sahip olmakla birlikte, marka imajına zarar vermeden kısa dönemli indirimlerle stoklarını nakde çevirme imkânı elde etmektedir. Tüketiciler ise, özel alışveriş kulüplerine üye olarak farklı markaların ürünleri ile ilgili bilgi edinebilmekte ve markalı ürünlere indirimli fiyatlardan sahip olabilmektedir. Mobil iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte, özel alışveriş kulüpleri tüketicilerin akıllı cihazlarına indirerek kullanabilecekleri mobil uygulamalar olarak hizmet vermeye başlamıştır. Tüketicilerin yanlarından ayırmadıkları akıllı cihazlarında özel alışveriş kulüplerinin mobil uygulamasının bulunması hem işletmelere hem de tüketicilere önemli faydalar sunmaktadır. Bu çalışmanın amacı özel alışveriş kulüpleri mobil uygulamalarının tüketicilere sunduğu faydaları; bilgi sağlama, uygunluk algısı, hedonisttik fayda ve maliyet avantajı olmak üzere dört başlık altında inceleyerek, Kullanım ve Doyum Yaklaşımı çerçevesinde tüketicilerin özel alışveriş kulübü mobil uygulamaların sunduğu faydalardan tatmin olma durumunu değerlendirmek ve bu durumun tüketicilerin satın alma davranışı üzerindeki etkisini belirlemektir. Anahtar Kelimeler: Özel alışveriş kulübü mobil uygulamaları, Kullanım ve Doyum Yaklaşımı, Mobil alışveriş

158 159

Erciyes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, [email protected] Erciyes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, [email protected]

107

Kurumsal Analiz, Etkileşim ve Değişim Metin ÖZKUL160 Işıl KALAYCI161 Sercan Özbek YAZICI162 Hatice OĞUZ163 Toplumsal ilişkilerimiz, kurumsal özellikler açısından düşünüldüğünde, çok büyük kısmıyla anlık ilişkilerden oluşmaz. Bu nedenledir ki, herhangi bir şeye kurumsal değer atfederiz. Toplum içerisinde gözlemleyebildiğimiz her ilişki, her etkileşim insan özneler arasında olduğu kadar özne-nesne arasında da olur. Bizler bu ilişkilerin çoğunu, hem kendimizi ifade etme fırsatı veren hem de ihtiyaçlarımızı karşılayan unsurlar olarak görürüz. Dolayısıyla bireyler karşılıklı olarak, gruplar kendi içlerinde ya da başka gruplarla, ilişkilerinde, kurumsal değer atfedilen araçları, malları ve sembolleri kullanırlar. Kurumsal malların etkileşim ve değişim açısından öneminin ne olduğu da üzerinde durulması gereken bir konudur. Kurumlar bir kez oluştuktan sonra değişmeyen yapılar da değildir ve aksine sembolik etkileşimcilerin vurguladığı gibi gündelik yaşamımızda sürekli tekrarlayarak yeniden inşa ettiğimiz yapılardır. Dolayısıyla, kurumsal etkileşimi ve değişimi etkileyen aktörleri, “girişim” ve “girişimci” isimlendirmesiyle dikkate almak gerekmektedir. Bu çalışmada, kurumsal etkileşimin ve değişimin değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kurumlar, Kurumsal etkileşim, girişimci

160

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, [email protected] Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, [email protected] 162 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, [email protected] 163 Süleyman Demirel Üniversitesi, Uluborlu Selahattin Karasoy Meslek Yüksekokulu, Terapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Engelli Bakımı ve Rehabilitasyon Programı, [email protected] 161

108

Kuşak Farklılıklarını Anlamak Ve Yönetmek Dr. Öğr. Üyesi Özgül YAMAN Doç. Dr. Gülfer BEKTAŞ Dr. Öğr. Üyesi Emel BİROL İnsanların yaşam şekilleri, hayat anlayışları, dünya ile birlikte evrime uğramıştır. Birbirlerine yakın zamanlarda dünyaya gelen bireyler, ortak yaşam davranışları ve benzer özellikler gösterdikleri için “kuşak” kavramı ortaya çıkmıştır. Kuşaklar arasındaki benzerliklerin veya farklılıklarının incelenerek tanımlayabilmek, ortak dil oluşturmak ve üretenlerin verimliliğini arttırabilmek için insan kaynakları yönetiminin prensiplerinden ayrılmadan, bireysel ve grupsal farklılıklarda ihmal edilmemelidir. İş gücünün ve üretimdeki verimin arttırılabilmesi için bu olgular; vizyon sahibi yöneticiler için önemli pozitif bir kaynaktır. Kurum içindeki personelin farklı perspektiflere sahip bakış açılarının olmalarından dolayı birbirlerini anlayabilme ve sağlıklı iletişim kurabilme becerilerini etkilemektedir. Farklı tutum ve görüşler üretim sürecinde kurum içindeki iletişimi zorlaştıracak ve verimliliğin etkinliği üzerinde olumsuz bir durum yaratabilmektedir. Yönetim kadroları tarafından, kurum çalışanlarının kuşak farklılıklarını dikkate almaması durumunda; örgüt kültürlerinin yönetim anlayışı üzerinde verimsiz ve işgücü performansının azalması üzerinde önemli sonuçlar görülebilmektedir. Bu nedenledir ki; yöneticilerin, çalıştığı kuşaktaki ve geçmişteki, gelecekteki kuşak farklılıklarını özümseyip sentezleyebilme yeteneğine sahip olması gerekir. Bu özellik yöneticinin, diğer kurumlardan fark yaratabilmesini sağlayacaktır. Bu çalışmanın amacı, kuşak kavramını tanımlamak, kuşak sınıflandırması ve kuşakların farklılaşan özelliklerini inceleyerek kişiler arası, kurumlardaki insan kaynakları ve halkla ilişkiler birimlerinin yönetimi açısından bu değişimin önemini vurgulamak ve farkındalık oluşturmaktır. Araştırma nitel araştırma tekniği ile yapılmış ve elde edilen bilgiler sonucunda kuşak farklılıklarının kurum kültüründeki önemi incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kuşak, kuşak farklılıkları, yönetim, örgüt UNDERSTANDING AND MANAGING GENERATİON DIFFERENCES People's way of life, their understanding of life, and the world did not evolve. The concept of "generation" has emerged because the individuals who came to the world one after the other have common life behaviors and similar characteristics. It should not be neglected in individual and group differences without departing from the principles of human resources management in order to be able to identify and describe the similarities or differences between generations, to create a common language and to increase the productivity of the producers. In order to increase your work power and productivity in production, is a significant positive resource for visionary managers. They have the ability to understand each other and establish healthy communication due to the fact that the personnel in the institution have different perspectives. Different attitudes and opinions can make communication within the organization difficult in the production process and create a negative situation on the efficiency of the productivity. If the management team does not consider the generation differences of the employees of the institution; it can be seen that there are significant consequences on the inefficiency of management culture of the organizational culture and the decrease of the labor force performance. That is why; managers must have the ability to assimilate and synthesize future generations of differences, both in the workplace and in the past. This feature will enable the manager to make a difference from other organizations. The aim of this study is to emphasize the importance of this change and to raise awareness by defining the concept of generation, class classification and differentiating characteristics of generations, and in terms of the management of interpersonal, institutional human resources and public relations units. The research was carried out with qualitative research technique and as a result of the obtained information, the importance of generation differences in institutional culture was examined. Key Words: Generation, generation differences, management, organization

109

BOBİ FRS’de Yer Almayan Standartların Finansal Tablolara Etkisinin İncelenmesi Dr. Öğr. Üyesi Erkan ÖZTÜRK164 Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk GÜLEÇ165 Büyük ve Orta Ölçekli İşletmeler İçin Finansal Raporlama Standardı (BOBİ FRS) 29 Temmuz 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu standart 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren bağımsız denetime tabi olmakla birlikte Türkiye Finansal Raporlama Standartlarını (TFRS) uygulamayan işletmeler tarafından uygulanacaktır. BOBİ FRS seti, uygulamak zorunda olan işletmelerin ölçekleri gözetilerek TFRS setinin basitleştirilmiş bir formu halinde hazırlanmıştır. BOBİ FRS setinde TFRS setinden farklı olarak 8 finansal raporlama standardı (TFRS 2, TFRS 4, TFRS 5, TFRS 8, TFRS 12, TFRS 13, TFRS 14 ve TFRS 15) ve 5 muhasebe standardına (TMS 19, TMS 24, TMS 26, TMS 27 ve TMS 33) ilişkin düzenlemelerim yer almadığı görülmektedir. BOBİ FRS setindeki düzenlemelere dâhil edilmeyen standartlar genellikle gerçeğe uygun değer ölçümü gerektiren standartlar olduğundan; söz konusu farklılıklar değerlendirildiğinde, BOBİ FRS setinin kamuya hesap verme zorunluluğu bulunmayan işletmeler için uygun bir raporlama seçeneği olabileceği değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: BOBİ FRS, TFRS, Finansal Raporlama

164 165

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] Kırklareli Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected]

110

Organizasyonel Hafıza Sistemlerinin Etkinlik Değerlendirmesi Halil DEDE166 Dr. Öğr. Üyesi Işık ÇİÇEK167 Günümüzün artan rekabet koşullarında kurumların rekabetçi konumlarını koruyucu dinamiklerini teşhisine yönelik çabaları artmış; örgütlerin kendi organizasyon yapıları, kültürleri, belirlenen hedefler ve sahip oldukları varlıkların işletmelerin temel yetkinliği ve kurumsal yeteneği oluşturucu kümülatif etkisi söz konusu rekabetçi araçlarını iş kolu düzeyinin yanı sıra, kurum düzeyinde de farklılaştırmaktadır. İç ve dış çevre bileşenlerinin sayıca fazlalığı ve bileşenlerdeki değişim hızı bu bağlamda kurumda birikimli, deneyimlenen bir diğer ifade ile öğrenilen bilginin örgütün gelecekteki sürdürülebilir davranış normunu oluşturmada oldukça önemli olmakta, bu bağlamda öğrenen örgüt modeli kurumların yapı-çevre etkileşiminde göz önüne alabilecekleri referanslardan biri olabilecektir. Teknolojinin iş ve örgütlere olan etkisini iş yapış usullerini ve buna bağlı olarak organizasyon yapılarında değişimi beraberinde getirmekte, kurumların yer aldıkları iş kolunda konumlandıracakları Pazar koordinatlarının da değişmesine neden olabilmektedir. Görece yeni bir kavram olan iş zekâsı, ortaya çıktığı örgütsel bağlamda organizasyonel hafıza sistemlerini kurumun kendi dinamiklerinde rekabetçi bir araç niteliğine taşıyabilecektir. Bu kavramsal çalışmada organizasyonel hafıza sistemleri, bileşenleri, türleri ve modelleri tanıtılarak iş zekâsı açısından etkinlik değerlendirmesi için bir teorik yaklaşım açıklanmıştır. Anahtar Kelimeler: Öğrenen örgütler, organizasyonel hafıza sistemleri, etkinlik

166Lisans

öğrencisi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, İşletme Mühendisliği Bölümü, [email protected] Öğr. Üyesi Işık ÇİÇEK, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, İşletme Mühendisliği Bölümü, [email protected]

167Dr.

111

Organize Sanayi Bölgesinde Faaliyet Gösteren Kobilerin İnovasyon Güçlerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma: Erzincan İli Örneği Dr. Öğr. Üyesi Serkan DEMİRDÖĞEN168 Latince "innovare" kökünden gelen ve "Yeni ve değişik bir şey yapmak" anlamına gelen inovasyon kelimesi, Türkçede “Yenilik ve yenileşim” olarak karşılık bulmaktadır. Bir faaliyetin inovasyon olarak kabul edilmesi için yapılan yeniliğin ticari bir yarara dönüştürülmesi gerekmektedir. Günümüzde yaşanan yoğun rekabet ortamında işletmelerin inovasyon güçlerinin yüksek olması varlıklarını sürdürebilmeleri açısından büyük bir önem taşımaktadır. İşletmelerin varlıklarının sürekliliği yürüttükleri inovasyon faaliyetlerinin sürekliliğine bağlıdır. Bu çalışmanın amacı Erzincan organize sanayi bölgesinde (OSB) faaliyet gösteren işletmelerin inovasyon güçlerinin belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda Arhur D. Little ve European Business Scholl tarafından geliştirilen inovasyon ölçüm modelinden yararlanarak hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Erzincan OSB’de faaliyet gösteren 35 işletmeye anket uygulanmış ve işletmelerin inovasyon güçleri belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın işletmelerin inovasyon güçlerinin arttırılmasına yönelik olarak yapılacak çalışmalara büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: KOBİ, İnovasyon, Erzincan A RESEARCH ON DETERMINING THE INNOVATION STRENGTHS OF SMES ACTIVITING IN ORGANIZED INDUSTRIAL AREA: THE CASE OF ERZINCAN PROVINCE The word innovation, which comes from Latin "innovare" root and means "to do something new and different", corresponds to "innovation" in Turkic. In order for an activity to be regarded as innovation, innovation needs to be transformed into a commercial one. In today's intense competition environment, innovation forces of businesses have great importance in terms of their ability to sustain their assets. The continuity of the assets of the enterprises depends on the continuity of the innovation activities they carry out. The aim of this study is to determine the innovation powers of the enterprises operating in Erzincan organized industrial zone. For this purpose, a survey form prepared by using the innovation measurement model developed by European Business School and Arthur D. Little was used. A questionnaire was applied to 35 enterprises operating in Erzincan organized industrial zone and tried to determine the innovation powers of the enterprises. It is thought that this study will contribute greatly to the work to be done to increase the innovation power of the enterprises. Keywords: SMES, Innovation, Erzincan

168

Erzincan Üniversitesi, İİBF, Sağlık Yönetimi Bölümü, [email protected]

112

Osmanlı’da Kamu Borçlanması Üzerine İki Farklı Görüş: Mehmet Cavit Bey-Ali Suavi Arş. Gör. Dr. Abdüsselam SAĞIN169 Ar. Gör. Fatih Karasaç170 Borçlanma kavramı Osmanlı Devleti’nin özellikle son dönemlerde sıklıkla tartışılan bir konu olmuştur. Bazı devlet adamları borçlanmadan yana fikir beyan ederken bir kısım devlet adamları ise borçlanmanın ekonomiler için arzu edilmeyen bir kamu geliri olduğunu ifade etmişlerdir. Bu çalışmada ise Osmanlı siyasi hayatının iki önemli aktörü olan Mehmet Cavit Bey ve Ali Suavi’nin devlet borçlanması hakkındaki görüşleri incelenmiştir. Liberal bir düşünce yapısına sahip olan Mehmet Cavit Bey borçlanmanın kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi için başvurulabilecek bir gelir kaynağı olduğunu ifade ederken diğer taraftan yine Osmanlı siyasi hayatının önemli aktörlerinden olan Ali Suavi ise Osmanlı Devleti’nin artan borçlanma ile beraber ortaya çıkan faiz yükü altında ezildiğini ve devletin uluslararası piyasalarda var olan itibarının zedelendiğini ifade etmektedir. Anahtar Kelimeler: Borçlanma, Osmanlı Ekonomisi, Mehmet Cavit Bey, Ali Suavi

169 170

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, [email protected] Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, [email protected]

113

Vergi Reformu Analizi Arş. Gör. Fatih KARASAÇ171 Arş. Gör. Dr. Abdüsselam SAĞIN172 Verginin devlet harcamalarını finanse etmek işlevi yanında, gelirlerin yeniden dağılımını düzenlemek, piyasa başarısızlıklarını ve etkilerini azaltmak amaçları da mevcuttur. Bu amaçları ancak sağlam bir vergi yapısının olmasıyla ve mevcut vergi yapısının değişen ekonomik durumlara ve dünya ekonomik sitemine uyumlu olmasıyla mümkündür. Devletler vergi sisteminde olması gereken bu koşulları yerine getirmek için vergi reformuna başvurmaktadırlar. Hatta hemen hemen her ülkede, her dönemde verginin mali ve mali olmayan amaçlarını gerçekleştirmek için vergi reformları hayata geçirilmektedir. Ele alınan bu çalışmada, vergi reformlarının yapılmasının sebepleri, reform süreci, alternatif vergi reformu yaklaşımları çerçevesinde vergi reformu ile ulaşılması istenen hedefler ve Türkiye’de yapılan vergi reformları incelenmiştir. Buna göre, yapılması öngörülen vergi reformlarında, reform sürecin kapsamlı olması, vergi yapısının ihtiyaçlarına uygun olacak bir şekilde köklü ve vergi yapısını yeniden yapılandıracak biçimde olması vergi reformunun amaçları bakımından oldukça önemli olduğu gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Vergi Reformu, Vergi Sistemleri, Vergi Reformu Yaklaşımları

171 172

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, [email protected] Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, [email protected]

114

Vergi Sistemlerinin Harcanabilir Gelir Üzerindeki Etkisi: OECD Ülkeleri Arş. Gör. Fatih KARASAÇ173 Arş. Gör. Dr. Abdüsselam SAĞIN174 Bir ülkede belirli bir dönemde işlemde olan vergilerin veya vergiye benzer kamu gelirlerinin hepsi vergi sistemi olarak adlandırılır. Vergi sistemleri, ülkelerin kendine özgü; sosyal, siyasal ve ekonomik özellikleri bakımından farklılıklar göstermektedir. Ancak vergi sistemleri hangi özellikleri taşıdığına bakılmaksızın vatandaşlarının tüketim, tasarruf ve yatırım kararlarını etkilediği bir gerçektir. Bu çalışmada da vergi sistemlerinin, tüketicilerin harcayabilecekleri, tasarruf edebilecekleri veya yatırım yapabilecekleri gelirin ölçüsü olan harcanabilir gelir üzerindeki etkilerinin OECD ülkeleri ve Türkiye’nin vergi sistemleri göz önünde bulundurularak karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Ele alınan veriler çerçevesinde Türk vergi sisteminde dolaylı vergilerin oranlarının diğer OECD ülkelerine nazaran daha yüksek seviyede olduğu gözlenmiştir. Bu durum, vergi sistemlerinin en önemli özelliklerden biri olan vergilemede adalet açısından olumsuz bir durum teşkil etmektedir. Anahtar Kelimeler: Vergi Sistemleri, Harcanabilir Gelir, Dolaylı ve Dolaysız Vergiler

173 174

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, [email protected] Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, [email protected]

115

Ahp ve Topsis Yöntemleri ile Otomotiv Plazalarının Optimum Tesis Yeri Kararının Verilmesi Yasin Galip GENÇER175 Dünyanın çoğu ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de otomotiv hizmetlerinde birçok hizmetin aynı tesis içerisinde verilmesi sektörde yaygın hale gelmiştir. Satış, satış sonrası, yedek parça, sigorta, 2.el araç satışı, aksesuar ve araç ile ilgili diğer tüm hizmetin aynı çatı altında sunulması durumu bu tesisler için yapılan yatırım tutarlarının yükselmesine sebep olmuştur. Böylesi yüksek maliyetli yatırımlarda sürdürülebilirlik ve verimlilik açısından tesis yerinin belirlenmesi kararı stratejik olarak hayati önem taşımaktadır. Bu yüzden bahse konu kararlarda bilimsel karar verme yöntemlerinin kullanılması gerekliliği hâsıl olmuştur. Bu çalışmada ilgili konular açısından literatür incelemesi sonrasında, kavramlar detaylı olarak açıklanacaktır. Sonrasında; Türkiye’nin önde gelen otomotiv markalarından birinin tesis yeri seçiminde, firmaya bu karar sürecinde Ahp ve Topsis yöntemleri ile akademik rehberlik yapılacak ve doğru yerin seçim süreci açıklanacaktır. Çalışmanın ilgili alanlarda literatüre katkı sağlamasının yanında otomotiv firmalarının gelecekteki yer seçim kararlarını rehberlik edeceği düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Nicel Karar Yöntemleri, Ahp, Topsis, Otomotiv, Türkiye

175

Dr. Öğr. Üyesi., Yalova Üniversitesi, IIBF Oda No: 514 Merkez/Yalova, [email protected]

116

Öğretmenlik Mesleğinde Stres Kaynaklarına Yönelik Bir Araştırma Doç. Dr Özlem BALABAN Dr. Öğr. Üye. Elvan OKUTAN Stres, günlük hayatta hemen hemen her çalışanın karşılaştığı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Stresin yoğun olarak yaşandığı eğitim camiasına bakıldığında bu durum ciddi bir problem olarak ifade edilmektedir. Yaşanan stresin bireylerin özel ve çalışma hayatlarını da olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Günümüzde stressiz bir hayat sürmenin mümkün olmadığını düşünürsek stresin nedenlerini iyi belirleyip etkili bir stres yönetimi uygulayarak stresi olumlu sonuçlar alacağımız şekilde organize etmemiz gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı ilk ve ortaokul öğretmenleri ile meslek öğretmenlerinin stres kaynaklarının neler olduğunu tespit etmek ve stresin önlenmesine yönelik çözüm önerileri geliştirmektir.

117

Ölüm Cezasının Uygulanabilirliği Kerim KILIÇ Uygar dünya düzeninde hümanist duyguların ön plana çıkmasıyla artık istisna birkaç ülke dışında ölüm cezası uygulanmamaktadır. Ölüm cezasının kanunlardan çıkarılarak uygulanmamasına gerekçe olarak bu cezanın uygarlık ilkeleriyle, insanlıkla, adaletle bağdaşmadığı ileri sürülmüştür. Bu nedenlere dayalı olarak da özellikle 19. yüzyıl ve devamında birçok ülke ölüm cezasını kanunlarından çıkarmıştır. Ancak son dönemde ülkemizde yaşanan muhtelif olayların neticesinde halk tabanlı olarak ölüm cezasının geri getirilmesi gündeme gelmiştir. Bilindiği üzere ölüm cezası Avrupa Birliği (AB)’ne girme sürecinde iç hukukumuzu AB hukukuna uyumlu hale getirme çalışmaları kapsamında ulusal mevzuatımızdan 3. Uyum Paketi, 6. Uyum Paketi ve son olarak Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan 28 Nisan 1983’te Strasbourg’da imzalanan ve 1 Mart 1985’te yürürlüğe girenİnsan Haklarını ve Temel Özgürlükleri Koruma Avrupa Sözleşmesine Ölüm Cezasının Kaldırılmasına Dair Ek 6 Numaralı Protokolün Türkiye tarafından 15 Ocak 2003 tarihinde imzalanması ve bu Ek Protokolün onaylanmasının uygun bulunduğuna dair tasarının TBMM’ de 23 Haziran 2003 tarihinde kabul edilmesi ile tamamen çıkarılarak müebbet hapis cezasına dönüştürülmüştür. Bu bağlamda ölüm cezasının uygulanmasına karşı ileri sürülen argümanlar olarak bu cezanın insani, meşru, faydasız ve caydırıcı, adil bir ceza olmadığı ve cezalandırmanın amaçlarından biri olan ıslah edici niteliği sağlamadığı ileri sürülmektedir. Bildiri kapsamında ölüm cezasının uygulanabilirliği, cezalandırmanın amaçlarını ortaya koyan teoriler olan mutlak teori, faydacı teori ve uzlaştırıcı teori de dikkate alınarak değerlendirilecektir.

118

Örgütsel Adalet Algısı ile Örgütsel Bağlılık Algısının Demografik Değişkenlere Göre Farklılığının Belirlenmesi “Bir Devlet Üniversitesi Örneği” Doç. Dr. Zekai ÖZTÜRK Öğr. Gör. Gülhan GÖK Bu çalışmada üniversite çalışanlarının Örgütsel Adalet Algıları ile Örgütsel Bağlılık Algılarının demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediği saptanmaya çalışılmıştır. Bu amaca ulaşabilmek için bir devlet üniversitesinde görev yapmakta olan idari birim personeline uygulanan anket yolu ile veriler toplanmıştır. Verileri toplamak amacıyla çalışanların örgütsel adalet algılarını ölçmeye yönelik Niehoff ve Moorman tarafından geliştirilen Örgütsel Adalet Ölçeği (Organizational Justice Scale) ve örgütsel bağlılık düzeyinin ölçümü için Allen ve Meyer’e ait üç boyutlu Örgütsel Bağlılık Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler, IBM SPSS Statistical 20 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde katılımcılara ait tanımlayıcı özelliklerde katılımcı sayısı ve yüzdelik dilimlere yer verilmiş yaş, cinsiyet, gelir düzeyi, eğitim düzeyi ve çalışma yılı değişkenleri ile örgütsel adalet algısında (tüm boyutlarda) anlamlı bir farklılığın olup olmadığının ve yine aynı şekilde bu demografik değişkenlere göre örgütsel bağlılık algısı düzeyinde (tüm boyutlarda) anlamlı bir farklılığın olup olmadığının tespitinde tek yönlü varyans (ANOVA) testi kullanılmıştır. Anova testi sonucu ortaya çıkan farklılığın tespitinde ise post-hoc testlerinden Hochberg’s GT2 testi yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda çalışmaya katılan personelin demografik yapıları ile örgütsel adalet algısı arasında anlamlı bir sonuç tespit edilememiştir. Aynı şekilde örgütsel bağlılık düzeyinin demografik değişkenlerden etkilenmediği saptanmıştır. Sadece personelin yaşı ile dağıtımsal adalet algısı arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Adalet, Örgütsel Bağlılık

119

Örgütsel Öğrenme ve İş Analitiği İlişkisi, Kavramsal Bir Değerlendirme Doç. Dr. Fatma Zehra TAN176 Muhammet GİRGİN177 Ömer Ceyhun APAK178 Modern Yönetim yaklaşımlarından olan “Öğrenen Örgütler”in temel işlevi “Örgütsel Öğrenme”dir. Bilgi çağının gittikçe daha derinleşen yapısı ve bilginin artan önemi nedeniyle örgütlerin temel öğrenme etkinliklerinin bilgi merkezli olması kaçınılmazdır. Bu durum da örgütsel öğrenme ile bilgi ve bilginin kullanılması faaliyetlerinin ilişkilendirilmesini gerekli kılmaktadır. Örgütlerin genel olarak bilgiyi yenilik ve gelişim için kullandıkları ve bu amaçla karar sürecinin en önemli girdisinin de bilgi olduğu bir yapıda bu bilginin analizi ve kullanılamı önem arz etmektedir. İş analitiği bilginin elde edilmesinden başlayıp karar süreçlerinde kullanılmasına kadar giden süreci ifade etmektedir. Bu anlamda “Örgütsel Öğrenme” ile “İş Analitiği” arasındaki ilişkinin ortaya konulması sadece bu ilişkinin değil aynı zamanda bu kavramların daha iyi anlaşılmasına vesile olacaktır. Bu amaçla bu çalışmada “Örgütsel Öğrenme” ve “İş Analitiği” kavramlarının birbiriyle ilişkisi, süreç, yöntem ve amaç gibi birçok açıdan kavramsal çerçevede ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Öğrenme, öğrenen Örgüt, İş Analitiği, İş Zekası, Veri Ambarı, Bilgi Yönetimi

Karabük Üniversitesi, İşletme Fakültesi, İşletme Bölümü, [email protected] Karabük Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, [email protected] 178 Karabük Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, [email protected] 176 177

120

Örgütsel Sinizm, İş Stresini Tetikler mi? Öğr. Gör. Dr. Nilay KALELİ KARASAKAL179 Öğr. Gör. Nur KARACAN180 Öğr. Gör. Ezgi ERBAŞ KELEBEK181 Bireylerin çevrelerinde gerçekleşen olaylara karşı olumsuz ve karamsar tepkiler vermesi olarak açıklanan sinizm, bu bireylerin organizasyonlarda yer almasıyla yerini örgütsel sinizm kaosuna bırakır. Bir örgütte, iş görenlerin çalıştıkları örgüte karşı geliştirdikleri olumsuz tutum ve davranışlar örgütsel sinizmi tanımlar. Ancak burada belirtilmesi gereken en önemli nokta örgütsel sinizmin ortaya çıkmasında sadece bireylerin kişilik yapısı değil, bundan daha baskın olarak örgüt yönetiminin izlediği politikaların var olmasıdır. Eşit işe, eşit ücret uygulamasının yapılmadığı örgütlerde, örgütsel sinizmi fişekleyen bu uygulamanın ardından iş görenler arası örgütsel kazanım farklılıkları, yönetimin ayırımcı ve adil olmayan tutumu, yönetimin tutarsızlığından kaynaklanan güvensizlik hali, kişisel değerlerle örgütsel değerlerin uyumsuzluğu, karar verme sınırlandırmaları, yaratıcılığın engellenmesi, mobbing uygulamaları kısaca yönetimin yanlış sorun çözme yaklaşımları, tutum ve davranışları, örgütsel sinizmin ortaya çıkış nedenleri olarak söylenebilir. Dolayısıyla örgütsel sinizm aslında profesyonel yöneticilerin ya da yönetici-liderlerin istemeyeceği bir durum olarak düşünülmelidir. Çünkü getireceği olumsuz sonuçlar iş görenlerin stres düzeylerinde artış, performansında düşüş, personel hareketliliğinde artış, örgütsel güvensizlik, bireylerde tükenmişlik, yönetim politikalarına karşı tepki ve direnme olarak kendini gösterebilir. Bilindiği gibi, yeni teknik ve yöntemler, makineleşme, verimlilik ve üretkenlik hedefleri, rekabette artı değer yaratma ve sürekli yeni ürünlerle müşterinin karşısına çıkma ve elbette ki zamanında ve eksiksiz olarak bu süreci tamamlama özellikle işletme çalışanları üzerinde oldukça etkili bir baskı oluşturmaktadır. Aslında bu baskının adı iş stresidir. Hemen hemen her alanda yaşandığı gibi, çalışma hayatında da stres önemli bir psiko sosyal etmen olarak insanların karşısına çıkmaktadır. Öncelikle çalışanların stres düzeyi üzerinde etkili olan önemli etmen, işletme yönetiminin benimsediği yönetim anlayışı, tutumu, davranışı ve politikaları olacaktır. İçinde bulunduğumuz yeni dünya düzeninde profesyonel yönetim uygulamalarının amacına ve insan kaynakları politikalarına ters düşen örgütsel sinizmin bir işletmede oluşması, işletme çalışanlarının kurumuna olan bağlılığına, güvenine, inancına etki edecek ve bu duyguların yitirilmesi iş görenlerin stres düzeylerinde bir artışa neden olabilecektir. Sinik olan yani; şüpheci, örgüte karşı olumsuz duygular besleyen ve aşağılayıcı, eleştirel davranışlar sergileyen siniklerin, örgüt içerisinde strese girmeleri beklenen bir sonuç olarak kendini gösterecektir. Yapılan bu araştırmayla, örgütsel sinizm ve örgüt içerisindeki çalışanların iş stresi arasındaki ilişki ortaya konmaya çalışılacaktır. Araştırmanın örneklemini sağlık sektöründe var olan ve tesadüfü seçilmiş hastane çalışanları oluşturacaktır. Örgütsel sinizmin alt bileşenlerinden özellikle iş sinizminin müşterilerle doğrudan çalışanlarda daha sık görülmesi düşüncesinden hareketle sağlık sektörü uygulama alanı olarak tercih edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Örgütsel Sinizm, İş Stresi, Sağlık Sektörü

Kocaeli Üniversitesi, Kandıra MYO, [email protected] Kocaeli Üniversitesi, Kandıra MYO, [email protected] 181 Kocaeli Üniversitesi, Kandıra MYO, [email protected] 179 180

121

Pazarlama 4.0: Teknolojik Gelişmelerin Pazarlama Faaliyetlerine Yansımaları 182 Dr. H. Nur BAŞYAZICIOĞLU183 Prof. Dr. Kurtuluş KARAMUSTAFA184 Teknik bir yenilik olmanın ötesine geçen teknolojik gelişmeler, tüketicilerin alışkanlıklarını ve davranışlarını değiştirmek suretiyle günlük hayatı derinden etkilemektedir. 1950’ler ile bugünki günlük hayat kıyaslaması yapıldığında, bu değişimler açık bir şekilde görülmektedir. Bu nedenle pazarlama faaliyetleri de teknolojideki değişimlerle paralel bir şekilde ilerleyerek, günümüz tüketicilerini tatmin etmeye yönelik yeni uygulamalarla Pazarlama 4.0’a dönüşmüştür. Günümüzde pazarlama stratejileri, tüketici ihtiyaç ve isteklerinin karşılanmasına odaklanmanın yanı sıra, tüketicilere bireysel ürünler sunma, tüketiciler ile çift taraflı iletişim kurma ve tüketicileri karar verme süreçlerine katma gibi faaliyetler gerçekleştirerek, tüketici bağlılığı kazanmayı hedeflemektedir. Pazarlama stratejilerinin amacına ulaşabilmesi için işletmelerin internet, sosyal medya ve mobil iletişim gibi kanalları etkin bir şekilde kullanarak, pazarlama faaliyetlerinde bulundukları dikkat çekmektedir. Bu çalışmanın amacı Pazarlama 1.0, Pazarlama 2.0, Pazarlama 3.0 ve Pazarlama 4.0 uygulamaları arasındaki farklılıkları tanımlamak ve pazarlamanın teknolojiyi takip ederek geçirdiği bu dönüşümün ürün, fiyat, tutundurma ve dağıtım gibi pazarlama karması unsurlarında meydana getirdiği değişimleri detaylı bir şekilde ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: Teknoloji, Pazarlama 4.0, Ürün, Fiyat, Dağıtım, Tutundurma

Bu çalışma Erciyes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından SDK-2017-7136 kodlu proje ile desteklenmiştir. 183 Erciyes Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, [email protected] 184 Erciyes Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, [email protected] 182

122

Pazarlama İnovasyonunu Etkileyen Örgütsel Kültür Boyutlarının Saptanmasına Yönelik Bir Araştırma1 Prof. Dr. Lutfiye ÖZDEMİR2 Dr. Öğr. Üyesi R. Vedat SÖNMEZ3 Son dönemlerde iş dünyasında önemi giderek artmakta olan inovasyon kavramı genel olarak ürün, süreç, strateji ve pazarlama inovasyonu olarak sınıflandırılmaktadır. İnovasyon kavramının artan önemine binaen araştırmacılar da konu ile ilgili araştırmalarını artırmaktadırlar. Bu araştırmanın amacı örgütlere hakim olan örgütsel kültürün, örgütlerde gerçekleştirilen pazarlama inovasyonu çalışmaları üzerindeki etkisini araştırmaktır. Bir başka ifade ile örgüt kültürünün vizyon, uyum, katılım ve tutarlılık boyutlarının pazarlama inovasyonu üzerindeki etkisini incelemektir. Araştırma Gaziantep ili organize sanayi bölgesinde 245 işletme yöneticisi üzerinde anket yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde frekans dağılımı ve çoklu regresyon analizlerinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda; örgütsel kültürünün uyum boyutunun pazarlama inovasyonu üzerinde olumlu etkisi olduğu, buna karşılık vizyon, katılım ve tutarlılık boyutlarının ise pazarlama inovasyonu üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığı sonucu elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: İnovasyon, Pazarlama İnovasyonu, Örgütsel Kültür

123

Refah Devletinin Altın Çağından Günümüze Avrupa Birliği Göç Politikalarının Gelişimi Umut Yertüm185 Bayram Balcı186 Kuruluşundan günümüze Avrupa Birliği, vatandaşlarına sağladığı sosyal ve kültürel haklar ile onların refahını arttırmayı amaçlamış ve bunda da çok büyük bir oranda başarılı olmuştur. II. Dünya Savaşının yaralarının sarılmaya çalışıldığı 1945-1970 yıllarını (altın çağ) kapsayan dönemde başka ülkelerden işçi talep edilmiştir. 20. Yüzyılın son çeyreğinde meydana gelen petrol krizi ile birlikte AB misafir işçi politikalarını terk ederek göçü sınırlandırma yoluna gitmiş olsa da, misafir işçi döneminde gelenlerin mahkeme yoluyla ailelerini de yanlarına almaları göçmen sayısının artmasını devam ettirmiştir. SSCB’nin dağılması ile Doğu Avrupa’dan yoğun göçmen akınına maruz kalan birlik bunun önüne geçebilmek için yeni politikalar ve kurumlar oluşturmuştur. 21. yüzyılın yılların başından itibaren birlik dışından nitelikli göçmenlere odaklanan AB, bunu Mavi Kart uygulaması ile sağlama yoluna gitse de, 2010 yılında patlak veren Arap Baharı ile kıyı güvenliği önem kazanmış ve Frontex kurulmuştur. Bu çalışmada Avrupa Birliği göç politikaları; altın çağ döneminden Arap Baharı sonrası döneme kadar tarihsel bir perspektiften incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Refah Devleti, Altın Çağ, Avrupa Birliği, Göç, Göç Politikaları

185 186

Arş. Gör., Kırklareli Üniversitesi, İİBF, ÇEEİ, e-posta: [email protected] Arş. Gör., Kırklareli Üniversitesi, İİBF, ÇEEİ, e-posta: [email protected]

124

Rekabette Bir Strateji Olarak Marka Genişlemesi: Fayda mı Risk mi? Öğr. Gör. Atilla YILDIRIMALP187 Doç. Dr. Sinem YILDIRIMALP188 Doç. Dr. Emel İSLAMOĞLU189 Günümüzde küreselleşme ile artan rekabetin yoğun yaşandığı piyasalarda, ürüne değer katan bir olgu olan markalar devamlı bir yarış içerisindedirler. Bu yarışta kurumsal başarının anahtarı olan marka stratejisi önem arz etmektedir. Markalardan kar sağlamayı destekleyen en eski ve en genel marka stratejisi olan marka genişlemesi, bir markanın esas sektörü haricinde başka sektörler içerisinde servis ya da ürün sağlamasını ifade etmektedir. Bu çalışmada marka genişlemesi stratejisinin kurumlara sağladığı yararların ve risklerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda başarılı bir marka genişlemesinin marka değerini arttırmak, markayı canlandırmak, yeni müşteriler elde etmek, pazar payını arttırmak gibi avantajlarının yanında tüketicilerin zihnini karıştırma, marka imajına zarar verme, ana markanın satışlarını azaltma gibi riskleri de barındırdığı bulgularına ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Marka Genişlemesi, Marka Genişleme Stratejileri, Marka Değeri

Sakarya Üniversitesi, Sapanca MYO, Dış Ticaret Bölümü, [email protected] Sakarya Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve End. İlş. Bölümü, [email protected] 189 Sakarya Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve End. İlş. Bölümü, [email protected] 187 188

125

Rokeach, Roy ve Schwartz Değer Sınıflandırması ile Üniversite Öğrencilerinin Değer Yönelimleri Arasındaki İlişki Öğr. Gör. Ebru ELÇİ190 Bu çalışmanın amacı öğrencilerin yöneldikleri değerleri Rokeach, Roy ve Schwartz değer sınıflamasıyla karşılaştırmaktır. Nicel ve nitel yöntemlerin birlikte kullanıldığı çalışma İstanbul ilindeki bir Meslek Yüksek Okulunda farklı bölümlerde öğrenim gören 200 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Rokeach’ın 18 amaç 18 araç değerden oluşan değer sınıflaması, Roy’un Kişisel Değerler Envanteri ve Schwartz’ın Portre değerler ölçeği öğrencilere uygulanmıştır. Öğrencilerin değer yönelimlerini belirlemek amacıyla görüşme formu kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde Statistical Package for the Social Sciences ( SPSS ) programından yararlanılmış, görüşme formları ise içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular frekanslarla birlikte tablolar şeklinde sunularak yorumlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Değerler, Değer Yönelimleri, Değer Sınıflaması

190

Beykent Üniversitesi

126

Rusya’ya Uygulanan Ekonomik Yaptırımların Rusya Ekonomisine Etkisi Luiza KHAMRABAEVA191 Makhpiratkhon ABDUKHALILOVA192 Dünya’da önemli politikaların aracı haline gelmiş olan ekonomik yaptırımların son yıllarda sıklıkla uygulandığı görülmüştür. 2014'ün başlarında Rusya Federasyonu’nun Kırım'ı ilhak etmesi, Doğu Ukrayna’yı da kendisine bağlaması sonucunda Batı dünyası ülkelerinin ekonomik yaptırımlarına maruz kalması; Rusya Federasyonu ekonomisi ile birlikte dünya ekonomisini de etkilemesi acısından önem arz etmektedir. Gelişmelerin sonucunda ABD, AB, Kanada ve diğer ülkeler Rusya Federasyonuna uyguladığı yaptırımların Rusya ekonomisine etkileri nitel araştırma yöntemlerinden karşılaştırma ve analiz metoduyla incelenmiştir. Çalışmada yaptırımların GSYİH, İşsizlik. Enflasyon v.b makroekonomik ölçülere pozitif ve negatif bulgulara yer verilmiş ve süreç içerisinde bu istatistiki verilerde farklılık göstermiştir. Anahtar Kelimeler: AB, ABD, Rusya, Ukrayna Krizi, Ekonomik yaptırımlar

Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası Ticaret Tezli Yüksek lisans öğrenci aİ[email protected] Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası Ticaret Tezli Yüksek Lisans [email protected] 191 192

127

Sağlık Amaçlı İnternet Kullanımı ve m-Sağlık Uygulamaları Dr. Öğr. Üyesi Yeliz MERCAN193 Kübra DİZLEK Gamze SÜSİM Dilara GÜREZ Bilgi teknolojisindeki hızlı büyüme ve gelişme diğer alanlarda olduğu gibi sağlık teknolojileri alanında da hastalar, doktorlar ve sağlık kuruluşları açısından hızlı bir değişim göstermektedir. Dünya Sağlık Örgütü, sağlık hedeflerine ulaşılması için sağlık hizmet sunumunda mobil ve kablosuz teknolojilerin kullanılmasını desteklemektedir. Bu teknolojilerden biri olan mobil sağlık (m-Sağlık) akıllı telefon, tablet bilgisayar ve diğer mobil iletişim araçlarının sağlık bilgisi iletmek ve sağlık hizmeti sunumunu desteklemek için kullanılmasıdır. Bu çalışmada Sağlık Yüksekokulu birinci sınıf öğrencilerinin sağlık amaçlı internet kullanım düzeyi ve kullanılan m-Sağlık uygulamaları anket tekniği kullanılarak incelenmeye çalışılmıştır. Verilerin analizi sonucunda yaklaşık her on öğrenciden altısının sağlık amacıyla interneti kullandığı ve çoğunlukla interneti hastalandığında çözüm üretme amacıyla kullandığı saptanmıştır. İnternetten en fazla sağlık/hastalıklar ile ilgili bilgi almak için yararlandıkları gözlenmiştir. Yaklaşık her on öğrenciden yedisinin ise m-Sağlık uygulamalarını kullandığı belirlenmiştir. En fazla kullanılan m-Sağlık uygulamaları arasında MHRS, ilaç takibi ve diyet ve zayıflama ile ilgili uygulamalar olduğu gözlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sağlık amaçlı internet kullanımı, m-Sağlık, Öğrenci.

193

Kırklareli Üniversitesi, SYO, Sağlık Yönetimi Bölümü, [email protected]

128

Sağlık Çalışanlarının Toksik Liderlik Konusundaki Algıları Öğr. Gör. Ezgi Fatma Erbaş KELEBEK194 Öğr. Gör. Dr. Nilay KARASAKAL195 Öğr. Gör. Nur KARACAN196 Günümüz küresel dünyasında değişim oldukça hızlı bir biçimde gerçekleşmektedir. Teknoloji, ekonomi ve sosyal alanlarda meydana gelen değişimler, örgüt kuramlarını ve yönetim yaklaşımlarını da farklılaştırmaktadır. Böyle bir ortamda varlık gösteren örgütler gerek iç ve gerekse dış çevrelerinde oluşan değişimlere uyum sağlamaya çabalamaktadırlar. Rekabet koşullarının da artması ile örgütler yaşamlarını sürdürebilmek, başarı kazanabilmek ve belki de en önemlisi değişime ayak uydurabilmek için başarılı ve güçlü liderlere gereksinim duymaktadır. Örgüt çalışanlarının motivasyonunu ve performansını pozitif yönde etkileyen temel unsurlardan bir tanesi de yöneticilerin gösterdikleri liderlik özellikleridir. Örgütlerin yaşamında liderlik kavramı, çalışanlar ve örgüt açısından büyük öneme sahip olan bir faktördür. Örgütsel başarı için de gerekli olan lider ve liderlik kavramları ile ilgili pek çok bilimsel araştırma yapılmış ve belirtilen liderlik türleri için uygun davranış biçimleri incelenmiştir. Geçmişte yapılan bu araştırmalar genellikle liderliğin başarılı, yapıcı ve olumlu yönlerine yönelik olmuştur. Ancak gerçek hayatta yöneticiler her zaman olumlu ve yapıcı liderlik davranışları sergilemezler Günümüz çalışmaları bu konuya değişik şekilde bakmakta; yöneticilerin liderlik tutumlarının çalışanları üzerindeki negatif ve yıkıcı etkileri üzerinde durmaktadır. Özellikle liderliğin bencil ve zararlı tarafları hakkında da araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Örgütlerde çalışanlarını motive ederek olumlu yönlerinin ortaya çıkmasına katkı sağlayan yapıcı liderlik tutumları yanında, çalışanlarının motivasyonunu düşüren, çalışanlar ve örgüt için yıkıcı sonuçlar doğuran liderlik tutumları ile de karşılaşılmaktadır. Liderliğin bu yıkıcı yönünü ifade eden liderlik türlerinden biri de toksik lider kavramıdır. Toksik liderlik özelliklerinin bazı liderlik türlerinin negatif yönlerinden oluştuğu söylenebilir. Bu liderlik türü narsist, otoriter, etik olmayan, kaba ve hatta zorba olabilecek kadar denetimi seven özelliklere sahip çok boyutlu bir yapıdadır. Bu bağlamda toksik liderler zorba, benmerkezci, çalışanlarını kötüleyerek ve küçümseyerek moral ve motivasyonlarını bozan, insan ilişkileri zayıf ve bunların sonucunda yanlış kararlar veren kişiler olarak tanımlanabilir. Toksik liderler ayrıca aşırı kontrol yoluyla zehirlerini yayarlar ve liderliği kontrol olarak algılarlar. Bu çalışmada sağlık sektöründe çalışanların toksik liderlik algıları ve sektörde görülen toksik liderlik davranışlarından hangilerine daha sık rastlandığının araştırılması amaçlanmıştır. Araştırma örneklemini sağlık sektöründe çalışan ve tesadüfi olarak seçilmiş hastane çalışanları oluşturacaktır. Bu çalışmada Schmidt’in Toksik Liderlik Ölçeği kullanılacaktır. Anahtar Kelimeler: Liderlik, Toksik lider, Sağlık Sektörü

Kocaeli Üniversitesi, Kandıra MYO, [email protected] Kocaeli Üniversitesi, Kandıra MYO, [email protected] 196 Kocaeli Üniversitesi, Kandıra MYO, [email protected] 194 195

129

Sanal Ortamda İletişim Aracı Olarak Sosyal Paylaşım Ağları Bağlamında Z Kuşağının Facebook Kullanımı Üzerine Bir Uygulama Dr. Benan YÜCEBALKAN Barış AKSU197 Sanal ortamda iletişim, teknolojide gerçekleşen gelişim ve yeniliklerin iletişim alanına yansımasından doğmuştur. İnternet iletişimi; enformasyonun metin, ses, grafik, video gibi birden çok iletişim biçiminin bileşiminden oluşan bir süreçtir ve toplumsal, politik, ekonomik yaşamı, kullanıcılar arası sosyal ilişkileri, iletişimi ve öğrenmeyi büyük ölçüde etkilemiştir. Bu çalışmanın amacı, sanal ortamdaki iletişim araçlarından sosyal paylaşım ağlarını genel hatlarıyla ele almak ve geliştirilen bir ölçekle popüler sosyal paylaşım ağı olan Facebook’un “dijital kuşak” olarak da adlandırılan Z kuşağı üyeleri tarafından “yöntem”, “zaman”, “kapsam”, “sosyalleşme”, “paylaşım”, “etkilenme”, “davranış”, “olumlu yönler” ve “olumsuz yönler” başlıkları altında kategorize edilen kullanım tercihlerini belirlemektir. Çalışmanın sonunda katılımcıların %29.0’unun Facebook kullanmadığı, %10.5’inin hesabının aktif olmadığı, hesabı aktif olanların ise dikkat çekici oranlarda yüzyüze iletişimi tercih ettikleri, Facebook’ta yer alan ürün reklamlarından etkilenmedikleri, ancak sahte hesaplardan, dolandırma girişimlerinden, tacizlerden ve röntgencilerden rahatsızlık duydukları vd. bulgular elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Facebook, Z Kuşağı, Z Kuşağının Facebook Kullanımı.

Kocaeli Üniversitesi, Kandıra Meslek Yüksekokulu, Yönetim ve Organizasyon Bölümü, [email protected], [email protected]

197

130

Sanayi 4.0: Çalışmanın Geleceğine Yönelik Senaryolar Bayram BALCI198 Umut YERTÜM199 Son 10 yıllık dönemde, Dördüncü Sanayi Devrimi'nin başlangıcında olduğumuz ciddi bir şekilde tartışılmaktadır. Genetik, yapay zekâ, robotik, nanoteknoloji, 3D baskı ve biyo-teknoloji alanlarındaki gelişmeler bu tartışmaların sadece birkaçını oluşturmaktadır. Aynı zamanda, tüm bu teknolojilerin birbirleri ile ilişkili olduğunu ve birbirlerini geliştirdiklerini söylemek mümkündür. Geleceğe yönelik olarak akıllı sistemlerin, tedarik zinciri yönetiminden pazarlamaya, ürün tasarımından dağıtımına, iklim değişikliğine kadar birçok sorunla baş etmeye yardımcı olacağı ve daha fazlasını kapsayan bir devrimin temelini atacağı tahmin edilmektedir. Yaklaşan değişim; üretim, dağıtım, istihdam ve tüketim kalıplarında önemli değişimleri de beraberinde getirebilecek potansiyele sahiptir. Bu çalışmanın amacı, dördüncü sanayi devrimini hazırlayan teknolojilerin üretimde kullanılmasının bir sonucu olarak geleceğin yaratacağı fırsatlar ve istihdam imkânları çerçevesinde çalışma hayatına yönelik senaryoların muhtemel sonuçlarının ele alınmasıdır. Uluslar arası Örgütlerin raporları doğrultusunda çalışma hayatına yönelik temel senaryolar değerlendirilmiştir. Sözü edilen temel senaryolar; zorunlu esneklik (iş yapısının değişmesinin bir sonucu olarak), değişen vasıf özellikleri (yeni vasıflar ve yeniden vasıflandırma) ve işgücü kutuplaşmasıdır (çevre ve çekirdek işgücü açısından değerlendirme). Anahtar Kelimeler: Sanayi 4.0, Çalışmanın Geleceği, İşgücü piyasası

Araştırma Görevlisi, Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, e-posta: [email protected] 199 Araştırma Görevlisi, Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, e-posta: umutyertü[email protected] 198

131

Savunmasız Gruplarla Sosyal Hizmet Araştırmasında Etiğin Önemi Arş. Gör. Elif Sinem ARIKAN200 Doç. Dr. Filiz YILDIRIM201 Savunmasızlık; bireylerin özel koruma gereksinimleri bulunmasına, çeşitli nedenlerle baskı ve ayrımcılığa maruz kalmalarına işaret eden bir durum olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, etnik özellikler, sağlık durumu, özgürlük hali, yoksulluk gibi pek çok faktör savunmasız grupların tartışılmasında öne çıkmaktadır. Sosyal hizmet araştırmalarında bu grupların özel gereksinimlerinin dikkate alınması önemlidir. Aksi taktirde savunmasız grupların toplumdaki dezavantajlı konumları pekişmektedir. Bu nedenle derleme olarak planlanan bu çalışmanın önemli amaçlarından biri savunmasız gruplarla sosyal hizmet araştırmasında temel etik ilkeleri ön plana çıkarmaktır. Sosyal hizmet araştırmasının katılımcılarını savunmasız gruplar oluşturduğunda, katılımcıların iyiliğini ve güvenini ihlal etmeyecek, bu kişilere zarar vermeyecek biçimde araştırmanın yürütülmesi sosyal hizmet uzmanının etik sorumlulukları kapsamında özel önem kazanır. Buradan yola çıkarak savunmasız gruplarla sosyal hizmet araştırmasının her aşamasında etik ilkeleri dikkate almak için önerilere yer vermek bu araştırmanın diğer bir amacıdır. Böylece savunmasız grupların güçlenmelerini ve özgürleşmelerini desteklemek üzere sosyal hizmet araştırmalarının etik ilkeler ışığında planlanarak yürütülmesinin önemli olduğu vurgulanmış olacaktır.

200 201

Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü, e-mail: [email protected] Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü, e-mail: [email protected]

132

Seçilmiş OECD Ülkelerinde İnovasyonun Belirleyicileri: Boostrap Panel Nedensellik Testi Dilek ŞAHİN Fatma TEMELLİ Teknolojik gelişme, yeni bir mal veya mevcut olan malların daha ucuz ve kaliteli bir şekilde elde edilmesini sağlayan her türlü buluş, yenilik, yöntem ve süreç olarak tanımlanabilir. Teknolojik gelişme ülkelerin ekonomik büyüme ve kalkınmasını sağlayan en önemli faktörlerden biridir. Günümüzde ülkeler arasındaki rekabet üretimden çok bilim ve teknoloji alanlarında yaşanmaktadır. Bu çalışmada, 13 OECD ülkesinde (Kanada, Almanya, Fransa, Finlandiya, Hollanda, İspanya, Japonya, Polonya, Portekiz, Slovakya, Türkiye, ABD, İngiltere) 1995-2014 dönemi yıllık verileri kullanılarak teknolojik ilerlemenin belirleyicileri analiz edilmiştir. Çalışmada öncelikle paneli oluşturan yatay kesitler (ülkeler) arasındaki bağımlılık; Pesaran vd.(2008) CDLadj (Adjusted Cross-Sectional Dependency Lagrange Multiplier) testi ile incelenmiştir. Eş-bütünleşme katsayılarının homojenliği, yani açıklayıcı değişkenin katsayılarının yatay kesitten (ülkeden) yatay kesite değişip değişmediği; Pesaran ve Yamagata (2008) tarafından geliştirilen Slope Homogeneity testiyle incelenmiştir. Daha sonra yatay kesit bağımlılığını ve heterojenliği dikkate alan ve etkin sonuçlar veren Konya (2006) Boostrap Granger Nedensellik testi uygulanmıştır. Çalışmada bağımlı değişken olarak yerli ve yabancı toplam patent sayısı, bağımsız değişken olarak kişi başına düşen gelir (2011 sabit fiyatlarıyla), kişi başına sağlık harcamaları (2011 sabit fiyatlarıyla), kişi başına eğitim harcamaları (2011 sabit fiyatlarıyla), yüksek teknolojili ürün ihracatının imalat sanayi ihracat içindeki % payı, kamu ve özel sektör toplam Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki % payı ve kişi başına düşen sermaye stoku (2011 sabit fiyatlarıyla) değişkenleri kullanılmıştır. Ar-Ge harcamaları ve yüksek teknolojili ihracat değişkenleri oran olarak, diğer değişkenler ise logaritmik formda analize dâhil edilmiştir. Analizde kullanılan değişkenlere Penny Table ve Dünya Bankasının sitesinden ulaşılmıştır. Çalışmada kullanılan temel hipotezlerimiz: Kişi başına gelir düzeyi yüksek olan ve ekonomik olarak rahatlayan kişilerin daha fazla bilimsel çalışma yapma durumlarını test etmek; yüksek teknolojili ürün ihracatının teknolojik ilerleme üzerindeki etkisini analiz etmek; beşeri sermayeyi temsilen kişi başına sağlık harcaması ve kişi başına eğitim harcamasının teknolojik ilerleme üzerindeki etkisini analiz etmek; Ar-Ge harcamalarının teknolojik ilerlemeye etkisini analiz etmek; kişi başına sermaye stokunun teknolojik ilerleme üzerindeki etkisini analiz etmekten oluşmaktadır. Bu kapsamda çalışmada bağımlı değişken toplam patent sayısı olmak üzere altı model kurulmuştur. Uygulama sonuçlarından elde edilen bulgular şu şekildedir: Ele alınan modellerde yatay kesit bağımlılığının olduğu görülmüştür. Ayrıca, sabit terim ve eğim katsayılarının heterojen olduğuna karar verilmiştir. Konya (2006) Boostrap panel nedensellik analizinde, Hollanda, Japonya, Türkiye ve İngiltere’de ekonomik büyümeden teknolojik ilerlemeye doğru nedensellik ilişkisi olduğu görülmüştür. Finlandiya, Japonya ve Portekiz’de yüksek teknolojili ürün ihracatından teknolojik gelişmeye doğru nedensellik ilişkisi olduğu görülmüştür. Finlandiya, Portekiz, Japonya, İngiltere’de kişi başına sağlık harcamasından teknolojik ilerlemeye doğru nedensellik ilişkisine rastlanılmıştır. Almanya, Finlandiya ve Türkiye’de kişi başına eğitim harcamalarından teknolojik ilerlemeye doğru nedensellik ilişkisi olduğu görülmüştür. Japonya’da Ar-Ge harcamalarından teknolojik ilerlemeye doğru nedensellik ilişkisine rastlanılmıştır. Hollanda, İspanya, Türkiye ve İngiltere’de kişi başına sermaye stokundan teknolojik ilerlemeye doğru nedensellik ilişkisi olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Teknolojik Gelişme, OECD Ülkeleri, Panel Veri Analizi.

133

Sağlık Turizminin Gelişiminde Antalya İlinin FÜTZ Analizi Prof. Dr. Akın AKSU202 Prof. Dr. Melek Gamze AKSU203 Dünyada sağlık turizminin gelişmesi küresel düzeyde gayri safi hasıladaki artışla, nüfustaki yaşlanmayla, nüfusun artmasıyla ve devlet harcamalarının artmasıyla da paralel gitmektedir. 2014 yılı itibariyle sağlık turizmi geliri 65 Milyar Amerikan Dolarına ve sağlık turisti sayısı ise 50 milyon kişiye ulaşmıştır. Türkiye’de sağlık politikaları 1920’lere kadar uzanmakla birlikte 1960 yılından itibaren daha etkili ve düzenli olarak sağlık politikalarının uygulamaya konulduğu görülmektedir. Ülkemizde 2023 yılında 2 milyon sağlık turisti ile 20 Milyar Amerikan Doları seviyesinde gelirin elde edilmesi hedeflenmektedir. Bu çalışmada dünyada ve Türkiye’de hızlı gelişim gösteren sağlık turizminde hem gelişme perspektifi hem de 15 yıl aradan sonra 1-3 Kasım 2017 Tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen Üçüncü Turizm Şurası komisyon kararları dikkate alınarak Antalya İli için FÜTZ Analizi yapılmıştır. Sağlık Turizminin gelişimine dikkat çekmek, Üçüncü Turizm Şurası Komisyon Kararları konusunda toplumu bilinçlendirmek ve Antalya İli açısından sağlık turizmi gelişiminde fırsatlar, üstünlükler, tehditler ve zayıflıklara vurgu yaparak karar alıcı ve uygulamacıları bilgilendirmek çalışmanın temel amaçlarını oluşturmaktadır. Anahtar Kelimeler: Sağlık Turizmi, Üçüncü Turizm Şurası, Antalya

202 203

Akdeniz Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, [email protected] Akdeniz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Radyasyon Onkolojisi AD, [email protected]

134

Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddete İlişkin Üniversite Öğrencilerinin Bakış Açısı: Yalova Hukuk Fakültesi Örneği Prof. Dr. Elif YÜKSEL OKTAY204 Bahar Menteşe205 Şiddet, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan bir çok ülkede günümüzde bile sözkonusu olup hâlâ mücadele edilen insan hakları ihlâllerinden biridir. Şiddet özellikle aile içinden biri tarafından gerçekleştirildiğinde şiddete uğrayan kişiler çoğu zaman bu durumdan utandıkları için hiç kimseye bahsetmezler. Özellikle çoğu kadın eşlerinden, aile fertlerinden ya da erkek arkadaşlarından şiddet gördüklerinde ilişkileri bozulmasın diye, korktukları için ya da utandıkları için bu durumu kimseye söylemezler. Bu nedenle şiddete ilişkin açıklanan verilerin tam anlamıyla gerçeği yansıtmadığı iddia edilebilir. Bununla beraber kadına yönelik şiddete ilişkin verilere incelendiğinde gerek Türkiye’de gerekse dünyadaki oranların hiç de düşük olmadığı görülecektir. Birleşmiş Milletler’in 2015 yılı verilerine göre dünyadaki her 3 kadından 1’i ya partneri olan (eş/sevgili) erkeklerden fiziki veya cinsel şiddet görmüş ya da partneri olmayan erkekler tarafından cinsel şiddet görmüştür. Bu kadınların sadece % 40’ından daha azı yardım talebinde bulunurken, %10’dan daha azı polise başvurarak şikayetçi olmuştur (https://unstats.un.org/unsd/gender/chapter6/chapter6.html). 2014 yılında Türkiye’de “her 10 kadından yaklaşık olarak 4’ü partneri olan (eş/sevgili) erkeklerden şiddet görmüşlerdir. Evlenmiş kadınların %12’si yaşamının herhangi bir döneminde, %5’i ise son 12 ay içinde cinsel şiddete maruz kaldığını belirtmişlerdir. Kadınların %44’ü psikolojik şiddete, %30’u ise ekonomik şiddete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir” (http://kadininstatusu.aile.gov.tr/data/585d231c369dc55714513399/Kad%C4%B1na%20Y% C3%B6nelik%20%C5%9Eiddetle%20M%C3%BCcadele%20Ulusal%20Eylem%20Plan%C4 %B1%202016-2020.pdf). Kadına şiddetle mücadelede sadece cezalar yeterli değildir. Eğitimin yanı sıra bu konudaki toplumsal bilinç de çok önemlidir. Özellikle üniversite öğrencilerinin gelecekte bir eş olmalarının yanı sıra anne/baba olacağı da düşünüldüğünde eğitimli bir kesim olarak şiddete ilişkin bakış açıları büyük önem arzetmektedir. Mezun olduktan sonra kadına şiddete ilişkin davalarda taraf olma ihtimalleri bulunan hâkim, savcı ve avukat adayı Hukuk Fakültesi öğrencilerinin kadına şiddet konusuna nasıl baktıkları konusu kanaatimizce diğer üniversite öğrencilerine nazaran daha önemlidir. Bu çalışmada kadına yönelik şiddet konusu ele alınarak, Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin konuya ilişkin bakış açıları değerlendirilmektedir.

204 205

Yalova Üniversitesi İ.İ.B.F Öğretim Üyesi ([email protected]) Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çal. Eko. Ve End. İlişk. Doktora Öğrencisi ([email protected])

135

Sivil Toplum Kuruluşlarının Kent Vizyonuna Katkıları: Antalya Örneği Dr. M. Serhan SEKRETER206 Güçlü demokrasi, ekonomik kalkınmanın temelidir. Güçlü demokrasinin tesisinin temel unsurlarından birisi de toplumdaki örgütlenme kültürünün gelişmişliği ve güçlü sivil toplum yapısıdır. Özellikle hızlı büyüyen kentlerde gelişmelerin kamu yararına planlanması ve kontrol edilmesi, sivil toplumun ilgili tüm süreçlere aktif katılımı ile mümkündür. Gerek merkezi gerekse yerel bazda sorunların çözümü ortak akılla belirlenmiş ortak vizyon ile mümkündür. Bu çalışmada da Antalya’nın en büyük sivil toplum kuruluşu olan Antalya TSO tarafından inovatif bir bakış açısı ile organize edilen, kentin tüm kamu, sivil toplum ve iş dünyasını temsil eden kuruluşların katılımı ile oluşturulan, Antalya’nın Cumhuriyetin 100. Yılına dair vizyonunu belirleme çalışması ele alınmıştır. Alanında Türkiye’de ilk olan bu çalışmanın, merkezi ve yerel yöneticilerin seçim çalışmalarına ve projelerine nasıl yansıdığı anlatılmıştır. Anahtar Kelimeler: Sivil toplum, yerel yönetim, vizyon

206

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, Danışman, [email protected]

136

Siyasette Kadın Temsili ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Yarattığı Fırsatlar Dr. Öğr. Üyesi Tahsin GÜLER207 Değerlerin yeniden dağıtıldığı bir süreci tanımlayan siyasal alan, diğer birçok alanda olduğu gibi kadının yeterince temsil edilmediği erkek egemen bir yapı arz etmektedir. Eşit siyasal haklar ve eşit oy hakkının söz konusu olduğu, nüfusun yarısının kadınlardan oluştuğu günümüz dünyasında gerçekten tam demokratik bir yönetim kadınların siyasette/karar alma süreçlerinde varlıklarıyla doğru orantılı olarak temsil edilebilmelerini mümkün kılmalıdır. Bunun için ülkemizde kadının bireysel ve toplumsal rolünün bir bütünün eşit parçası bağlamında yeniden keşfedilmesi, bu bağlamda kadının gelişimini, siyasal ve toplumsal süreçlere katılımını sınırlayan paradigmaların değişmesi gerekmektedir. Siyasal süreçte seçme ve seçilme hakkının tanındığı 1930’lardan bu yana siyasette kadın temsili çok tatminkâr olmayan belli bir ivme yakalamış olsa da 2000’li yıllar, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin de katkısıyla bu konuda yeni fırsatlar yaratmaktadır. Bir müddet durağanlaşan üyelik sürecinin yeniden canlandırılmaya çalışıldığı bugünlerde bir diğer önemli fırsat şu an içinde bulunulan, parlamenter sistemden başkanlık sistemi temelli Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş süreci olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de yüzyılı aşan bir geçmişi olan parlamenter sistemin terkedilmek üzere olduğu bu dönemde yeni sisteme yönelik olarak partilerin siyaset tarzı, seçmene bakışı ve geleceğe dönük politikaları yeniden şekillenmektedir. İttifakların oluşturulduğu, kazananın elli+bir formülüyle belirleneceği, dolayısıyla her bir oyun daha da değerlendiği bu süreçte, toplumun yarısını oluşturan kadınların oyunun en değerli oylar olacağı gerçeğinden hareketle; kadınların siyasette temsil noktasında bu fırsatı iyi değerlendirmesi, temsil talebini geçmişten çok daha güçlü olarak dile getirerek siyasal mekanizmaları zorlaması gerekmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de, kadının siyasette temsiline ilişkin olarak durum tespiti ve bu durumun nedensellikleri tartışılacak, 2000’li yıllardan sonraki değişimlere ve özellikle kadının siyasette temsili noktasında kaçırılmaması gereken bir fırsat olan parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçiş sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Siyasal Katılım, Kadın, Parlamenter Sistem, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Avrupa Birliği

Dr. Öğr. Üye, Balıkesir Üniversitesi, İ.İ.B.F. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected] https://orcid.org/0000-0002-7729-5172 Tel: 535.2772988 207

137

Women’s Representation in Politics and the Opportunities Created by the Presidential System of Government The political arena defining a process of the redistribution of values has a male-dominated structure that women do not have sufficient representation as in many other areas. In today’s world with equal political and voting rights and that more than half of the population is women; a totally democratic government must allow women’s representation in politics/decisionmaking processes in direct proportion to their existence. Therefore, it is a necessity to rediscover the women’s individual and social role as an equal part of the whole, and to change accordingly the paradigms restricting women’s development and participation in political and social processes. Although women’s representation in politics has gained a not very satisfactory speed since the 1930s when Turkish women were granted the right to vote and stand for election in the political process, the 2000s create new opportunities in this area with the additional contribution of the accession process to the European Union. Nowadays when there is an attempt to revive Turkey’s accession bid that has been stagnating for a time, another significant opportunity for women’s representation is the transition period to the Presidential System of Government from the current parliamentary system. At this time when we are about to abandon the parliamentary system that has a history of more than a century in Turkey, political parties’ political style, attitude towards voters and future policies for this new period are being reshaped. Starting from the fact that the vote of women constituting half of the population will be the most valuable votes in this period that alliances are forged, the winner will be determined with the 50% plus one vote formula and thus, each and every vote will be more valuable, Turkish women have to seize this opportunity, express their demand for representation and compel political mechanisms more strongly than ever. This study provides an assessment of the women’s representation in politics in Turkey, discusses the causality of the situation, and makes evaluations on the changes after the 2000s and particularly on the transition period to the Presidential System of Government from parliamentary system that is a vital opportunity in terms of women’s representation in politics. Key Words: Political Participation, Women, Parliamentary System, Presidential System of Government, European Union

138

Seçkin (Elit) Siyasi Kültürü Araştırmaları İçin Bir Yöntem: Değerler–Tavır Alışlar- Davranışlar İlişkisini Çözümlemek Dr. Gökhan Murat ÜSTÜNDAĞ208 Modern anlamda ilk olarak Almond’un ortaya koyduğu, daha sonra Almond ve Verba’nın birlikte geliştirdikleri siyasi kültür tanımlamalarına baktığımızda, bireylerin siyasete dair yönelimlerini ve tavır alışlarını belirleyen bir kavram olduğu görülmektedir (Almond, 1956; Almond & Verba, 1989). Alanda hâkim olan bu öznelci (sübjektif) yaklaşıma paralel olarak konu üzerindeki araştırmalar da çoğunlukla anket metodu kullanılarak kitle siyasi kültürü hakkında olmuştur. Üzerinde çok daha az çalışma olan seçkin (elit) siyasi kültürü ise ilk olarak Robert Putnam tarafından, siyasetin liderlerinin siyasete dair inanç değer ve alışkanlıkları şeklinde kavramlaştırılmış ve çalışmada profesyonel siyasetçiler, yani Meclis Üyeleri, seçkin olarak alınmıştır (1971). Bu noktada Pye’ın önemle vurguladığı seçkin siyasi kültürü üzerine çalışabilmek için, kitleninkinden farklı olarak, seçkinlerin ideolojilerine odaklanılması önermesinin altını çizmek gerekir. Pye anket metodunun kitle siyasi kültürü araştırmalarında geçerli bir yol olabileceği, fakat seçkin siyasi kültürüne bu yöntemle çalışmanın uygun olmayacağını belirtir (Pye, 1965). Putnam da bu önermeleri izleyerek çalışmasında seçkinlerin ideolojik özelliklerine odaklanmış ve anket metodu yerine mülakat / röportaj tekniğini kullanarak seçkinlerin siyasi kültürlerinin temel öğelerini ortaya koymaya çalışmıştır. Sonuç olarak baktığımızda, anket metodu yerine mülakat tekniğinin kullanılması Fagen ve Tucker’ın işaret ettikleri gibi ancak “ideal siyasi kültür” özelliklerini ortaya koyabileceği açıktır (Tucker, 1973). Bu eksikliğin giderilebilmesi, yani “gerçek siyasi kültür” özelliklerine ulaşabilmek için “davranışların” söz konusu kavramlaştırmaya dâhil edilerek araştırma yönteminin buna göre tespit edilmesinin kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Bunun için de seçkinlerin ideolojilerine odaklanarak siyasi kültürünü oluşturan değerler, inançlar ve fikirlerinin, tavır alışlar ve davranışlarla ilişkisinin ortaya konularak analizi gerekmektedir. Değerler-tavır alışlardavranışlar birbirleriyle ilişkili bir doğrultu oluşturduklarına göre (Esmer, 2009); davranışlardan hareketle, anket ve mülakat teknikleri ile kıyaslandığında, “daha” gerçek siyasi kültür öğelerine ulaşabilmek mümkün olacaktır. Çünkü davranışları belirleyen düşüncelerdir (Mill, 2008). Esmer’in doğrultusunu ters çevirip uygulayarak; davranışların sadece fiziksel değil sözel de olabileceği düşünüldüğünde (Lancelot, 1976), seçkinlerin özellikle Meclis’teki sözel davranışları, yani söylemleri, analiz edilerek daha gerçekçi siyasi kültür özelliklerine ulaşılabileceği değerlendirilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Siyasi Kültür, Kitle, Seçkin (Elit), Değer, Söylem

208

[email protected]

139

Osmanlı’da Mizah: Zuhûri Gazetesi Cihat TANIŞ209 Osmanlı basını 19. yüzyılda birçok gazetenin ve derginin yayın hayatına başlamasıyla birlikte hızlı bir gelişim süreci yaşamıştır. Ancak yüzyılın sonuna doğru özellikle Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamit dönemlerinde basın üzerinde artan baskılar yayın hayatını kısıtlamıştır. Bu durumdan en fazla etkilenen ise mizah basını olmuştur. Nitekim Meşrutiyet’in 1908 yılında yeniden ilan edilmesiyle birlikte Osmanlı mizahı yeniden canlanmıştır. Gazetelerin kısa bir süre sansürsüz yayınlandığı bu dönemde mizah basınında önemli bir artışın olduğu görülmektedir. Dönemin önemli simgesi olan mizah basınının dili genelde siyasi olup zaman zaman sosyal konulara da sütunlarında yer vermeyi ihmal etmemiştir. Bu bağlamda Zuhûri Gazetesi döneminin karakteristik özelliklerini üzerinde barındırmaktadır. Zuhûri haftada iki defa perşembe ve pazartesi günleri yayınlanmıştır. 27 Ağustos-5 Ekim 1908 tarihleri arasında 10 sayı olarak yayımlanabilen gazetenin imtiyaz sahibi Hasan Ferit, idari sorumlusu ise Süleyman Bey’dir. Bu isimler her sayının birinci sayfasında yazılıdır. Zuhûri dönemin birçok gazetesi gibi Bâb-ı Âli Caddesinde çıkmıştır. Her bir nüshası 20 paraya satılan gazetenin İstanbul için seneliği 45 kuruş, İstanbul dışı için ise 65 kuruştur. Sayfa düzeni üç sütun olarak ayarlanmıştır. Her sayısının birinci sayfasının üst kısmının sağ tarafında Hicri, sol tarafında ise Rumi tarih yer almaktadır. Gazetenin sayısı ve yayın hayatına başlama yılı yine ilk sayfanın en kısmının sağ ve sol köşelerinde yazılır. Anahtar Kelimeler: Zuhûri, Mizah, Basın Tarihi, Gazete, II. Meşrutiyet.

Dr. Öğr. Üyesi, Ahi Evran Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü. Bu çalışma Ahi Evran Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimince desteklenmiştir. Proje Numarası: FEF. A4.18.021 209

140

Son Çocukluk Dönemi İnanç Gelişimi Ve Allah Tasavvuru Dr. Öğr. Üyesi İlyas ERPAY210 Bilindiği üzere çocuğun hayata gelmesinden itibaren ruhsal ve bedensel gelişimini tamamlayabilmesi için uzunca bir sürece ihtiyaç duyulur. Bu dönem içerisinde çocuk aile başta olmak üzere okul ve çevresinden olumlu veya olumsuz anlamda etkilenir. Bütün bu dışsal etkiler ile beraber kişisel özelikler bir araya gelerek çocuğun duygu, düşünce ve davranışları şekil almaya başlar. Bu süreç içerinde var olan dini duygu ve düşünceler de etkilenerek çeşitli evrelerden geçer. Dolayısıyla genelde eğitim, özelde ise din eğitimi açısından çocuğun ruh ve beden gelişimini göz önünde bulundurmak, onu doğru tanımak, etkin bir eğitim ve din eğitimi yapabilmenin en önemli ayağını oluşturur. İnanma duygusu doğuştan gelen ve insanlar üzerinde etkin olan bir duygudur. İnanma aynı zamanda sağlıklı bir birey olma ve şahsiyet oluşumunda önemli bir etkendir. İnanma duygusu insanların biçare kaldıkları zamanda daha da yoğun bir şekilde ortaya çıkar. İnama küçük yaşlarda somut olarak başlar ve daha sonra kişi geliştikçe soyuta dönüşür. İnsan yaşamının en önemli dönemlerinden biri olan son çocukluk dönemi, bireyin karakterinin, dini yaşantısının, sosyal ilişkilerinin tohumlarının, atıldığı ve yaşamın geri kalan sürecini önemli ölçüde etkilediği bir zaman dilimidir. Çocukluk döneminde verilen din eğitiminin eksik olması veya yanlış verilmesi çocukta Allah tasavvurunda bir kargaşaya neden olacaktır. Bu tebliğde somut işlemsel dönem olan son çocukluk evresi içerisinde çocuklardaki inanç duygusunu ve özellikle Allah tasavvurunu irdelemeye çalışacağız.

Anahtar Kelimeler: Gelişim Evreleri, İnanç, Allah Tasavvuru

Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi,Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü [email protected] 210

141

Sosyal Ağlarda Pazarlama İletişimi: Türkiye’deki GSM Operatörleri Üzerine Bir Araştırma Arş. Gör. Deniz Keba EKİNCİ211 Bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi ve Web 2.0 ‘ın getirdiği yeniliklerle birlikte sosyal medya kavramı hayatımızda önemli bir yer almıştır. İnternet kullanımının giderek artması ile önemli ve etkin hale gelen sosyal medya, işletmeler için de hedef kitleleri ile iletişimlerini sürdürmeleri açısından pazarlama iletişimi sürecinde önemli bir iletişim ortamı haline gelmiştir. Yapılan araştırmalar ve yayınlanan raporlar, birçok markanın pazarlama iletişimi çalışmalarında inovatif bir kanal olarak dijital ortama verdikleri önemi ortaya koymaktadır. Bu çalış ma, Türkiye’deki GSM operatörleri Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone markalarının pazarlama iletişimi bağlamında inovatif bir kanal olarak sosyal medya faaliyetlerini incelemek amacıyla yapılmıştır. Markaların Instagram hesaplarından yapılan paylaşımlar teknik, görsel ve kurumsal performans faktörleri temel alınarak içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya Pazarlama, GSM Operatörleri

211

Kocaeli Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü, [email protected]

142

Sosyal Medya Bağımlılığının Yaşam Doyumu Üzerine Etkisi: DEÜ, İİBF Öğrencileri Üzerinde Bir Araştırma Doç. Dr. Güler TOZKOPARAN212 Berkin HANAYLI213 Ali Kaya GÜLER214 Günümüzde internet kullanımının giderek yaygınlaşması ve akıllı telefonların bireylerin hayatına girmesi ile birlikte kişiler arası iletişimin de giderek artan biçimde sanal ortama taşındığı görülmektedir. Günlük hayatın vazgeçilmez bir unsuru haline gelen akıllı telefonlar sayesinde, bireyler sosyal ortamları sadece iletişim kurmak için değil gündemi takip etmek, yeni arkadaşlar edinmek, anlık paylaşım yapmak, alışveriş, eğitim gibi çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla da kullanmaya başlamışlardır. Buna paralel olarak da sosyal medya kullanımının bağımlılık düzeyine ulaştığı ve bireylerin yaşamlarına önemli ölçüde etki ettiği tahmin edilmektedir. Bu etkinin, gözlemler sonucunda özellikle teknoloji ile iç içe yaşayan Y kuşağında daha yoğun yaşandığı düşünülmektedir. Bu bağlamda, araştırmanın sorusunu sosyal medya kullanımının bağımlılık düzeyine erişmesinin gençlerin yaşam doyumunu etkileyip etkilemediği oluşturmuştur. Bu amaçla, Dokuz Eylül Üniversitesi İ.İ.B.F öğrencilerinden oluşan örneklem üzerinde survey yöntemi ve anket tekniği kullanılarak, öğrencilerin sosyal medya bağımlılık düzeyleri ile yaşam doyumu arasındaki ilişki araştırılmıştır. Araştırmaya toplam 530 öğrenci katılmıştır. Verilerin analizi sonucunda, sosyal medya bağımlılığı ile yaşam doyumu arasında negatif ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Sosyal Medya Bağımlılığı, Yaşam Doyumu

Dokuz Eylül Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü Dokuz Eylül Üniversitesi, SBE, İşletme ABD 214 Dokuz Eylül Üniversitesi, SBE, İşletme ABD 212 213

143

Sosyal Medya Kullanımının Finansal Performans Üzerindeki Etkileri: Borsa İstanbul’da İşlem Gören Lokanta Ve Otel İşletmeleri Üzerinde Bir Araştırma Dr. Öğr. Üyesi Yasemin BİLİR Öğr. Gör. Fettah KABA Sosyal medya, en az tüketiciler kadar işletmeler arasında da yaygın ve aktif olarak kullanım alanı bulan önemli iletişim kaynaklarından biridir. Tüketicilerin arayışlarının sınırsızlığı, işletmelerin pazarlama çabalarını interaktif kanallar üzerinden yürütmelerine ve sosyal medyanın rekabet için önemli bir kaynak haline gelmesine de neden olmaktadır. Bu araştırmada, kurumsal düzeyde tüketiciler ile iletişim kurmanın etkili ve karşılıklı yolları arasında yer alan çabaların etkilerini ölçmek amacıyla Borsa İstanbul’da hisse senetleri işlem gören restoran ve otel işletmeleri ele alınarak sosyal medya kullanımlarının finansal performans üzerine etkileri değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, incelenen bilanço döneminde işletmelerin sosyal medya kullanımlarının finansal performans düzeyi üzerinde farklılık yaratıp yaratmadığını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Finansal Performans, Turizm Sektörü. Social Media Usage’s Influences on Financial Performance: A Survey Regarding Restaurant and Hotel Businesses Being Traded in Borsa Istanbul Dr. Öğr. Üyesi Yasemin BİLİR Öğr. Gör. Fettah KABA Social media is an important means of communication that businesses use not less commonly or actively than the consumers. The infinite nature of the consumers’ seek causes businesses to perform their marketing efforts through interactive channels and renders social media an important source for the competition. This study handles restaurant and hotel businesses, whose stocks are traded in Borsa Istanbul, for the purpose of measuring influences of the efforts made in efficient and mutual ways of communicating with consumers at a corporate level, in order to consider the social media usage’s influence of their financial performance. It is aimed to find out whether a difference in financial performance is caused by social media usage of the businesses during the relevant balance sheet period. Key Words: Social Media, Financial Performance, Tourism Sector.

144

Sosyal Medyanın Olumsuz İşlevi: Şiddete Özendirme Metin ÖZKUL215 Hatice OĞUZ216 Işıl KALAYCI217 Günümüz toplumunun en önemli sorunlarından biri olan şiddet olgusu her geçen gün yeni bir boyutla karşımıza çıkmaktadır. En çok kadına ve çocuğa yönelik şiddet gözler önüne getirilirken aslında ele almamız gereken temel konu şiddetin kaynağının ne olduğudur. Son yıllarda bireylerin oldukça fazla yöneldikleri sosyalleşme araçlarından biri haline gelen sosyal medya, işlevi gereği, bireyler arasında çift yönlü bilgi akışını sağlarken aynı zamanda bireylerin sosyalleşme süreçlerine de olumlu ve olumsuz yönden etkide bulunmaktadır. Bunun sebebi aktarılan sınırsız bilginin kontrol altına alınamayışıdır. Bu sınırsız ve kontrol altına alınamayan bilgi akışı özellikle gençleri ve çocukları şiddete özendiren verileri de taşımaktadır. Bu olumsuz işlevin önüne geçebilmek için sosyal medya kullanımı konusunda bilinçli davranılmalıdır. Anahtar Kelimeler: Şiddet, Sosyal medya, Olumsuz işlev, Sosyalleşme,

215

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, [email protected] Demirel Üniversitesi, Uluborlu Selahattin Karasoy Meslek Yüksekokulu, Terapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Engelli Bakımı ve Rehabilitasyon Programı, [email protected] 217 Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, [email protected] 216Süleyman

145

Sosyal Medyanın, Reklam Sektöründe Yer Alacak Öğrenciler Üzerindeki Etkisine İlişkin Betimsel Bir Araştırma Dr. Öğr. Üyesi Emel BİROL218 Dr. Öğr. Üyesi Özgül YAMAN219 Mehmetcan ÖZTÜRK220 Gülcan AKAY221 Dijital çağda, teknolojinin hızla ivme kazanması ve yaygınlaşması internet kullanımını vazgeçilmez bir unsur haline getirmiştir. Yeni iletişim teknoloji cihazları ise insanlara fikirlerini paylaşabilecekleri ve yapıtlarını sunabilecekleri bir sosyal alan yaratmaktadır. Sosyal medya olarak tanımlanan dijital ortamdaki bu sanal dünya, kitleleri bir araya getirmekte ve kitlelere yönlendirici hareketler kazandırmaktadır. Bu nedenle iki yönlü iletişim kurma odaklı sosyal medya, bireyler ve kitleler arasındaki etkileşimin gücünü arttırabilmek için önem taşımaktadır. İnsanların gün geçtikçe sanal ortamlarda daha çok zaman geçirmeleri de gerçek dünyayla kurulan bir köprü olarak kullanılmasını sağlamaktadır. Sosyal medyada yer alan uygulamalarbloglar-forumlar, halkla ilişkiler sosyal bilimin kullandığı güçlü bir yöntem olarak var olmaktadır. Ürün ve hizmetleri kitlelere tanıtan ve yaygınlaşmasını sağlayan, tüketiciye bilgi veren, üreten ve temsil eden tanıtım süreçleri olan reklamlar; sosyal medyada temel köşelerde yer alan ana unsur halini almıştır. Reklamlar, tüketicinin algı seviyesi ile tüketici üzerindeki etkisi temel alınarak doğru ve dürüst bir şekilde hazırlanmalıdır. Reklamın hazırlandığı yazılı materyallerin (afiş, gazete, dergi, vb) artık basılı medya haricinde, sosyal medyada da varlığı kaçınılmaz olmuştur. İnternet kullanımı bireylerin günlük yaşantılarında, gittikçe artan bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç ve internet kullanımı yazılı ve görsel materyallerin tasarımlarını yapan mesleklerin bireylerini de kapsamaktadır. Bu bireylerin sosyal medyaya bakış açıları ve etkilenme düzeyleri ileride icra edecekleri mesleki yaşamlarını ne kadar etkilediği önemlidir. Bu nedenle sosyal medyanın, reklam sektöründe yer alacak öğrenciler üzerinde betimsel bir analiz yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Reklam, Sosyal Medya, Dijital İletişim

Sosyal Sorumluluk Projelerine Yönelik Tutumu Tespit Etmeye Yönelik Bir Araştırma

İstanbul Aydın Üniversitesi, Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Basım ve Yayım Teknolojileri Programı, [email protected] 219 İstanbul Aydın Üniversitesi, Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Basım ve Yayım Teknolojileri Programı, [email protected] 220 İstanbul Aydın Üniversitesi, Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Basım ve Yayım Teknolojileri Programı, [email protected] 221 İstanbul Aydın Üniversitesi, Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Basım ve Yayım Teknolojileri Programı, [email protected] 218

146

Öğr. Gör. Ayşe Nur SOYSAL222 Doç. Dr. Duygu KOÇOĞLU223 İşletmeler topluma hizmet etme ve toplum üzerinde olumlu bir imaj kazanabilme amaçlarını gerçekleştirebilmek için sosyal sorumluluk projelerine önemli oranda kaynak ayırmaktadır. Bu çalışmanın amacı, üniversite öğrencilerinin sosyal sorumluluk projelerine yönelik tutumlarını tespit etmek ve kurumların gerçekleştirmiş oldukları sosyal sorumluluk projeleri ile tüketiciye ne oranda ulaşabildiklerini ortaya koymaktır. Araştırmanın evrenini Akdeniz üniversitesinde öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama metodu olarak nicel araştırma yöntemlerinden yüz yüze anket tekniği kullanılmıştır. Verilerin analizinde; öğrencilerin sosyal sorumluluk projelerine yönelik tutumlarının cinsiyete göre istatiksel olarak anlamlı farklılık gösterip göstermediğini tespit etmek için t testi, sosyal sorumluluk projelerine yönelik olumlu ve olumsuz tutumlarının farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla ki kare testi kullanılmıştır. Ayrıca halk gözünde en başarılı on iki sosyal sorumluluk projesinin ait olduğu kurumun hatırlanabilirliğine yönelik frekans analizi ile değerlendirme yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Sorumluluk, Kurum Bilinirliği, Tutum

Spor Bilimleri Alanında Ulusal Ve Uluslararası Ölçek Geliştirme Ve Uyarlama Spor Bilimleri Alanında Uluslararası ve Ulusal Düzeyde Ölçek Geliştirme / Uyarlama Yayınlarına Yönelik Bir Değerlendirme (2010-2018)

222 223

Akdeniz Üniversitesi, Korkuteli MYO, Yönetim Organizasyon Bölümü, [email protected] Pamukkale Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected]

147

Dr. Öğr. Gör. Meltem ÖZTÜRK224 Bu araştırmanın amacı; 2010-2018 yılları içinde spor bilimleri alanında uluslararası ve ulusal düzeyde geliştirilmiş ya da uyarlanmış ölçeklerin sınıflandırmasını yaparak pazarlama yazını ile olan ilişkisini incelemektir. Çalışma, tanımlayıcı bir araştırma olup, veri toplama yöntemi dökuman araştırma yöntemidir. Araştırmanın evrenini, Web of Science, SportDiscus, Tübitak Ulakbim, Dergipark dizininde yayımlanan bilimsel makaleler oluşturmaktadır. Belirlenen bu evrenden amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme kullanılarak uluslararası ve ulusal düzeyde, 2010-2018 yıllarında, spor bilimleri disiplininde hakemli akademik dergilerdeki makaleler ölçek geliştirme ve uyarlama konusunda değerlendirilmiştir. Uluslararası dizinde 104, ulusal dizinde 54 yayın değerlendirildiğinde pazarlama alanında tutum geliştirme, algı yönetimi, motivasyon, kurum imajı ve liderlik, sporcuların kişisel ve grup gelişimlerine yönelik psiko-sosyal konular ile birlikte tükenmişlik, yaralanma, oyuncu becerileri, performans, öz duyarlılık, cesaret, kimlik, yetenek geliştirme, algılanan efor, koçların görevi, spor bilgisi, spor fanları gibi konuların işlendiği görülmektedir. Yapılacak ölçek geliştirme ve uyarlama çalışmalarında ölçek geliştirme araştırma süreci ve yönergelerinin yerine getirilmesi sağlanmalıdır. Spor bilimleri alanında pazarlama ve iletişimi konusunda çok az çalışma olduğu belirlenerek spor pazarlamasına yönelik, yeni ölçeklerin geliştirilmesinin akademik açıdan spor bilimleri alan içeriğine katkıda bulunacağı öngörülmektedir. Anahtar Kelimeler: Spor bilimleri, ölçek geliştirme ve uyarlama, spor pazarlaması.

An Evaluation of National and International Scale Development / Adaptation Publications in the Field of Sport Sciences (2010-2018) The purpose of this research; in the field of sports sciences between 2010-2018 the classification of developed or adapted scales at the national and international level examines the relationship with marketing literature. The study is a descriptive research and the document research method is the method of researching the tissue. The population of the study is composed of the academic articles published in Web of Science, SportDiscus, Tubitak Ulakbim, Dergipark indexes. Using the criterion sampling from the oriented sampling methods, the publications were evaluated by selecting various criterias. In the field of marketing, issues such as attitude development, perception management, motivation, corporate image, leadership along with fatigue, physical injury, player skills, performance, self-compassion, courage, identity, talent development, knowledge of sport, perceived exertion, coach's task, fans of sport and psycho-social are seen to be processed. It has been found that there is very little researches in the field of sport sciences, especially in sports marketing and communication. It is predicted that the development of new scales for sports marketing will contribute to the sport sciences field content. Key Words: Sport sciences, scale development and adaptation, sports marketing.

Suriye Bağlamında Rusya’nın Doğu Akdeniz Politikası Öğr. Gör. Burcu ÖZDEMİR225 224

Pamukkale Üniversitesi, Honaz MYO, Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü, [email protected]

İstinye Üniversitesi, MYO, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü, [email protected] Milli Savunma Üniversitesi, ATASAREN, Uluslararası İlişkiler Doktora Öğrencisi 225

148

Doğu Akdeniz, Süveyş Kanalı ile Uzakdoğu’ya, Atlas Okyanusu ile Avrupa’ya ulaşan deniz ticareti ağıyla ticari açıdan önemli olmasının yanında enerji kaynaklarının varlığı ile değerli bir bölgedir. Rusya’nın bölgede yer almak istemesinin I. Petro’dan bu yana devam eden sıcak denizlere inme politikası dışında NATO’yu da kuşatmak istemesidir. Dış ve ekonomi politikalarını enerji yoğunluklu yürüten Rusya, enerji şirketleri yoluyla diğer ülkeler üzerinde jeopolitik hamleler yapmaktadır. Rusya’ya enerji bağımlılığı olan Avrupa’nın Doğu Akdeniz’den enerji kaynağı temin etmesi Rus çıkarlarına uygun değildir. Rusya, Doğu Akdeniz ile Avrupa arasında gerçekleşmesi planlanan boru hattına katılmak istemektedir. Suriye, bölgedeki birçok enerji kaynağına sahip devletin de Doğu Akdeniz’e çıkış noktasını tutmaktadır. Bu çalışmada Rusya’nın Suriye üzerinden oluşturduğu Doğu Akdeniz politikaları incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Rusya, Doğu Akdeniz, Suriye.

149

Sürdürülebilir Moda Anlayışı İle Deri Tasarımında Ürün Geliştirme Şengül EROL 226 Beyhan PAMUK 227 Muazzez Çakır AYDIN 228 Yakın geçmişe kadar deri üretimini moda, fiyat, kalite, miktar ve zaman faktörleri belirlemekte iken, günümüzde üreticiler yoğun olarak ekolojik isteklerle karşı karşıya kalmışlardır. Çünkü doğal yaşamın ve çevrenin korunmasına yönelik hareketlerin 1980’li yıllarda dünya genelinde etkin olması ve medyanın da konuya ağırlık vermesiyle tüketicilerin çevre dostu ürünlere olan isteklerinde bir artış gözlenmiştir. Bunun sonucu olarak birçok ülkede tüketiciler gerek üretim aşamasında gerekse kullanım sırasında çevreye ve insan sağlığına zarar vermeyen malzeme ve yöntemlerle üretilen, atık durumuna geldiğinde yine çevreye zarar vermeden imha edilebilen ürünleri tercih etmeye başlamışlardır. Çevre bilincinin ve insan sağlığına verilen değerin artmasıyla deri işlemede kullanılan zararlı kimyasalların kullanımı kaldırılmakta yahut sınırlandırılmaktadır. Günümüzde moda sektörünün vazgeçilmezleri arasında yer alan deri ve deri ürünleri yenilikçi teknolojinin ilerlemesi ile kullanım alanlarını ve biçimlerini çeşitlendirmektedir. Deri üretiminde yenilikçi bir ürün olarak nitelendirilen ‘metal free deri ’ deri tabaklama işlemi sırasında toksik etkisi olan kimyasalların kullanılmayarak derinin doğal özellikleri korunmakta ve inovatif ürün geliştirmeye uygun bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. ‘Metal free deri’ , henüz çok da yaygın olmayan bir üretime sahip olmakla birlikte organik bir deri olma özelliği ile moda parçaları tasarlamayı kolaylaştıran yapıya sahip olması nedeniyle moda sektörü için yeni bir gösterim oluşturmaktadır. Bu çalışmada, “metal free deri” olarak adlandırılan derinin tasarım potansiyelini çeşitlendirmek ve yeni ürün geliştirmeye yönelik literatür, tasarım ve ürün çeşitliliği sunulması açıklanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Metal Free Deri, Deri Tasarım, İnovatif Tasarım

Yrd.Doç.Dr., Uşak Üniversitesi, Moda Tasarımı Bölümü Yrd.Doç.Dr., Uşak Üniversitesi, Moda Tasarımı Bölümü 228 Uzm., Uşak Üniversitesi, Moda Tasarımı Bölümü 226 227

150

Sürdürülebilirlik Felsefesi ve Mekân Tasarımı: Jason McLennan’ın ‘Sürdürülebilir Tasarım Felsefesi’ni İçmimarlık Üzerinden Yeniden Yorumlamak Araş. Gör. Meryem GEÇİMLİ229 Sürdürülebilirlik felsefesi, Jason McLennan’ın Sürdürülebilir Tasarım Felsefesi kitabında vurguladığı üzere “yapılı çevrenin kalitesini artırırken doğal çevreye verilen zararın en aza indirilmesi” şeklinde özetlenebilir. McLennan tarafından “saygı” temelli altı prensip belirlenmiştir. Bunlar; “doğal sistemlerin bilgeliği”ne saygı (biyomimikri prensibi), “insan”a saygı (yaşamın önceliği prensibi), “yer”e saygı (ekosistem prensibi), “yaşam döngüsü”ne saygı (yedi jenerasyon prensibi), “enerji ve doğal kaynaklar”a saygı (koruma prensibi), “süreç”e saygı (bütünsel düşünce prensibi)dir. Bu çalışmada yapılı çevrede özel bir çalışma alanı olan içmimarlık disiplininin uygulama alanları üzerinden sürdürülebilir tasarım felsefesi değerlendirilmektedir. Çalışmanın amacı sürdürülebilir tasarım felsefesini içmimarlık üzerinden yorumlayarak sürdürülebilir içmimari tasarım felsefesi geliştirmektir. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir Tasarım Felsefesi, Sürdürülebilirlik, İçmimarlık, İçmimari tasarım

229

Anadolu Üniversitesi, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, İçmimarlık Bölümü, [email protected]

151

Süreç İnovasyonunun İşletme Verimliliği Üzerine Etkisi: Bir Saha Araştırması Dr. Yasemin TATLI230 Öğr. Gör. Firdevs YAŞAR231 Arş. Gör. Seda SALMAN232 Dünya son 20 yılda iş yapma yöntemlerinde büyük bir değişimin içerisine girmiştir. Teknolojinin gelişmesi bilginin sadece ülke sınırlarında kalmayıp bütün dünyaya yayılmasını sağlamıştır. Bu hızlı değişim işletmelerin ürünleri ve iş yapma şekillerini de etkilemiştir. İşletmeler bu süreçte uyum sağlayıp hayatta kalma ya da yok olma arasında tercih yapmak durumunda kalmışlardır. Uyum sağlayıp hayatta kalan işletmeler bir süre sonra diğerlerini takip etmek değil öncü duruma gelme çabası içerisine girmişlerdir. Bu çalışmanın amacı süreç inovasyonunun işletme verimliliği üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu bağlamda TRA1 bölgesinde (Erzurum, Erzincan ve Bayburt illerinde) 10 ve üzeri çalışana sahip 65 imalat işletmesinde saha çalışması yapılmış ve elde edilen sonuçlar SPSS programında analiz edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: İnovasyon, Süreç İnovasyonu, TRA1 Bölgesi

Gümüşhane Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] Korkut Ata Üniversitesi, Bahçe Meslek Yüksekokulu, Dış Ticaret Programı, [email protected] 232 Gümüşhane Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] 230 231

152

Süreç İyileştirme: Lastik Sektöründe Uygulama Dr. Burcu ÖZCAN233 Beyda BEYOĞLU234 Tedarikçi firmalar arası sürekli bir rekabet ortamı vardır. Bu rekabet ortamında hayatta kalmak ve kendini geliştirmek isteyen kuruluşlar süreç yönetimiyle ilgilenir. Süreç yönetimi sürekli iyileştirmeyi de kapsayan geniş bir kavramdır. Sürekli iyileştirme ise, süreç performanslarının sürekli izlenmesi ve gerektiğinde hedefler doğrultusunda gerekli iyileştirilmelerin ve otomasyonun süreç akışındaki darboğazları ve aksamaları kontrol altına alarak hayata geçirilmesidir. Bu çalışmada sürekli iyileştirme yapmak için darboğaza sebep olan makine zaman etüdü tekniği yardımıyla tespit edilmiştir. Bu makinede teknik iyileştirme yapılarak kontrol noktasındaki fazla süre azaltılarak kontrol süresi kısaltılmıştır. Böylelikle üretilen ürünlerin müşterilere ulaşma süreside azalmıştır. Bu sürenin azaltılmasıyla maliyet hesaplamalarıyla yıllık kara olan etkisi saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Süreç Yönetimi, Sürekli İyileştirme, Zaman Etüdü

233 234

Kocaeli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, [email protected] Kocaeli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, [email protected]

153

Süreç Yönetimi ve Süreç İyileştirme: Otomotiv Sektöründe Nicel Bir Araştırma Dr. Burcu ÖZCAN235 Buket TAŞDAN236 Otomotiv işletmelerinde, üretim ortamındaki belirsizlikler üretim sürecini karmaşık hale getirebilmektedir. Bu nedenle süreç yönetimi ve iyileştirme kuruluşların ilgilenmeye başladığı güncel konulardan birisidir. Firmalar üretilen ürün ve tasarımlarını en iyi şartlarda müşteri, beklentilerini karşılamak ve problemin oluşmasını önlemek için süreç analizlerin yararlanırlar. Analizlerde süreçlerin etkenlik ve etkililiğin arttırılması, katma değer oranı, gereksiz zamanlamaların kısaltılmasıyla girdilerden çıktılara yaratılan faaliyetlerde bazı adımların çıkartılmasıyla süreç iyileştirilmiş olur. Otomotiv sektörünün üretim alanındaki en önemli proseslerden birisi de montaj hattıdır. Günümüzde Endüstri 4.0 yaklaşımını benimseyip, uygulamaya çalışan şirketler daha verimli, az maliyetle ve kısa zamanda üretim yapmayı hedeflemektedirler. Montaj hattının temel problemlerinden biri de her istasyona eşit iş yükü paylaşımının yapılmasıdır. Bu yüzden de montaj hattı dengeleme çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada hat dengeleme tekniklerinden Kilbridge-Wester Yöntemi ve Yamazumi kullanılarak hat dengeleme yapılmıştır. İstasyonlardaki iş yükü fazlalıkları dengelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Süreç Yönetimi ve Süreç İyileştirme, Otomotiv Sektörü, Hat Dengeleme

235 236

Kocaeli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, [email protected] Kocaeli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, [email protected]

154

Süreç Yönetimi Yaklaşımı ile Tedarik ve Satış Yönetimi Ali Sofa Aidinov237 Öğr. Gör. Demet Ceylan238 Dr. Öğr. Üyesi Işılay Talay-Değirmenci239 Bir şirketin satın alma ve satış bölümleri iç ve dış talep olarak sınıflandırabileceğimiz talep çeşitlerine cevap vermeye odaklanmıştır. İç talep firmanın diğer bölümlerinden gelmekle birlikte, dış talep müşteri nezdinde cevap verilecek ihtiyaçları kastetmektedir. Bu durumda firma çalışanları, diğer firma ve müşterilerle olan satın alma ve/veya satış odaklı rolleri üstlenmekte olup, bu tür müzakerelerde yapılacak hataların firma karını ve rakiplerine oranla finansal gücünü ciddi şekilde etkileme potansiyeli bulunmaktadır. Bu çalışmada, satın alan ve satıcının rolleri, sorumlukları ve yükümlülüklerinin net bir tasvirini Antalya bölgesinde turizm sektöründe incelenen vaka analizleri yolu ile yapmak ve süreç adımları oluşturmak amaçlanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, bir görüşme öncesinde iki farklı roldeki kişiler için de veri toplamak ve hem görüşülecek kişi ve firmayı hem de piyasayı araştırmak, karşı firmanın eksiklerini özellikle bilmek büyük önem taşımaktadır. Bu yaklaşımın en önemli avantajının, satıcı bunu bilgiye sahip olmadan görüşmeye gidecek olursan satın alan firma tarafından sorulan ürününüze neden ihtiyaç duyayım sorusuna verilecek tatmin edici bir cevap bulamamaktadır. Dolayısı ile veri odaklı hareket etmek ve sistematik bir şekilde saha araştırması yapmanın önemi diğer sektörlerde olduğu gibi turizmde de vurgulanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Tedarik yönetimi, satış yönetimi, örnek olay, turizm

Procurement and Sales Management with Process Management Approach A company's buying and selling departments are focused on responding to the types of demand that we can classify as internal and external demand. Although internal demand comes from other parts of the company, external demand refers to the needs to be answered for the customer. In this case, the company employees assume the role of purchaser and / or seller towards other companies and customers, and the mistakes to be made in such negotiations have the potential to seriously affect the firm's profit and the financial power compared its competitors. In this study, it is aimed to make a clear description of the buyers’ and sellers’ roles and responsibilities through the case studies analyzed in the tourism sector in the Antalya region via listing the process steps. According to the results obtained, it is very important to collect data for people in two different roles before an interview and to investigate the interviewee and the firm as well as the market, especially the weak points of the other party at the negotiation. The most important advantage of this approach is that the seller has a ready-made satisfactory answer to the question of why the product is needed by the purchasing company. Hence, it is also emphasized in tourism that data-oriented approach and systematic field research are important for purchasing and sales processes. Keywords: Purchasing management, sales management, case analysis, tourism Antalya Bilim Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü Lisans Öğrencisi, [email protected] Antalya Bilim Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü, [email protected] 239 Antalya Bilim Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] 237 238

155

Deri Tasarımında İnovatif Yaklaşımlar: Şeffaf Deri Üzerine Yüzey Uygulamaları Beyhan PAMUK240 Şengül EROL241 Seher Tereci ERGÜL242 Deri, ilkçağlardan itibaren insanoğlunun hayatında yer alan en önemli malzemelerden biri olmuştur. Önceleri sağlam yapısından dolayı işlevsel ürünlerde kullanılan deriye, zamanla estetik değerler kazandırılmıştır. Bunda etken olan sebeplerin başında insanoğlunun deriye form kazandırabilmesi, işleyebilme ve daha uzun kullanabilme özelliği kazandıran tabaklamayı öğrenmesi yer almaktadır. Böylelikle derilerin kullanım alanları da genişlemiştir. Günümüzde moda sektörünün vazgeçilmezleri arasında yer alan deri ve deri ürünleri yenilikçi teknolojinin ilerlemesi ile kullanım alanlarını ve biçimlerini çeşitlendirmektedir. Deri üretiminde yenilikçi bir ürün olarak nitelendirilen “Şeffaf Deri” , deri üzerinde yapılan bir dizi kimyasal işlemlerle doğal özellikleri korunmakta ve innovatif ürün geliştirmeye uygun bir yapıya sahip olduğu görünmektedir. Şeffaf deri, henüz çok da yaygın olmayan bir pazara sahip olmakla birlikte esnekliği, renk çeşitliliği ve farklı moda parçaları yaratmayı kolaylaştıran yapıya sahip olması nedeniyle moda sektörü için yeni bir vizyon oluşturmaktadır. Bu çalışmada, şeffaf derinin tasarım potansiyelini çeşitlendirmek ve yeni ürün geliştirmek adına Uşak İlinde Anıl Deri Firması tarafından geliştirilen şeffaf deri üzerine lazer kesim makineleriyle; lazer kesim, lazer kabartma ve lazer çizim ile yüzey uygulamaları yapılarak şeffaf deriye yönelik literatür, tasarım ve ürün çeşitliliği sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Şeffaf Deri, Lazer Kesim, İnovatif Tasarım

Yrd.Doç.Dr., Uşak Üniversitesi, Moda Tasarımı Bölümü Yrd.Doç.Dr., Uşak Üniversitesi, Moda Tasarımı Bölümü 242 Uzm., Uşak Üniversitesi, Moda Tasarımı Bölümü 240 241

156

Şirketlerin Marka Değerleri İle Piyasa Değerlerinin Etkileşimi Prof. Dr. Semra ÖNCÜ243 Doç. Dr. Nilgün KAYALI244 Öğr. Üyesi Dr Mert SOYSAL245 Tüketiciler markaları; logolarından, ticari isimlerinden, ambalajlarından ayırt ederek, benzeri ürünlerin markalarından farklılaştırarak pazarda bir değer yaratmaktadırlar. Markaların oluşturduğu bu pazar değeri, markayı yaratan şirketin genelde gözlemlenen piyasa değerinden farklıdır. Firmanın oluşturduğu marka değeri, genel olarak markanın kalitesine, imajına, müşterinin markaya olan sadakatine ve markanın müşterinin ihtiyaçlarını karşılama düzeyine bağlı olmaktadır. Oysaki markayı yaratan firmanın değeri, bu markayı satarak elde edeceği nakit akışı ile doğru orantılıdır. Şirketin değeri genel olarak, şirketin piyasa değeri veya ürün pazarındaki değerlerini yansıtmaktadır. Bu yüzden şirketin değeri, markasının değeri yanında pazardaki potansiyel kazancını ve cari pazar değerini de yansıtmaktadır. Bu nedenle, pazardaki bir markanın müşteriler tarafından tutulmasına bağlı olarak marka değerinin yüksek olması beklenmektedir. Çalışmamızda marka değerleme yöntemleri hakkında bilgi verilerek, heryıl Brandfinance dergisinin “Türkiye’nin En Değerli Markaları” araştırmasından elde şirketlerin marka değerleri ile piyasa değerleri arasındaki ilişkisi regresyon analizleriyle tespit edilmeye çalışılacaktır.

Manisa Celal Bayar Üniversitesi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Manisa Celal Bayar Üniversitesi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 245 Manisa Celal Bayar Üniversitesi. Saruhanlı Meslek Yüksekokulu 243 244

157

Tarihi Örgütlerin Yapısal Ve İşlevsel Özelliklerine Ait Bir Çalışma: Kanuni Vakfiyesi Ve Süleymaniye Külliyesi Eğitim Kurumlarının Örgütsel Yapısı Ve İşleyişi

A Study On Structural And Functıonal Characterıstıcs Of Hıstorıcal Organızatıons: Organızatıonal Structure And Functıonıng Of Kanuni Foundatıon And Süleymaniye Socıal Complex As Educatıonal Instıtutıons Dr. Muzaffer Aydemir246 Prof. Dr. İbrahim Sani Mert247 Tarihe damga vurmuş önemli örgütsel yapılar çoklu disiplinel yaklaşımlar ile yeterince incelenmemişlerdir. Bu tarihsel yapılardan birisi de vakıflardır. Vakıflar tarihi süreç içerisinde hukuki, dini, sosyal, ekonomik işlevlerinin yanında eğitim konusunda da büyük hizmetler görmüşlerdir. Osmanlı tarihi içerisindeki en parlak dönemde teşkil edilen vakıflardan birisi de Kanuni Vakfiyesi ve bu vakfiyenin örgütsel yapısını oluşturan Süleymaniye külliyesidir. Vakıf ve külliye kuruluşu tarihi olan XVI. yy’den XIX. yy’e kadar devletin en üst eğitim kurumu olmuştur. Dönemin tüm yönetsel özelliklerini taşıyan külliye dünyaya örnek teşkil edecek hizmetler gerçekleştirmiştir. Böylesine önemli işlev ve özelliklere sahip olan külliyenin eğitim birimlerinin örgütsel yapısı ve işleyişi yönetim bilimi esasları ile henüz yeterince incelenmemiştir. Çalışmamızda cevabı aranan temel soru; külliyenin eğitim birimlerinin nasıl bir örgüt yapısına sahip olduğu ve nasıl bir yönetsel esaslarla faaliyet gösterdiğidir. Çalışmamızın amacı, külliyenin başarısının arkasında yatan örgütsel yapı ve işleyiş özelliklerini yönetim bilimi esasları ile ortaya koyarak eğitim tarihi yanında işletme tarihi çalışmalarına katkıda bulunmaktır. Çalışmamızda, Kanuni Vakfiyesi ile vakfiyenin işlevlerine ait kapsamlı çalışmalara ait dokümanlar işletme bilimi örgütsel yaklaşımları ile ele alınmaktadır. Külliyenin önemli bir işlevini yerine getiren eğitim kurumları; dört lisans bir yüksek lisans eğitimim veren medresenin yanında Darül Şifa içerisinde yer alan tıp fakültesi ve ilköğretim okulu olan Sıbyan Mektebi gibi farklı eğitim örgütlerinin bünyesinde bulundurmaktadır. Temel eğitimden dönemin en yüksek eğitimi olan yüksek lisans eğitiminin verildiği Darül Hadis medresesi yanında dönemin tek tıp fakültesi de külliyede faaliyet göstermekteydi. Çalışmamızda, vakfiyenin eğitim kurumlarının örgütsel yapısı ve çalışma esaslarının günümüz örgüt yapılarına ve işlevlerine benzer özellikler taşıdığı tespit edilmiştir. Külliye Dikey bir hiyerarşik yapı yanında kontrol alanı olarak külliye dışı elemanlarının da olduğu kompleks bir yönetsel yapı bulunmaktadır. Başarılı bir şekilde işleyen sistemin varlığı günümüz işletme tarihi çalışmaları açısından önemli bir örgütsel yapı olma özelliği taşımakta, günümüz vakıflarına örnek teşkil etmektedir. Anahtar kelimeler: İşletme Tarihi, Vakfiye, Külliye, Örgütsel Yapı. 246 247

[email protected] Antalya Bilim Üniversitesi, [email protected]

158

Tarihselliği İçinde Çok Boyutlu Bir Mücadele Alanı Olarak Kıbrıs Sorunu Arş. Gör. Samed KURBAN248 Ahmet GÜNDÜZ249 Sicilya ve Sardinya’dan sonra Akdeniz’deki üçüncü büyük ada olan Kıbrıs, jeopolitik ve stratejik konumu dolayısıyla tarih boyunca değişik medeniyet ve milletlerin ilgi odağı olmuştur. Tarih boyunca ada dışından gelen pek çok medeniyet için bir hedef teşkil eden Kıbrıs’la ilgili son dönemde meydana gelen gelişmeler, sadece adadaki Türk toplumu ve Türkiye’yi değil aynı zamanda uluslararası camiayı da etkilemektedir. Söz konusu gelişmeler, Kıbrıs’ın Ortadoğu petrolünün ulaşım yollarına egemen olması, Ortadoğu’dan Afrika’ya uzanan ekseni kontrol etmesi, Anadolu-Ortadoğu-Süveyş Kanalı hattına hâkim olması, Süveyş Kanalından Hint ve Pasifik Okyanusuna uzanan deniz yolunun kontrol noktalarından biri olması ve Ortadoğu’da petrol merkezli muhtemel bir savaşta depo görevini üstlenebilecek olması gibi sebeplere dayanmaktadır. Kıbrıs sorununda tarafların çok olması, çözüm sağlanamamasının en büyük nedenlerindendir. Bu çalışma kapsamında; Kıbrıs sorunu, tarihsel derinlik içinde ele alınarak, çözümü konusunda ekonomik, siyasi ve kültürel bağlamda atılabilecek adımlar irdelenecektir. Anahtar Kelimeler: Kıbrıs Sorunu, KKTC, Ortadoğu

248 249

Dumlupınar Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected] Mustafa Kemal Üniversitesi, SBE, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, [email protected]

159

Tek Parti Dönemi Yönetim Anlayışı ve Kamu Politikaları

Dr. Öğr. Üyesi Tahsin GÜLER250 Tek Parti Döneminde yönetimde temel hedeflerden biri her alanda modernleşmedir. Bu dönemde yönetici kadro, Tanzimat’tan beri süregelen Batılılaşma ve modernleşme çabalarının toplumsal sorunların çözümünde yetersiz kaldığını düşünerek kendilerince çok daha ilerici bir program tasavvur edip uygulamaya çalışmıştır. Dönemin kamu politikaları (din, eğitim, basın yayın, sosyal, kültürel, ekonomik), politik aktörlerin uygulanan modernizasyon projesindeki ideolojik haklılıklarını pekiştirmeye yönelik olarak şekillenmiştir. Bu dönemde modernleştirici bürokratik elit altı ok’ta temsil edilen bir kamu yararı kavramı geliştirmiş ve dönemin kamu politikalarına özellikle kültürel bütünleşmenin ön plana alındığı homojen bir toplum oluşturma çabası hakim olmuştur. Söz konusu politikaların uygulanmasında en etkin aktör olan kamu bürokrasisi ise 2000’li yıllara kadar sürdürdüğü vesayetçi konumunu özellikle bu dönemde pekiştirmiştir. Anahtar Kelimeler: Kamu Politikası, Bürokrasi, Yönetim, Tek Parti Dönemi Management Understandıng and Publıc Polıcıes in The Sıngle Party Perıod One of the main objectives is modernization of every field at management in the Single Party Period. In this period, the administrative staff tried to imagine and implement a much more progressive program considering that the westernization and modernization efforts that have been continuing since the Tanzimat were insufficient in solving the social problems. Hence, the public policies (religion, education, press publication, social, cultural, economic) of the period were shaped to reinforce political actors' ideological justification in the modernization project. In this period, the modernizing bureaucratic elite developed a concept of public good represented in the “six arrow” and an attempt to create a homogeneous society in which public policy, especially cultural integration, was at the forefront. Especially during this period, the public bureaucracy has strengthened the position of wardens, which is the most effective actor in the implementation of these policies, that it has continued until the year 2000 Keywords: Public Policy, Bureaucracy, Management, Single Party Period

Dr. Öğr. Üye, Balıkesir Üniversitesi, İ.İ.B.F. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected] https://orcid.org/0000-0002-7729-5172 250

160

Türkiye’de Doğrudan Yabancı Yatırımların Teknolojik Gelişmeye Etkisi Dr. Şenay SARAÇ251 Gizem Buse KANBUR252 Hanife GÜNBAY253 Bir ülkenin sermaye yetersizliğini giderebilmesinde, iktisadi büyümesini ve teknolojik gelişmesini sağlamasında doğrudan yabancı sermaye yatırımları önemli bir araç olmakla birlikte yatırımların ekonomilere destek sağladığı görüşü kaçınılmaz olmaktadır. Son yıllarda doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve teknolojik gelişme arasındaki ilişki birçok araştırmacı tarafından incelenmiştir. Çalışmaların çoğunluğu aralarında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğunu ifade etmekle birlikte aksi yönde sonuçlara da rastlamak mümkündür. Bu çalışmada doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve patent başvuru sayısı değişkenleri ele alınarak Türkiye’nin teknolojik gelişmesine katkısının var olup olmadığı analiz edilmek istenmiştir. Bu analiz için Dünya Bankası veri tabanından elde edilen 1985-2016 dönemini kapsayan yıllık veriler kullanılmıştır. Granger Nedensellik Analizi sonucu elde edilen bulgular doğrudan yabancı sermaye yatırımları ve teknolojik gelişme arasındaki ilişkinin pozitif ve istatiksel olarak anlamlı olduğunu ortaya koymaktadır. Anahtar kelimeler: Teknolojik Gelişme, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, Granger Nedensellik Analizi, Türkiye

Bülent Ecevit Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü, [email protected] Bülent Ecevit Üniversitesi İktisat Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi [email protected] 253 Bülent Ecevit Üniversitesi İktisat Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi, [email protected] 251 252

161

Doğu Türkistan Hocalarına Dair Bir Kaynak Değerlendirmesi ve Muhammed Sâdık Kaşgârî’nin Tezkire-i Hâcegân’ı Arş. Gör. Coşkun KUMRU254 XVII. ve XVIII. yüzyıl, Doğu Türkistan tarihi açısından oldukça önemli gelişmelere sahne olmuştur. Özellikle ünlü Nakşibendi şeyhi Mahdum-ı Âzam’ın oğulları olan hocalar bu dönem siyasetinde aktif rol oynamışlardır. Zaman içerisinde Aktağlık ve Karatağlık adıyla iki ayrı hizip şeklinde birbirleriyle mücadeleye girişen hocalar, nüfuz alanlarını genişleterek bir dizi şehir devletini yönetmişlerdir. Türkleşmiş son Çağatay hanlığı olan Saidiye hanlığının yıkılmasıyla hocalar saltanatı tesis edilmiş ve böylece Cungar hâkimiyeti altında hocalar devri başlamıştır. Söz konusu döneme ilişkin geniş bir literatür karşımıza çıkmamakla birlikte birtakım kıymetli kaynakların bulunduğu da görülmektedir. Çalışmamızda Doğu Türkistan’da Hocalar dönemine ait bilgi veren kaynaklar değerlendirilecek ve bu kaynaklar arasında şüphesiz en değerlisi olan Muhammed Sâdık Kaşgârî’nin Tezkire-i Hâcegân’ı tanıtılacaktır. Anahtar Kelimeler: Doğu Türkistan, Hocalar dönemi, Tezkire-i Hâcegân.

254

Pamukkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, [email protected]

162

The View of Logistics on Customs Union between the European Union and Turkey

Mustafa İncekara255 Regardless of the Customs Union’s role in Turkey’s economic integration into the European Union (EU) over the last 20 years, the Customs Union agreement has become out-ofdate. A remarkable growth in worldwide trade, the European Union's enlargement in the east and the increasing impact of the economies of emerging countries altered the environment within which the Customs Union is applied. These reasons have impelled a significant investigation of the current Customs Union framework focusing on the trade relationship between the European Union and Turkey. A new version of the Customs Union between Turkey and EU is necessary. The present paper gives a short overview about the customs union between Turkey and the EU. It shows the view of people working in the field of Logistics, which is directly implicated from the Customs Union, and their view on the discussed extended and modernized Customs Union. We conducted a short explorative study to gain insight on this topic. Participants located in the EU answered questions related to this topic. Based on the answers, a frequency analysis was applied, and the mean of each question was calculated. The results show, in general, the Logistic Sector is demanding a modernized and extended Customs Union between Turkey and European Union. Keywords: Customs Union; European Union; Turkey, Logistics

255

Pamukkale University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, [email protected]

163

Liberalizm ve Sosyal Politika Bengisu ÇELTEK256 Liberalizm ve Sosyal Politika Bengisu ÇELTEK1 Özet Liberal iktisadi düşünceler ortaya çıktıkları dönemden bu yana hep aynı formda kalmamış, değişim ve dönüşüm içerisine girerek değişiklikler göstermiştir. Her liberal iktisadi yaklaşım hâkim oldukları dönemde sosyal, siyasal ve ekonomik hayata yansımaları ile devlet müdahalesi ve düzeyini, sosyal politika önlemlerine bakış açısını ve uygulanma düzeylerini, sosyal korumanın sağlanmasını ve refah politikalarını etkilemiş hatta belirlemişlerdir. Hepsinin bakış açıları ve uygulamaları da farklılık arz etmiştir. Bu çalışmada liberal iktisadi düşüncelerin kendi açılarından sosyal politika, sosyal koruma, sosyal yardım, refah uygulamalarını ele alışları tarihsel ve ilkeleri doğrultusundan değerlendirilmiştir. Anahtar kelimeler: Liberalizm, Sosyal Politika, Sosyal Koruma, Refah

256

Kocaeli Üniversitesi, SBE, Çalışma Ekonomisi Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi, [email protected]

164

Toplumsal Yapı Metin ÖZKUL257 Işıl KALAYCI258 Hatice OĞUZ259 Toplumsal yapı, ister zihnimizde tasarladığımız, ister bilinçaltımızdan yansıttığımız isterse gerçek yaşamda ürettiğimiz olsun, asıl önemli yanı, onların ne işimize yaradığıdır. Comte’un aile kavramı, Durkheim’in din ve kolektif temsilleri, Simmel’in toplumsal tip ve biçimleri, Parsons’ın kalıp değişkenleri ve evrensel yapıları gibi kavramlar bir yandan toplumsal yapıyı oluşturan öğeler olarak dikkate alınmakta, diğer yandan da toplumsal yapının önemli bir kısmını oluşturan kurumlar olarak görülmektedir. Parsons ve sonrasında yapılan toplum analizler, “toplumsal sistem” kavramlaştırmasıyla açıklanmaya başlanmıştır. Burada ifade edilmek istenen anlam; toplumun içerdiği, çeşitli etkinlikler ve ilişkilerin sürdürülmesiyle ilişkili bütün oluşumların, ortak özelliklere göre somut ya da soyut bir şekilde, organize birimler halinde, birtakım işlevler yürüttüğü kabulünden ortaya çıkar. Bu kabul ile birlikte toplumsal sistemi oluşturan alt birimlerin, her birinin kendine düşen işlevleri yürütürken diğer birimlerle uyum içerisinde, ortak hedefleri olan; toplumun sürekli ve sağlıklı kılınması yönünde bütüncül bir işleyişi gerçekleştirdikleri varsayılır. Bu çalışmada, toplumsal yapının anlam ve yanlış/eksik işlevleri yönünden incelenmesi amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Toplum, toplumsal yapı, toplumsal sistem,

257

Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, [email protected] Süleyman Demirel Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, [email protected] 259 Süleyman Demirel Üniversitesi, Uluborlu Selahattin Karasoy Meslek Yüksekokulu, Terapi ve Rehabilitasyon Bölümü, Engelli Bakımı ve Rehabilitasyon Programı, [email protected] 258

165

TOPSIS ve MOORA Yöntemleri İle Hava Filtre Ekipmanlarının Sıralanması Dr. Öğr. Üyesi V. Sinem Arıkan Kargı260 İşletmelerde, çalışma ortamındaki hava kalitesi çalışanların sağlığı açısından belirli düzeyde istenir. CNC torna, freze ve işleme merkezi tezgâhlarının kullanmış olduğu soğutma ve yağlama sıvısının buharı ve işleme esnasında ortaya çıkan duman ve partiküllerin ortam hava kalitesini düşürdüğünden bu tür makinaların yoğun çalıştığı işletmelerde yağ buharı, duman ve partikül filtre sistemlerinin kurulma ihtiyacı doğar. Bu sistemler her makinaya ayrı filtre kurulabildiği gibi birkaç makinaya tek bir filtre kurularak da tesis edilebilinir. Çalışmada, üç firmanın uygulamasını yaptığımız firmaya sunduğu sekiz farklı hava filitre ekipmanının teklifi vardır. Bu sekiz farklı ekipmana ilişkin kriterler ise; filtre ünite sayısı, hava çekişi, kullanılan güç, teslim süresi, filtre toz partikülleri, santrifüj kartuşlarının değiştirilme maliyeti, garanti süresi ve fiyat olarak belirlenmiştir. Firma için en uygun olan teklif çok kriterli karar verme(ÇKKV) yöntemlerinden Topsis ve Moora yöntemleri ile sıralanarak sonuçlar karşılaştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre 7 numaralı ekipman ilk sırada yer alırken, 1 numaralı ekipman son sırada yer almıştır. Anahtar Kelimeler: Çok Kriterli Karar Verme, TOPSIS Yöntemi, MOORA Yöntemi

260

Uludağ Üniversitesi, İİBF, Ekonometri Bölümü, [email protected]

166

Yerel Ölçekte Çevre Güvenliğine İlişkin Bir Örgütlenme Modeli Önerisi Doç. Dr. İmam Bâkır Kanlı261 Burak Kaplan262 Doğal kaynakların kullanımı, ekonomik kalkınma ve çevre arasındaki ilişki düzeyi ve dengesi sadece akademisyenler için değil küresel ölçekte politika yapıcılar için de önemli bir yere sahiptir. Çevrenin korunması ve güvenliğinin sağlanması bugün artık şehirlerin kendi öz güvenliklerinin sağlanması ile aynı anlamda kullanılır hale gelmiştir. Bunun ise kurulacak gönüllü ya da diğer kurum ve kuruluşlar aracılığa ile örgütsel bir yapı içinde mümkün olabileceği düşünülmektedir. Şehir ölçeğinde önerdiği çevre güvenliğine ilişkin örgütlenme modelini sunması ve böylece sürdürülebilir kalkınma ve çevrenin korumasına sağlayacağı olumlu etkiler açısından bu çalışmanın önemli olduğu düşünülmektedir. Modelin en önemli yaklaşımlarından birisinin; yerel ölçekten (mahalle) ulusal ve hatta küresel ölçeğe kadar zorunlu-katılımcı mekanizmalara dayalı bir yaklaşıma sahip olması onun önemini daha da arttırmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı; çevre güvenliğinin sağlanmasında etkin ve verimli bir örgütsel yapının, sürdürülebilir kalkınma ve toplumsal yapılar elde etmede ki önemini ortaya koymaktır. Çalışma mahalle ve şehir ilişkisine dayalı bir ölçek ile sınırlandırılmış ve modelin temel ilkeler düzeyi tartışılmıştır. SWOT analizi modelin değerlendirilmesinde yöntem olarak belirlenmiş, ayrıca literatür taraması ve ilgili kurum ve kuruluşların yayınladıkları teknik ve analitik raporlardan da faydalanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Çevre, Güvenlik, Çevre Güvenliği, Mahalle, Şehir

261 262

Marmara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected] Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Politikası Yüksek Lisans Programı, [email protected]

167

Turizm İşletmelerinde Maliyetlerin Muhasebe Karlıkları Üzerine Etkisi: Borsa İstanbul Endeksi Üzerine Bir Uygulama Fahri KURŞUNEL Derya ÖZTEMİZ Turizm sektörü geniş etki kapasitesiyle hemen her ülkede geliştirilmeye çalışılan bir sektördür. Turistik seyahatlerin hacminin artması ve turistik işletmelerin sayılarının artması rekabeti arttırmakta ve kaliteyi ön plana çıkarmaktadır. Bu çalışmanın amacı turizm işletmelerinin maliyetlerinin muhasebe karlılıkları üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Bu bağlamda Borsa İstanbul Endeksi’nde 2011-2016 yılları arasında işlem gören turizm sektöründe faaliyet gösteren 6 firma seçilmiştir. Maliyetlerin saptanmasında finansal kadıraç oranları ve firma performansının belirlenmesinde karlılık oranları hesaplanmıştır. Tahmin yöntemi olarak panel veri analizi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda, finansal kaldıraç oranının kar oranları üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Finansal Kaldıraç Oranı, Panel Veri Modeli, Muhasebe Karlılıkları The tourism sector is a sector that is being developed in almost every country with its wide impact capacity. The increase in the volume of tourist travel and the increase forefront in the number of tourist enterprises increase competition and bring quality. This study aims to explain the effects of costs in business on the accounting profitability. In this context, 6 companies operating in the tourism sector, which was traded in the Stock Exchange Istanbul Index between 2011-2016, were selected. In determining the costs, the financial ratios and in determining firm performance the profitability ratios were calculated. Panel data analysis is used as the estimation method. In conclusion, it is seen that the financial leverage ratio has a significant effect on profit rates. Keywords: Financial Leverage Ratio, Panel Data Models, Accounting Profitability

168

Turizm Öğrencilerinde Eğitim Hizmeti Pazarlamasının Memnuniyet Düzeyine Etkisi: Lisans Öğrencileri Üzerinde Bir Uygulama Prof. Dr. Ahmet BÜYÜKŞALVARCI263 Nevriziye TUNCAY264 Arş. Gör. Dr. Mustafa Cüneyt ŞAPCILAR265 Öğrencilerin beklentilerinin karşılandığı veya aşıldığı durumlarda ortaya çıkan öğrenci memnuniyeti, bir öğrencinin eğitim deneyiminin değerlendirilmesinden kaynaklanan kısa süreli bir tutumdur. Öğrencilerin memnuniyet düzeyini etkileyen faktörlerin tespit edilmesi sonucunda, üniversitelerin yapacağı düzenlemeler için önemli bir kaynak olması nedeniyle bu çalışmada eğitim hizmeti pazarlamasının memnuniyet düzeyine etkisi araştırılmaktadır. Yükseköğrenim kurumlarında öğrenci memnuniyetine odaklanan çalışmalar, üniversite yönetimlerine mevcut ve eski öğrencilerle başarılı, uzun vadeli ilişkiler kurmayı, geliştirmeyi ve sürdürmeyi kolaylaştırmak için yardımcı olmaktadır. Bu doğrultuda, tüketicilerin sunulan hizmetlerle ilgili beklenti ve algılarının değerlendirilmesinde kullanılan SERVQUAL ölçeğinin algılanan soru önermeleri temel alınarak, eğitim hizmetine uyarlanmıştır. Çalışma, Necmettin Erbakan Üniversitesinde, Turizm Fakültesinde, Aralık 2017 tarihinde, eğitim hizmeti alan 382 öğrenci üzerinde yürütülmüş, veriler nicel araştırma yöntemlerinden anket tekniği aracılığıyla toplanmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre; algılanan hizmet kalitesi ile eğitim hizmetlerinden memnuniyet düzeyi arasında pozitif yönlü yüksek derecede ilişkiler olduğu belirlenmiştir. Ayrıca araştırmada öğrencilerin demografik özellikleri ile algıladıkları hizmet kalitesi ve memnuniyet düzeyi arasında farklılıklar tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Eğitim Hizmeti, Memnuniyet Düzeyi, SERVQUAL

Necmettin Erbakan Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, [email protected] Necmettin Erbakan Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, Doktora Öğrencisi, [email protected] 265 Necmettin Erbakan Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, [email protected] 263 264

169

Turizmde Rekabet Gücünün Analizi ve Sürdürülebilir Rekabet: Porter’ın Elmas Modeli Çerçevesinde Türkiye ve Yunanistan’ın Karşılaştırılması

Dr. Öğr. Üyesi Yasemin BİLİR Prof. Dr. Fatma LORCU Bilal Dursun Ulusal gelirlerin ve refah düzeyinin arttırılması açısından önemli bir ekonomik kaynak olan turizm sektörü, aynı zamanda uluslararası rekabetçi üstünlüklerin daha yüksek pazar payına dönüştürülmesine de aracılık etmektedir. Bu çalışmada, Türkiye ve Yunanistan’ın turizm sektörü açısından karşılaştırılarak rekabet gücünü ortaya koyan faktörler belirlenmiştir. Tez, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde rekabet ve sürdürülebilirlik kavramları açıklanarak Jenerik Rekabet Stratejileri çerçevesinde, işletme yönetimi açısından rekabet kavramı ele alınmıştır. İkinci bölümde, geleneksel ve çağdaş rekabet modelleri incelenerek araştırmaya model olarak seçilen Elmas Modeli ve diğer modeller turizm sektörü kapsamında açıklanmıştır. Son bölümde, Türkiye ve Yunanistan’ın turizm sektöründeki rekabet güçlerinin karşılaştırılması amacıyla gazete haberlerinden elde edilen bulguların içerik analizi sonuçları değerlendirmeye alınmıştır. Bu amaçla, Porter Elmas Modelinde yer alan altı boyut kapsamında nitel bir araştırma yöntemi olan içerik analizi uygulanmış ve 1 Haziran-31 Ağustos 2015 tarihleri arasında Türkiye’deki satış rakamları yüksek olan üç günlük gazete incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda, faktör koşulları boyutunda, alt yapı ile doğal ve kültürel arz kaynakları boyutlarında Türkiye’nin, yetişmiş insan gücü boyutunda Yunanistan’ın rekabet üstünlüğü bulunduğu ortaya koyulmuştur. Bağlı ve destek endüstriler boyutunda, gıda ve eğlence sektörü alt boyutu dışında Türkiye’nin rekabetçi üstünlüğü belirlenirken bu sektörde Yunanistan’ın rekabet gücünün daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Endüstriyel yapı ve rekabet koşulları boyutunda Türkiye’nin, talep koşulları boyutunda ise şans faktörlerinin de etkisiyle Yunanistan’ın rekabet gücünün bulunduğu görülmektedir. Devlet boyutunda, turizm anlaşmaları ve vergi politikaları bakımından Türkiye’nin, turizm teşvikleri bakımından Yunanistan’ın rekabet üstünlüğü bulunduğu ortaya koyulmuştur. Ancak tüm boyutlarda farklı rekabet güçleri gözlemlenmiş olsa da şans faktöründe yaşanan konjonktürel değişimin olumsuz etkileri bütün boyutlarda etkisini hissettirmektedir. Anahtar Kelimeler: Elmas Modeli, Turizm Rekabetçiliği, Uluslararası Rekabet Gücü, İçerik Analizi, Sürdürülebilir Rekabet Avantajı.

170

Analysis of Competitive Power in Tourism & Sustainable Competition: Comparison of Türkiye And Greece According To The Porter’s Diamond Model As an important asset for increasing national income and welfare, tourism sector translates international competitive advantage into larger market share. Comparing the tourism sector in Turkey and Greece, this study identifies factors that determine competitiveness. This dissertation comprises three chapters: The first chapter addresses the concepts of “competition” and “sustainability”. Based on “Generic Competitive Strategies”, this chapter further explains the concept of competition regarding business management. Examining traditional and contemporary competition models, the second chapter delineates the Diamond Model, the conceptual model of the study, and other models regarding tourism sector. In order to compare competitiveness of tourism sector in Turkey and Greece, the final chapter presents findings from the content analysis of newspapers. To that end, a qualitative content analysis of three leading newspapers between 1st June and 31st August 2015 was employed based on six dimensions in the Porter's Diamond Model. The findings demonstrate that, under “factor conditions”, Turkey has more advantages in infrastructure and natural/cultural resources, and Greece has more advantages in qualified human resources. Under “related and supporting industries”, except food and entertainment sub-dimensions, Turkey has more competitive advantage. While Turkey has more competitive advantage in “industrial structure and rivalry”, Greece has more competitive advantage in “demand condition” thanks to the chance factor. Under “government”, Turkey has more advantage in tourism agreements and tax policies, whereas Greece has more advantage in tourism incentives. However, although different competitive powers are observed in all dimensions, negative effects of the cyclical fluctuations in “chance factor” have impacted all dimensions. Key Words: Diamond Model, Tourism Competitiveness, International Competitive Power, Content Analys

171

Türev Piyasalarda Yaşanan Oynaklığın Yapısal Kırılmalı Analiz Yöntemi İle Test Edilmesi: Gelişmekte Olan Ülkelerde Bir Uygulama Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Levent ERDAŞ İkinci dünya savaşının dünya ekonomileri üzerinde oluşturduğu finansal baskılar ve son yıllarda küresel finans piyasalarında yaşanan dalgalanmalar, ülkeleri alternatif finansal ürünler arayışı içine sokmuştur. Bu finansal araçlardan biri de finansal türev ürünleridir. Piyasaları riskten koruyarak yatırım yapılmasını amaçlayan türev ürünlerin kullanımı son yıllarda büyük bir hızla artmıştır. Bu gelişmelerle beraber, uluslararası piyasalarda sabit kurlara dayalı BrettonWoods Sistemi’nin hayata geçirilmesin ardından, türev piyasalar kısa zamanda gelişmiş ve gelişmekte olan piyasaların vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Türev piyasalarda yaşanan yapısal değişkenliğin gelişmekte olan ülkeler bazında incelenmesi ve elde edilecek kırılma tarihlerinin karşılaştırılması bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Çalışmada 2011M12018M2 dönemi aylık verileri kullanılarak, kırılma tarihlerini içsel (endojen) olarak varsayan ve anlamlı yapısal kırılmaları bularak ilişkiyi rejimlere ayıran Bai ve Perron (2003) çoklu yapısal kırılma analizi kullanılmıştır. Bai ve Perron (2003) yapısal kırılma analizine göre; gelişmekte olan ülkelerin türev piyasa işlem hacimlerinde en az iki anlamlı yapısal kırılma ve en az üç rejim elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Türev Ürünler, Çoklu Yapısal Kırılma Analizi, Bai-Perron Testi.

172

Türk Hukukunda Arabuluculuk Konusunda Yapılan Son Yasal Değişikliklerin Değerlendirilmesi Doç. Dr. Kudret ASLAN266 Günümüzde Dünya’nın birçok ülkesinde yayımlanan yargı reformuna ilişkin çalışmalarda, yargının aşırı iş yükü altında olduğundan şikâyet edilmekte ve bu soruna bir çare olarak, alternatif uyuşmazlık çözüm yolları kabul edilmektedir. Dünyada yaşanan bu gelişmeler ülkemizi de etkilemiş ve alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından birisi olan arabuluculuk kurumu, hukukumuzda 7.6.2012 tarihli 6325 sayılı “Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu” ile kabul edilerek ilk kez pozitif düzenlemeye kavuşmuştur. Daha sonra, 25.10.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile hem 6325 sayılı Kanun’da çok önemli değişiklikler yapılmış hem de iş hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların çoğu bakımından “dava şartı olarak arabuluculuk” kurumu kabul edilmiştir. Arabuluculuğun dava şartı olarak kabulü yanında, 6325 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile arabulucuya çözüm önerisi getirme yetkisinin verilmesi, arabuluculukta adli yardımdan yararlanma olanağının getirilmesi, avukatların da imzaladığı anlaşma belgesinin doğrudan ilam niteliğinde belge olması ve tarafların üzerinde anlaştıkları hususlarda dava açılmasının mümkün olmaması, hukukumuzda arabuluculuk kurumu bakımından getirilen ve özünde isabetli olan çok önemli değişikliklerdir. Anahtar Kelimeler: Arabuluculuk, Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları, 6325 Sayılı Kanun, 7036 Sayılı Kanun.

266

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi, [email protected].

173

Türk İmalat Sanayinde Açık İnovasyon Uygulayan Firmaların Lokasyonları ile Ekonomik Performansları Arasındaki İlişki Şebnem Arık267 Ümit K. Seyfettinoğlu268 Açık inovasyon literatürü, firmaların inovasyon süreçlerinin dışa açılmasının ekonomik performansları üzerinde olumlu etkiye sahip olduğunu savunur. Satış geliri, ihracat geliri, katma değer ve pazar payı gibi ekonomik performans göstergeleri firmaların açıklık derecelerinden etkilenmektedir. Bu çalışmada firmaların yerleşik olduğu iller arasındaki komşuluk ilişkileri ve mesafelerin açık inovasyonun firma ekonomik performansı üzerindeki etkisini etkileyebileceği öngörülmekte ve bunun yaratabileceği pozitif ve negatif dışsallıkların ve coğrafi koşulların doğurduğu heterojenitenin bağımlı-bağımsız değişkenler arasındaki ilişki üzerinde yaratacağı olası etkiler mekânsal ekonometri ile tahmin edilmektedir. Çalışmanın temel amacı, Türkiye genelinde imalat sanayinde açık inovasyonun firma ekonomik performansı üzerindeki etkisini ve mekânsal heterojenitenin bu etkiyi ne şekilde değiştirdiğini ortaya koymaktır. Çalışmada kullanılan veri tabanı Türkiye genelinde farklı endüstrilerde faaliyet gösteren ve 2011 yılı İSO ilk büyük 1000 firma arasında yer alan 496 firmaya saha çalışması yapılarak oluşturulmuştur. Bulgular, süreçte tüketicilerle yapılan işbirliğinin ve ticarileşme sırasında yapılan açık inovasyonun il bazında değişen etki yarattığına işaret etmektedir. Anahtar Kelimeler: Açık İnovasyon, Mekânsal Faktörler, Coğrafi Ağırlıklı Regresyon (CAR)

267 268

Akdeniz Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, [email protected] Akdeniz Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, [email protected]

174

Türk Turizm İşletmelerinin Barter Sistemini Kullanmama Nedenleri ve Sistemi Yaygınlaştırma Önerileri Doç. Dr. V. Uğur TANDOĞAN269 Arş. Gör. H. Erhan ALTUN270 Barter sistemi, dünyada ABD, Avrupa ve Asya’daki işletmeler tarafından yaygın olarak kullanılan finansman ve pazarlama kolaylaştırıcı bir sistemdir. Sistem, kendisine üye olan türlü sektörlere ait işletmelerin kendi aralarında para kullanmadan mal ve hizmet takas etmelerine olanak tanımaktadır. Bu nedenle barter sistemi, çok sayıda farklı sektörle iş ilişkisinde bulunan ve finansal kriz yaşayan Türk turizm işletmelerine çok daha faydalı olacaktır. Ancak, sistemin ülkemizde yaygın olarak kullanılmadığı görülmektedir. Oysa sistemin yaygınlaşması, olumsuz gelişmelere maruz kalan turizm işletmelerini canlandıracağı gibi, yeni turizm girişimlerine de cesaret ve işletme sermayesi desteği sağlayacaktır. Son yıllarda finansal yönden bu kadar zor duruma düşmelerine rağmen, Türk turizm işletmelerinin neden hala barter sisteminden yararlanmadıkları araştırmanın sorusunu oluşturmaktadır. Bu soruya yanıt aramak üzere hem turizm işletmeleri hem de barter işletmeleri yöneticilerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile bilgi toplanmış ve sistemin ülkede yaygınlaştırılması konusunda çözüm ve öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Barter, Turizm İşletmeleri.

269 270

Adnan Menderes Üniversitesi Turizm Fakültesi, Kuşadası. [email protected] Adnan Menderes Üniversitesi Turizm Fakültesi, Kuşadası. [email protected]

175

Türk Yerel Yönetimler Mevzuatı Çerçevesinde Kentsel Haklar Urban Rights on Turkish Local Government Legislation Dr. Öğr. Üyesi Yakup KÖSEOĞLU Kentte yaşayan kentlilerin daha iyi bir yaşam sürmesi için temel hak ve hürriyetlere ilave olarak geliştirilen ve henüz gelişim sürecinde olan, klasik hak tasnifi açısından büyük oranda dayanışma hakları olarak kabul edilebilecek kentsel hakları sistematik açıdan tasnif eden en temel metin Avrupa Kentsel Şartıdır. Şart 1992 yılında Avrupa Konseyince kabul edilen ve Birlik tarihinde ilk kez yerel yönetimlerin imzasına açılmış bir belge olması açısından önemlidir. Şartın 20 madde halinde sıraladığı haklar; güvenlik, çevre, istihdam, konut, dolaşım, sağlık, spor ve dinlence, kültür, kültürler arası kaynaşma, kaliteli mimari ve fiziksel çevre, işlevlerin uyumu, katılım, ekonomik kalkınma, sürdürülebilir kalkınma, mal ve hizmetlere erişim, doğal zenginlikler ve kaynakların kullanımı, kişisel bütünlük, belediyeler arası işbirliği, finansal yapı ve mekanizmalar ve eşitlik şeklinde sıralanmaktadır. Şart her ne kadar yerel yönetimlerin imzasına açılmış olsa da Türkiye’den şartı imzalayan bir yerel yönetim birimi bulunmamaktadır. Bunun en önemli sebebi mevzuat engelleridir. Anahtar Kelimeler: Kentsel haklar, Avrupa Kentsel Şartı, Türk Yerel Yönetim Mevzuatı

176

Türk Yönetim Tarihine Katkı Yapan Risale/Nameler ve Katkıları Dr. Öğr. Üyesi Tahsin GÜLER271 Türk yönetim tarihinde yöneticilere yol gösteren, fikir veren ve önemli yönetsel birikimlerin oluşmasına katkıda bulunan çeşitli eserler bulunmaktadır. Genellikle “risale” ve “name” olarak adlandırılan bu eserler dönemin en üst yöneticisine sunulan bir rapor olarak nitelendirilebilir. Bu eserlerin Türk yönetim kültürünün oluşmasına en önemli katkıları kamu yöneticilerinin görevlerini yaparken dikkat etmeleri gereken dini, ahlaki ve vicdani hususları ortaya koyarak sonraki dönemlerde de referans alınacak ilke ve prensiplerin yerleşmesine olanak tanımalarıdır. Söz konusu eserlerin diğer önemli katkısı ise yazıldıkları dönemin siyasal, ekonomik, toplumsal ve kültürel koşullarına ait bilgileri doğrudan günümüze aktaran kaynaklar olmalarıdır. Çalışmada incelenen eserlerde özellikle adalet kavramı, yöneticilerin sahip olmaları gereken nitelikler, devlet işlerinde kamu yararının gözetilmesi, işin ehline verilmesi gerektiği (liyakat ilkesi) gibi ilkelerin ön plana çıktığı görülmektedir. Söz konusu ilkeler Türk yönetim kültürünün oluşmasında etkili olmuş, günümüzde de geçerliliğini koruyan ilkelerdir. Anahtar Kelimeler: Kamu Yönetimi, Türk Yönetim Tarihi, Liyakat İlkesi, Adalet Kavramı Contributing of Risale / Name (s) Contributing to Turkish Administration History There are various works which guide the administrators, giving an idea and contribute to the formation of important managerial accumulations in the history of Turkish administration. These works, often called "risale" and "name", can be described as a report submitted to the top administrator of the period. The most important contributions of these works to the formation of the Turkish administrative culture are to reveal the religious, moral and conscientious aspects that public administrators should pay attention to while performing the duties, and enable them to establish principles and principles to be referenced in future periods. The other important contribution of these works is that they are sources that directly convey the information about the political, economic, social and cultural conditions of their period. It is seen that principles such as justice concept, qualifications that managers should possess, observing the public interest in state affairs, and to be given to the master (merit principle) seem to be the foreground in the works examined in the study. These principles have been influential in the formation of the Turkish administrative culture and are the principles that maintain their validity today. Keywords: Public Administration, Turkish Administration History, Merit Principle, Concept of Justice Dr. Öğr. Üye, Balıkesir Üniversitesi, İ.İ.B.F. Siyaset Bilimi [email protected] https://orcid.org/0000-0002-7729-5172 Tel: 535.2772988 271

ve

Kamu

Yönetimi

Bölümü,

177

Türkiye Anayasa Mahkemesi’nin 16 Nisan 2017 Tarihli Halkoylamasına İlişkin Kararının Değerlendirilmesi Dr. Öğr. Üyesi Ferhat USLU Arş. Gör. Ali ÖZDEMİR Bilindiği gibi, 21 Ocak 2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından kabul edilen 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Türkiye’nin temel kurumlarında köklü değişikliklere yol açar nitelikteydi. Anılan Anayasa değişikliği için 16 Nisan 2017 tarihinde halkoylaması yapılmış ve halkoylaması sonucu “evet” olarak çıkmıştır. Bu halkoylamasının iptali için kimi siyasi partiler, çeşitli nedenlerle Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmuşlardır. Ancak Yüksek Seçim Kurulu anılan talepleri kabul etmemiştir. Bunun üzerine Yüksek Seçim Kurulu’nun ret kararına karşı Türkiye Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunulmuştur. Başvuru bir gerçek kişi ve bir siyasi parti tarafından yapılmıştır. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 7 Haziran 2017 tarihinde (Başvuru Numarası: 2017/20127) anılan başvurulara karşı “kabul edilmezlik” kararı vermiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararda şu gerekçeleri öne sürmüştür: a) Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 1 Numaralı Protokol md. 3’te düzenlenen “Serbest Seçim Hakkı” halkoylamalarını kapsamamaktadır. b) 1982 Anayasası md. 79/2, Yüksek Seçim Kurulu kararlarını yargı denetimi dışında tutmuştur. Anayasa Mahkemesi temelde bu iki gerekçe ile Yüksek Seçim Kurulu’nun 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan anayasa değişikliğine ilişkin halk oylaması sırasında, sandık kurulu mührü taşımayan oy pusulası ve zarfların dışarıdan getirilerek kullanıldığı kanıtlanmadıkça geçerli sayılmasına ilişkin kararına karşı yapılan bireysel başvurunun "yetkisizlik" nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir. Bu bildiride Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararının hukuki değerlendirilmesi yapılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Yüksek Seçim Kurulu, Halkoylaması, Anayasa Mahkemesi, Yetkisizlik Kararı, Kabul Edilmezlik Kararı. Evaluation of the Constitutional Court of the Republic of Turkey's Decision on dated April 16, 2017 Referendum. As is known, on January 21, 2017 Turkey adopted by the Grand National Assembly of the Republic of Turkey No. 6771 on the Amendment of the Constitution Act it had led to fundamental changes in the nature of Turkey's main institutions. A referendum was made on April 16, 2017 for the said Constitutional amendment, and the referendum ended in "yes". For the annulment of this referendum, some political parties have applied to the Supreme Election Council for various reasons. However, the Supreme Election Council has not accepted the mentioned demands. Thereupon Turkey against the decision of the Supreme Election Council's refusal it was made on an individual application to the Constitutional Court. The application was made by a real person and a political party. However, the Constitutional Court ruled "inadmissibility" against the applications referred to on 7 June 2017 (Application No. 2017/20127). The Constitutional Court has put forward the following reasons in this decision: a) Protocol No. 1 to the European Convention on Human Rights does not include the referendum on “Right to Free Elections” held in article 3. b) Article 79/2 of the 1982 Constitution excluded the decisions of the Supreme Election Council from judicial review. The Constitutional Court is basically unacceptable because of the "unauthorized" individual application against the decision of the Supreme Election Council on the constitutional amendment made on April 16, 2017 against the decision of the polling board to impose ballot papers and envelopes from outside and to be valid unless proven to be used it was decided that it was. In this declaration, legal evaluation of the Constitutional Court's stated decision will be tried.



Sakarya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, [email protected] Sakarya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, İnsan Hakları Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi, [email protected] 

178

Key Words: The Supreme Election Council, Referendum, The Constitutional Court, European Court of Human Rights, Decision of Unauthorized, Unacceptability Decision.

Türkiye Ekonomisinin Kronik İşsizlik Sorununun Genel Analizi Prof. Dr. Abdülkadir KÖKOCAK Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dönüşüm serüvenine bağlı olarak işsizlik göstergeleri de radikal değişimler göstermiştir. Sektörel yapıdaki değişimler işsizlik göstergesini derinden etkilemiştir. Türkiye ekonomisi tarımsal karakterli ekonomik yapıdan diğer sektörel yapılara geçişle birlikte işsizlik gibi bir sorunu keşfetmiştir. Diğer taraftan Türk toplumunun sosyal yapıdaki rijit dönüşümler işsizliğin Türk ekonomisi ve toplumu için sorun oluşturmasında etkin nedenlerden olmuştur. Birçok işsizlik oluşturucu parametrenin etkisi ile ekonomik yapının izdüşümü niteliğinde olan işsizlik olgusu Türk ekonomisi için yapısal ve kronik bir soruna dönüşmüştür. Makro ekonomik göstergelerin çoğunda önemli başarılar elde etmiş olan Türk ekonomisi işsizlik göstergesinin iyileştirilmesinde aynı performansı sergileyememiştir. Çalışmanın amacı sorunu temel unsurları ile birlikte ele alıp incelemek ve nedenlerden hareketle çözüm önerileri geliştirmek olacaktır. İşsizlik olgusunu Türk ekonomisi açısından tüm yönleri ile analiz edilecektir. Anahtar Kelimeler: İşsizlik, İstihdam, Türk ekonomisi, İşsizlik parametreleri, İstihdam artırıcı politikalar

GENERAL ANALYSIS OF CHRONIC UNEMPLOYMENT PROBLEM OF TURKISH ECONOMY Depending on the unemployment indicators also showed Turkey's social and economic transformation journey radical changes. Changes in the sectoral structure deeply affected the unemployment indicator. agricultural character of Turkey's economy as unemployment has discovered a problem with the transition into other sectoral structure of economic structure. On the other hand, rigid transformations in the social structure of the Turkish society have been effective reasons for the unemployment to be a problem for the Turkish economy and society. The unemployment phenomenon, which is the projection of economic structure with the effect of many unemployment-generating parameters, has become a structural and chronic problem for the Turkish economy. The Turkish economy, which has achieved most of the major successes of macroeconomic indicators, has not performed the same in improving the indicator of unemployment. The aim of the study will be to examine and analyze the problem together with the basic elements and to develop solution proposals from the reasons. Unemployment will be analyzed in all aspects of the Turkish economy.

179

Key Words: Unemployment, Employment, Turkish economy, Unemployment parameters, Employment promotion policies Türkiye’de 2004-2016 Yılları Arası Hükümlülerin Demografik Özelliklerine Göre Karşılaştırmalı Analizi Öğr. Gör. Dilek Duygu DARICI ÇEVİK272 Arş. Gör. Emre ÇEVİK 273 Dr. Öğr. Üyesi Esin Cumhur YALÇIN274 Bu çalışmada, Türkiye’de öldürme suçundan dolayı ceza infaz kurumuna giren hükümlülerin demografik, eğitim düzeyleri ve iş durumları ele alınmıştır. Eğitim durumu ile suç oranları ilişkisi kuşkusuz ki tartışılmaz gerçektir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde refah düzeylerinin farklılaşmasından dolayı, bireyin aldığı eğitim ya da işe ve yaşam koşullarına göre farklılıklar, suça olan yönelimi etkilemektedir. TÜİK Adalet verilerine göre, Türkiye’de 2004-2016 yılları arası öldürme suçundan dolayı kadın ve erkek hükümlülerin eğitim seviyelerine göre dağılımları ve ayrıca meslek gruplarına göre Ceza ve İnfaz Kurumları’nda yer alan hükümlülerin mesleklerine göre dağılımları irdelenmiştir. Çalışma sonucunda, yıllar itibariyle cinsiyetlerin eğitim düzeyine göre farklılaştığı ve meslek gruplarından Sanatkarlar ve ilgili işlerde çalışanlarla öğrenci hükümlülerin sayılarının yıllar itibariyle arttığı sonucun ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Hükümlüler, Suça Olan Yönelim, Yaşam Koşulları

Yalova Üniversitesi, Çınarcık Meslek Yüksekokulu, Hukuk Bölümü, Adalet Pr., [email protected] Üniversitesi, İİBF, Ekonometri Bölümü, [email protected] 274 Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Ekonometri Bölümü, [email protected] 272

273Kırklareli

180

Türkiye’de Ar-Ge Merkezlerinin Yapısı, İşleyişi ve Ekonomideki Yeri Üzerine Bir Değerlendirme Arş. Gör. Seda SALMAN275 Doç. Dr. İskender PEKER276 Dördüncü sanayi devrimiyle birlikte işletmelerin ar-ge alanında rekabet gücünün artması bir zorunluluk haline gelmiştir. Bilgi çağı olarak adlandırılan bu dönemlerde üretimin belirleyici faktörlerinin emek ya da sermaye yoğunluğundan bilgiye doğru kaydığı görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye’de güçlü bir inovasyon ekosisteminin varlığına ihtiyaç duyulmaktadır. Ulusal yenilik sistemimizin kalbindeyse, bilginin ekonomide kullanılmasının en önemli uygulama araçlarından olan araştırma geliştirme faaliyetlerinin yürütüldüğü Ar-Ge merkezleri yer almaktadır. Son 3 yıllık periyotta sayıları 232’den 854’e ulaşarak savunma sanayiinden tarımsal üretime varana dek büyük bir yelpazede önemli katma değerler yaratan Ar- Ge merkezleri, büyük bir gelişim ivmesi göstermiştir. Bu önemine binaen çalışmada, ArGe merkezleri ile ilgili çalışmaların hangi konu, kapsam ve yöntemler kullanılarak gerçekleştirildiğini ortaya koyan bir literatür araştırması yapılmıştır. Literatür araştırması sonucunda çalışmaların genellikle Ar-Ge merkezlerinin mevcut durumu, işleyişi üzerine yoğunlaştığı ve daha çok Veri Zarflama Analizi ( VZA) ve benzer yöntemler kullanılarak performans ölçen çalışmalara ağırlık verildiği belirlenmiştir. Bunun yanında çalışmalarda benzer sektörlere odaklanıldığı ve sektörel farklılıkların dikkate alınmadığı da ifade edilebilir. Çalışma sonucunda, Ar-Ge merkezlerinin sektör olarak sınıflandırılan çalışmalara ilişkin ciddi bir açıklık olduğu tespit edilmiş ve bu doğrultuda öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ar-Ge, Ar-Ge Merkezi, İnovasyon

275 276

Gümüşhane Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected] Gümüşhane Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected]

181

Türkiye’de Finansal Çevrimler ve İş Çevrimleri Dr. Atiye Beyhan AKAY277 İş çevrimi modellemelerinde finansal faktörlerin önemli olmadığı düşünülürken, 2008 küresel krizi finansal çevrimlerin makroekonomik dinamikler üzerinde beklenenden daha fazla etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Küresel finansal kriz, finansal istikrar ve finansal krizin nedenlerini analiz etmeye yönelik çalışmalara ilgiyi arttırmıştır. Finansal sistem içindeki kırılganlıklar finansal değişkenlerdeki çevrimsel hareketlere bağlıdır. Reel ekonomideki çevrimsel hareketlerin aksine finansal çevrimlerin ölçülmesi konusunda tartışmalar sürmektedir. Finansal çevrimler iş çevrimlerinden büyüklük ve sıklıkları itibari ile de ayrılmaktadır. Çevrim zaman içinde kendini tekrar eden büyüme ve daralma dönemleri olarak tanımlanmaktadır. Ekonomik istikrarın sağlanması ve uygulanacak politikaların etkinliği açısından iş çevrimleri ile finansal çevrimlerin özelliklerinin ve aralarındaki etkileşimin anlaşılması önem arz etmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de finansal çevrimler ve iş çevrimlerinin özellikleri ve aralarındaki etkileşim analiz edilecektir. Anahtar Kelimeler: İş çevrimi, finansal çevrim

Akdeniz Üniversitesi, [email protected]. 277

Uygulamalı

Bilimler

Fakültesi,

Uluslararası

Ticaret

ve

Lojistik

Bölümü,

182

Türkiye’de Kadın Haklarının Gelişimi ve Kadın Sivil Toplum Örgütleri Burcu Aybüke TAŞ278 Funda KEMAHLI279 Dünyada, insan hakları ve demokrasi aynı süreçte gelişmiş, bu gelişim sürecinde kadınların da sosyal, siyasal, ekonomik ve çalışma hayatına girme gibi birçok alanda “birey” anlayışı ile birlikte haklarının kullanılması gündeme gelmiştir. Türkiye’de kadın hakları mücadelesi bizzat kadınlar tarafından başlatılmış olup, “kadın hakları” kavramı ilk kez Tanzimat döneminde gündeme gelmiştir. II. Meşrutiyet döneminde evlilik, boşanma, eğitim, çalışma hayatına katılma gibi alanlarda tanınan haklar ile kadınlar kendilerini ifade edebilme olanağına sahip olmuşlardır. Cumhuriyet döneminde ise toplumsal devrimin etkisiyle gerek kadınların haklarını kullanması gerek toplumun kadına bakış açısının değişmesiyle, kadınlar gündemde olmayı ve kendilerinden bahsettirmeyi başarmıştır. Tanzimat’la başlayan Cumhuriyet döneminde hız kesmeden devam eden gelişmelerle birlikte kadının eşitlik, özgürlük ve kişilik hakları için mücadele etmesi anlamında kullanılan kadın hareketi, demokratik yaşamın vazgeçilmez unsurlarından olan “kadın sivil toplum örgütleri” ile daha kurumsal bir nitelik kazanarak kadın haklarının savunuculuğunu yapmada önemli bir aktör haline gelmiştir. Bu çalışma ile kadın haklarının gelişimi, demokrasi ve kadın sivil toplum örgütleri arasındaki bağ açıklanarak, Türkiye’de kadın haklarının gelişim çizgisinde kadın sivil toplum örgütlerinin önemi ve etkisi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kadın Hakları, Demokrasi, Sivil Toplum Örgütleri

Erzincan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Yüksek Lisans Öğrencisi, [email protected] 279 Erzincan Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, Dr. Öğr. Üyesi, [email protected] 278

183

Türkiye’de Sosyal Medyanın Turizm Tüketicilerinin Satın Alma Davranışlarına Etkisi Dr. Öğr. Üyesi Adnan Veysel ERTEMEL Günümüzde iletişim teknolojileri hızla gelişmekte olduğundan insanların internet ve Web araçlarını gittikçe daha çok kullandıkları görülmektedir. Bu araçlardan en önemlisi sosyal medyadır. Sosyal medya, kullanıcıların kendilerini ifade edebilecekleri, diğer kullanıcılarla iletişim kurabilecekleri ve günlük yaşamlarını kolaylaştırmak gibi birçok farklı etkinlik gerçekleştirebildikleri sanal bir medyadır. Ayrıca son yıllarda sosyal medya pazarlaması, tüketicilerin bu yeni medyaya etkin katılımını temel alan yeni bir pazarlama konseptidir. Sosyal medya araçlarında bulunan içerik; tüketici davranışlarını, sosyal medya pazarlamasını ve tüketicinin satın alma noktasındaki kararını şekillendirir. Bu çalışma sosyal medya ile tüketici davranışı arasındaki ilişkiyi turizm sektöründe ürün veya hizmet satın alma etkisini incelemiştir. Araştırmanın teori bölümünde, sosyal medya pazarlaması, sosyal medyada tüketici davranışları ve turizm pazarlaması kavramları literatürü araştırılmıştır. Araştırma bölümünde sosyal medyanın turizm tüketicilerinin davranışlarına etkisini belirlemek amacıyla anket formu hazırlanmıştır. 200 sosyal medya kullanıcısının sonuçları SPSS paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuç olarak, tüketiciler turizm satın alma işlemi sırasında sosyal medya araçlarından etkileniyor. Anahtar Kelime: Sosyal Medya, Sosyal Medya Pazarlaması, Müşteri, Müşteri Davranışı, Turizm Pazarlaması

184

Türkiye’de Tartışma Kültürü Üzerine Eleştirel Bir Değerlendirme Ne Düşünüyoruz, Ne anlıyoruz, Neden Tartışamıyoruz? Doç. Dr. Derya Erdem280 Tartışma en genel tanımıyla fikir alışverişi, farklı düşüncelere saygı, eleştiri, sorgulama, farklı bakış açılarıyla fikirleri yeniden değerlendirme, yaratıcı düşünce, kısacası fikirlerin ve bilginin zenginleşmesi ve gelişimidir. Türkiye’de siyaset, sosyal yaşam, ekonomi, medya, spor ve gündelik yaşama kadar pek çok alanda tartışma kültürünün zayıf olduğu genel kabul gören bir düşüncedir. Ele aldığımız ve bir başlangıç araştırması olarak düşündüğümüz bu çalışmada, öncelikle “Türkiye’de tartışma kültürü hakkında ne düşünüyoruz”, “tartışma kültüründen ne anlıyoruz” sorularına bir yanıt aramaya çalışacağız. Bu bağlamda konuyla ilgili yaptığımız literatür çalışmasından, sosyal medyadan ve gündelik metinlerden yola çıkarak Türkiye’de tartışma kültürü hakkında eleştirel nitel bir çözümleme yapacağız. İlk verilerden yola çıkarak ulaştığımız Türkiye’de tartışma kültürü yoksunluğu sonuçlarından hareketle, “peki neden tartışamıyoruz” sorularına da yanıt aramaya çalışacağız. Anahtar Kelimeler: Tartışma, Tartışma Kültürü, Türkiye’de Tartışma Kültürü.

280

Kastamonu Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü, [email protected]

185

Türkiye’de Teknolojik Gelişme, Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme Arasında Nedensellik Analizi Dr. Öğr. Üyesi Şenay SARAÇ281 Buğra Çağrı ŞAHİN282 Behican ÇAPKIN283 Bir ülkenin teknoloji seviyesi o ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen önemli etmenlerden biridir. Son yıllarda yapılan çalışmaların birçoğu teknolojik gelişmenin gerçekleştiği ülkenin dış ticaretine ve ekonomik büyümesine pozitif katkıları olduğunu ortaya koymakla birlikte aralarında pozitif veya anlamlı bir ilişki olmadığını ifade eden çalışmalara da rastlamak mümkündür. Bu bağlamda teknolojik gelişme, dış ticaret ve ekonomik büyüme ilişkisini Türkiye için analiz eden bu çalışma da, Dünya Bankası veri tabanından elde edilen 1988-2016 dönemini kapsayan yıllık patent başvuru sayısı, GSYİH, ve ihracat verileri kullanılmıştır. Granger Nedensellik Analizi sonucu elde edilen bulgular Türkiye’de teknolojik gelişim, dış ticaret ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin pozitif ve istatistiksel olarak anlamlı olduğunu ortaya koymaktadır. Anahtar kelimeler: Patent, İhracat, GSYİH, Granger Nedensellik Testi

Bülent Ecevit Üniversitesi, İİBF, İktisat Bölümü, [email protected] Bülent Ecevit Üniversitesi, SBE, İktisat Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğr., [email protected] 283 Bülent Ecevit Üniversitesi, SBE, İktisat Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğr., [email protected] 281 282

186

Türkiye’de Vergi Yükü ve Ekonomik Büyümenin Çevre Üzerindeki Ektisi: Ekonometrik Bir Yaklaşım Dr. Öğr. Üyesi M. Metin DAM284 Dr. Öğr. Üyesi Şaban ERTEKİN285 Bu çalışmada, vergi yükü ve ekonomik büyümenin çevresel bozulma üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Vergi yükü olarak toplam vergi gelirlerinin GSYİH içindeki oranı, ekonomik büyüme olarak sabit fiyatlarla kişi başı gelir ve çevresel bozulma olarak kişi başı karbon emisyonu verisi değişkenleri kullanılmıştır. Türkiye için yapılan çalışmada, 1987-2016 dönemi yıllık veriler analize dahil edilmiştir. Modelde yer alan her bir değişkenin durağanlık düzeyini kontrol etmek için Genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF) testi uygulanmıştır. Değişkenler arasında eş-bütünleşme ilişkisinin tespiti için Pesaran vd.’nin (2001) geliştirmiş olduğu sınır testi yaklaşımı (ARDL) kullanılmıştır. Ampirik analiz sonucunda vergi yükü ve ekonomik büyümenin çevre üzerindeki etkisi pozitif ve anlamlıdır. Anahtar Kelimeler: Çevresel Bozulma, Ekonomik Büyüme, Vergi Yükü, Ticaretin Serbestleştirilmesi, Türkiye.

284 285

Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İİBF, Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü, [email protected] Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın İktisat Fakültesi, Maliye Bölümü, [email protected]

187

Türkiye’de Yüksek Öğretime Ayrılan Bütçenin Analizi Gökhan GÜRER286 Yükseköğretim gerek dışsallığı gerekse katma değeri gereği eğitim sisteminin ar-ge üreten bölümüdür. Bundan dolayı uluslararası alanda kalkınmışlık göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde yükseköğretimde yatay büyüme politikalarının ağır bastığı son 15 yılda “kapasite artışı” belli bir noktaya getirilmiştir. Niteliksel yada dikey büyüme aşamasına gelindiği günümüzde üniversitelerin bütçeleri bu büyüme evresi için önem arz etmektedir. Üretilen bilgi, üniversite bütçelerindeki harcama kalemleriyle doğrusal bir ilişki içerisinde olmasından dolayı, yükseköğretim bütçeleri ülkelerin bir yöne prestiji ve ülkelerde bilime verilen önemi göstermektedir. Türkiye’de yükseköğretime ayrılan bütçe yıldan yıla artış göstermekle beraber toplam eğitim bütçesindeki payının azaldığı görülmektedir. Bu da eğitimde yükseköğretim öncesi süreçlere ağırlık verildiğini göstermektedir. Toplam eğitim bütçesiyle yükseköğretim bütçesinin artış hızlarının aynı olmadığı ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde konsolide bütçe içerisindeki payının 2018’de geçmiş iki yıla oranla düşmüş olması da bunun bir göstergesidir. Anahtar Kelimeler: Yükseköğretim Bütçesi, Yükseköğretim Harcaması, Eğitim Bütçesi

286

Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İİBF, Maliye Bölümü, [email protected]

188

Türkiye’nin PISA’daki Başarısızlık Nedenleri Hakkındaki Öğretmen Görüşleri

Doç. Dr. Ahmet Üstün Özlem Şanlı Çağla Yılmaz Birçok ülke akademik alandaki başarının yanında toplumsal hayattaki niteliğin göstergesi sayılan öğrenci başarısının belirlenmesi için uluslararası çalışmalarda diğer ülkeler içindeki yerlerinin ne olduğu konusuna önem vermeye başlamışlardır. Bu doğrultuda MEB, Türkiye’de uluslararası düzeyde yapılan sınavlara da katılarak öğrencilerin başarılarını diğer ülkelerle karşılaştırıp geliştirmeye uygun alanları saptamayı amaçlamaktadır. Bu amaçla yapılan sınavlardan biri de PISA’dır. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, PISA farkındalığı ve Türkiye’nin PISA sonuçlarındaki başarısızlık nedenleri hakkında öğretmen görüşlerini derinlemesine incelemektir. Bu amaç doğrultusunda araştırmacı çalışma boyunca “Öğretmenlerin PISA sınavı farkındalığı ne durumdadır?’’ ve “Türkiye’nin PISA sınavındaki başarısızlık sebepleri hakkında öğretmen görüşleri nelerdir?’’ sorularına yanıt aramıştır. Bu çalışma nitel araştırma yaklaşımı anlayışı çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu Amasya ilindeki ortaokullarda görev yapan beş öğretmen oluşturmaktadır. Yarı yapılandırılmış mülakat yöntemiyle elde edilen veriler betimleyici bakış açısına göre analiz edilmiştir. Buna göre çalışmaya katılan öğretmenlerin PISA sınavı farkındalığının olup olmadığına bakılmıştır. Anahtar Kelimeler: Fen okuryazarlığı, Matematik okuryazarlığı, Okuma becerisi, Öğretmen görüşleri, PISA

189

Türkiye’de 1980 Sonrası Sendikalaşma İstatistikleri Üzerine Bir Değerlendirme Arş. Gör. Dr. Mehtap DEMİR287 Arş. Gör. Sera YILDIRIM288 Arş. Gör. Siyret AYAS289 1980 dönemi Türkiye’de yaşamın hemen her alanında olduğu gibi çalışma alanında da köklü değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Politika yapıcıların sosyal devlet anlayışını terk etmesinin yanı sıra liberal politikalara yönelmesi doğrultusunda, çalışma ilişkileri ve işçi profili değişmiştir. Yaşanan bu değişim sendikalaşmayı da etkilemiştir. Bu çalışmada uygulamaya konulan 2821 ve 2822 Sayılı kanunların işçi sendikaları üzerindeki etkilerinin ne yönde olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenli olarak yayımlanan sendikalaşma istatistikleri verileri doğrultusunda araştırılmıştır. Sonuç olarak 1980’lerden itibaren Türkiye’de sendikalı işçi sayısının sendikacılık aleyhine değiştiği ve bu değişimin ilerleyen zaman içerisinde katlanarak devam ettiği bulgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: 2821 ve 2822 Sayılı Kanunlar, Sendikalaşma, ÇSGB

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] 289 İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected] 287 288

190

Türkiye’de Üniversitelerin Bölgesel Dağılımının İncelenmesi Arş. Gör. Zafer KUYRUKÇU290 Prof. Dr. Ahmet ALKAN291 Arş. Gör. Dr. Emine YILDIZ KUYRUKÇU292 Yükseköğretim, başlangıçta sadece seçkin/elitist kesimin erişebildiği bir sistemken; II. Dünya Savaşı’ndan sonra geniş kesimlere ulaşarak/hitap ederek kitleselleşmiş ve evrenselleşmiştir. Türkiye yükseköğretim sisteminin de son yıllarda –özellikle 2006’dan sonra- hızla büyüdüğü ve önümüzdeki yıllarda da büyümesini sürdüreceği öngörülmektedir. 2018 yılı itibariyle ülkemizde 113’ü devlet, 73’ü vakıf üniversitesi olmak üzere 186 üniversite bulunmakta olup bu çalışma ile üniversitelerin bölgesel olarak gösterdiği farklılıkları sayısal bakımdan ortaya koyabilmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda 7 bölge ve 81 il üzerinde bir inceleme yapılmıştır. Bu incelemede yoğunluğun, Marmara Bölgesi’nde (toplam üniversite sayısının yaklaşık %40’ı) olduğu görülmektedir. Marmara Bölgesi’nde üniversite sayısının fazla olmasının sebebi İstanbul şehri olup bu bölgedeki 72 üniversitenin (25 devlet, 47 vakıf) 58’i İstanbul’da bulunmaktadır. İstanbul’da kurulan üniversitelerin 12’si devlet, 46’sı vakıf üniversitesidir. Bursa (3), Kocaeli (2) ve Balıkesir (2) haricindeki illerde tek üniversite kurulmuştur. Bu bölgede İstanbul dışında kurulan tek vakıf üniversitesi Bursa’dadır. Marmara Bölgesini toplam 38 üniversiteyle (22 devlet, 16 vakıf) İç Anadolu Bölgesi izlemektedir. Bu bölgede Ankara, 19 üniversiteyle (7 devlet, 12 vakıf) en çok üniversite barındıran il konumundadır. Konya (4), Kayseri (3), Eskişehir (2) ve Nevşehir (2) haricindeki illerde ise tek üniversite kurulmuştur. En çok üniversiteye sahip üçüncü bölge, Karadeniz Bölgesi’dir. Bu bölgede toplam 19 üniversite bulunmakla birlikte sadece Trabzon ilinde (1 devlet, 1 vakıf) birden fazla üniversite kurulmuştur. Karadeniz Bölgesi’nin ardından en fazla üniversiteye sahip bölge, Akdeniz Bölgesi’dir (16 üniversite). Akdeniz bölgesinde üniversiteler, kıyı şeridinde yoğunlaşmıştır. Toplam 5 üniversiteyle Antalya lider konumda olup bu şehri Mersin (3), Adana (2) ve Hatay (2) takip etmektedir. Ege ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde on beşer üniversite bulunmakta olup Ege Bölgesi’nde İzmir (8), Doğu Anadolu Bölgesi’nde Erzurum (2) dışında birden fazla üniversite kurulan il yoktur. Ayrıca Doğu Anadolu Bölgesi’nde vakıf üniversitesi açılmamıştır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise 11 üniversite bulunurken sadece Gaziantep (3) ilinde birden fazla üniversite açılmıştır. Aynı zamanda bölgede kurulan 2 vakıf üniversitesi de bu ilimizdedir. Sonuç olarak; 2008 yılı itibariyle üniversite kurulmayan ilimiz yoktur ama bölgeler arasında önemli farklar vardır. Bunun en önemli sebebi; bölgelerin nüfus ve gelişmişlik düzeylerinin birbirinden farklı olmasıdır. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropoller, üniversitelerin en yoğun olduğu merkezlerdir. Bu kentlerin özellikle sosyo-ekonomik, kültürel, demografik yapısı üniversitelerin bu şehirlerde sayısal olarak artmasını etkileyen en önemli parametrelerdir. Aynı zamanda kentsel fonksiyonlarının seviyesi yüksek olan bu kentler, üniversiteye gereksinim duyduğu hizmetleri daha iyi verebilmekte, tüm kentsel hizmetleri en iyi şekilde sağlanmış bir üniversite de, gereksinim duyduğu öğretim elemanı ve araştırmacıları daha kolay sağlayabilmektedir. Anahtar Kelimeler: Üniversite, Yükseköğretim, Bölgesel dağılım, Sosyo-ekonomik gelişmişlik Yazar Notu: Bu çalışma, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. Ahmet ALKAN’ın danışmanlığında devam eden ‘Üniversite Tasarımı İçin Bir Model Araştırması’ adlı Doktora Tezi’nden yararlanılarak üretilmiştir.

290

Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected]

291

Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected]

292

Selçuk Üniversitesi, MF, Mimarlık Bölümü, [email protected]

191

Türkiye’nin Davranışsal Denge Döviz Kuru Tahmini Prof. Dr. Bedriye TUNÇSİPER293 Doç. Dr. Ferhan SAYIN294 Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de uzun vadeli denge döviz kurundan sapmanın tahmin edilmesidir. Bu amaçla çalışmada, Türkiye için 1995-2017 dönemi, Reel Döviz Kuru (2000=100), Dış Ticaret Haddi, Verimlilik ve Net Dış Varlık verileri kullanılarak uzun vade denge döviz kurunu ifade eden Davranışsal Denge Döviz Kuru (Behavioral Equilibrium Exchange Rate-BEER) Clark-Macdonald (1988) Model’inden yararlanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, tahmin edilen sapmaların uzun dönemli bir hesaplamaya dayanmasından dolayı fazla olduğu görülmektedir. 2001 krizinden itibaren döviz kurunun sürekli olarak denge düzeyinin üzerinde değer aldığı ve kriz dönemlerinde de yüksek seviyelere ulaştığı izlenmektedir. Bu durum, ihracatın ithalat bağımlılığı yüksek olan Türkiye için cari açığın sürdürülemeyeceği sonucuna neden olacağından, kurun daha düşük değerlenmesini amaçlayan politikaların uygulandığı dönemlerde, denge düzeyine yaklaştığı görülmektedir. ESTIMATED EQUILIBRIUM EXCHANGE RATE OF TURKEY The aim of this study is to estimate the deviation from the long-term equilibrium exchange rate in Turkey. For this aim, the period 1995-2017 for Turkey, Real Exchange Rate (2000 = 100), External Term of Trade, Productivity and Net Foreign Assets using data from, Behavioral Equilibrium Exchange Rate (BEER) Clark-Macdonald (1988) Model which express long-term equilibrium exchange rate was used. According to the findings it is seen that the estimated deviations are too high due to a long cyclical calculation. Since the 2001 crisis, the exchange rate has been consistently above the equilibrium level and has reached high levels in times of crisis. In this case, since the current deficit will result in a failure to sustain for Turkey which import dependency of exports is high, it seems that the policies aimed at lowering the value of the exchange rate are approaching the level of equilibrium in the period in which they are implemented.

293 294

İzmir Demokrasi Üniversitesi İzmir Demokrasi Üniversitesi

192

Uluslararası Ticaretin Ekonomik Gelişme Üzerinde Etkileri: Gelişmiş ve Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Bulgular Dr. Öğr. Üyesi Süreyya KOVACI295 Ülkeler arasında etkileşimin en yüksek noktaya ulaşması ve sınırların ortadan kalkması olarak tanımlanan küreselleşme, ülkeler için farklı sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Küreselleşmenin ekonomik boyutu, dünyanın tek bir pazarda bütünleşmesini ve uluslararası ticaretin serbestleşmesini ifade etmektedir. Teorik olarak ticaretin ekonomik gelişme üzerinde etkilerini açıklayan kanallar mevcuttur. Ticaret kaynak tahsis etkinliğini geliştirir, ülkelerin ölçek ekonomilerinden yararlanmalarını sağlar, bilginin yayılmasını kolaylaştırır, teknolojik gelişmeyi güçlendirir, yeni ürünlerin geliştirilmesini sağlar ve piyasalarda rekabeti artırır. Sonuç olarak ticaretin ekonomik gelişme üzerinde etkileri olduğu ileri sürülmektedir. Ancak bu etkiler, daha çok üretim artışı sağlamış gelişmiş ülkeler için olası görülmektedir. Dolayısıyla bu etkilerin bütün ülkeler için geçerli olup olmadığı yoğun olarak incelenen bir konu olmuştur. Bu çalışmada da ülkelerin ticarete açıklığı ve ekonomik gelişmişlikleri arasındaki ilişki ampirik olarak incelenmiştir. Panel veri analizi kullanılarak elde edilen sonuçlara göre uluslararası ticaretin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde farklı etkileri olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Uluslararası Ticaret, Ekonomik Gelişme, Panel Veri Analizi

295

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Uluslararası Ticaret Bölümü, [email protected]

193

Unutulma Hakkı Üzerine Dr. Öğr. Üyesi Ferhat USLU Arş. Gör. Ali ÖZDEMİR Günümüzde kitle iletişim teknolojisindeki inanılmaz gelişmeler ve özellikle internetin hızla yaygınlaşması “unutulma hakkı”nın ortaya çıkmasında itici güç olmuştur. Yargıtay’a göre; “Unutulma hakkı; üstün bir kamu yararı olmadığı sürece, dijital hafızada yer alan geçmişte yaşanılan olumsuz olayların bir süre sonra unutulmasını, başkalarının bilmesini istemediği kişisel verilerin silinmesini ve yayılmasının önlemesini isteme hakkı olarak ifade edilebilir.” Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın bir kararına atıfla Anayasa Mahkemesi’ne göre; “İnternet'in yaygın kullanımı ile ortaya çıkan bu durum basının İnternet'i etkin olarak kullanmasıyla beraber ifade ve basın özgürlükleri ile şeref ve itibarın korunması arasındaki dengeyi ilkinin lehine bozmuştur. İfade ve basın özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı, eşit düzeyde koruma gerektiren temel hak ve özgürlüklerdir. Bu nedenle bozulan dengenin her iki temel hak arasında tekrar kurulması zorunluluk olmuştur. İnternet haberciliği ile birlikte unutulmanın zor olduğu günümüzde anılan dengenin tekrar kurulabilmesi şeref ve itibar yönünden bireylerin unutulma hakkının kabul edilmesi ile mümkün olabilir. Bu bağlamda unutulma hakkı adil dengenin kurulması için vazgeçilmez niteliktedir (Avrupa Birliği Adalet Divanı, Google Spain SL, Google Inc/İspanya Kişisel Verilerin Korunması Kurumu, Mario Costeja Gonzales, C-131/12, 13/5/2014).” 1982 Anayasası'nda açıkça düzenlenmeyen unutulma hakkı, Anayasa'nın 5., 17. ve 20. Maddeleri bağlamında temellendirilmektedir. Gerçekten de unutulma hakkının kabul edilmemesi, kişisel verilerin internet aracılığıyla kolaylıkla ulaşılabilmesine ve kişiler hakkında ön yargı oluşmasına neden olabilir. Bu durum da kişilerin manevi varlığına karşı bir saldırı olabilir. Bu bağlamda, unutulma hakkıyla ilgili olarak devletin pozitif yükümlülüğünden de söz edilmektedir. Bu bildiride Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları bağlamında unutulma hakkı inceleme konusu yapılacaktır. Anahtar Kelimeler: Kitle İletişim Teknolojisi, Temel Haklar, Unutulma Hakkı, Kişisel Verilerin Korunması, İnternet. About the Right to be Forgotten The incredible developments in mass communication technology today and especially the rapid spread of the internet have been the driving force for the "right to be forgotten". According to the Court of Cassation; "Right to be forgotten; as long as there is no superior public good, the negative events of the past in digital memory may be forgotten after a while, the right to delete personal data that others do not want to know, and to ask for measures to spread." According to the Constitutional Court, referring to a decision of the Court of Justice of the European Union; “With the widespread use of the Internet, the press has effectively used the Internet and the balance between freedom of expression and press and the protection of honor and reputation has been in favor of the former. Freedom of expression and press and the right to protection of honor and reputation are fundamental rights and freedoms that require equal protection. For this reason, the restructuring of the equilibrium between the two fundamental rights has become a necessity. The reconciliation of today's equilibrium, which is difficult to forget with Internet journalism, may be possible by accepting the right of individuals to be honored and honorable. In this context, the right to be forgotten is indispensable for the establishment of a fair equilibrium. (Court of Justice of the European Union, Google Spain SL, Google Inc. / Spain Personal Data Protection Agency, Mario Costeja Gonzales, C-131/12, 13/5/2014.) The right to be forgotten, which is not clearly regulated in the 1982 Constitution, is based on Articles 5, 17 and 20 of the Constitution. Indeed, the failure to accept forgotten rights can lead to personal data being easily accessible via the internet and prejudice against persons. This may also be an attack against the spiritual existence of the persons. In this context, the positive obligation of the state is also mentioned in relation to the right to be forgotten. In this declaration, the right to be forgotten in the context of the decisions of the Constitutional Court, the Court of Cassation and the Court of Justice of the European Union shall be examined. 

Sakarya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, [email protected] Sakarya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, İnsan Hakları Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi, [email protected] 

194

Key Words: Mass Communication Technology, Fundamental Rights, Right to be Forgotten, Protection of Personal Data, Internet.

Bauman’ın Eserleri Bağlamında ‘Hacı’ Ve Halefleri Karakterlerinin Değerlendirilmesi Dr. Öğr. Üyesi Cengiz KANIK296 Zygmunt Bauman, Türkçe’ye neredeyse birçok kitabı çevrilmiş üretken yazarların başında gelmektedir. Bauman, pozitivist sosyolojinin egemen olduğu günümüzde ‘anlamaya’ dönük bir sosyolojinin inşasına çaba sarfetmiş önemli düşünürlerden biridir. Karl Marx, Albert Camus, Antonio Greamsci, Jürgen Habermas, Micheal Foucault, Theodor Adorno, Cornelius Castroriadis, Emmanuel Levinas’tan etkilenmiştir. Eserlerinin merkezi temalarını modernlik, postmodernlik, holocaust, müphemlik, tüketim, bürokrasi, etik, öteki, küreselleşme, yabancı, entellektüel kavramları oluşturmaktadır. Yahudi oluşu hayatına hareketlilik kazandırmış, birçok ülkede bulunma ve burayı deneyimleme imkânı vermiştir. Bauman, eserlerinde çeşitli karakter çözümlerine girişir. Bu karakterler hacı, gezinen, aylak, turist ve oyuncudur. Bu karakterler modern- postmodern kavramları çerçevesinde çözümlenmektedir. Çalışmamızda bu karakterler kritik edilmeye çalışılacaktır.

296

Siirt Üniversitesi, [email protected]

195

Panel Co-Integration Analysis Between Renewable Energy And Economic Growth: Eu Countries Ayşe Esra PEKER297 Energy was one of the main conditions humankind needed throughout its historical development. Consumption of natural resource, global warming, climactic change, and gradually increasing worldwide energy use brought renewable energy resources into forefront. In the near future, when considered the expiration possibility of fossil fuels, the use of clean and renewable energy resources, which are in their natural flow or can be transformed into energy uses, has become unavoidable. The existing energy resources were gradually consumed in the framework of the possibilities of nature. Expiration of traditional energy resources also caused global climatic change and largely damaged to environment. In the studies carried out, global fossil fuel consumption are expected to show an increase about 1.6% between 20002030. Due to the fact that the oscillations that form depending on fossil fuel consumption have the most share among greenhouse effect created by as a result of human activities, the economic policies to be applied in the struggle to be made against global warming increasingly gain importance. While human-induced climatic changes appear in the developed countries, the less developing and developing countries the biggest loss. Global warming causes, beside disturbing natural balance, many problems in economic, social, and political perspective. On this issue, many striking scenarios and sometimes, a highly frightening, are introduced.In the direction of sustainable development target, the importance of using energy resources in effective and environment –sensitive way is gradually increasing. In this study, the relationship between renewable energy consumption and economic development was attempted to be identified for 19 EU countries, moving from the data belonging to the period 1991-2014. In this direction, first of all, the countries for taking place panel-data set, horizontal cross-sectional dependence and homogeneity tests were applied. The presence of long term relationship between the variables (1999), results of Westerlund (2005) Panel Co-integration, results of FMOLS-DOLS test were given. From empirical findings obtained, it was concluded that there was a positive directional relationship between renewable energy consumption and economic developedness.

Fırat University, Faculty of Economics and Administrative Sciences, Economics Department [email protected] 297

196

Yakup Kadri’nin Romanlarındaki Halk Kültürü Unsurları Üzerine Bir İnceleme Okt. Derya ŞEVLİ298 Halk, aralarında en az bir ortak değerin bulunduğu ve en az iki kişiden oluşan gruptur. Halkı halk yapan meziyetlerin başında ortak bir kültüre sahip olmak gelir. Halk ve halka ait olan her şey o milleti diğerlerinden ayırır. Cumhuriyet devrinin tanınmış yazarlarından olan Yakup Kadri, II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e kadar olan zaman diliminde gerçekleşen sosyal ve siyasî olayları gözlemleyerek, eserlerinde bu olayları ve bu olayların toplum üzerindeki etkilerini başarılı bir şekilde işlemiştir. Çalışmamızda Yakup Kadri’nin halk kültürümüzden ne derece yararlandığı, halk kültürü unsurlarını romanlarında nasıl kullandığı incelenmeye çalışılmıştır. Yazarın yaşadığı dönemi, halkı, çevresel unsurları eserlerinde realist bir şekilde ele aldığı tespit edilmiştir. Çalışmada geçiş dönemleri, halk bilgisi, giyim-kuşam, halk sanatları, halk mimarisi, halk mutfağı, bayramlar, inanışlar, iletişim-haberleşme ve halka ait diğer gelenekler incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Halk, Halk Kültürü, Yakup Kadri

298

Muş Alparslan Üniversitesi, SBMYO, Büro Hizmetleri ve Sekreterlik Bölümü, [email protected]

197

Yalın Üretim Kapsamında Müşteri Şikayetlerinin Azaltılmasına Yönelik Süreç İyileştirme Çalışmaları: Bir Üretim İşletmesinde Uygulama Doç. Dr. Mustafa GERŞİL299 Günümüzde artan rekabet nedeniyle işletmeler üretim süreçlerini iyileştirmek zorundadırlar. İşletmeler üretim maliyetlerini düşürerek uygun kalitede ürün üretmeyi amaçlamaktadırlar. Müşterilerin geri dönüşleri firmaların imajı için büyük öneme sahiptir. Bu çalışmada müşteri şikayetlerine istinaden süreç iyileştirme çalışmaları bulunmaktadır. Müşteri şikayetlerine konu olan nedenler balık kılçığı diyagramı ile incelenecektir. Önce-sonra uygulamaları 8D problem çözme metodolojisi ile incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Verimlilik, Balık kılçığı Diyagram, Kalite, Süreç İyileştirme, 8D

299

Manisa Celal Bayar Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü, [email protected]

198

Yapay Zekânın Tarihsel Gelişim Süreci, Şimdisi ve Sonrası Dr. Benan YÜCEBALKAN300 Yapay Zekâ (YZ) bilgisayarlara, insan bilişi olarak tanımlanan bilgi işlem faaliyetlerini olanaklıysa insanlardan daha yüksek performansla yaptırabilmeyi hedefleyen bir projedir; makinelerin karmaşık problemlere insanlar gibi çözümler üretmesini sağlama ile ilgilenen bir bilim dalıdır. Bu araştırma, YZ’nin kronolojik tarihini, günümüzdeki uygulamalarını, geleceğine yönelik öngörüler ile olası fırsat ve tehditleri incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, yakın gelecekte özellikle mavi yakalı işlerin ve rutin beyaz yakalı birçok işin YZ ve robotlara devredileceği görülmüştür. Ayrıca, “YZ daha rutin, daha basit, daha mantıksal işleri yapacak; kreatif işlere pek girmeyecek” diye düşünmek de doğru görünmemektedir. Bu bağlamda YZ ile rekabete girecek işgücünün vasıfsız işlerden çıkarak tasarıma, inovasyona ve araştırma-geliştirme yoğun bilgi teknolojilerine yönelmesi gerekmektedir. Diğer yanda Hawking, “YZ’nin yaygınlaşmasının en çok orta sınıfı etkileyeceğini, dünyada gelir dağılımındaki adaletsizliğin otomasyonla birlikte daha da artacağını, şirketlerin daha az kişi çalıştırarak daha büyük kârlar elde edeceğini ve bunun sosyal olarak yıkıcı olacağını” öne sürmektedir. Araştırmada literatür tarama yöntemi kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yapay Zekâ, Yapay Zekâ Uygulamaları, Yapay Zekânın Olası Fırsat ve Tehditleri.

300

Kocaeli Üniversitesi, Kandıra Meslek Yüksekokulu, Yönetim ve Organizasyon Bölümü, [email protected]

199

Yıllık İznin Ücrete Dönüşmesinde Sona Erme Kavramı Ve Uygulama Sorunları Dr. Sami NARTER301 İş Kanunu m. 59/1’e göre, İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin … yıllık izin sürelerine ait ücreti, … ödenir.” Bu maddedeki sona erme kavramı uygulamada çoğunlukla hatalı uygulanmaktadır. İş sözleşmesinin sona ermesi fesih olarak değerlendirilmektedir. Yargıtay da kararlarında bu yönde değerlendirmeler yapmaktadır. Örneğin, bir kararında; “… sözleşmenin feshi ile muaccel hale gelen yıllık ücretli izin alacağından devreden işveren sorumlu tutulamaz.”302 Halbuki Sona erme, ölüm, tarafların anlaşması, belirli sürenin dolması, iş sözleşmesi veya işyerinin devredilmesi ve benzeri herhangi bir sebeple iş sözleşmesinin sona ermesi hallerini kapsamaktadır. Sona erme hali için; haklı-haksız, kötü niyetli-iyi niyetli, usulüne uygun-usulsüz, işçi veya işveren tarafından feshedilme hallerinden birinin olması hiç önem taşımaz. Yani; ne şekilde, hangi nedenle sona ererse ersin, işçinin hak edip de kullanmadığı izin sürelerine ilişkin ücret alacağı, sona erme ile muaccel hale gelecektir. Bu çalışmada yıllık izin ücretine ilişkin uygulama hataları üzerinde durulacak ve bu sorunlara çözüm önerileri sunulacaktır. Anahtar Kelimeler : Yıllık izin ücreti, İş sözleşmesinin sona ermesi, İş sözleşmesinin feshi

301 302

Antalya Bilim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Öğretim Görevlisi, [email protected] 22. Hukuk Dairesi, 29.02.2016, 2016/3545 E. , 2016/5766 K.

200

Yöneticilerin Örgüt İçi Girişimcilik Davranışlarının Stratejik Tercihlerine Etkileri: Özel Sektörde Bir Çalışma Doktora Öğrencisi Özgür Arlı303 Dr.Abdülkadir Avcı304 Bu çalışmanın amacı, özel sektörde çalışan yöneticilerin örgüt içi girişimcilik davranışlarının stratejik tercihlerine etkilerini incelemektir. Bu amaçla; Ankara, İstanbul, Denizli ve Iğdır’da özel sektörde en az orta kademe yönetici seviyesinde çalışan 77 yöneticinin, “yenilikçilik”, “proaktiflik” ve “risk alma” alt boyutları ile ele alınan örgüt içi girişimcilik davranışları ile firmaları için seçtikleri stratejiler arasındaki ilişkiler araştırılmıştır.Araştırmaya katılan yöneticilerin firmaları için tercih ettikleri stratejileri belirlemek için Conant vd., (1990)’nın geliştirdiği “Stratejik Tercih Ölçeği” ve örgüt içi girişimci davranışlarını değerlendirmek için Şeşen (2010) tarafından geliştirilen “Örgüt İçi Girişimcilik Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma bulguları değerlendirildiğine “yenilikçilik”, “proaktiflik” ve “risk alma” düzeyleri yüksek olan yöneticilerin “öncü” veya “analizci” stratejileri tercih ederken, düşük olanların “savunmacı” veya tepkici” stratejileri tercih ettikleri görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Örgüt İçi Girişimcilik, Stratejik Yönetim, Stratejik Tipoloji.

303 304

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, [email protected] Milli Savunma Bakanlığı, [email protected]

201

Yüksek Seçim Kurulu’nun 16 Nisan 2017 Tarih ve 560 Sayılı Mühürsüz Oyların Geçerliliğiyle İlgili Kararının Değerlendirilmesi Dr. Öğr. Üyesi Ferhat USLU Arş. Gör. Ufuk Ramazan ÇAKMAK 21 Ocak 2017 tarihli ve 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la yapılan Anayasa değişikliği, kendisinden önce yapılan 19 Anayasa değişikliği içinde en kapsamlı olanıdır. Anılan Anayasa değişikliği Türkiye’nin temel kurumlarında köklü değişikliklere yol açar niteliktedir. Ülkemizde yüz yıldan fazla bir zamandır uygulanan Parlamenter Hükûmet Sistemine son verilmiş olması, bu değişikliğin önemini ve kapsamını göstermesi açısından önemli bir örnektir. Bir taraftan bu Anayasa değişikliğinin ülkemizin temel kurumlarında önemli değişiklere yol açması, diğer taraftan da halkoylaması sonucu “evet” ve “hayır” oyları arasında çok az bir farkın olması, halkoylamasıyla ilgili ateşli tartışmaların olmasına neden olmuştur. Nitekim 22 Nisan 2017 Tarih ve 663 sayılı Yüksek Seçim Kurulu Kararına göre, geçerli oyların yüzde 51,41’i “evet”; yüzde 48,59’u “hayır” oylarını oluşturmaktadır. Diğer taraftan Yüksek Seçim Kurulu’nun 16 Nisan 2017 Tarih ve 560 Sayılı Mühürsüz Oyların Geçerliliğiyle İlgili Kararı, halkoylaması ile ilgili tartışmaları daha da alevlendirmiştir. Nitekim Cumhuriyet Halk Partisi, Halkların Demokratik Partisi ve Vatan Partisi bu halkoylamasının iptali talebiyle Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmuşlardır. İlerleyen zamanlarda konu, Türkiye Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önüne de gelmiştir. Bu bildiride Yüksek Seçim Kurulu’nun 16 Nisan 2017 Tarih ve 560 Sayılı mühürsüz oyların geçerliliğiyle ilgili kararının hukuki değerlendirilmesi yapılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Yüksek Seçim Kurulu, Halkoylaması, Mühürsüz Oylar, Mühürsüz Oyların Geçerliliği. Evaluation of the Supreme Election Council on the Date of 16 April 2017 and No. 560 of the "Decision on the Validity of Unsealed Votes". No. 6771 dated January 21, 2017 and the Republic of Turkey made by Law Amending the Constitution to amend the Constitution, is the most comprehensive in the constitutional amendment made 19 before it. These constitutional changes are such as to lead to radical changes in Turkey's basic institutions. The fact that the Parliamentary Government system, which has been implemented for more than a hundred years in our country, has been terminated is an important example of the significance and scope of this change. The fact that this Constitutional amendment leads to significant changes in the fundamental institutions of our country and that there is little difference between the "yes" and "no" voting parties on the other side of the Constitution has led to heated debate about the referendum. As a matter of fact, according to the decision of the Supreme Election Council dated 22 April 2017 and numbered 663, 51,41 percent of the current votes are "yes"; and 48.59 percent constitute "no" votes. On the other hand, the Decision of the Supreme Board of Elections on April 16, 2017 and the validity of Unsealed Votes No. 560 further exacerbated the debate on the referendum. As a matter of fact, the Republican People's Party, the Democratic Party of Peoples and the Fatherland Party have appealed to the Supreme Election Council for the annulment of these referendum. Later on, the matter came before the Constitutional Court and the European Court of Human Rights. In this declaration will be tried, the legal evaluation of the decision of the Supreme Election Council regarding the validity of the Unsealed Votes, dated 16 April 2017 and numbered 560. Key Words: Supreme Election Council, Referendum, Unsealed Votes, Validity of Unsealed Votes.



Sakarya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, [email protected] Selçuk Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi, [email protected] 

202

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin “Bütçe Hakkı” Üzerine Dr. Öğr. Üyesi Ferhat USLU Arş. Gör. Ufuk Ramazan ÇAKMAK Bütçe, devletin gelecekteki belirli bir dönem içindeki (1, 2, 3 yıl vb.) gelir ve giderlerini tahmin ederek bunların yürütülüp, uygulanmasına izin veren bir hukuki tasarrufu ifade etmektedir. Yasama organlarının vatandaşlar adına kamu gelirlerini toplayıp yine vatandaşlar adına bu gelirleri harcaması "bütçe hakkı"' kavramıyla ifade edilmektedir. Bütçe hakkının üç unsurundan söz edilebilir. Bunlar; a) Bireylerin sahip oldukları ihtiyaçların kamu hizmetlerine konu edilmesi, b) Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde kullanılacak gelirlerin tespit edilmesi ve toplanması, c) Anılan konulardaki karar yetkilerinin sahibi ve bu yetkilerin kullanılmasına ilişkin diğer konuların belirlenmesidir. Tarihsel süreç içerisinde bütçe hakkının üç aşamadan geçerek tamamlandığını söylemek mümkündür. Birinci aşamada başta vergiler olmak üzere gelir kaynaklarının yasama organlarının onayından geçmesi esası benimsenmiştir. İkinci aşamada giderlerin de yasama organları tarafından onaylanması gerektiği kabul edilmiştir. Üçüncü aşamada ise, devletin gelir ve giderlerine ilişkin onay işleminin her yıl yasama organları tarafından yapılması esası kabul görmüştür. Esasında tarihsel süreç içerisinde bakıldığında bütçe hakkının, yasama organlarının özellikle monarşilerdeki devlet başkanına karşı giriştikleri güç mücadelesi sonucu doğduğu ve geliştiği gözlemlenir. Bu meyanda ilk İngiliz anayasal belgelerinden olan 1215 Magna Carta Libertatum önemlidir. Ülkemizde ise Devlet Başkanı Padişah II. Mahmut döneminde kabul edilmiş ve ilk anayasal belgemiz olan 1808 Sened-î İttifak, bütçe hakkı ile ilgili anılabilir. Bütçe hakkının ilk kez anayasada yer alması 1876 Kanun-i Esasi ile olmuştur. 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarında da bu hakka yer verilmiştir. Ancak 21 Ocak 2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen 20. Anayasa Değişikliği ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütçe hakkıyla ilgili olarak önemli bir farklılaşma gerçekleşmiştir. Bu bildiride ülkemizde tarihsel süreç içerisinde bütçe hakkının doğuşu, gelişimi ve son anayasa değişikliği çerçevesinde oluşan hukuki durum anlatılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Bütçe, Bütçe Hakkı, Yasama Organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi. About The Grand National Assembly of Turkey Has “Power of the Purse” The budget represents a legal saving that allows the state to predict the future income and expenditures within a certain period (1, 2, 3 years, etc.) and to implement them. Legislative organs collect public revenues on behalf of citizens and spend these revenues on citizens' behalf is expressed by the concept of “the Power of the Purse”. Three elements of the power of the purse can be mentioned. These are; a) The need for individuals to be subject to public services, b) Identification and collection of income to be used in fulfillment of public services, c) To determine the proprietors of the decision-making authorities in question and the other issues concerning the exercise of such powers. It is possible to say that in the historical process the power of the purse has been completed in three stages. In the first step, it has been adopted that the sources of income, especially taxes, pass through the approval of the legislative organs. In the second stage, it has been accepted that the expenditure must be approved by the legislature. In the third stage, the approval of the state's revenues and expenditures is approved by the legislature every year. In fact, in the historical process, it is observed that the power of the purse is born and developed as a consequence of the power struggle that the legislative organs especially against the head of state in monarchs. In this context, 1215 Magna Carta Libertatum, one of the first British constitutional documents, is important. In our country, the 1808 Sened-î İttifak, which was adopted during President of the Sultan II. Mahmut's period and was the first constitutional document, can be referred to regarding the power of the purse. It was with the Constitution of 1876 that power of the purse was included in the Constitution for the first time. This right was also included in the 1924, 1961 and 1982 Constitutions. However, on January 21, 2017 at the Grand National Assembly of Turkey adopted the 20th Amendment to the Constitution of the Grand National Assembly of Turkey was realized as a significant differentiation regarding the power of the purse. In this declaration, we will try to



Sakarya Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, [email protected] Selçuk Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi, [email protected] 

203

explain the legal situation that occurs in the historical process of the birth of the power of the purse, its development and the last constitutional amendment in our country. Key Words: Budget, the Power of the Purse, Legislative Organs, The Grand National Assembly of Turkey.

An Alternative Perspective On The Relationship Between Democracy And Secularism: The Indian Experience Of Secularism Dr. Yavuz Selim ALKAN305 It has been generally argued that the Western formulation of the relationship between secularism and democracy is the ideal and universal one which should be embraced by the rest of the world. This specific formulation is based on the idea that the secular state should be strictly separated from religion and that the secular state should be strictly neutral with regard to religion. On the other hand, some alternative perspectives have also emerged at theoretical and practical levels focusing on reconceptualising the ideal of secularism and developing counter arguments against the aforementioned predominant understanding of secularism. It is argued that a particular type of secularism derived from the Western experience should not be applied to all societies without taking into consideration their unique historical, political and social conditions. Indian experience of secularism therefore exemplifies this sort of alternative form of secularism against the Western formulation between secularism and democracy. In this sense, this study aims to critically examine the Indian experience of secularism by both introducing its peculiar features that make it different from its Western counterparts and critically analysing those features with reference to recent theoretical and normative debates over the ideal relationship between secularism and democracy. Given that the topic is too comprehensive to study in such a short proceeding paper, special focus is given to Rajeev Bhargava’s oft-cited alternative conception of secularism, which is called ‘contextual secularism’ and/or ‘principled distance’, for the following two reasons: Bhargava (i) inspires and takes indications from the Indian experience of secularism while developing his own type of secularism, and (ii) challenges the idea that secularism is a Western doctrine and thereby aims to show that a non-Western alternative secularism can be developed in different regional settings. Keywords: Democracy, secularism, India, Rajeev Bhargava

305

Akdeniz Üniversitesi, İİBF, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, [email protected]

204

An Analysis of Speech Acts in Public Service Announcements Ayfer TANIŞ306 Public Service Announcements (PSA) are primarily designed to inform the society and educate the community rather than sell a product or service. In this regard, this study focuses on offering in-depth insights and elaborating detailed analysis into the types of speech acts present in the messages of 15 PSA. The Speech Acts Theory (Austin, 1962; Searle 1969) provides the theoretical framework for the study as it attempts to interpret the language of PSA in terms of informative and persuasive action. The data comprise 15 PSA that appeared in the print media and outdoor advertising namely newspapers and magazines; billboards, posters and flyers including various topics. The perceptions of EFL instructors on PSAs regarding the most and the least effective ones were also investigated. In order to reach this aim, semi-structured interviews were conducted and whether PSAs could serve its purpose or not was examined. Key words: Speech acts, Public service announcements, perceptions

306

Kırklareli Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, [email protected]

205

Can Co-operatives Play a Strategic Role in Achieving Sustainable Development in a Social Cell? Associate Prof. Dr. İmam Bakır Kanlı307 Sustainability is perhaps one of the intellectual issues in today’s world agenda not only in academic manner but also in policy-making ranging from individual to worldwide. In this range cities play a strategic role. Probably the most important fact for cities to reach sustainability is based on whether or not their parts are sustainable. The parts are, today, represented by neighbourhoods which are considered the social cells of a social structure. Based on the data provided by ICA (International Co-operative Alliance) there are 3 million cooperatives and more than 1,2 billion members, which is one in every six people in the world. They also employ nearly 280 million people around the world. Therefore, do they not only nurture a long term vision for sustainable development but they also make a great contribution to countries’ economies. This paper seeks whether co-operatives can make positive contribution to sustainable development in a social cell with a new concept “Neighbourhood Cooperatives”. The aim of the study is to put forward the strategic importance with their effective and integrated roles of co-operatives in that process. The study has been conducted by literature review and statistical data obtained from the institutions. It is also analysed through the systematic approach and the results and conclusions are shared. Keywords: Co-operative, Neighbourhood, Neighbourhood Cooperatives, Social Cell, Sustainability

307

Marmara University, Faculty of Political Sciences, Department of Political Science and Public Administration, [email protected]

206

Changing Components of Supply Chain Management: A Study on the Food Sector Yasin Galip GENÇER308 Supply chain management is a concept that emerged as a result of the rapid changes in the industry and the competitive environment in business circles at the end of the 1980s. This approach or concept, though it was first described at the beginning of the 1980s, its importance was realized at the beginning of the 1990's. However, the fact that the concept is new requires more practical research as well as descriptive research on the concept. This study examines the effect of supply chain management practices (components) on business performance. The purpose of the research is more clearly to test the effect of supply chain management practices (components) on the performance of businesses operating in the food sector in the Marmara Region of Turkey. Keywords: Supply Chain Management, Business Performance, Food Sector, Turkey, Operations Management

308

Dr. Öğr. Üyesi, Yalova Üniversitesi, IIBF Oda No: 514 Merkez/Yalova, [email protected]

207

Discussing Gender In Times Of Refugee Crisis: A Discussion On The Effectiveness Of Human Rights Approach Ayşegül GÖKALP KUTLU309 The question of refugees has become one of the most pressing international issue of postCold War study of International Relations. The instability in the Middle East and the ongoing war in Syria has led to the forced migration millions of people. While a massive number of the refugees are hosted by neighbouring countries, many have also tried to reach the European Union, leading to the current “refugee crisis”. This paper aims at looking at the refugee crisis with a gendered lens. The main argument of the paper is that, while the post-Second World War world has witnessed the emergence of the rules and principles of human rights in times of peace and war, there is reasonable evidence to believe that women could not benefit from international protection as men did. The paper points out several factors that lead to the ineffectiveness of international human rights law and humanitarian law in protecting women in times of international crises. By focusing especially on the Syrian migrant women in Turkey, it will firstly be argued that the neoliberal belief in minimal state intervention leads to a situation where the state does not find itself obliged to protect the rights of an individual from violation by another party. There have been many reports of discrimination against Syrian refugees, especially against women, such as discrimination in the labour market, gender-based violence and forced marriages. The formulation of treaties concerning human rights are in a “negative” way; meaning that the states must not breach rights articulated in the treaties. However, this negative framing does not oblige states to take “positive” steps to ensure that the rights of individuals are not breached. Formulation of rights in a negative manner affects women the most, since women’s human rights violations generally take place in the household, where the state is bound by international treaties not to interfere as a consequence of the liberal roots of international human rights law. Secondly, as migrants/refugees are regarded as a security threat by the European Union, Europe’s liberal human rights-based approach has evolved into a more security based one. As more and more European countries are closing their borders to migrants and seeing the issue with a security perspective, migrants and especially women become more vulnerable to discrimination and violence. By focusing on these two aspects of the refugee crisis, this paper aims at revealing the gender-insensitivity of human rights approaches. Keywords: refugee crisis, human rights law, women’s human rights, humanitarian law, securitization of migration

Kocaeli Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Böl. [email protected] +(90)262 303 16 25 309

208

Hijaz Railway Transportation and Historical Development

Dr. Hümeyra BOLAKAR TOSUN Doç. Dr. Muhammed SARI Transport has been one of the key elements of the policy of industrialization and development in 1923 with the establishment of the Republic of Turkey. Subsequently, the importance of improving the transport infrastructure has been emphasized and the to railway transport sensitivity has been particularly emphasized. As far as the construction of the Hijaz Railway was concerned, most of the railways over the Ottoman lands were carried out by western countries. Although the Ottoman State does care much about the railway development in the West, the construction of the first railway in the modern sense is the İskenderiye-Kahire line. Construction of the Hijaz railway which aiming to revive the country, was started on September 1, 1900 in II. Abdülhamit period. The main line was completed in 1908 and the line length reaching to Medina reached 1,303 km. II. Abdülhamit gave great importance to the construction of the railway which would bring the economy to life, during of his 33-year reign. In this study, the information about the Hijaz Railway was examined, the reasons for the construction and the historical development were discussed and the religious, political and military results were emphasized. Keywords: Hijaz Railway, Transportation, Historical Development

209

Historical Development and Sustainable Solutions in Transportation Sector

Doç. Dr. Muhammed SARI Dr. Hümeyra BOLAKAR TOSUN The need for transportation should be remedied to meet the social and economic needs of the era without disturbing the historical urban fabric. Along with the change of time, it is necessary to produce a solution proposal by bridging the past and the future in order to meet the needs of today without breaking the historical urban fabric. In the Western countries, there have been transport problems in the historic period and innovative sustainable solutions have been created at different times to solve the problem. Sustainable urban transport aims to fulfill access need and for this purpose various policies were development. Transportation in the Republic of Turkey in the past historical development today has been evaluated in two periods. It is possible to name these periods as road-weighted and rail-weighted turns. In this study, an overall assessment in the historical process of transportation policy issues are discussed in Turkey. Keywords: transportation history, transportation policies, sustainability

210

Impact of Dividend Policy on Firm Value Dr. Ozan GÖNÜLLÜ310 Main objective of financial management is maximization of shareholder’s wealth by paying dividends and/or causing the market value to increase. A firm’s dividend policy determines how much of the earnings will be pay out to shareholders. Retained earnings are used as operating capital for self-financing. The influence of this decision on firm value is controversial. Aim of this study is to determine whether the public announcement of the dividend payment decision has had any effect on the firm value. For this purpose, the dividend payment decisions of BIST30 index companies declared to the public in 2017 were examined and analyzed by event study method. As a result of the analysis carried out, it is concluded that the public announcement of the dividend decision has a statistically significant effect on the value of the firm. Keywords: Dividend Policy, Event Study, Firm Value

310

Kocaeli University, Faculty of Economics And Administrative Sciences, Department of Business Administration, Research Assistant, Ph.D.

211

Joint Ventures In Terms Of Financial Reporting Standard For Large And Medium Sized Enterprises And Turkish Financial Reporting Standard: Standards’ Comparative Evaluation Nazlıgül GÜLCAN311 Increasing international competition dimensions with globalization threats enterprises’ sustainability and the potentials to increase profitability levels due to theirs capital, information, technology, ability, market volume etc. deficiencies. Enterprises obtain the opportunity to complement the deficiency parts, reduce investment costs, share risk, have advanced technology power, expand the scale of existing markets by doing alliance with other enterprices in order to cope with these threats. These alliances, which enterprises have made in order to create power unity and synergy, are called joint ventures. The purpose of this study is to examine in terms of Financial Reporting Standards for Large and Medium Sized Enterprises Section 11 with Turkey Financial Reporting Standard 11 principles of joint ventures and is to find out the differences and similarities between financial report standards in terms of accounting practices. Key Words: Joint ventures, FRS for LMEs, TFRS.

311

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, [email protected].

212

Periodic Classification and Foundation Justifications of Universities in Turkey Res. Assist. Zafer KUYRUKÇU312 Prof. Dr. Ahmet ALKAN313 Res. Assist. Dr. Emine YILDIZ KUYRUKÇU314 In our country, five essential laws (1933, 1946, 1960, 1973 and 1981) were enacted throughout the Republic period related with universities, which are the latest step of educational system, while each legal arrangement caused a rooted change on the previous one. Therefore, opening tendencies of universities differed according to the law that was enacted / the legislation of the era. The aim of this study is to make a classification considering the dates that laws were applied in order to reveal the periodic differences shown by university foundation tendencies. Foundation justifications of universities have been submitted as well according to bill of law / draft, plan and budget commission reports related with national education of the period they were present according to this classification. The first period begins with the closure of Ottoman University and the establishment of Istanbul University, which is the first university of Republic period, in 1933. The word ‘University’ is present on this regulation for the first time. The aim of 1933 regulation was to place the recently founded university under guardianship at first during childhood era and then to make it able to govern itself in maturity era. The second period covers the time beginning from 1946 university reform to 1960. It is known as the period when universities started to open towards Anatolia in Turkey. The law no. 4936 was the first legal regulation about universities. The idea of the establishment of ‘regional universities’ gained weight during this period in order to meet the vocational and technical staff need of Turkey, to maintain the populational density of the region and to develop the regions they were present. The legal regulation covering the third period between 1961 and 1973 is the law no. 115. It was issued in order to change many of the articles on law no. 4936. Only two universities were founded during this period. Hacettepe Medical and Health Sciences Faculty, which was present under Ankara University, was converted to Hacettepe University, while Robert College was turned into Bogazici University. With the fourth period, the previous law was removed and there were efforts to bring a new system with the law no. 1750. The law of 1973 tied up university foundation to a condition. Faculties with at least seven academic members in their structure could be opened and a university could be established after two faculties were opened. With this law, lots of universities were began to be established with a single legal regulation. Seventeen universities were founded in this period. The fifth period began with 1981 Higher Education Reform. Higher Education Law no. 2547 is the law that is still in effect with lots of amendments in its articles. Centralist structure has been established with all its elements and all higher education institutions were collected under the structure of “The Council of Higher Education” (YÖK). With the law no. 2809 that was enacted in 1983, the condition of universities being founded on the grounds of faculty of science and humanities was introduced in order for universities to reflect an integrity and the foundation of new universities was tied to the establishment of faculty of science and humanities. Another institution that came out with 1981 regulation is foundation universities. The first example was Bilkent University. The subject of spreading universities to whole Turkey began with the establishment of 15 universities in 2006. It continued with 17 new universities in 2007 and ended in 2008 with the opening of universities to 9 cities, which didn’t have university before. Moreover, with the regulation of 2008 has introduced the condition of at least three faculties in a university and removed the obligation of the establishment of a faculty of science and letters. Lastly, the university, which appeared with a new identity with the regulation of 1933, was opened at big cities in the beginning, then spread to Anatolia and whole Turkey in time. The laws related to universities since 1993 to current day have been realized during political and social breaks and this condition affected the foundation tendencies of universities as well. The number of universities, which was 19 till the fifth period, has reached to 186 today with the effect of centralist structure beginning from 1981 (113 of them being public universities and 73 of them being foundation universities), meanwhile the tendency of founding universities each year still continues since 2006. Keywords: Higher Education, University, Legal Regulations, YÖK

312

Selcuk University, Faculty of Architecture, Architecture Department, [email protected] Selcuk University, Faculty of Architecture, Architecture Department, [email protected] 314 Selcuk University, Faculty of Architecture, Architecture Department, [email protected] 313

213

Author’s Note: This study was derived from the Ph.D Thesis of Zafer KUYRUKÇU, titled “A Model Research for University Design”, which is ongoing at Selcuk University, Faculty of Architecture, Department of Architecture, “Graduate School of Sciences”, with the supervision of Prof. Dr. Ahmet ALKAN.

The Analysis of Kenneth Frampton Criterias with Experts Res. Assist. Dr. Emine YILDIZ KUYRUKÇU Prof. Dr. Ahmet ALKAN Res. Assist. Zafer KUYRUKÇU The relationship between architectural design and place is severed, all kinds of regional boundaries are disappeared by globalization. Resulting from the global architecture language, the disconnection of the structures from the geography, namely ‘place’, which they belong to is caused to the production of similar solutions on all geographies in the 20th century with the globalization trend. The important concepts of architecture like identity, belonging, and the spirit of the place has been dislodged. It examines the right correlation of architectural design and ‘place’, namely it examines ‘Critical Regionalism’ may be a solution thesis, as a way for the concretization of the spirit of the place. In ‘Critical Regionalism’ approach, it is intended to make modern place directed designs with the values belong to ‘place’. The protection of the historical continuity concerning ‘place’ is intended with a design understanding takes into account of natural and cultural data like natural light, topography and climate data. The aim of the study is to determine, which criteria are eligible to name a structure as critical regional (a belonging to that place) and the priority ranking of these criteria. In the scope of study, the ten points voiced by Kenneth Frampton in 1987 is interpreted and nine principles are designated, however after conceiving these principles are inadequate in present conditions, four more principles are added and the thirteen universal principles of being able to qualify “a structure as critical regional - a belonging to that place (region)” have been demonstrated in four groups. For this purpose, a questionnaire which consists of 13 principles is formed to determine the priority of Kenneth Frampton’s principles and the new principles added by us. By asking this questionnaire to the experts of this topic, it is aimed to determine the validity level and ranking of these principles, and the interaction between the new and the old principles. Within this context, 34 Dr. titled experts who are from Restoration Department, Architecture History Department and Building Knowledge Department of Selcuk University, Gazi University and Middle East Technical University were asked to score how much the determined principles are influential in perceiving a design’s belonging to that place. Results were analyzed with AHP (Analytical Hierarchy Process) method and the priority criteria have been identified in determining a structure as a belonging to that place (region) – as critical regional, after designating the validity of the principles set forth in the scope of the study and the priority of all these principles. At the end of the study; the data obtained as a result of the hypothesis of the study and the field study are reviewed. As a result, the priorities of the criteria that used by experts to ensure building a relationship between an architectural design and the place and being consistent with soul of the location are determined, and new and valid criteria are added to the criteria developed. Keywords: Place, Placelessness, Genius Loci, Identity, Critical Regionalism, Kenneth Frampton, AHP Author’s Note: This study was derived from the Ph.D Thesis of Emine YILDIZ KUYRUKÇU, titled “The Development Process of Critical Regionalism Approach in Architectural Design: An Evaluation in the Context of Kenneth Frampton’s Principles”, which is finished at Selcuk University, Faculty of Architecture, Department of Architecture, “Graduate School of Sciences”, with the supervision of Prof. Dr. Ahmet ALKAN.

214

The Determınants Of Profıtabılıty In Turkısh Insurance Sector

Öğr. Gör. Dr. Ceren TÜRKMEN315 In this study, it was aimed to determine the factors affecting the profitability of Turkish insurance firms operating in non-life branches. The concept of profitability has been examined in terms of insurance technical profitability. In this scope, it has been examined whether the changes in return on assets (ROA), return on equity (ROE) and technical profit/loss ratio (TPL) stem from the changes in the stock indexes as well as selected macroeconomic variables. Secondary data used in this study for ROA, ROE and TPL was obtained from consolidated financial statements, prepared by Insurance Association of Turkey (TSB). The data for macroeconomic variables was obtained from the Central Bank of Turkey (CBRT) and the World Bank, covering the period from 2006 to 2017. Since MARS model combines the advantages of non-parametric models with conventional regression methods, it is chosen for analyzing the aforementioned data. The contributions of this work can be counted as follows. Firstly, there are limited number of studies investigating the linkage between profitability measures and macroeconomic variables for banking sector and stock indexes in Turkey. However, this study is the single study combining external macroeconomic factors with insurance technical profitability in non-life insurance sector in Turkey. In addition to this, the study will benefit the (potential) stakeholders, other interested scholars and policy makers by increasing the existing knowledgebase. Keywords: ROA, ROE, Insurance Technical Profit, MARS

315

Sakarya University, Geyve Vocational School, Department of Financa, Banking and Insurance, [email protected],

215

Turkey’s Population Policy in Demographic Transformation Process: Is There Any Policy? Dr. Arzu ÖZSOY ÖZMEN316 Res. Ast.Seyran GÜRSOY ÇUHADAR317 In Turkey, formal social protection of the elderly has never been a primal concern of the social policy agenda as confirmed by population policies and development plans so far. The historical presence of intergenerational solidarity bonds among family members and other informal protection mechanisms in society have made it easier for governments to spend less for the elderly care for a long time. Put clearly, informal solidarity bonds within family and public cannot meet properly the need of protection of the elderly anymore as their share in total population increases dramatically. The main purpose here is, of course, enabling the elderly self-sufficient and beneficial both for themselves and their social environment as well as providing them a decent life by the help of formal public support mechanisms. Turkey, however, as a country having a population which is still young but ageing very rapidly and will reach to the same point as Europe today in a much shorter time relatively, still seems away from conducting systematic and holistic measures, except for a few ineffective strategy papers and legal regulations. Therefore, Turkey must immediately design a new policy agenda in conformity with its traditional and historical advantages. In the light of these facts, the main purpose of this study is to discuss policy recommendations to create a self-sufficient ageing period for the elderly in the context of Turkish case.

316 317

Kocaeli University, Department of Labour Economics and Industrial Relations Kocaeli University, Department of Labour Economics and Industrial Relations

216

Variations in the Definition of Quality and Quality Management Practices in Turkey Yasin Galip GENÇER318 Despite the fact that the concept of quality is used at every stage of life today, it is almost impossible for everyone to make a quality definition which is generally compromised. The word quality has different meanings depending on the purpose of use. The first part of this study aims to examine the variations in the definition of quality and impose a literature review for the description of what quality is. On the other hand, the purpose of the second part is to describe the concept and area of quality management. The subject of quality management practices is taken under the scope by the real-life examples from Turkey. The consequences of this study includes; contribution to the quality and quality management literature together with proposing methods for private companies to improve themselves in terms of quality management strategies. Keywords: Quality, Supply Chain Management, Business Performance, Turkey, Quality Management

318

Dr. Öğr. Üyesi, Yalova Üniversitesi, IIBF Oda No: 514 Merkez/Yalova, [email protected]

217

Asgari Ücret: Bölgesel mi Olmalı Ulusal mı Olmalı? Doç. Dr. Bora YENİHAN319 Çalışanların sermaye ve işverenler karşısında korunmasını hedefleyen politika uygulamalarından biri olan asgari ücret, uygulanmaya başladığı tarihten itibaren hem tüm dünya da hem Türkiye de çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Özellikle ülkemizde asgari ücret uygulamasının vergiye tabi olması, aileye göre değil de bireysel olarak hesaplanması ve bölgesel mi yoksa ulusal mı olmalı gibi tartışmalar devam etmektedir. Ülkemizde ilk uygulanmaya başlandığında yerel olarak hesaplanan asgari ücret ilerleyen yıllarda merkezi olarak “Asgari Ücret Tespit Komisyonu” tarafından ulusal düzeyde belirlenmeye başlamış ve bu uygulama da halen süren çeşitli tartışmalara yol açmıştır. Bu çalışma da literatür desteği ile asgari ücret uygulamasının bölgesel mi yoksa ulusal mı olması gerektiği sorusuna yanıt aranacaktır. Anahtar Kelimeler: Asgari Ücret, Bölgesel Asgari Ücret, Ulusal Asgari Ücret

319

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected]

218

Tükenmişlik ve Örgütsel Sessizlik: Sebep ve Sonuç İlişkisi Doç. Dr. Bora YENİHAN320 Yönetim ve insan kaynakları yönetimi alanlarında özellikle 1990’lı yıllardan sonra kendilerine hem kavramsal açıdan hem de görünürlük açısından sıkça yer bulan “Tükenmişlik” (Burnout) ve “Örgütsel Sessizlik” (Organizational Silence), günümüzde yerli ve yabancı birçok araştırmacının titizlikle üzerinde durduğu konular arasında yer alır. Tükenmişlik ve örgütsel sessizlik, birbirleri ile etkileşime girebildikleri gibi hem birlikte hem de ayrı ayrı örgütsel bağlılık, iş tatmini, aidiyet gibi diğer birçok çalışma alanını da etkilemektedirler. Yapılan çalışmalar göstermektedir ki örgütsel sessizlik beraberinde tükenmişliği de getirmektedir. Özellikle tükenmişliğin duygusal boyutunu etkileyen ve sonrasında artıran bir yapıya sahip olan örgütsel sessizlik, çalışanların bilinçli bir şekilde organizasyon içerisindeki gelişmelere karşı sessiz kalmalarını ifade etmekte ve hem çalışan için hem de organizasyon için olumsuz sonuçları doğurmaktadır. Bu çalışma da literatür yardımıyla tükenmişlik ve örgütsel sessizlik arasındaki ilişki incelenerek sonuçlara varılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Tükenmişlik, Örgütsel Sessizlik, İnsan Kaynakları Yönetimi

320

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected]

219

Sosyal Politika ve Sosyal Güvenlik Uygulamaları Arasındaki İlişki Doç. Dr. Bora YENİHAN321 Sosyal politikalar modern anlamda sanayi devrimi ile birlikte doğmuş ve uygulanması konusunda sosyal güvenlik sistemleri gibi çeşitli araçlar kamu gücü ile geçmişten günümüze kadar kullanılagelmiştir. Sosyal güvenlik anlayışı ve sistemlerindeki gelişmeler başta işçi sınıfı olmak üzere toplumun tamamına çalışma yaşamında ve sosyal yaşamda karşılaşabilecekleri sosyal risklere karşı güvence vermeyi amaçlamış ve sürekli bir gelişim içinde olmuştur. Dönemler itibariyle Dünya’da ve Türkiye’de sosyal güvenlik alanında yaşanan gelişmeler birbirinden farklı olmakla beraber özellikle cumhuriyetin ilanından sonraki süreçte Türkiye, batı toplumlarındaki gelişmeleri takip ederek, sosyal güvenlik sisteminin daha modern ve toplumun ihtiyaçlarına yönelik bir hale getirmeye çalışmıştır. Bu çalışma, öncelikle sosyal politikaları doğuran sebepleri inceleyerek, sosyal politikaların uygulama araçlarından olan sosyal güvenlik anlayışı ve sistemlerinin dünyada ve Türkiye’deki gelişim süreçlerini karşılaştırmayı amaçlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Sosyal Politika, Sosyal Güvenlik, Sosyal Güvenlik Sistemleri

321

Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, [email protected]

220

Çalışma Yaşamında Kadın Ve Sendika İlişkisi Bekir Melih KOPUK322 Güven TAŞOĞULLARI323 Bu çalışmada, kadının çalışma hayatındaki yeri tarihsel süreç içerisinde ele alınmış ve bu tarihsel süreç içerisinde kadının sendika içindeki yerine değinilmiştir. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, kadının çalışma hayatındaki yerine kısaca değinilmiştir. İkinci bölümde, sanayi devriminden sonra yaşanan süreçte kadın-sendika ilişkisinin ne boyutta olduğuna bakılmıştır. Üçüncü yani son bölümde ise öncelikle erkek egemen toplum yapısı içerisinde kadının sendikalaşması önündeki engeller ele alınmış olup akabinde toplumdaki cinsiyet ayrımcılığının kadının sendikal faaliyetlerde bulunmasına yönelik ne tür engellerle karşılaştığına, sendika yönetimine neden kadınların katılmamasına ve ayrıca son dönemde uygulanmaya başlayan kadına yönelik sendika içinde yaşanan pozitif ayrımcılığa değinilmiştir.

Kırklareli Üniversitesi , Sosyal Bilimler Enstitüsü , Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı , [email protected] 323Kırklareli Üniversitesi , Sosyal Bilimler Enstitüsü , Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı , [email protected] 322

221

Revisiting Different Dimensions of Social Policy beyond the Nation State: International, Global, Supranational and Transnational Social Policy Ph.D. Doğa Başar SARIİPEK There are various dimensions and levels in social policy. If we take the “national social policy” as our threshold, it appears clearly that there are subnational levels (namely local social policy, for instance) and upper-national levels, such as international, supranational, transnational and global social policy. The point is that there is no common familiarity and/or awareness of the meanings of these various levels and the clear discriminations among them. These upper-level types of social policy differ from each other in terms of the level of impact and authority of the nation state, different and “new” bodies than state to make decisions, their legislations, making binding decisions for nation states or not, sphere of influence of these decisions etc. Therefore, even the experts of this issue may sometimes be confused in the use of these concepts. Making a generalization, all of these upper levels address a responsibility and authority transfer from the state to the new bodies and/or persons acting independently from national state legislation. To this end, this study aims to clear up the common confusions about different upper levels of social policy. Explaining the reasons and factors paved the way to go beyond nation states in social policy provision, this study attempts to contribute to social policy theory in general.

222

"New" Social Risks and Shift in Social Protection Policies Ph.D. Doğa Başar SARIİPEK As is well known, the born and the further development of welfare states in the second half of the 20th century were occurred through political and social struggles and the following consensus among classes in industrial societies. There have always been economic and social needs and interests at the heart of these struggles and consensus. However, emerging threats such as demographic changes, transformations in labour markets and, of course, economic, political and social globalisation put a concrete challenge on this social agreement of welfare settlements. Resourcing mainly from passing into the post-industrial society order, these new conditions are called commonly “new social risks”. Considering the welfare state is the dependent variable of the society order in general, new risk types of the post-industrial society forced the welfare settlements to transform accordingly. In other words, it does not seem possible anymore to sustain the old welfare consensus of the post-war society order, but to adapt it to the new social risks of today. Even though Turkey is not a perfect welfare state with its highly fragmented and modest protection policies, it takes its share from this global transformation process and the pressures on traditional welfare agreement. To this end, after discussing the theoretical background of new social risks, this paper attempts to display the Turkish case of welfare transformation with its unique features.

223

From Millennium Development Goals to Sustainable Development Goals: A Review from the Point of Global Social Policy Ph.D. Doğa Başar SARIİPEK International development agenda has been determined heavily by the UN since 1940s. However, the UN displayed a fragmented and inconsistent approach on development issues until 1990s due to a great extent its highly complicated and fragmented sub-division structure. Millennium Declaration and the following Millennium Development Goals (MDGs) put an end for this. Put thoroughly, a convergence and harmony among discriminate development agendas of UNDP, UNEP, WHO, UNICEF, UNESCO and other leading sub-divisions of the UN was enabled by the help of the declaration and the development goals. Sustainable Development Goals (SDGs), which were launched right after the ending up of MDGs in 2015 and is also covering the present, on the other hand, address a further convergence in the international development agenda. While sticking on the core ideas and principles of the MDGs decisively, SDGs made some further and detailed emphasis on other universal issues, such as human rights, equity, urbanization and prevention of the discrimination etc. Besides, these goals empower the global partnership approach by including the NGOs and private sector actively in the social protection efforts. This is exactly the part that someone should pay a special attention. Whenever private sector and NGOs take part in social protection mechanisms actively, it is in all likelihood that there would be a decline in the level of rights-based social policy approach. This is why the role sharing and the division of labour between state, private sector and NGOs must be determined rigorously and there must be a clear statement on the natural completing relationship, instead of substitution among them. But, this part has been disregarded in the SDGs. Put thoroughly, the crucial points of where the responsibilities of the state start and end, whether other actors are regarded as only the complements of the state where it cannot provide a genuine protection for its citizens or directly the agents taking over the previous rights-based responsibilities of the state from now on are quite vague. The claims such as global partnership/collaboration that nobody rejects under normal conditions make it even more complicated and difficult to initiate fruitful debates over rights-based protection versus charitybased protection.

224

İşverenin Edimden Bağımsız Koruma Yükümlülükleri Atanur KARAAHMETOĞLU  Borçlar hukuku, sözleşme akdetmek isteyen taraflara çeşitli hak ve borçlar yüklemiştir. Bu doğrultuda, borç ilişkilerinde temel prensipler ortaya çıkmıştır. Bu prensiplerin başında, sözleşme özgürlüğü ilkesi bulunmaktadır. İlke kapsamında, kanuni sınırlamalara tabi olmak kaydıyla, sözleşme akdetmek üzere bir araya gelen taraflar, sözleşmenin içeriğini istediği gibi belirleyebilecekleri gibi sözleşme akdetme mecburiyeti altında da bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, sözleşme görüşmelerinde bulunan tarafların sözleşme akdetme zorumlulğu söz konusu değildir. Borçlar hukuku disiplini borç ilişkisinin taraflarına çeşitli edim yükümlülükleri de yüklemiştir. Bu edim yükümlülükleri taraflara, asli borçlar yükleyebileceği gibi, tali borçlar da yüklemektedir. İşçi ve işverenin sözleşme akdetme iradesiyle bir araya gelmesi durumunda, işverenin de çeşitli edim yükümlülükleri ortaya çıkmaktadır. Ancak, iş sözleşmesinin kurulması sırasında, işçinin korunması ilkesi gereği işverenin edim yükümlülüklerinin kapsamı oldukça önem arz etmiştir. Bu durumda işverenin yan yükümlülüklerinin olup olmadığı meselesi de önem arz eden bir diğer konu olmuştur. Ancak, iş hukuku normlarının sözleşme görüşmeleri üzerinde bir takım etkileri ortaya çıkmıştır.



Arş. Gör., Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, İş Hukuku Ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı, Tel: 05543790688, E-posta: [email protected]

225

İşverenin İşçinin Kişiliğini Koruma Borcu Atanur KARAAHMETOĞLU İş hukuku disiplinin ortaya çıkmasında en temel aktör, sadece emeğini ortaya koyarak geçimini sağlayan işçi sınıfı olmuştur. İş hukuku, işçi ve işveren olmak üzere iki temel süje etrafında şekillenmiştir. Ancak, her daim işverene nazaran daha zayıf ve korunmaya muhtaç kesim olan işçiler, iş hukukunun tam merkezinde konumlanmıştır. Tarihi süreç içinde, işverene bağımlı ve daha zayıf konumda olan işçi kesiminin elinin güçlenmesi gerektiği anlayışı ortaya çıkmıştır. Bu anlayışın ortaya çıkmasında, işçilerin işverene adeta mahkum olması ve bu nedenle ortaya çıkan mağduriyetler önemli rol oynamıştır. Bu doğrultuda, sadece emeğini ortaya koyan, emeğinin karşılığı kazandığı ücret dışında hiçbir geliri olmayan işçilerin, şahsen ve bedenen korunması düşüncesi genel kabul görmüştür. Burada işçinin korunması ilkesinin mahiyeti önem arz etmiştir. Bu amaç doğrultusunda, işçinin ücret alacağı, çalışma koşulları bakımından korunması gerekirken, işçinin kişiliğinin korunması gerekliliği de kabul görmüştür, Yaşanan gelişmeler, iş sözleşmesinin kurulması ve devamı müddetince işverenin işçinin kişiliğine saygı gösterme ve koruma yükümlülüğünü ortaya çıkarmıştır.



Arş. Gör., Kırklareli Üniversitesi, İİBF, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, İş Hukuku Ve Sosyal Güvenlik Hukuku Ana Bilim Dalı, Tel: 05543790688, E-posta: [email protected]

226

Sağlık Yöneticisi Adaylarının Dijital Hastaneler Hakkında Bilgi Düzeyleri Dr. Öğr. Üyesi Yeliz MERCAN324 Dilara GÜREZ2 Kübra DİZLEK3 Gamze SÜSİM4 Hedeflenen sağlık düzeyine daha kısa sürede erişebilmek için sağlık bilişiminin etkin kılınması önemli aşamalardan biridir. Buna yönelik oluşturulan dijital hastaneler, sağlık kurumu içerisindeki medikal ve medikal olmayan tüm işlemlerin tam otomasyon sistemi ile yapıldığı, kontrol edildiği ve yönetildiği ileri teknolojiye sahip hastanelerdir. Hastanelerin dijitalleşme aşamalarını tamamlayabilmeleri için ise sağlık yöneticilerinin yeterli bilgi, beceri ve donanıma sahip olmaları önem taşımaktadır. Araştırmamızda Sağlık Yüksekokulu Sağlık Yönetimi Bölümü dördüncü sınıf sağlık yöneticisi adaylarının dijital hastaneler hakkında bilgi düzeyleri anket tekniği kullanılarak incelenmeye çalışılmıştır. Verilerin analizi sonucunda öğrencilerin dörtte üçünün dijital hastaneler hakkında, tamamına yakının ise Sağlık Seviye Standardı (HL-7) konusunda bilgisinin olmadığı saptanmıştır. Dijital hastaneler hakkında bilgisi olanlar arasında en bilinen avantajın ‘sağlık çalışanları arasında hızlı veri akışını sağlama’ olduğu belirlenmiştir. Yarıdan fazlası dijital hastanelerde yer alan oluşumlardan Hastane Bilgi Yönetim Sistemi (HBYS) ve Çekirdek Kaynak Yönetim Sistemi (ÇKYS)’ni bilmektedir. HL-7 uygulamaları içinde en fazla ‘Hastane Enformasyon Sistemleri’, Elektronik Tıbbi Kayıt Uyum Modeline (EMRAM) göre bir hastanede olması gereken faaliyetlerden en fazla ‘Kan ürünleri doğrulama işlemleri’ bilinmektedir. Anahtar Kelimeler: Dijital hastane, Sağlık Seviye 7 Standardı (HL-7), Sağlık yöneticisi adayı, Öğrenci, Bilgi düzeyi.

1

Kırklareli Üniversitesi, SYO, Sağlık Yönetimi Bölümü, [email protected] Kırklareli Üniversitesi, SYO, Sağlık Yönetimi Bölümü

2,3,4

227

Din Eğitimi Kavramı Üzerinde Yeniden Düşünmek Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Muhdi GÜNDÜZ Din eğitimi, din ve eğitim kavramlarından oluşmaktadır. Din kavramının anlamlandırılmasına bağlı olarak din eğitimi kavramının mefhumu değişmektedir. Din, bağlamına bağlı olarak İslam düşüncesinde farklı anlam katmanlarına sahip olmakla birlikte, yol anlamı ön plana çıkmaktadır. Buna göre dindar kişi yolda olan anlamına gelmektedir. Eski Türkçe’de eğitim yerine kullanılan terbiye ise sözlükteki anlamına uygun olarak İslam düşüncesinde kişinin kemale ulaşması için adım adım gelişimesi anlamına gelmektedir. Biz bu çalışmada İslam düşüncesinden hareketle din ve eğitim kavramlarının din eğitiminin bakış açısıyla nasıl anlaşılabileceğini gündeme getirerek Din eğitimi kavramının nasıl anlaşılabileceğini konu edineceğiz. Bu çalışmamız din, eğitim ve din eğitimi kavramlarını konu edinen ilgili literatür taranmasına dayanmaktadır.

228

Dini/Manevi Hizmetlerde İyi Olma ve Tükenmişlik Dr. Öğr. Üyesi Sema ERYÜCEL Bu çalışmanın amacı birey ve toplum hayatında din ve maneviyata duyulan ihtiyacın artması ile bu ihtiyacı karşılayacak meslek grubu olarak din/manevi hizmetler alanında çalışanların, mesleki tatmin ve iyi olma konularını teorik ve deneysel çalışmalar bağlamında tartışmaktır. Son 20 yıldır din/maneviyat konuları araştırmacıların büyük ilgisini çekmektedir. Çünkü din ve maneviyat zihinsel ve fiziksel sağlık, psikolojik iyi olma, mutluluk, finansal memnuniyet (Park ve diğ. 2013, Sillick, Cathcart, 2014), yaşamın anlamı (Tiliouine ve Belgoumidi, 2009), yaşam tatmini (Theuns ve diğ., 2012; Ayten, 2012) ile olumlu ilişki, psikolojik stres ve depresyon ile negatif ilişki göstermektedir (Wıllıams, Gorman, Hankerson, 2014). Dolayısı ile birey ve toplum yaşamında din/maneviyata duyulan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır (Park, 2012). İkinci olarak özellikle iş, iş yeri, işte verimlilik gibi konuları araştıran sosyal bilimciler mesleki yaşamda memnuniyet, başarı ve verimlilik ile işten nefret etme, ayrılmayı düşünme, iş ile ilgili suç işleme ve mesleki tükenmişliği en açıklayıcı değişkenin işin "kutsal" görülüp görülmemesi olduğuna işaret etmektedir (Walker, Jones, Wuensch, Aziz & Cope, 2008). Üçüncü olarak din görevlileri üzerine yapılan çalışmalarda örneğin din görevlilerin yaşam sürelerinin avukat ve doktorlardan daha uzun olması (Galton, 1872) kamuoyu araştırmalarında en mutlu meslek grubu olması (Gallup & Lindsay 1999), mesleki tatminin oldukça yüksek olması (Francis, Robbins, and Murray , 2010), araştırmacıların dikkatini hem din/maneviyata hem de bu meslek grubuna çekmektedir. Bununla birlikte araştırmalar din hizmetleri alanı ilginç bir şekilde hem mesleki tatminin ve hem de tükenmişliğin yüksek olduğu tek meslek grubu olduğuna işaret etmektedir (Francis, Kaldor, Robbins ve Castle 2005). Yine seküler mesleklerden farklı bir takım kriterlerinin olduğu roller ve kuralların genellenebilir düzeye getirilmesine ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekmektedir (Kreiner, Hollensbe & Sheep, 2006) Sonuç olarak dini/manevi hizmetler diğer hizmet sektörlerinden ayrılmaktadır (Park, 2012). Bu mesleği diğer meslek grupları ile kıyaslarken dikkatli olunmalıdır (Olson, 2009). Mesleki verimlilik çalışanın iyi olması ve tükenmişliği ile ilişkili olduğu için tüm hizmet sektörlerinde olduğu gibi din hizmetlerinde de literatür iyi olmak ve mesleki tükenmişlik üzerinden gitmektedir (Maslach, Schaufeli & Leiter, 2001; Nesbitt, Price, and Stewart Sicking 2009; Francis, Kaldor, Robbins ve Castle 2005). Mesleki tatmin yüksektir çünkü iş ile ilgili her şey "kutsal" olarak değerlendirilmektedir. Tükenmişlik yüksektir çünkü iş ile ilgili yaşanan problemler dini/manevi problem olarak algılanmaktadır (Pargament ve Mahoney 2005). Din görevlilerinde tükenmişliği ve iyi olmayı yordayıcı diğer mesleklerden farklı olarak pek çok değişken vardır. Din hizmetleri alanında çalışanların profesyonelleşme sürecinde bu değişkenlerin tespiti ve mesleki yaşamda iyi konumlandırılmasının iyi olmayı arttıracağı tükenmişliği azaltacağı değerlendirilmektedir.

229

Akıllı Şehirlerde Duygu Katacak Bir İnovasyon Uygulaması: Duygu Turizmi Dr. Öğr. Üyesi Ömer Akgül 325 Hz. Mevlana’nın “Aynı dili konuş an insanlar değil, aynı duyguları paylaş an insanlar anlaş ırlar” öğretisinden hareketle, her mekanın bir ruhu olduğu gibi, her ruhun da içinde bulunmaktan tatmin olacağı mekanların varlığına olan düş üncemizle mekanın vekil, duygunun ise asil olduğu inancımızı birleş tirerek ortaya çıkmış psikolojik bir mobil uygulama ile ruh dünyamızı aydınlatmaya çalışıyorum. Bireylerin lokasyon temelli duygu paylaş ımlarının ortalamasından hareketle oluş acak mekanların duygu yoğunluğu haritasına göre, kiş ilerin hissetmek istedikleri duyguyu en iyi yansıtan adreslere “duygu turizmi” gerçekleş tirmesini sağlayan bir inovatif sosyal medya uygulaması. Kişilerin ve mekanların duygu özgeçmişlerini görerek duygu farkındalığı kazanarak daha iyiye yolculuğa çıkarmak için, mutlu insanlardan mutlu şehirlere/mutlu şehirlerden mutlu insanlara bir paylaşım köprüsü olmak istiyoruz. Ne nerede yenilir, içilir, nerede kalınır gibi önerilerini aldığımız modern kanaat önderi olan sosyal medyanın artık bizi iç yolculuğumuza da çıkarma vakti geldiğini düşünüyorum.

Anahtar Kelimeler: Duygu Turizmi, Duygu Atlası, Psikoloji, Mekanların Ruhu,

325

Üsküdar Üniversitesi, İTBF, Psikoloji Bölümü, [email protected]

230

Tıbbi Satış Temsilcilerinin Girişimcilik ve İnovasyon Özelliklerinin Değerlendirilmesi Doç. Dr. Aykut EKİYOR326 Öğr. Gör. Gülhan GÖK327 Sağ. Mem. Seyit Nazım EROĞLU328 Bu çalışmada tıbbi satış temsilcilerinin inovasyon ve girişimcilik algılarının demografik değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini; aynı zamanda girişimci kişilik özelliklerinin hangi demografik değişkenlerden etkilendiğini saptamak amaçlanmıştır. Verileri toplamak amacıyla literatürdeki mevcut anketlerden faydalanılarak Mart 2015 tarihinde bir anket formu tasarlanmıştır. Anket Nisan-Mayıs 2015 tarihlerinde uygulanmıştır. Toplam 200 anket dağıtılmıştır. Anketi toplam 112 tıbbi satış temsilcisi cevaplandırmıştır. 26 anketin eksik cevaplandırılması nedeni ile bu anketler örnekleme eklenmemiş iptal edilmiştir. Bu durumda 86 temsilcisi araştırmaya katılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler, IBM SPSS Statistical 20 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde katılımcılara ait tanımlayıcı özelliklerde katılımcı sayısı ve yüzdelik dilimlere yer verilmiş yaş, cinsiyet, gelir düzeyi ve eğitim düzeyi değişkenlerine göre çalışanların inovasyon ve girişimcilik algılarında anlamlı bir farklılığın olup olmadığının tespitinde t testi ve tek yönlü varyans (ANOVA) testi kullanılmıştır. Ayrıca girişimci kişilik özellikleri ile demografik değişkenler arasında ilişki olup olmadığını saptamak amacıyla korelasyon analizleri yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda çalışmaya katılan tıbbi satış temsilcilerinin demografik yapıları ile inovasyon ve girişimcilik algılarında anlamlı bir sonuç tespit edilememiştir. Girişimci kişilik özellikleri ile demografik değişkenler arasında gerçekleştirilen korelasyon analizlerinde ise anlamlı farklılıklar olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: İnovasyon, Girişimcilik, İlaç Sektörü, Tıbbi Temsilci, Demografik Özellikler. Evaluation of Innovation and Entrepreneurship Characteristics of Medical Sales Representatives This research aims at determining the innovation perception of medical sales representatives; and what demographic variables determine innovation characteristics of medical sale representatives. Data was collected in March 2015 by using existing questioners. The questionnaire was applied in April and May 2015. Some two hundred questioners were distributed. One hundred and twelve people participated in the questionnaire. Twenty-six questionnaires were cancelled as the participants did not complete all the questions. Therefore, there were total of eighty-six participants took part in this study. The data collected has been analysed by using IBM SPSS Statistical 20 software. Whilst analysing the data identifying characteristics of participants were considered. In order to identify the perception of innovation and entrepreneurship of medical sale representatives single direction variation (ANOVA) test used, taking the age, gender, income and education levels of the participants. Also, correlation analysis have been made to determine if there is any link between the characteristics of entrepreneurship and demographic variables. The result of the study suggests that there is no meaningful connection between the characteristics of entrepreneurship and demographic variables. The correlation analysis between the characteristics of entrepreneurship and demographic variables indicates that there are some meaningful differences in.

326

Gazi Üniversitesi, İİBF, Sağlık Yönetimi Bölümü, [email protected] Amasya Üniversitesi, Sabuncuoğlu Şerefeddin SHMYO, [email protected] 328 Yozgat Şehir Hastanesi, Kamu Özel İşbirliği Koordinasyon Birimi, [email protected] 327

231

Key words: Innovation, Entrepreneurship, Medical Industry, Medical representative, Demographic Characteristics.

İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinde Manevi İyi Olma Dr. Öğr. Üyesi Sema ERYÜCEL Manevi iyi olma bireyin Allah, kendisi, toplum ve çevre ile yaşam ilişkisinde minnettarlık ve bütünlük duygusu içinde olması olarak tanımlanmaktadır (NICA,1975). Bu araştırmanın amacı ilahiyat fakültesi eğitimi ve manevi iyi olma arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır. Araştırma hem nicel hem nitel verileri içeren karma desen olarak yapılmıştır. Öncelikle araştırma kapsamanda 2017- 2018 eğitim yılında Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğrenim gören 49 kız 51 erkek toplam 100 hazırlık sınıfı öğrencisi ile, 40'ı kız 21'i erkek toplam 61 son sınıf öğrencisine manevi iyi olma ölçeği uygulanmıştır. Daha sonra son sınıfta okuyan 8 kız 8 erkek toplam 16 gönüllü öğrenci ile manevi iyi olma ve ilahiyat eğitimi kapsamında oluşturulan açık uçlu sorular ile görüşme yapılmış, veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırmanın bulgularına göre; ilahiyat fakültesi hem 4.sınıf hem hazırlık sınıfı öğrencilerinin ortalamaları aşkınlık alt boyutunda oldukça yüksek, doğa ile uyum ortalama puanlarının da aynı şekilde yüksek olduğu anomi alt boyutu puanlarının düşük olduğu tespit edilmiştir. Ancak hazırlık ve 4.sınıflar karşılaştırıldığında hazırlık sınıfı öğrencilerinin aşkınlık ve doğa ile uyum alt boyutunda son sınıf öğrencilerinden daha yüksek, anomi alt boyutunda ise daha düşük puan aldığı tespit edilmiştir. Hazırlık sınıfı öğrencilerinde cinsiyetler arası anlamlı bir farklılık görülmez iken son sınıf öğrencilerinde kız öğrencilerin aşkınlık alt boyutunda daha yüksek puan aldıkları ve farklılığın anlamlı olduğu (p
Copyright © 2024 DOKUMEN.SITE Inc.